İlk okul son sınıftayım. Amcamın çalıştığı bankada mMemurlardan biri "Bahtiyar efendi Cemil'i nerede okutacaksın?" diyor. Amcamın fikri yok, bilemiyor. "Erzincan Askeri okuluna gönder..." Nimetlerini sayıyor: Her gün üç öğün yemek, yeni elbiseler, ayakkabılar, her şey bedava! Hevesleniyorum...
Merzifon’da kalsam okutamazlardı,
Güçleri yoktu buna.
Erzincan’a gitmeye heveslendim.
İlk okulu bitirince Askerlik şubesine
başvurdum. Askerliğin bana uygun
Olacağını hiç düşünmedim.
Yalnızca çekici yanlarını
Düşünüyordum…
İlk yapılacak şey,
Tam donanımlı hastaneden
Rapor almak...
Hastane Samsun’da.
Merzifon’dan hiç çıkmamışım!
Aile büyüğümüz Başöğretmen
İskender Haki Engin’e danıştık;
Bana bir mektup verdi
Samsun’da terzi Nadir Şiper’e
Vermek üzere.
Komşusu Fuat Oğul
Samsun lisesinde öğrenci
O günlerde Samsun`a gidecek
Onunla gideceğim…
Hurdası çıkmış
Bir otobüsle Havza’ya gittik.
Oradan trene bineceğiz…
Üçüncü sınıf vagona girip
Bir kompartımana yerleştik.
Koridora çıkıp geçtiğimiz yerlere
Gittiğimiz yöne bakıyorum.
Lokomotiften gelen kızgın
Kömür tozları yüzüme çarpıyor.
Trenin çığlıkları yırtıyor havayı
Uçuyoruz, vardığımız istasyonların
Adlarını okuyorum...
Samsun’a yaklaşırken de
Makinist islim kolunu çekiyor
Sanki tren Samsun’a geldiğine
Seviniyor...
Denizi görmemiştim.
Kıyısından gitmeye başladık...
Koyu mavi...
Ne kadar büyük!
Samsun’a vardığımızda
Vapurlar, kayıklar ...
Büyük bir iskele.
Trenden inip bir parkın içinden
Geçerken Atatürk Heykelini görüyorum,
Durup bakamıyorum, Fuat ağabeyin acelesi var,
Sonra gelir bakarım diyorum…
Solda bir cadde, doğru git
Tabelalara bak
Terzi Nadir Şiper levhasını
Görünce dur mektubu ver,
Diyor Fuat ağabey ve ayrılıyor.
Gözlerim dükkan tabelalarında,
Terzi Nadir Şiper levhasını bulunca
Bir iş başarmış gibi seviniyorum.
Dükkanın kapısından giriyorum
Takım elbiseli uzun boylu,
Gözlükleri siyah çerçeveli
Saçları arkaya düzgün taranmış
Sinema oyuncusu gibi,
Ama yüzü gülmeyen bir kişiyle,
Nadir Şiper’le karşılaşıyorum.
Ne istediğimi soruyor, ben de
Elimde tutmakta olduğum
Mektubu veriyorum…
Okuduktan sonra bana bakıyor
Duygusuz ifadeyle, otur, diyor.
Sandalyeye ilişiyorum.
Orhan gelince
Beraber gidersiniz, diyor.
Eve gideceğiz sanırım.
Sarı saçlı kısa pantolonlu,
Bir çocuk giriyor dükkana
Orhan olduğunu anlıyorum.
Görür görmez seviyorum Orhan’ı.
Babası kese kağıdı içinde bir şey veriyor
Eve götür diye.
Orhan’la dükkandan çıkıyoruz,
Biraz yürüdükten sonra
Orhan elindeki paketi düşürüyor,
Sapsarı sarı toz
Parke taşlarının üzerine saçılıyor
Acı sarı, kükürt, bahçe için.
Ayaklarımızla siliyoruz
Daha beter sararıyor parke taşları;
Babası aynı yoldan gelecek!..
Bir bahçe kapısının önündeyiz,
Evleri büyük bir bahçenin içinde,
İki katlı, ahşap, kırık yeşil,
İtalyan stili bir villa.
Annesi açıyor kapıyı,
O da güzel, sarışın, tombulca.
Karşısında taşradan gelen
Lacivert takımlı bir çocuk.
Orhan açıklıyor durumu…
‘’Siz bahçede oynayın!..’’
Arka bahçeye dolanıyoruz.
Ablası geliyor biraz sonra;
Onun karşılaması daha sıcak,
Şükran, o da ilk okulu yeni bitirmiş
Sarışın, güzel bir kız.
Az kalıyor yanımızda,
Anneye yardım edecek.
Oyuna dalıyoruz…
Yemek yenecek, çağırıyorlar.
Baba gelmiş.
Yemek masası, tabaklar ayrı,
Çatallar, kaşıklar, bıçaklar!
Nasıl davranacağımı bilemem!
Korkak, sıkıntılıyım.
Bizim evde yer sofrası
Ortadaki lengerden
Çala kaşık yenir yemekler.
Yemeye çalışıyorum
Ayrı bir odada yatacağım
Daracık temiz bir karyolada;
Alışık değilim, karanlıktan korkarım.
Uyku tutmaz,
Çıtırtılar gelir her yandan!..
Odamda beklerim,
Sesler gelir salondan
Ürkek çıkarım.
Kahvaltıdan sonra
Nadir bey Orhan’a
Anlatır.
Getirdiğim evraklarla,
Hastaneye gideceğiz.
Hastane! Çok büyük…
Başka çocuklar da var
Sırayla diziliriz
Muayene ederler her yandan
Soyunun!
Soyunurum.
Donlarınızı da çıkarın!
Çırılçıplak, utanırım…
Arkanızı dönün!
Döneriz.
Eğilin!
Eğiliriz kızararak…
Her şeyimize bakarlar,
Giyinin ve gidin, derler.
Rapor ertesi gün alınacak.
Yine Orhan’la gideriz.
Sağlam raporunu alırım.
İlk başarı, sevinirim…
Orhan’la kentte dolaşırız
Parkı ve Atatürk heykelini
Gördükten sonra
Gümrük binalarının önünden geçer
Plaja kadar yürürüz.
Denize yakından bakarım,
Biraz oralarda dolaşırız.
Parke taşlarıyla döşeli
Caddeden eve döneriz.
Orhan’la arkadaş oluruz.
Arka bahçede top oynarız,
Ön bahçe çiçeklerle dolu.
Ertesi gün ayrılmam gerek
Adresini alırım yazışacağız…
Onlara teşekkür eder
İzinlerini isterim,
Evime dönmek için.
Orhan’la ablasından
Ayrılacağıma üzülürüm.
Dönüş yolunu biliyorum
Orhan beni trene bindirir
Sağlam raporu.
Erzincan yolları açık.
Raporu şubeye götürürüm,
Gidiş gününü bildirecekler…
Eve döndüğüme sevinirim.