Zaman zaman müslüman ülkelere gider gelir ve değişimleri görmeye çalışırım. 25 yıl önce birisi bana "şu gördüğün Malezya gün gelecek şöyle olacak..." deseydi güler geçerdim ama bugün nüfusunun sadece yüzde 40'ı müslüman olan Malezya'daki şeriat uygulamalarını hayret ve şaşkınlıkla izliyorum.
Ayni duyguları Mısır’da da yaşıyorum. Yaşayan ve bu değişimleri çıplak gözle gören birisi olarak, her gittiğimde daha farklı bulduğum Türkiye için duyduğum kaygıları dile getirdiğimde, Türkiye’de yaşayan ve beni “abartıyorsun, bize bişeycikler olmaz!..” umursamazlığıyla dinleyenleri gördükçe de hayıflanıyorum.
Ankara’da içki sevisi de yapılan bir lokantada olanları önemsediğimde de ayni tepkileri aldım. Oysa Emniyet Müdürlüğü bile “bar ve meyhaneler ile ailelerin çocuklarıyla birlikte gittikleri içkili lokantaların ayni şey olmadığını” açıklamak zorunda kaldı. Uygar dünyanın her yerinde de uygulama böyledir. Aileler alkol servisinin de yapıldığı lokantalara çocuklarıyla birlikte gidip oturabilir,yemeğin yanında içkisini de içebilirler.
Emniyetin bu açıklaması durumun vehametini de ortaya koyuyor.
Diyelim ki özel bir amaçla görevlendirilmediler ama hükümetin anlayışını ve uygulamalarını gören bazı polisler “durumdan vazife” çıkararak İran’daki gibi “Devrim Muhafızlığı”na soyunabiliyorlar.
Neyse,yarın yeni bir yıla giriyoruz. Çoğumuz alkol de alacağız, gelin en iyisi biz “şarap”la devam edelim.
Değerli yazarımız Fikret Otyam şarap içerken dostlarına der ki:
'Muhabbet hitamında dağa çıkmanızı ve billur sular eşliğinde cennet demi şarap ve dahi üzüm suyundan mamul dem alalım o dem ki, Kuran-I Kerim'in Nahl Suresi 67'inci ayetinde aynen şöyledir:
“Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rizik elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.”
Dostları pek inanmayınca da “inanmıyor iseniz açın bakın” der.
Bakarlar ki doğrudur,Elmalı Hamdi Hoca’dan Yaşar Nuri Öztürk’e çeşitli Kuran mealleri böyle çevrilmiş…
“Üzümlerden sarhoş edici bir içecek.. Aklını işleten toplum için 'kesin' bir mucize..”
Tıp bu mucizeyi kanıtlamadı mı?..
Araştırmacılar, kırmızı şarapta bulunan resveratrol denen doğal maddenin zengin kalorili ve bol yağlı yemeklerin kötü etkilerini yok ettiğini ve ömrü uzattığını, hergün düzenli alınan resveratrolun, son yıllarda hızla artan şişmanlık kaynaklı rahatsızlıklar, hatta ölümlerin çaresi olduğunu keşfetmediler mi?..
Niçin Fransızlar, Amerikalılara göre çok daha az kalp hastalıklarına yakalanıyorlar? dersiniz…
Bakın tıp araştımacıları bir gurup deney faresini yüzde 60’ı yağlardan oluşan bir diyetle beslediklerinde, beklendiği gibi fareler şeker hastası oldular, karaciğerleri büyüdü ve erken ölmeye başladılar.
Bir başka gurup fareyi de yüzde 60 yağlı aynı diyetle beslediler ama onlara kırmızı şarapta bulunan “resveratrol” verdiler. Bu fareler de şişmanladılar ama kan şekerlerinde ve insulin üretimlerinde değişme olmadı. Ne şeker hastası oldular,ne karaciğerleri büyüdü ama hem hareketlilikleri arttı hem de ömürleri uzadı…
Araştımacılar kırmızı şaraptaki bu maddenin ömrü uzatmakla kalmayıp kansere, virus hastalıklarına, ateşli iltihaplı rahatsızlıklara, sinir sistemine de iyi geldiğini saptadılar…
Yeter ki siz sınırı bilin…
Birkaç kadehten öteye geçmeyin…
Herşeyin fazlası zarar…
Öyle değil mi?..
Ne demiş Hayyam ?
“Benden Muhammed Mustafa’ya saygı ve selam,
Deyin ki,hoş görürse,birşey soracak Hayyam:
Neden Yüce Efendimizin buyruklarında
Ekşi ayran helal de güzelim şarap haram?..”
Bu soru yanıtsız mı kalmış?
Hayır…
İşte yanıt:
“Benden Hayyam’a selam söyleyin”demiş Peygamber,
“Sözlerimi yanlış anlamışsa çiğlik eder;
Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki
Hamlara haramdır doğru,ama olgunlar içer…”
KARARINDA İÇMENİZİ ÖNEREREK, YENİ YILINIZI KUTLUYOR, SAĞLIK VE MUTLULUKLAR DİLİYORUM…