"Sanat, insanın kendi insanlığını tanımasıdır." demiş Sir Herbert Edward Read, İngiliz anarşist, şair, edebiyat ve sanat eleştirmeni. Okyanusya'nın kutusunu açalım mı? 'Bir Kelebek Misali', 'Seyir Defteri', 'Eyvah Kaynanamı İnternete Yükledim', 'Ayıkla Reyting'in Taşını' , 'Herşey Tura Dahil Mi?' Ve işte karşımızda Melbourne'lu tiyatro aşıkları...
Avustralya’da yaşam çoğumuz için oldukça düzenlidir. Ne zaman ne yapacağımız bellidir. Hafta içi işle ev arası geçer. Bir yere gidilmez pek çünkü iş hayatı yorucudur. Cuma akşamları iş çıkışı bir barda iş arkadaşları ile iki kadeh bir şeyler içilir. Cumartesi günü temizlik, alışveriş, ev gezmeleri ile tıka basa doludur. Pazar günleri çeşitli toplumsal etkinlikler, çocukların spor karşılaşmaları ile belki sinema, müzeyle, havalar güzelse kendini parklara atmakla bir çırpıda biter. Pek sapma olmaz.
Geçen hafta çok keyifli bir sapma yaşadık. Bir kokteyle çağrılıydık. Ailece hem de...
13 Nisan Çarşamba akşamı Okyanusya Sanat Merkezi açıldı! Kurucuları, Okyanusya Tiyatro ve Kültür Grubu.
Adı güzel. Kurucuları, emek verenleri güzel. Çünkü onlar bizim gençlerimiz.
Bizler, Türkiye’den göç etmiş, çok uzaklarda Avustralya’da yaşamayı seçmiş ya da yaşamak zorunda olan, yüreğinin bir yanı memleketinde bir yanı yeni vatanında çarpan insanlarız... Okyanusya Tiyatro ve Kültür Grubunu bizim çocuklarımız kurdu. Nasıl mı?
2006 yılında, Tiyatroya heves etmiş bir grup genç Melbourne’da bir araya gelirler. Anavatanları olarak gördükleri Türkiye’den binlerce kilometre uzakta, okyanus ötesi bir ülke olan Avustralya’yı çağrıştırdığı için adlarını Okyanusya koyarlar. Çok da yakışır bu ad gençlerimizin tiyatro ve kültür grubuna. Her damlanın arzusu bir gün okyanusa kavuşmak değil midir? Devinimli, boyun eğdirilemez yaşamın ve enginliğin yansıması değil midir okyanus?
Bugüne değil altı oyun sahnelerler. Yazar, oynar, yönetirler, müziklerini de yaparlar. ‘Bir Kelebek Misali’, ‘Seyir Defteri’, ‘Eyvah Kaynanamı Altı İnternete Yükledim’, ‘Ayıkla Reyting’in Taşını’ ve ‘Herşey Tura Dahil Mi?’
Hem de sıkı durun. Bütün bunları Türkçe yaparlar! Su gibi pırıl pırıl, tertemiz bir Türkçe ile...
Gençlerimizin kültür grubuna, yakın geçmişte yeni üyeler de katılır, Türkiye’den yeni gelmiş sanat aşkı dolu, birikimli genç arkadaşlarla coşku tazelenir.
“Kültürümüzü yaşamayı ve yaşatmayı amaçlıyoruz. Hiçbir ideolojiyi yermemeyi, hiçbir ideolojiyi temsil etmemeyi ve sanatı yalnızca sanat ve kültür adına icra etmeyi kendimize ilke edindik.” diyor gençlerimiz.
Artık kendi sanat merkezleri var. 13 Nisan’da bizleri ağırladıkları Okyanusya Sanat Merkezi çok zevkli, ferah, kucaklayan bir ortam. Kokteyle eşlik eden açılış proğramları ile heyecanda amatör, beceride profesyonel olduklarını kanıtladılar. Onlarla birlikte olmak, sevinçlerini görmek, başarılarına ve azimlerine tanık olmak beni bu ülkede daha önce yaşamadığım türden bir mutlulukla doldurdu.
O akşam, üç kuşak birlikteydik. Geride bıraktıklarımızla geride kalmamış, sahip olduklarımıza yapışmamış ama kaybolmamış, değersizleşmemiştik de... Sahip olduğumuz değerlere yeni değerler katabilmiştik. Çocuklarımız Avustralyalı Türkler olabilmişti. Üretiyorlardı, üretiyorduk. Yaratıyorlardı, yaratıyorduk. Hem de sevgiyle, sevinçle, güzellikler içinde...
Okyanusya, Sanat Merkezi’nde bir yandan yeni oyunlarının çalışmalarını sürdürecek, sanatsal etkinlikler düzenlerken diğer yandan küçük kardeşlerine müzik, tiyatro eğitimi verecek. Kızlı erkekli, el ele, omuz omuza... Onların başarıları hem bizim hem Avustralya’nın zenginliği olacak.
“Sanat, insanın kendi insanlığını tanımasıdır.” demiş ya Sir Herbert Edward Read, İngiliz anarşist, şair, edebiyat ve sanat eleştirmeni. İşte Okyanusya ile insanlık kutumuzda daha neler var, hep birlikte göreceğiz.
Aklınızla, emeğinizle, yaratıcılığınızla çok yaşayın gençler.