Şiir gibi bir saat, Serkisof
Kategori: Kültür/Sanat | 4 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 11 Şubat 2011 07:04:43
Osmanlı Devleti, Demiryollarından emekli olanlara armağan olarak bir saat vermek için, 1880 yılında K.Serkisoff şirketi ile bir anlaşma imzalamış. İstanbul'da yaşayan bir tüccar Serkisoff. Saatleri aslında sonradan Zenith adını alan, Billodes adlı İsviçre'li bir üretici yapıyor.
Osmanlı ile başlayan, demiryolları emeklilerine köstekli Serkisof armağan etme geleneği Türkiye Cumhuriyetinde de uzunca bir zaman sürdürülüyor. Bu köstekli saatler kuşaklar boyunca demiryolları ile özdeşleşerek belleklerimize kazınıyor.
Aksamı, tasarımı, güzelliği bir yana sağlamlığı, güvenilirliği ile babadan oğula geçip duruyor Serkisof, elbette.
Tik takları dinginleştirici. Ele alınca kendini duyumsatıyor. Hayata bir armağan olarak atılmak, 150 yıldır sevilmek, aranmak, eskidikçe değerlenmek her yaratıma kısmet değil...
Yani, şiir gibi bir saat Serkisof...
Ya da Serkisof’u demiryolları ile trenlerle, dedelerimizle, babalarımızla özdeşleştirerek, özlemle sarıp sarmalanmış bir şiire dönüştüren biziz.
Uzun sözün kısası, Serkisof bizim demiryollarına yakışıyor. Öyle olunca, bu şiir de Serkisof’a çok yakışıyor.
SERKİSOF
Yataktan sıçratarak,
uykumu bölen telefonun,
bir başka türlü çalışından anlamıştım.
Gidemezdim.
İki günlük yoldan,
"Durumum müsait değil"den,
ötürü değil.
Babamdan sonra ailenin reisi olmak!
"Saatini istiyorum" dedim.
Onun için yelek diktirdiği,
kurarken,
derin düşüncelere daldığı.
Yeleğe takılan zinciri paslanmamış.
Zembereğe hükmeden kurma'sının,
rengi aşınmış.
Ön yüzünde,
akrep, yelkovan, 1'den 12'ye rakamlar,
saniyeliği,
Serkisof yazısı.
Arkada,
bir şimendifer kabartması,
rayıyla.
Şimdi babam yanımda olsaydı,
sorardım niçin çalışmadığını?
Sanki benim elim değil,
öyle bir el,
yeleğimden alıp,
ceketimin mendil cebine koyunca;
başladı tıkırdamaya,
tam yüreğimin üstünde.
Bir yandan
şimendifer çuf çuf!
Pencerede eski sahibi,
kasketiyle gülümserken,
kurum kaçtı gözüme.
NİHAT ZİYALAN
Sydney 2011
Yorumlar
uzun sözün kısası serkisof demiryollarına,şiir serkisof'a çok yakışıyor diye bitirmişken yazınızı
bir doğuştan demiryolcu çoçuğu olarak her değerin zalimce öğütüldüğü bir dünyada bu küçüçük emtiayı bizlere hatırlattın.
yüreğine ve gönlüne sağlık güzel abim.
şimdi yüreklerimiz sizinle çuf çuf.
gercektende gozlere kurum kacirdiniz siirinizle..dedemden kaldigini her firsatta soylerdi serkisofuna bakarken babam, ben korkardim, cok ciddi gelirdi serkisof bana, dedemin ve babamin yuzu yansirdi sanki. dokunulmazdi, hele cocuklar hic dokunamazdi..cok sey animsadim birden..tesekkur ederim:)
ondan sonra insana bir de utanmadan deli diyorlar. desinler...
bu yazıdan bu şiirden sonra nasıl etrafındaki bütün pislikleri, meymenetsizlikleri terkedip bin sene geriye, o güzelim saatin kadranıyla kapağının arasında çömelip kalmassın?
nasıl bir tiktakla kurumlu, dumanlı bir çufçufla maziye gitmessin?
orada kalmassın?
şimdilerden kaçıp masıl serkisoflara sığınmassın..
bir de deli diyorlar adama!
Çok eski anılara yönlendirdiniz beni.Serkisof benim ilk kol saatimdi.Alındığı gece sevinçten uyku tutmamıştı.Dedemden kalan cep saati ise en değerli eşyalarımdan biri.Şiirinizdeki kurum benim gözümede kaçtı.
Sevgierimle,
Esen Akyel
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın