Bir ülkenin kalkınmasında bir çok konu etkendir. Ülkenin kalkınmasında rol oynayan bu konuların arasında ulaşım yatırımları, sağlık yatırımları, ithalat, ihracaat değerlerinde, enerji tüketimi ve bihassa semaye piyasasına kayıtlı şirketlerin hisse değerlerinde artış olursa, o ülkede olumlu hareket olduğuna inanırım. Bu değerlere ekonomi ile uğraşan insanlar kalkınmanın göstergelerinden biri derler.
Bir de şehirlerarası yollarda kamyonlar mal taşımada yoğun çalışırsa, bunun da ekonominin hareketlendiğine işaret olduğuna inanırım.
Şehirlerarası yollarda yük taşıyan kamyonların durdukları ve ihtiyaçlarını giderdikleri yerler vardır. Bu yerlerde bilhassa yemek molası vermek bir ayrıcalıktır. Park yerinde çok kamyon olan lokantada yemek yemeyi çok severim. Lokantada pişen yemekler mutlaka lezzetli olması gerekir. Bir kamyon sürücüsü ağzının tadını bilir ve bozulduğu yere bir daha asla gelmez. Türkiye’nin kara yollarında binlerce araç ve binlerce sürücü olduğunu unutmamak gerekir.
Ankara’dan Denizli’ye giderken bilhassa Dinar’da durur, Menderes nehrinin doğduğu kaya dibindeki lokantada sacda kavurma yerim. Bugüne kadar lezzetini nasıl bozmamışsa, Çorum çıkışındaki dağ lokantasında pişen et yemeklerinin tadının da hiç değişmediğini izlemekteyim. Ne zaman oradan geçsem bir veyahut iki kamyon görür, hemen park ederim. Tok bile olsam biraz yemek yerim.
Bu göstergelere paralel olarak kalkınmakta olan bir ülkede alış veriş merkezleri mantar gibi çoğalır. Yüzlerce yeni iş yeri açılır, kimi yerde ithal ve pahalı eşyaların satıldığı yerler, değişik isimler altında buralarda sergilenir. İlk açılanlardan biri de Ankara’da ki Atakule olarak anılır. Bu mekanı dün gezmek istedim . Bütün dükkanların, Migros ve Vakıf Bank haricinde, kapanmış olduğunu üzülerek seyrettim. Geçen hafta Mersin’de yeni açılan Alış Veriş Merkezini gezmeye gittim.
Koridorlarda dolaşan yüzlerce vatandaşın saadece vitrin seyrettiğini izlemek de bana hüzün verdi. Bu duygularla düşünceli otele gitmek için bir taksi ararken, bu alışveriş merkezinin karşısında bir manav dükkanı dikkatimi çekti. Değişen Türkiye’de Sebze ve Meyva sergileyen bu mağazanın üzerinde, çağa ayak uyduran bir tabela vardı ‘’ SEBZE VE MEYVA SHOPPİNG CENTER ‘’. Güldüm, ne de olsa rekabet var diye düşündüm.
Tabela merakım oldum olası vardır benim. Nerede bir değişik cümle görsem okur, sonra değerlendiririm. Kimi zaman yazıların neyi içerdiğini anlamakta güçlük çekerim. O kadar anlaşılmaz kelimeler kullanılır ki, gülmekle ağlamak arasında kalırım. Fakat bu yazıları bir Devlet Kurumunda görünce nasıl yorumlayacağım üzerinde endişelerim olur. Geçtiğimiz hafta YÖK`de bir dostumu ziyarete gittim. Öğlen arası olduğu için yan binadaki kurumun yemekhanesinde yemek almak teklifine hayır demedim.
Yan binadaki Kurumun üzerinde yazılı kelimeleri görünce hayret ettim. ÖSYM nin açılımı vardı. Gözümle gördüğümde ağzım açık kaldı. Bir kenara kayıt ettim . Daha sonra Üniversitede hoca olan arkadaşlarıma bu harflerin neyi ifade ettiğini sordum. Aldığım cevap çoğunlukla ‘’ Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi‘’ olarak tanımladılar. Fakat söylenen ilk kelime benim gördüğümle aynı değildi. İnanmayacaksınız ‘’Ö’’ harfi ‘’ÖLÇME’’ olarak kurumun kapısında yazılmakta. ‘’Ölçme Seçme Yerleştirme Merkezi ‘’, haydi hayırlısı.
Hafta sonu Bodrum‘da mezuniyetimizin 50 yılını kutlamak için toplandık. Muhteşem bir organizasyonla Bodrum’daki büyük bir otelde buluştuk. Elli sene evveline uçtuk. Elli sene dile kolay, elli sene görmediğim okul arkadaşlarımla karşılaştım. Kimi arkadaşlarımı tanımakta çok güçlük çektim. Baştan kendilerine söyledim’’ Beni Bağışlayın benim ismim Metin, sizin isminiz ?‘’ diyerek, mertçe kendimi tanıttım.
Çok müstesna bir iki gün beraber vakit geçirerek tekrar kaynaştık. Yüzlerce hikayelerimizi birbirimize anlattık. Sayılı saatler tabii ki sona erdi. Bu mutluluğu paylaştığımız güzellik sona geldiğinde, her arkadışım gibi biz de geldiğimiz yerlere geri dönmek için hava alanına otobüslerle gitmeye başladık. Yol boyunca reklam panolarını seyrettik.
Birden bir pano gözümden tam kaçarken yakaladım. Nasıl olur dedim, döndüm tekrar baktım koskoca panoya . Bu yazıyı oraya yazan ve astıranın bilgiden yoksun olduğunu düşündüm, fakat cümlenin yan tarafinda Başefendinin resmi vardı.
Cümleyi unutmamak için bir kağıda kaydettim. Siz de okuyunca benim gibi inanamayacaksınız. Panodaki cümlede aynen şu yazıyordu : ‘’PARADAN 6 SIFIR ATTIK, PARAM DEĞERLENDİ .’’
Ekonomiden anlamadığımı zaten söylemiştim ama beni aptal yerine koyanlara saygım hiç yok diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.