A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

SAİT FAİK : Sessiz ve Cesur

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: M. Şehmus Güzel | 02 Aralık 2010 12:58:57

Sait Faik iyi öykücüydü. Çok iyi tarafından. Şiirleri az bilinir, ama değindiği konular ve yazım biçemindeki orijinallikleriyle her açıdan ilginçtir. Yazar ve şairimizin hayatının kimi zaman dilimleri, yaptıklarının bazıları maalesef pek bilinmez. 48 Yaşında, 11 mayıs 1954'te, İstanbul'da erken vefatı bunda mutlaka belirleyicidir, ama sadece o değil. Dolayısıyla yazarımızı yakından tanımak için daha çok araştırmak ve daha çok yazmak gerekiyor.

Bu bağlamda onun az bilinen birkaç yönünü aktarmak yararlı olur sanıyorum :

1930'ların son deminden aheste aheste çıkmaya çalışan zaman 1940'a doğru devriliyordu belli belirsiz. İstanbul, Galata ve edebiyat gezegeni o günlerde başlıbaşına bir serüvendi. Galata cıvıl cıvıl, her türlü karşılaşmaya, kesişmeye, buluşmaya elverişli çok sesli, çok renkli, çok kültürlü... Abidin Dino, Sait Faik'in Fransızca'ya çevrilen öykülerinin toplandığı Un Point Sur La Carte (Haritada Bir Nokta) için yazdığı « Sait » başlıklı önsözde,  « arkadaş ıslıkları », görüntüleri ve sesleriyle dolu ve liman manzaralı o günleri anımsıyor, tarihini ve coğrafyasını  şöyle tasvir ediyor :

« Bu sırada İstanbul'un modern mitolojisini araştıran, bulmaya çalışan, yazmak-çizmek isteyen birkaç kişiydik. Sait Faik, öyküleriyle başta anılmalı. İnsanların toplandığı bir mekan olarak, değişik kültürlerin birleştiği bir nokta olarak liman buna çok uygun düşüyordu. (...) Benim atölyem, Galata Kulesi hizasında, Kamondo ailesine ait biraz günü geçmiş bir binaydı. Atölyem gökyüzü ile yeryüzü arasındaydı ve bizim bir araya geldiğimiz, tartıştığımız, seviştiğimiz, resim yaptığımız, şiir okuduğumuz bir yerdi. Aslına bakarsanız tam anlamıyla delirdiğimiz, başlıbaşına bir delilik mekanı. »

Abidin'in bekar odası ve atölye olarak kullandığı çatı katı, Galata Kulesi'yle her sabah ve her akşam dertleşen, kimi geceleri birlikte geçiren Serdar-ı Ekrem Sokağı üstünde, kapı numarası 36 olan Kamondo Han'dadır. Her odası ayrı renge boyalı ve her anlamda renkli ve kendine özgü, gelen gidenleriyle epey genç ve epey neşeli bir başka dünyadır. Yolunu şaşırmış ve pat diye buraya « ışıklanmış » bir gezegen kesinlikle.

Burası akan zaman duran zaman içinde, sadece resim konuşulan, resim yapılan bir mekan olmaktan çıktı, dönemin yazarlarının, şairlerinin, tiyatro oyuncularının, çevirmenlerinin, gazetecilerinin, öğretim üyelerinin, bir içim su ve iki dirhem bir çekirdek öğrencilerinin imece yöntemiyle sanat ve laf, laf ve sanat ürettikleri bir yere dönüştü. Kimler gelmiyordu ki bu « fabrika »ya : Arif Dino elbette en başta. Ahmed Hamdi hemen sonra. Mina Urgan ile Cahit Irgat, Halet Çambel, Şevket Rado, Melih Cevdet, Orhan Veli, Oktay Rifat (ne kadar « Garip »), Jak İhmalyan, Güzin Dikel (daha sonra Güzin Dino olacak genç bilim kadını), Vedat Günyol, Rasih Nuri İleri, Asaf Halet Çelebi. Ne demek yani onlarsız sanat üretmek olası mı? İlhan Berk gelecek sonra ve bütün gençliğini resim ve şiir, şiir ve resim olarak tepeden tırnağa serecek ve sergileyecek.  Abidin en önce ve en başta ve sonra herkes hayran olacak bu delikanlıya. Bu renkler, bu heceler harika kardeşlerim harika. Elbette Sait Faik, en yalın ve en doğal biçimde ve her zaman mütevazı, her zaman mevcut.

Vedat Günyol, Sait Faik'e ilişkin ilk izlenimlerini şöyle aktarıyor: « Seçkin sanatçılarla dolup taşan (Abidin’in atölyesinde. MŞG), ilk kez Sait Faik'le karşılaştım, onun da (henüz tanınmamış olduğu için) sadece, ikinci planda kalmayı yeğleyen, babacan bir insan olarak belleğimde özel bir yer aldığını anımsıyorum. »

Evet Sait Faik başlıbaşına bir « başka dünya ». Abidin bunu bakın nasıl anlatıyor :

« Başkalarını arayan hep kendisiydi. Oysa işi acele, bunu sezinliyordu.

'Kaç saat var ölüme? Bir sene mi? İki sene mi? Yoksam daha az mı? Beklenir... Ne beklenecek?' Birçok öyküsünde Sait Faik, yalnızlıkla ölüm tutkusuna, buruk bir yaşama ve sevme sevinci katar. Hikayeleri şurada burada yayımlandıkça çabucak tanıtacaktı kendini, ama aslında hiçbir şey gerektiği gibi yürümüyordu. Derken birdenbire karasevdaya tutuldu. Çok da güzeldi kız ve kendi güzelliğinin farkında değildi, ya da umursamıyordu konuyu. Besbelli ki, aklı fikri başka tarafta. Belki az önce gördüğü, kaygan kaldırımlarda yere düşmüş bir beygiri ya da bir yerlerden gelmiş tatsız haberleri düşünüyordu, yüzünde ne bir boya izi, ne pudra, hiçbirşey. Anlayacağınız Sait Faik'e göre bir kız. Umutsuz bir aşktı bu. Neden mi?

Nedensiz. Ama neden olmasın? Sait şıppadak anlamıştı ki, hayır, olacağı yoktu. Kızlı erkekli kumpanyamızda Sait'in göz ağrısı hep bizimle beraberdi. Böylece hiç olmazsa ötede beride sık sık ona rastlıyordu Sait. »

Ah Abidin ah, ser verip sır vermeyenler ordusunun en birincisi. Abidin'in ismini vermediği ve asla vermeyeceği « kız », Sait Faik'in « tutulduğu karasevda » Halet Çambel'den başkası değildir. Bunu bana Güzin anlattı : Sait, Halet'e tutkun, Halet ise Nail V.'ye. Nail V. Çakırhan'a yani kardeşlerim.

İkinci Dünya Savaşı tankları ve katliamlarıyla, canavarları ve ölüleriyle yaklaşırken ve kimileri nazi canavarının ağzının içine bakıyor ve onun emrine girmek için can atıyorken, kimi ise hiç göstermeden, hiç belli etmeden cesaret örnekleri sergiliyordu : İşte Sait Faik bunlardan biriydi.

Sait Faik'in bilinmeyen bu yönünü Abidin'den dinlemeliyiz:

« Sait siyasete yatkın değildi. Görüşleri hem 'estetik', hem 'etik'le ilgiliydi.

Günün birinde oldukça şaşırtıcı bir şeyler söylemişti bana : 'Biliyor musun, falakaya yatırılmak istemem, ya da başımın belaya girmesini polisle, ama bir arkadaşı saklamak gerekirse çekinmem, bana gelebilir... Unutma bu sözümü' demişti Sait biraz tedirgin bir bakışla. İşte unutmadım, söylüyorum, en kötü koşullarda sözünü tutacak adamdı. Birçok kez cesaretini göstermiştir Sait. »

Sait Faik böylece aynı zamanda Türkiye'de sessiz ve cesur insanların var olduğunu da ispat ediyordu. Yine en mütevazi biçimde. Bilinmesinde yarar var.

M. ŞEHMUS GÜZEL
 
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 4 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

nilgun { 05 Aralık 2010 20:10:37 }
hayatta ki duruş böyle olmalı. ne olduğumuzu çok bilmekle alakalı. sağolsın.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git