|
|
13. yüzyılda sevgi, direnmek ve şiir (4)Kategori: Kültür/Sanat | 0 Yorum | Yazan: Deniz Günal | 26 Aralık 2010 22:34:10 Dante, rönesansın merkezindeki güçlü İtalyan şehirlerinden biri olan Floransa`da orta halli bir ailenin çocuğu olarak doğar. Döneminin diğer gençleri gibi, dilbilgisi, mantık, sözbilim öğrenir. Çağının yazarları, şairleri, ünlü düşün insanları ile dostluk kurar.
Dante 1295'de, 30 yaşındayken, doktor ve simyagerlerin çoğunlukta bulunduğu bir locaya üye olur. Yaşadığı dönemde aydınlar arasında "Fedeli D'amore (Aşk Dostları)” olarak bilinen, üyelerini titizlikle seçen edebi oluşumun da içindedir. Bu oluşum içinde yer alanlar, bir kadına duyulan sevda ile “yüce sevda” ya da “bilgelik sevgisine” giden yolun açıldığına inanır, erekleri o yüce sevdaya ulaşmaktır. Dante, “dolce still novo” ya da “tatlı yeni biçem” olarak bilinen, sevdayı konu edinen, İtalyan ozan ve yazarlarına daha önce olmadığı gibi sevgi üzerine, düşünme yazma özgürlüğü sağlayan akımın da yaratıcılarındandır. Araf’da 24. kantoda bir kadın “ ‘ey sevdayı bilen kadınlar’ dizesiyle başlayan yeni akımı yaratan mısın” diye sorar. “ben o kişiyim ki, sevda esin verince kaleme sarılırım, onun yüreğime yazdıklarını aktarırım” diye yanıtlar Dante. Laiklik taraftarıdır, yaşamını din ile devlet işlerinin ayrılmasına adamıştır. Dante'ye göre Papalık ruhani kudretin, imparatorluk da dünyevi kudretin sahipleridir ve her ikisi de tanı anlamıyla eşittir. Eşit iki kuvvet sahiplerinden kilise devlet işlerine imparator da din işlerine karışmamalıdır. Araf’ta, 16. kantoda der ki Dante: “ Vaktiyle Roma güzel kılmıştı dünyayı, çünkü iki güneşi vardı, biri dünyanın yolunu, biri Tanrı’nın yolunu aydınlatırdı. Ama güneşler söndürdü birbirini; kılıç asayla biraraya gelince, yalnızca kötülüğün geleceği belli.” Dante, laiklik yanlısı beyazlara karşı girişilen hareketten nasibini alır. 27 Ocak 1302'de sahtekarlık, gayri meşru kazanç elde etmek gibi asılsız suçlardan ötürü para cezasına çarptırılır ve iki yıllığına memleketinden, Florasa'dan sürgün edilir. Bir daha devlet işlerinde çalıştırılmayacaktır. Mahkemenin kararlarını öğrendiğinde Floransa’da değildir ve bir daha da dönemez. Beyazlar Floransa’da iktidarı geri ele geçirebilmek için çeşitli girişimlerde bulunurlar. Başarısızlıkları Dante için büyük bir şansızlıkla sonuçlanır. Kendisi için yeni bir karar daha alınır, Floransa’lı askerler tarafından ele geçirildiği takdirde idam edilecektir. Öte yanda, 1307 yılında Templiyer Şövalyeleri, Kral Philip ve Papalık tarafından tutuklanır, bir din adamları kurulu tarafından yargılanır. Ahlaka aykırı törenler uygulamak, Haç'a hakaret etmek ve ayaklar altına almak, İsa'nın Tanrılığını reddetmek, müslümanlarla işbirliğinde bulunmak, müslümanlıkla yakınlaşmak, dini yasalardan sapmak, büyücülük yapmak gibi suçlamalarla, engizisyon işkencelerinden geçirilir, bazılarından itirafları işkence altında alınır. Örgüt 1312 yılında resmen lavedilir. Taşınmaz malları ve tüm imtiyazları, Katolik kilisesine daha yakın olarak tanınan Sen Jan Şövalyelerine verilir. De Moley ve tutsak diğer Şövalyeler, yedi yıl süren hapis hayatından sonra, 1314 yılında direklere bağlanarak yakılırlar. Dante, 1307 yılında Komedya'sını yazmaya başlar. Yaşam öyküsü, inançları, çektiği acılar ve umutları birebir yansımıştır bu yapıtına denebilir. 4 Eylül 1321’ de Ravenna`da sıtmadan ölür. İlahi Komedya (La Divina Commedia) En bilinen yapıtıdır. 1307 – 1321 yılları arasında yazılmıştır. Dünya yazın tarihinin en büyük yapıtlarından biri kabul edildiği gibi, Toskana lehçesi ile yazıldığından, bu lehçenin modern İtalyan dili olarak gelişmesini de sağlamıştır. Hemen belirteyim. Yapıtın özgün adı Komedya’dır. Orta Çağda "Komedya", "Tragedya'nın" aksine sonu iyi biten hikâye anlamına gelirmiş. Yani güldürü unsurları içerdiği için böyle bir ad verilmiş değil. 1360 yılında İtalyan yazar ve şair, Giovanni Boccaccio tarafından özgün ilk adının başına "İlahi"sözcüğü eklenen yapıt sonradan bu adla benimsenmiş. Dante’nin, Orta Çağ ile Rönesans arasındaki geçiş dönemine rastlayan bu yapıtının ana temasını, günahkar ruhun kendini arıtarak ışıkla simgelenen, aşkla, iyilik, güzellik ve bilgelikle nitelenen tanrıya ulaşma çabasının oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bilge Vergilius’un rehberliğinde, İsa, Meryem, kutsal ruh inancı ile, Bernard, Aquinolu Tommaso, Assisi’li Francesco gibi ermişlerin öğütleri ile, göğün çeşitli katlarında görevli meleklerin gözetim ve denetiminde, Beatrice gibi erdemin, iyiliğin, güzelliğin desteği ile, eski ve yeni ahitten metinlerle, kutsal şarkılarla, antik çağdan ve kendi çağından yüzlerce kişilikle bezeli, sarsıcı, çarpıcı imgeler ve meseller içeren bu uzun yolculuk, hristiyan batı kiliseleri tarafından öyle benimsenir ki... Kadim bilgeliğe ait gizemlerin gözüpek anlatımlarını içeren, Papalığa ve kilisenin gücüne bir savaş ilanı niteliği taşıyan Komedya, Dante’nin yola çıkış amacından sapar. Aslında anlattığı özünde bir aşk dini de olsa, içerdiği yoğun hristiyan motifleri ile, hristiyanlık kurumlarınca sahiplenilir ve bir hristiyan başyapıtı olarak kabul edilir. Komedya, Cennet, Araf ve Cehennem olmak üzere üç kitaptan oluşur. Dante, yaşam yolunun ortasında, doğru yolu yitirmiş, kendini karanlık bir ormanda bulmuştur, korku içindedir. Büyük Latin şairi Vergilius’ûn rehberliğinde aşık olduğu kadının özlemiyle; “kutsal güç, ilk sevgi ve yüce bilgelik” olarak tanımladığı tanrıya doğru yola çıktığında, önce insanların günahlarının türlerine göre sınıflandığı cehennemin katlarından geçer. Cehennemle Cennet arasında, Araf yer alır. Yeterince iyi olamamış, kötülük yapmasa da nefsinin çeşitli tuzaklarına düşmüş ruhlar, arınmaktadır burada, cennete çıkma özlemi ile. Araf’ta yine ustası Vergilius ona rehberlik eder. Bu yolculuk boyunca Dante’nin ruhu da bir arınma sürecinden geçer. Araf’ın tepesinde sevdiği kadın Beatrice onu karşılar ve cennet yolculuğuna çıkarır. Cennet, tam anlamıyla ışık içinde, ışığın kaynağına yolculuktur. Bilgelik, iyilik, güzellik ve sevginin kaynağı olan ışığın içinde, onun arı ışık olduğu ilk kaynağa doğru yükseldikçe, çevresindeki ruhların güzelliği de artar. Bu cennet, erdemli yaşamış erdemli ölmüş ruhlara, ödül olarak, saraylar, yemişler, huriler sunmaz. Bu cennetin sunduğu ödül, arı bir bellekle tanrı sevgisine ulaşanların, onun parçası olanların duyduğu sonsuz mutluluktur. Dante, cennetin katları arasında yükseldiğini, Beatrice’in güzelliğinin anlatılmaz ölçülerde artmasından, duyduğu şarkılardan, çevresindeki ışıktan oluşmuş ruhların parlaklığından anlar. Işığın kaynağına ulaştığındaysa, artık sözcükleri yetersiz kalır anlatmakta. Susar. Dante’nin tasarımında, Cehennem tam Kudüs'ün altındadır. Bu noktadan Dünyanın merkezine uzatılan hatta Araf yer alır. Cennet ise cehennemle tam hizada ancak yeraltında değil, tam tersine bir dağın tepesindedir. Aynı çizgi gök yüzüne devam ettirilirse, Tanrıya ulaşılır. Dante, kitabın amacının “ bu hayatta yaşayanları kederli durumlarından uzaklaştırıp, mutluluğa ulaşmalarında öncülük etmek” olduğunu söyler. Tıpkı Aquinas’ın “Yüce yasanın hedefi, insanı sonsuz mutluluk amacına ulaştırmaktır” demesi gibi. Kitabın dilinin yoğun bir biçimde sembolik oluşunun nedeninin, aşka ve ışığa ulaşmanın yolunu, anlamayacaklardan saklı tutarken anlayabilecek olanlara sezdirmek, bilenlere ise aktarmak olduğu söylenir. Cehennemin dokuzuncu kantosunda der ki Dante... "Siz ki, sağlıklı bir akla sahipsiniz. Şu tuhaf mısraların arasında saklanan öğretiyi kavrayınız"... İlahi Komedya ile ilgili bazı ilginç bilgilere bakacak olursak: - Cehennem, 34 kanto, 4720 dizeden, Araf, 33 kanto, 4755 dizeden, Cennet, 33 kanto, 4758 dizeden oluşur. Yani toplam 100 kanto, 14233 dize vardır. - Her üç kitap da ‘yıldızlar’ sözcüğü ile biter. - Cehennemde günahkarların ceza çektikleri 9 ayrı daire vardır. Araf dağında, kapıdan girdikten sonra ruhlar dağı tırmanır, 7 ayrı saçakta kirlerine göre ayrı ayrı arınırlar. Cennetse, 10 kattan oluşur. En son katta, tüm evrenin çevresinde döndüğü arı ışığa kavuşulur. - Dante, adından çok nitelikleri ile anar tanrıyı. Böylece, insandan uzakta, yaşamın dışında, soyut, ürkütücü bir tanrı değil, insanın yaşam yolculuğu boyunca anlamak, sığınmak, sevmek isteyeceği bir tanrı duyumsanır. Dante, tanrıyı üç kitap boyunca çeşitli dizelerde şöyle niteler: Her kötülüğün düşmanı Her isteğini yerine getirebilen Her şeyi devindiren Gökleri yöneten sevgi Öncesiz sonrasız değer Öncesiz sonrasız bahçıvan Her şeye gücü yeten Bilgisi engin olan Her iyiliğin başlayıp bittiği yer Her hatayı düzelten Yeni hiç bir şey görmeyen İlk gerçek Gerçek ışık Yüce güzellik Ulu bilge Sonsuz kaynak Bağışlayıcı Sonsuz ışık Eksiksiz düşünce Yanılmaz yazar Arı kıvılcım İlk eşitlik Kuşkusuz, ‘İlahi Komedya’ hem çağına hem de insanın inanma serüvenine ışık tutan bir kaynak. Bir çırpıda okunabilecek, bir kerede okuyup tat alınabilecek bir yapıt değil. Onu sevmek için anlamak, anlamak için bilmek, bilmek için de çalışmak gerekiyor. Güçlü bir inançla yüklü olduğu kadar bilgelik dolu. Değerinden hiç bir şey yitirmeyeceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Cennet – 28. Kantoda, arı ışığın yani Tanrı’nın çevresinde aşkla dönen çemberleri açıklamak için Beatrice’in Dante’ye açıkladığı gibi: “… kutluluğun temeli sevmek değil, görmek eylemidir, sevmek görmekten sonra gelir; erdem, ölçüsüdür bu görüşün çünkü, kerem ve iyi niyetten doğar….” Toscana lehçesi ile, 690 yıl önce yazılmış İlahi Komedya’nın, günümüz dillerine çevirisinde, şiirsel tadından çok şey yitireceği kesin, içeriğinin bozulma olasılığı da var. Kitabı, özü ile anlayabilmek için, çağdaş baskıların, çevirenler kadar tarih ve Dante uzmanlarının katkıları ile zenginleştirilmesi gerekiyor. Bu yazımda yararlandığım “İlahi Komedya” çevirisi Rekin Teksoy tarafından yapılmış. Önsöz, açıklamalar, kantoların kısa özetleri ile kitabı okumayı, anlamayı kolaylaştırıyor. Yine de, takıldığım, anlamakta zorlandığım yerleri, C.H. Sisson tarafından İngilizce’ye kazandırılmış çeviri ve açıklamalar ile birlikte okudum. Anladıkça, yeniden okudukça gördüm ki, kadim bilgeliğin mirası ile yüklü, insanın gözleri önünde kat kat açılan ölümsüz bir hazine Dante’nin Komedya’sı. Önümüzdeki günlerde sizlerle, Cehennem, Araf ve Cennet’i de küçük birer çalışma ile paylaşacağım. Bu yazıyı, Dante’nin Cennet’ten sözleri ile sonlamak yerinde olur sanırım: “ Ey insanlığın ışığı, onuru, aynı kaynaktan çıkıp, kendinden uzaklaşan bu su hangi akarsu?” Kaynaklar: - Dante – İlahi Komedya – Çev: Rekin Teksoy, Oğlak Yayınları - Dante – Divine Comedy – Çev: C.H. Sisson, makale ve bilgiler: David H. Higgins, Oxfor Worldis Classics
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|