|
Aptallığıma verin : "iç ki"Kategori: Aptallığıma verin | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 23 Ocak 2011 13:57:26 Bu hafta doğudan batıya, Yunanistan'dan Bulgaristan'a, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'dan , Allianoi Antik Kenti'e, ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone'dan Venezuela'ya, Bir Allah kuruşundan Özge Efendioğlu'nun "iç ki" sine aklıma takılanlar...
RTA’nın en büyük başarısı üç büyük kulubün taraftarlarını bir araya getirmektir. Cumhuriyet tarihinden eski bu üç klüb taraftarını kimse bir araya getirememişti. *** Küçük Amerika olacaktık ,olamadık; Şimdi küçük İran olmayı deniyoruz *** Türkiye doğuya mı kayıyor sorusunun yanıtı, “Batıya kayamaz Yunanistan’dan sonra Bulgaristan da tel örgü koyuyor sınıra” olabilir mi? *** 6 ayda müthiş stad bitirdik diye öğünenler, 4 senede herkezin katilerini bildiği bir davayı bitiremedikleri için dövünmüyorlar mi? *** Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Allianoi Antik Kenti'nin üzerinin örtülmesiyle ilgili olarak, “Bulan biziz, koruyan biziz, masrafları yapan biziz, hedef tahtası halinde olan da biziz. Bunu anlamakta fevkalade zorlanıyorum” dedi. Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet Su İşleri, o dönem Kültür Bakanlığına müracaat ederek yapılması gerekeni sormuş, burada bir arkeolojik kazı yapılması ve bütün masraflarının da DSİ tarafından karşılanması kaydıyla gerekli müsaade verilmiş. Burada Peri Kızı adında bir heykel var, bir mozaik var, bir de sütun var. Bunlardan ibaret. Ben, DSİ Genel Müdürü olduğumda baraj yıllardan beri bekliyordu. Ben bizzat yerine giderek kazı çalışmalarının bir an önce tamamlanmasını istedim. Çünkü bölgedeki vatandaşların barajın gecikmesi nedeniyle yılda 50 milyon TL gibi bir maddi kayıpları söz konusuydu. Çalışmalarımız bu çerçevede devam etti ama birden bire Allianoi diye bir şey ortaya atıldı. Bilemiyorum, ben tarihçiyim ama arkeolog değilim. Kazı yapan, tarihi eserleri çıkaran koruyan biziz. Buralar zaten toprak altındaydı. Burayı koruma altına aldık, herhangi bir tahribat söz konusu değil. Arzu edilirse, baraj ömrünü tamamladıktan, sonra tekrar çıkarılması mümkün. Roma döneminden kaldığına göre, yıllardır demek ki toprak altında. Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasının bize göre bir mahsuru yok.” İki anlam var. Olumlu olan bir kaç ay önce orada antik şehir yok derken bugün hiç değilse kabul etti bakanımız. “Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasının bize göre bir mahsuru yok.” Sözü eminim tarihe tarihe geçer de bakan beyi önümüzdeki on yıllar içinde kim hatırlayacak. *** ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone görevine başlamak üzere Ankara'ya geldi ve Türkçe konuştu. Tüm gazetelerde “Ricciardone gelişinde Esenboğa havaalanında Türkçe yaptığı açıklamasına "Merhabalar" diyerek başladı.” Ne var? Türkiye Büyükelçileri Kambera’da, Londra’da, Washington’da yada İngilizce konuşulan diğer ülkelerde İngilizce konuşunca manşet oluyor mu? Siz kendinizi küçük görürseniz … herkez sizi küçük görür Güçlü devlet yoktur onurlu devlet vardır. Onurlu devlet onurlu yurttaşlardan oluşur. *** Venezuela'da 70 litrelik bir otomobil deposu 1$'a doluyormuş, Türkiye’de 185$'a. Bu, bir toplumu diğerinden ayıran 185 kat mı? Yoksa Bir toplumu idare edenlerin arasındaki 185 kat fark mı? *** Yeni para birimi: 1 Allah kuruşu. İki yüzünde de IV. Recep Turası Ama Yazı tura atmak yasak Neden Çünkü kumar o da, günah. Zaten hep tura geliyor. *** Türkiye gündemi içki tartışmalarının ortasındayken Özge Efendioğlu kaleminden hicv içeren sözler: İç ki! Neden mi “iç ki”? İç ki… Omuzlarında taşıdığın dünya hafiflesin… Uzun zamandır görüşmediğin dostların düşsün aklına… İç ki, sırlarını dökül… İç ki, dertlerine ağla… İç ki, dayanma, boz yeminini… İç ki, yeminler ver; “bir daha asla”… İç ki, cebindeki son parayla hesabı sen öde… İç ki, sevdiğin kıza ilan-ı aşk et… İç ki, tanımadığın insanlara gülümse… İç ki, bilmediğin şarkılarda dans et… İç ki, bildiğini gizlediğin şarkılara eşlik et… İç ki, “batsın bu dünya”… İç ki, “şeytan diyor ki yanaş şuna”… İç ki, “adalardan bir yar gelsin bizlere”… İç ki, bir gün de akşamdan kal… İç ki, kırk yılda bir de ek işini… Zaten köpek gibi çalışıyorsun, bir gece de iç anasını satayım… İç ki, ağzını boz… İç ki, kafanı topla… İç ki, efelen… İç ki, efendi gibi otur oturduğun yerde “topla kendini kardeşim”… Bu ülkenin aydınları içki masalarında kurtardılar vatanı… Dediklerine bakma… O masalarda çok güzel şiirler de yazdılar. İç ki, sen de şiir oku… İçkinden geliyorsa edebiyat parçala… İç ki, seviş hiç sevişmediğin gibi… Bazen o kadar çok iç ki, ertesi sabah uyanıp tövbe et içmeye… İç ki… Bir başka dünyanın hayalini kur… İç ki, dünyanın bir ucunda nesli tükenen bir kar leoparını düşünüp gözlerin dolsun… İç ki, senin kar leoparına gözlerin doluşuna birileri çok gülsün… İç ki, sonra sen de gül onlara… İç ki, hem boş ver kendini çok da mühim değilsin anla… İç ki, hem çok ciddiye al her şeyi, öyle mühimsin ki tek başına bile değiştirebilirsin koskoca dünyayı… İç ki, affetmek kolay, unutmak zor olsun… İç ki, korkma mask'ın düşmesinden… Belki ardındaki çok daha güzel mask'ın kendinden… Hep kötülüklerini saydıklarına bakma, bazı anlarda bütün iyiliklerin de anasıdır “iç ki…” Bütün kötülüklerin anası mıdır? Mesela Avusturya-Macaristan veliahtı Ferdinand'ı vuran ve birinci cihan harbini patlattıran şahıs alkollü müydü? İkinci cihan harbi sırasında Yahudileri sabun yapmak gibi son derece “yaratıcı” bir fikre gark olan Nazi subayları, bunu içtikleri buzlu rakıların etkisiyle mi akıl ettiler? Hiroşima'yı atomla bombalayan uçakların pilotları, öncesinde mi, sonrasında mı ve ne kadar süreyle ve kaç kadeh viski yuvarladılar? Marmaris'te yaşayan meşhur ressam paşa hazretlerinin -bir televizyon programında kendinin de belirttiği gibi- gençlerin idam kararlarını imzalarken ellerinin titrememiş olmasının sebebi bolca içilen kan rengi Buzbağ şarabı mıydı? Dünyanın dört bir yanında devam eden savaşlar, iç savaşlar, sıcak savaşlar, soğuk savaşlar çok değerli bira fıçılarını ele geçirmek için mi yapılıyor? İçki sahiden kötülüklerin anası mıdır? Değildir. İçki denilen şey, yani alkollü içecek, kısaca etanol içeren bir içecektir. Etanol (ch3ch2oh), alkollü içeceklerin etkin katkı maddesi olup çoğunlukla fermantasyon, yani bazı maya çeşitlerinin etkisi ile karbonhidratların oksijensiz ortamda alkole dönüşmesi yöntemi ile elde edilir (bkz: çeşitli kaynaklar). Kısacası içkinin aklı yoktur. Onu içenin aklı vardır. Aklı olan içer ama adam gibi içer. Yani bence içki… Arada bir iç ki… Özge Efendioğlu
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|