|
|
Düşünen aydınlık bir toplum oluşturmak...Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: Ferruh Dinçkal | 25 Haziran 2011 16:31:08 Melbourne'da yaşayan, Türkçe konuşan gençler tarafından kurulan, A Yorum olarak da desteklediğimiz Melbourne Düşünce Grubu (MDG) ilk toplantısını 19 Haziran'da Harry Atkinson Community Centre'da düzenlemişti. Toplum üyelerimizin, özgür düşüncenin gelişmesine önem veren derneklerimizin de büyük ilgi gösterdiği ve destek vermeyi arzuladığı bu heyecan verici girişimin öncülüğünü yapan gençlerimiz, neden kurulduklarını, bütün kurum ve kuruluşlardan bağımsız bir oluşum olduklarını bir kez daha vurgulama gereği duydular.
MDG’nin açıklaması şöyledir: “ Melbourne Düşünce Grubu, hiç bir kuruma ya da kişiye bağlı değildir. MDG, kendisini oluşturan biz gençlerin, özgür iradeleri ile bir araya gelerek oluşturdukları bir yapıdır. MDG, ilk toplantımızda açıkladığımız amaçlar ve hedefler doğrultusunda, düzenli aralıklarla bir araya gelerek tartışmalar yapacaktır. MDG olarak, düzenlediğimiz tüm topluma ve gençlerimize açık tartışma ortamlarının dışında, yüklendiğimiz ya da gerçekleştirmeyi düşündüğümüz hiç bir başka işlev ve etkinliğimiz yoktur. MDG’nin, özellikle hiç bir kişi ya da kurumla bağı, bağlantısı olmadığını özellikle vurgulamak isteriz.” MDG’nin, 19 Haziran’da gerçekleştirdikleri ilk toplantılarının açılış metnini, facebook’daki Melbourne Düşünce Grubu sayfasından sizler için aldık. Bu metinle, gençlerimiz kurdukları yapının amaçlarını tüm toplumumuza ışık tutatcak, hiç bir yanlış anlamaya yer bırakmayacak şeklide açıkladıklarını görüyoruz. “Düşünme zihinsel bir olaydır. Varlık ve olaylardaki gerçekler, mantık kurallarına dayalı olarak, doğru düşünmekle görülebilir. Doğru düşünmek ise yaşamdaki, nesne yani obje ve olaylardaki gerçekleri görmek ve onları bilmektir. İnsan kendisini uyaran her şeye karşı ilgi duyarak onları karşılaştırır, onlar üzerinde yorumlar yaparak düşünür. Böylece doğru ile yanlışı birbirinden ayırır. Sonunda bir yargıya varır. İşte bu konuda yardımcı olmak Düşünce Grubumuzun bir amacıdır. Düşünme olayında kişi, kendi kendisiyle bir nevi konuşur, tartışır, böylece ilk tartışdığı yine kendisi olur. İnsan düşünceler içinde varlığını duyar, coşar, genişler, kendisini aşar, yeni yeni fikirler üretir, yaratır. Ayrıca o, tüm bu düşünsel aşamalar içinde adeta yaşar. Öte yandan, hayatta en iyi ve en mutlu yaşam olumlu düşüncelerdeki yaşamdır. Çünkü düşüncelerin tutarlığı, olumluluğu, hayata karşı başarısı insanı mutlu kılar. Bu nedenle iyi ve yapıcı, yaratıcı düşüncelerin insana verdiği mutluluk büyüktür. Toplum içinde kişi, düşünme yoluyla sorunlarını çözebildiği gibi, konuşarak diğer kişilerle anlaşabilir. Zihnin düşünme alanında bilgiler genişler, derinleşir. Böylece insan sorun çözme, plan yapma, gelecek hakkında tahminlerde bulunma gibi yeteneklerini geliştirmiş olur. İşte Düşünce grubumuz bunun ortamını yaratmayı hedeflemektedir. İnsanın çevresiyle, olumlu yönlerde uyum sağlaması hayatın en başarılı ve en kazançlı yollarından biridir. Bu da kişinin kendi düşünce yapısını kurması ve geliştirmesiyle olur. Ayrıca, yapıcı ve yaratıcı düşünceler bu dünyada tüm şeylerin yöneticisidir. Bu nedenle, varlık ve yaşamımızın en önemli noktalarından biri de fikir ya da düşünce eğitimidir. Bunlar diğer tüm eğitimleri etkiler ve onları kapsamına alır. insanın tüm davranışları, hareketleri, eylemleri, yaptığı işler, önce onun düşünce yapısından geçer. eylemlerimiz düşüncelerimize bağlı olduğu için nasıl düşünüyorsak öyle hareket ederiz. İşte grubumuz bireylere, özellikle gençlere düşünme yetisini geliştirme ortamı sağlayarak eğitim ve iş yaşamları dahil yaşamın her alanında olumlu katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Biz düşünceleri, kitaplardan, eğitimden, başkalarının konuşmalarını dinlerken elde ederiz. Böyle hazır alınan düşünce ve bilgiler her zaman ve her yerde işimizi görmez. Ayrıca karşımızda, her an değişip ilerleyen bir kültür ve bir uygarlık vardır. Tüm bunlar karşısında, hazır ve kalıplama alınan düşünce ve bilgilerle güncel sorunlar çözülemez, yeni bilgiler üretip geliştirmek gerekir. Tüm bunların yolu ise, bilimsel düşünme olayından geçer. Bu düşünme yeteneğine sahip olan bir kimse, yeni buluşlar sergiler, yeni fikirler yeni bilgiler üretir. Dışardan edindiği bilgi ve düşüncelerin doğruluk derecelerini denetler. Böylece kolay kolay yanılgılara düşmez, hatalara saplanmaz. Başka düşünce ve dolayısıyla kişilerin esiri olmaz. İşte grubumuz bunun için kurulmuştur. Dil, aklın bir organı ve bir ölçütüdür. Yani düşüncelerimiz sürekli olarak dil içinde geçer, dille durulaşır, dille gerçekleşirler. Öte yandan insanlarda bilincin var olduğunu belirleyen birinci kanıt dildir. Dinleyici durumunda olan bir kimsenin, konuşanın bilincinden geçen şeyi anlaması, dilin bir başarısıdır. İnsanlar arasında, konuşmadan da anlaşmak mümkündür, ama bunlar duygusal bağlantılardır, yaşam bağlantılarıdır. Dil ise, bilinçler arasında bir bağlantıdır. Bu nedenle dil, düşünceyi tamamlayan, onu son noktasına eriştiren bir olgudur. İşte bu düşünce etkinliklerimizde gençlerimize ana dillerini daha iyi kullanmalarında yardımcı olmayı da amaçlamaktayız. Akıl ile dil karşılıklı olarak birbirlerine bağlıdırlar. Bir yanda düşünce olgunlaştıkça dil de gelişir. Öte yandan zengin ve akıcı, herkesçe anlaşılır bir dil de düşüncenin gelişmesini sağlar. Sözcükler ne kadar kullanışlı ve duru olurlarsa akıl da o derece iyi çalışır. Dilinin açık ve anlaşılır olması o ulusun düşünme gücünün artmasına, gelişmesine ve yaratıcılık kazanmasına sebep olur. Dil ile düşünce arasındaki ilişki son derece güçlüdür. Bu nedenle eğitim hayatında ve bilimsel düşünmenin öğrenilmesi yanında dilin de paralel olarak işlenmesi ve geliştirilmesi zorunluluğu vardır. İşte bir diğer temel amacımızda, düşüncelerimizi çok yalın, doğru, anlaşılır biçimde dile getirirken toplum içinde güzel konuşma becerisi kazanmamıza ortam hazırlamaktır. Aydınlanmadan amaç, kişinin bilimsel düşünme eğitiminden geçerek, bilimsel düşünebilme gücüne sahip olunmasıdır. Aydın kişi çevresini etkileyen, diğer İnsanların da kendisi gibi olmalarını isteyen, insanları seven, onların sorunlarına yardımcı olan kişidir. Aydın olmak gerçekten bir erdemliktir. Aydının konuşması içten gelir. Tutarlı ve samimidir, ileri görüşlüdür, gerçek sevgisine, bilimsel görüşe bağlı, , hareket ve eylemlerinde daima yeniliğe yönelik olup, bulucu yeteneğe sahiptir. Aydın kişi yapıcı yaratıcı ve üretkendir. Aydın kişi hoşgörülü olup, kendisine karşı yapılan eleştirileri serin kanlılıkla karşılayan ve bunları objektif olarak değerlendiren, başkalarının duygu ve düşüncelerine saygılı olan, acele hüküm ve kararlardan sakınan, somut düşüncelere, bağlı kişiler olmalıdır. Bir toplumun temel gücü aydınlardır. Toplumlara her yönden yol gösterecek, ışık tutacak aydınlar kesimidir. Tarihte bu, hep böyle olmuştur, bundan sonra da hep böyle olacaktır. Bir toplumun varlık ve yaşamının garantisi aydınlardır. Aydın kişi, toplumun duygusu, düşüncesi, bilinci, erdemi ve öncüsüdür. Çağdaş kültürden, çağdaş aydından yoksun olan uluslar, her türlü güvenceden yoksun olduğu gibi geleceği de karanlıktır. Günümüzün insanı, bildikleriyle yetinmeyen, hızla değişen koşullarda kendini yenileyebilen, özgür, barışçı, insancıl, hoşgörülü, toplumuyla bütünleşmiş, kendini, bilincini, kişiliğini geliştirirken başkalarının gelişmesine de çalışan toplumsal bir varlık olmak durumundadır. Bu çağın gereklerine uygun, ama kendi benliğinden, geçmişinden, toplumunun öz kaynaklarından kopmamış bir insandır. Çünkü insan ancak ulusal özelliklerini koruduğu oranda, çağdaş uygarlığa, evrensel kültür değerlerinin oluşmasına ve zenginleşmesine katkıda bulunabilir. İnsan kendi çevresinin bilgilerini sindirdiği oranda dünyadaki bilgi birikimlerinin de ayrımında olmalıdır. Bununla da yetinmeyip, kendi çağından önceki bilgileri de kavramalıdır. Ancak böylece zamanı aşar, bütün zamanları kavrayan gerçek bir aydın olur. İşte yalnızca kendi toplumu değil tüm insanlık için olumlu katkı sağlama çabasında olan bizler de dahil, aydınların yetişmesine mütevazi bir ortam sağlayabilirsek ne mutlu bize.
YorumlarAyhan Eyikoçak
{ 25 Ağustos 2011 10:42:04 }
Çabalarınızın ulviliği nedeni ile kutlamak isterim. Ancak bir sözü de paylaşmak gerek;
Diğer Sayfalar: 1. ''Düşüncelerimizden de sorumluyuz''....... Özgür düşünce de tıpkı ifade özgürlüğü gibi sakıncalar içerir. ''Ağzını hayra aç'' sözünün insana yüklediği görev düşüncelerimizin de sorgulanmak gereği ne dikkat çeker. Türk kültüründe bir şeyi anmak, onu çağırmak demektir. o nedenle tüm eylem ve düşüncelerimizide şayet hayır var ise özgür olmak durumunda olduğumuzu paylaşmak isterim. Her alanda sınır yararlılıktır. Saygılarımla
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|