A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Laik olmak ya da layik olmak...

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Haberci | 06 Ocak 2011 14:24:44

Laikliğin tabutuna çok çivi çakıldı. AKP, laiklik konusunda "radikal" adımlarını seçim sonrasına sakladığı mesajlarını veriyor. Ancak özellikle son birkaç yılda atılan adımlar, yeni anayasa tartışmaları başlayıncaya kadar din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını düzenleyen laiklik ilkesinden geriye çok az şey kalacağını gösteriyor.

Önümüzdeki genel seçimlerden sonra yeni bir anayasa yapmaya hazırlanan AKP’nin laiklikle ilgili bazı başlıkları da tartışmaya açak. Hükümet 2002 yılından bu yana laikliğin sadece bir anayasa maddesi olarak kalması yolunda büyük mesafe kaydetti. Özellikle 2008 yılındaki kapatma davasının sonuçlanmasının ardından çoğunlukla fiili durum yaratarak yasal düzenlemeleri yok sayan AKP hükümetinin, zaman içinde toplumu bu başlıklardaki tartışmalardan bıktırdığı ve özellikle günlük hayatı kuşatma altına aldığı görülüyor.

AKP’nin ikinci kez iktidara gelmesiyle birlikte temel başlıklarda attığı adımlar, laikliğin yasalarda tanımlanmakla birlikte kamusal ve toplumsal hayatta hızla aşındırıldığını ortaya koyuyor.
 
TÜRBAN
 
Türkiye AKP iktidarının ilk yıllarında türbanlı eşlerin Cumhurbaşkanlığı köşkünde, Başbakanlık konutunda ikamet etmesini tartışırken bugün ilköğretimde türban takılması, hizmet verenlerin ve milletvekillerinin türbanlı olup olmayacağını tartışıyor. Türbanı başta yükseköğretim kurumları olmak üzere eğitimde yaygınlaştırmaya çalışan AKP, ilk günden beri verdiği mücadelenin ürününü yakın zamanda almaya başladı:
 
- Üniversitede türbana serbestiyet getirilmesinde kritik gelişme 2007 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlığına Yusuf Ziya Özcan’ın getirilmesi oldu. YÖK ve Cumhurbaşkanlığı eliyle üniversitelere AKP’ye yakın isimler rektör olarak atandı. Bu rektörler göreve geldikleri üniversitelerde, kampüs girişlerinde türban denetimine son vererek fiili olarak türbanın üniversitelere girmesini sağladılar.
 
- YÖK Ekim ayında İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği bir talimatla, türbanla derse giren öğrencilerin dersten atılmamasını, sadece haklarında tutanak tutulmasını istedi. Türban böylece kampüslerden sonra dersliklere de girdi.
 
- YÖK, üniversitelerde türbanın büyük dirençle karşılaşmaması üzerine ikinci bir adım atarak, sınav girişlerinde “başı açık olma" şartını kaldırarak tüm sınavlara türbanla girilmesinin önünü açtı. Son olarak Yükseköğretime Giriş Sınavı başvurularında da bu şart aranmadı.
 
- Yükseköğretimde türbanın serbestleşmesiyle birlikte, Türkiye kendisini yeni bir tartışmanın içerisinde buldu. Bazı ilköğretim okulu öğrencilerinin velileri tarafından okula türbanlı gönderilmeleri önce bir provokasyon olarak değerlendirildi. Konu 10 Kasım’da Recep Tayyip Erdoğan’a sorulduğunda ise Erdoğan, “ilköğretimde türbana” karşı çıkmadı, “seçimden sonra yeni anayasanın yapılmasını bekleyin” mesajı verdi.
 
- Türbanda hizmet veren-hizmet alan ayrımına dair tartışmalar sürerken, hizmet verenlerin de türban takmasının önünü açmaya dönük ilk girişim Türk Havayolları'ndan geldi. Kurumun kıyafet genelgesinde üniforma giyen personel haricindekiler için “saçlar daima açık olacaktır” şartı kaldırıldı.
 
KARMA EĞİTİM

İslamcıların uzun süredir karma eğitim modeline karşı çıktıkları biliniyor. Son zamanlarda Batı'da da karma eğitimin "sakıncalarını" ortaya koyan araştırmalar yapıldığını ileri süren bu kesime, liberaller de okullar karma olduğu için kız çocukları okullara gönderilmiyor iddiasıyla destek veriyorlar.
 
- Karma eğitim karşıtı açıklamalardan biri bizzat Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) başındaki kişiden geldi. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu göreve gelmesinden kısa süre sonra yaptığı açıklamalardan birinde, kız ve erkek çocuklarının ayrı okutulmasını savundu. Çubukçu, Cumhuriyet döneminde de benzer uygulamaların olmasını bu iddiasına gerekçe olarak sundu.
 
- Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) da bu başlıkta AKP'ye destek veren kurumlar arasına katıldı. DPT, "Türkiye’de Eğitim Politikalarının Fırsat Eşitsizliği Üzerindeki Etkileri" başlıklı kız öğrencilerin İmam Hatip ve kız-teknik okullarında okumasını önerdi. DPT raporunda “bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilmeli” denildi.
 
- Bir sure önce Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleşen Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER) 6. İmam Hatipliler Kurultayı’nın sonuç bildirgesinde “karma eğitime son verilmesi” ve “kızlar ve erkekler için ayrı okullar açılması” talebi yer aldı.
 
ZORUNLU DİN DERSİ
 
- Anayasayı değiştirmeye hazırlanan AKP hükümeti zorunlu din derslerini kaldırmayı gündemine almıyor. 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) zorunlu din dersini insan hakları sözleşmesine aykırı bulmuştu. 2010 yılı boyunca Alevilerin başını çektiği demokratik kitle örgütleri, zorunlu din dersinin kaldırılması yönündeki taleplerini, mitingler ve oturma eylemleri ile gündeme getirdi. Geçtiğimiz yıl, çocuklarının zorunlu din eğitimi almasını istemeyen velilerin mahkemelere yaptıkları başvurular olumlu sonuçlandı ve dava açan ailelerin çocukları din dersinden muaf tutuldu. Ancak hükümet bu başlıkta toplumsal talepleri ve mahkeme kararlarını hiçe sayarak genel bir düzenleme yapmaya yanaşmadı.
 
- AKP’nin zorunlu din dersini kaldırmak bir yana yaygınlaştırmayı amaçladığını gösteren gelişmeler de yaşandı. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, otistik çocukların eğitimi için kurulan özel eğitim merkezlerinin ders programlarında da din dersini zorunlu hala getirdi. Kurul, beden eğitimi dersinin saatini de azalttı.
 
- 2010 yılında toplanan 18. Milli Eğitim Şurası'nda din dersinin “tüm okullarda etkin şekilde” verilmesi yönündeki tavsiye kararı alındı. Eğitim Sen kararın okullarda mescit açılmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.
 
DİN HANESİ
 
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Alevi bir yurttaşın başvurusu üzerine nüfus cüzdanlarında din hanesinin bulunmasını “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü”ne aykırı buldu. Karar Mayıs 2010’da kesinleşti. Hükümetin üç ay içinde düzenleme yapması gerekirken bu konuda herhangi bir adım atılmadı.
 
SEKİZ YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİM
 
 
- Gericilerin İmam Hatip liselerinin önünü kapattığı gerekçesiyle sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitime karşı çıktıkları biliniyor. 18. Milli Eğitim Şurası'nda zorunlu eğitimin 13 yıla çıkarılmasını öngören karar, İmam Hatipler için alındığı gerekçesiyle eleştirildi.
 
İMAM HATİPLER VE KATSAYI UYGULAMASI
 
AKP’nin peşini bırakmadığı bir konu da hükümet üyeleri tarafından “meslek lisesi” olarak nitelenen İmam Hatip liselerinin durumu oldu. İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversiteye girişte kendi alanları dışında tercih yaptıklarında puanlarının düşük katsayı ile çarpılması uygulamasının son bulması için sayısız girişimde bulunuldu.
 
- 2009 yılında YÖK’ün katsayıyı tüm adaylar için eşitleme ve katsayıyı “sembolik” bir rakama indirme girişimlerine Danıştay iki kez dur dedi. Bunun üzerine YÖK yeni bir düzenleme yaparak adayların katsayılarını birbirine yaklaştırdı. Böylece İmam Hatipliler üniversite sınavında diğer okul mezunlarıyla neredeyse aynı koşullara kavuşturuldu.
 
- YÖK’le birlikte Milli Eğitim Bakanlığı da bir adım atarak, İmam Hatiplilerin üniversiteye girişte başarısının yükseltilmesi için meslek lisesi ders programlarını değiştirdi. Yeni düzenleme ile örneğin geometri dersinin ders saati fen liseleri ile eşit düzeye getirildi.
 
İmam Hatiplileri yüksek bürokraside istihdamı

2003-2004 öğrenim yılında imam hatip lisesi öğrencilerinin orta öğretimdeki oranı 2.3'e düştü. AKP’nin bu okulların önünü açmasıyla birlikte bu okullara başvurusu sayısı 2009 yılında 160 binin üzerinde gerçekleşti. Bu okullarda mezun olanların istihdamı yönünde de önemli adımlar adımlar atıldı. AKP hükümeti döneminde özellikle yüksek bürokrasiye çok sayıda İmam Hatipli yerleştirildi.
 
- İçişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, 81 valinin 12'sinin imam hatip mezunu olduğunu açıklamıştı. Bu sayı yaklaşık olarak her 7 validen birinin imamlık eğitimi aldığını gösteriyor. Emniyet müdürleri ve kaymakamlar arasında da sayının yüksek olduğu tahmin ediliyor.
 
- Ağustos 2010’da Dışişleri Bakanlığı, teşkilat kanununda yapılan değişiklik doğrultusunda ilahiyatçı diplomatlar ın(meslek memuru) alınmasının yolu açıldı.
 
İmam Hatiplilere daha fazla harcama
 
- Eğitim-Sen'in yaptığı bir araştırma, 3 sene önceki eğitim-öğretim yılında liselerde öğrenci başına ortalama 1259 lira harcama yapılırken, bu rakamın imam hatip liselerinde 3037 lira olduğunu ortaya koydu.
 
İMAMLARIN ARTAN ETKİNLİĞİ

İmamların istihdam olanakları bürokrasinin her kademesinde genişletildi. İmamların kendileriyle ilgili olmayan kurumlara alınmaları için gerekli düzenlemeler yapıldı. Böylece söz konusu kurumlarda verilen hizmetlerin dinselleştirilmesinin de önü açılmış oldu.
 
- Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) yürürlüğe koyduğu “Ünvan Değişikliği Sınavı” imamların yönetici olmalarının önünü açtı. Sınavla birlikte din görevlisi adı altında imamlar, SHÇEK kuruluşlarında il müdür yardımcısı, ilçe sosyal hizmetler müdürü, şube müdürü ve kuruluş müdürü olabilecek.
 
- Sağlık Bakanlığı da 2010 yılının Mart ayında yayımladığı yeni "Klinik Araştırmalar Hakkında Yönetmelik" ile etik kurullara ilaç araştırmalarını dine uygunluk yönünden incelemek üzere ilahiyat fakültesi mezunlarının atanmasına karar verdi.
 
- 2009 yılında mecliste kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtlayan eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AKP hükümetinin iktidarda olduğu 3 dönemde atanan 529 yöneticiden 5 il 55 de ilçe milli eğitim müdürünün din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olduğunu açıkladı. Çiçek’in verdiği rakamlar AKP’nin atadığı her 10 il ve ilçe milli eğitim müdürünün birinin din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olduğunu ortaya koydu.
 
İmam öğretmen
 
- MEB, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni açığını da müezzin ve imamları öğretmen yaparak kapatmayı seçti. “İmam öğretmen projesi” kapsamında bazı ilköğretim okullarında din derslerine imamların getirilmesi tepki yarattı.
 
Aile imamlığı
 
- Diyanet’in “Aile imamlığı” projesiyle mahalle imamının, camideki görevleri dışında esnaf ve ev ziyaretleri gerçekleştireceği, hatta okula gönderilmeyen çocukların takibini yaparak onların, özellikle kız çocuklarının eğitimlerine devam etmesine katkıda bulunacağı duyuruldu.
 
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
 
- 2010 yılında değiştirilen teşkilat yasasıyla Diyanet’in yetki alanı genişletildi, kadro ve bütçe olanakları artırıldı.
 
- Teşkilat yasasının değiştirilmesinden sonra Ahmet Necdet Sezer döneminde atanan başkan Ali Bardakoğlu da değiştirildi. Bardakoğlu’nun yerine Mehmet Görmez getirildi. Görmez’in ilk icraatlarından biri Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Başkanı Ayşe Sucu'yu görevden almak oldu. Sucu’nun başını tam örtmeyen türban modeli nedeniyle görevden alındığı ileri sürüldü.
 
- Görmez’in göreve gelmesiyle birlikte yandaş medaya Diyanet’in AKP’nin Ortadoğu açılımında doğrudan rol oynayacağını yazılmaya başlandı.
 
- Diyanet İşleri Başkanlığı, 2010 yılı sonuna kadar 10 bin 122 yeni personel alacağını açıkladı. Bunların 8 bininin kadrolu olacağını duyuruldu. Yeni alımlarla birlikte Diyanet’in kadro sayısının 130 bine yükseleceği belirtildi. AKP hükümeti döneminde Diyanet’teki kadro sayısı 60 bin arttı.
 
- Diyanet, kurumlar arası geçiş için de kullanılıyor. Birçoğu sınavsız alınan Diyanet personeli hızla diğer kurumlara geçiyor. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Özafşar tarafından yapılan bir açıklamada “Son 7 yılda Başkanlık'ta çalışıp da başka kuruma geçmek isteyenlerin sayısının yaklaşık 17 bin” olduğu belirtildi.
 
- Diyanet yükseköğretime de el attı. Diyanet Vakfı “İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi” adıyla bir özel üniversite açtı. Bu üniversiteye Balkanlar ve Kafkaslar’dan öğrenci kabul edilerek, "Türkiye tipi Müslümanlık" anlayışının tanıtılacağı belirtildi.
 
- Başkanlık Uzmanı Dr. Mehmet Bulut tarafından, Diyanet’in aylık dergisinde “Din Hizmetlisi Yetiştiren Eğitim Kurumlarının İdaresinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Olması Teklifleri” başlığı altında kaleme alınan yazıda, Tevhid-i Tedrisat’a aykırı olduğu halde dini eğitim kurumlarının Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlanması önerildi.
 
Kuran kursları
 
- Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerin sadece yaz tatilinde değil 12 ay, sadece çocuklara değil herkese Kuran kursu hizmeti vermesi için tasarı hazırladı.
 
ŞERİAT ÜNİVERSİTELERİNE DENKLİK
 
6 Kasım 2010 tarihinde yürürlüğe giren “Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle El Ezher gibi şeriat eğitimi veren kurumlardan alınan diplomalara denklik verilmesinin önü açıldı.
 
TRT’NİN DÖNÜŞÜMÜ
 
- AKP döneminde en çok değişen kurumlardan biri TRT oldu. TRT'nin dönüşüm sürecinde yayınlarındaki dini ağırlık arttı. Bir çizgi filmdeki "domuzcuk" karakterini bile sansürleyen yeni zihniyet, TRT'nin farklı kanallarında çok sayıda dini içerikli programı yayına soktu.
 
TRT'de önemli görevlere Samanyolu, Kanal 7 gibi gerici medya organlarından kişiler atandı.
 
KUTLU DOĞUM HAFTASI VE RAMAZAN GÖSTERİŞİ
 
- AKP iktidarı döneminde Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri daha fazla ses getirecek biçimde düzenlendi. Geçtiğimiz yıl Milli Eğitim müdürlükleri, bazı ilçelerdeki okullara resmi yazı göndererek, her okuldan üç öğrencinin ilçede düzenlenecek “Kutlu Doğum Haftası” etkinliklerine katılmasını zorunlu tuttu.
 
- Ramazan ayında kent meydanlarında kurulan büyük iftar çadırları AKP'li siyasetçilerin de gözdesi oldu. İftarlara katılan siyasetçiler, siyasi propaganda yaptı, dini duyguları sömürdü.
 
İÇKİ YASAĞI
 
- AKP hükümeti içki ile mücadelesi çerçevesinde öncelikle ÖTV oranlarını sürekli olarak yükseltti. 2010 yılının sonunda ÖTV oranı yüzde 30 artırıldı.
 
- Yine son zamanlardaki gelişmelerden biri torba kanunda internet üzerinden alkollü içki satışının yasaklanmasına yönelik bir düzenlemeye yer verilmesi oldu. AKP’liler, yasağı “18 yaşından küçükleri koruyoruz” diyerek savundu.
 
- Pek çok yerellikte içki satışları doğrudan ya da dolaylı yollarla engellendi. İçki içilebilecek “kırmızı noktalı” mekanlar yaratılarak içki içenlerin tecrit edilmesi önerildi.
 
- Ankara Çayyolu ve Aydın’daki bir alışveriş merkezindeki içkili restoranlara, ailelerinin yanında giden çocukların kimliklerinin alınarak, ailelerin yanındaki çocuklar için “ailesine teslim edilmiştir” şeklinde tutanak düzenlendi.
 
HELAL GIDA
 
- TSE, DPT’nin kontrolünde "Helal Gıda Standardı" belirledi. "Helal Gıda Standardı", 2005 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen İslam Konferansı Teşkilatı toplantısında, bu konuda başı çeken Malezya'nın önermesi üzerine, Dışişleri Bakanlığı'nın da gündemine alınmış ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Helal Gıda Standardı" oluşturma işiyle TSE'yi görevlendirmişti. Yükselen et fiyatlarını frenlemek için yurtdışından et ithalatı izni verildiğinde, tartışma yaratan konulardan biri gelen etlerin “helal”liği oldu.
 
CEMAAT VE TARİKATLAR
 
- AKP döneminde başta Fethullah Gülen Cemaati olmak üzere tarikat ve cemaatlerin etkinlikleri arttı ve özellikle siyasi etkileri “meşrulaştırılmaya” çalışıldı. Erdoğan, 12 Eylül referandumu sürecinde “evet” oyu için çalışan Fethullah Gülen’e teşekkür etti.
 
- Gülen Cemaati’nin devlet içinde kadrolaşması son hız devam etti. Özellikle polis teşkilatındaki Cemaat etkisi herkes tarafından bilinen bir gerçek haline geldi. Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, tutuklanmasına yol açan "Haliç'teki Simonlar" kitabında bu örgütlenmeyi açıkca anlattı.
 
Türkçe Olimpiyatları
 
- Farklı illerde büyük kongre merkezlerinde ya da stadyumlarda düzenlenen Gülen Cemaati’nin Türkçe Olimpiyatları geçtiğimiz yıl “devlet törenine” dönüştürüldü. Hükümet üyelerinin boy göstererek, konuşma yaptığı Olimpiyatlar’da Fethullah Gülen’e övgü ve teşekkürler iletildi. TRT, bazı illerde düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nı naklen yayınladı.
 
Deniz Feneri Davası
 
- Almanya bağlantılı Deniz Feneri e.V. davası 2008 yılında tamamlandı. Mahkeme derneğin Türkiye’den yönlendirildiğini belirtti. Bunun üzerine Türkiye’de başlatılan soruşturma uzun süre yol alamadı. Dava dosyasının Türkiye’ye gönderilmesi sürüncemede kalınca, dosyanın kalın olduğu, fotokopi masrafının fazla olacağı söylenerek savcıların Almanya’ya gönderilmesine karar verildi. 2011 yılının lik günlerinde Cumhuriyet savcıları Almanya’ya gitti.
 
- Uzun yıllardır sağ hükümetler tarafından tarikatlara sağlanan dokunulmazlık AKP döneminde de güçlü bir şekilde korundu. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, ilde İsmailağa Tarikatı’nın ve Fethullah Gülen Cemaati’nin yasadışı faaliyetlerini incelemeye başlayınca, Ergenekon üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alındı. Serbest bırakılan Cihaner, AKP’nin oluşturduğu yeni HSYK tarafından “düz savcı” olarak Adana’ya tayin edildi.
 
- Bakanlıkların tarikatlar arasında paylaşıldığı yönünde ortaya önemli bilgiler döküldü. Bu bilgilerden biri Sağlık Bakanlığı’nın Bakan Recep Akdağ’ın tarikatı tarafından ele geçirilmiş olduğu yönündeydi.
 
SOSYAL HİZMETLERİN DİNSELLEŞTİRİLMESİ
 
- AKP döneminde devletin sosyal yardım fonksiyonu hızla siyasallaştırıldı ve dinselleştirildi. Yoksul halka yapılan yardımlar sadaka kültürlürünün yaygınlaştırılması için kullanıldı.
 
- Özellikle seçim dönemlerinde beyaz eşya ve kömür dağıtımları yoğunlaştı. Eski Tunceli Valisi Mustafa Yaman, seçimlerden birkaç ay önce halka yaptığı beyaz eşya yardımları nedeniyle Yargıtay tarafından hapis cezasına çarptırıldı.
 
- Sosyal yardım alanında kurulan pek çok gerici dernek ve vakıf, büyük fonlarla yurtiçinde ve yurtdışında yardım faaliyetleri organizasyonuna başladı. Bu örgütlenmelerin pek çoğu “kamuya yararlı dernek” statüsüne kavuşturularak, devlet tarafından desteklendi.
 
KÜRT SORUNUNA “ÜMMETÇİ ÇÖZÜM”
 
- 2010 yılında AKP’nin Kızılcahamam’daki toplantısında milletvekillerinin sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürt sorununa AKP çözümü olarak bölgeye çok sayıda imam hatip lisesi açıldığını söyledi.
 
- Diyanet, Türkiye genelinde “il özel irşat ekipleri” kurma projesini gündeme getirdi. Tasarıya göre irşat ekiplerinin, ülkenin birlik ve beraberliğini korumak amacıyla bölücü ve yıkıcı faaliyetlere karşı görev yapacağı vatandaşlarla camide ve cami dışında bir araya gelip teröre karşı da uyarıda bulunacağı açıklandı.
 
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kürt sorunu ile ilgili olarak vaazlar üzerinde inceleme yaptığı, vaazlarda birlik ve kardeşliğe vurgu yapılarak PKK’ye karşı mücadele edileceği, din kardeşliğinin birleştirici öğe olarak kullanılması gerektiği ifade edilmişti.
 
- Diyanet, Kürt illerindeki vatandaşları imamlığa teşvik etmek için “imam evleri” projesi hazırlanacağını duyurdu.
 
Kaynak : sol.org.tr

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git