Yanıma birkaç ders kitabı aldım, heyecanla bekliyorum, başıma neler geleceğini bilmeden. Kim bilebilirdi ki! Bahtiyar babam (yani amcam), bankadan izin alıp beni götüremez. Tek başıma gitmek zorundayım. Sivas'a gitmekte olan birine emanet eder beni. Sivas'a kadardır tren. Tren biletimi almama yardım eder, emanet edildiğim kişi. Bir daha görünmez. Başımın çaresine bakmak zorundayım...
Otobüsle Havza!
Havza’dan tren, üçüncü…
Kompartımanlar dolu.
Her kapıyı açıp kaparım!
Son bir kapı daha
Bir yüzbaşı ile eşi…
Alırlar içeri…
Yüzbaşı babacan,
Eşi anne gibi sevecen.
Sorular:
Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Bu gece tren yok Erzincan’a
Nerede kalacaksın?...
Azıkları var çıkartırlar
Birlikte yeriz.
Öylesine candanlar ki
Gurbet duygusu kaybolur
Sanki ailem onlar…
Sivas’ta tren boşalır
Fayton çevrilir,
Bize gidiyoruz, seni bırakmayız,
Bizim de çocuklarımız var…
O sırada beni emanet ettikleri
Kişi çıkagelir, otelde kalacakmış
Yüzbaşı ve eşi bizde kalacak
Sen merak etme derler…
Faytona biner gideriz evlerine.
Feridun lisede, Haldun benim yaşımda
İki tane de benden küçük oğulları.
Sıcak bir aile ortamı, onlardan biriyim…
Ertesi sabah yaşıtım Haldun’la
Dolaşırız Sivas’ı…
Küçükler Şinasi ve Cengiz
Abi, abi diye peşimizdeler…
Sivas’ın ortasında parklar
Haldun’la sohbet ederiz,
Çimlere uzanır zamanı unuturuz…
Karanlıkta Feridun abi bizi bulur,
Yemeğe beklerlermiş…
Mutluluk!..
Sınav aklıma gelmez.
Son gece Sait amca uyumaz
Trene götürür…
Sivaslı askeri okul öğrencileri var
Bana yardımcı olmalarını ister.
Henüz gece…
Trenin hareket saatine kadar bekler
El sallar biz giderken.
Pencereden başımı uzatırım
Nefes alan bir canavar gibidir lokomotif,
Nefesini verdiğinde buharlar çıkarır ağzından.
Hızlandıkça tekerleklerin tok, monoton sesi
Trenin çığlığı, rayların ek yerlerinden gelen
Tempolu ses gurbeti duyurur.
Artık Sivas arkamızda kalmıştır…
Erzincan’a doğru yol alırız,
Bir boğazdan geçmekteyiz
Hep penceredeyim, etrafa bakıyorum
Öğrencilerden biri “Bak şurası Dersim’’ der,
Daha dikkatli bakarım.
Sabahın acı ayazı lokomotiften kopan
Sıcak kömür parçalarıyla dövüyor suratımı
Kömür zerrecikleri gözüme kaçıyor.
Manzara çok çekici gelmişti…
Güneş doğunca daha da güzelleşmişti
Çıplak bir araziydi, tepeleri, ovalarıyla...
Şeref teyze bana yiyecek bir şeyler de vermişti
Onlardan yedim biraz.
Sait amcanın ve Şeref teyzenin sıcaklıkları
Evden ayrılışımın acısını hissettirmemişti,
Ama artık etrafımda sıcak davranışlar olmayacak
Gurbeti derinden duyacaktım.