A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

HES : Enerji için mi RANT için mi?

Kategori Kategori: Türkiye | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 07 Kasım 2010 06:22:50

Hükümet enerjide dışa bağımlığı bitirecek dediği ve olmazsa olmaz diyerek direttiği HES'leri STK'lar bir rant projesi olarak tanımlıyor. İddialar oldukça çarpıcı. Amaç Türkiye'nin enerji bağımlılığını bitirmek değil özel şirketlere rant sağlamak.

Son olarak İkizdere'nin SİT alanı ilan edilmesi ile birlikte HES projelerinin tehlikeye girdiğini gören hükümet jet hızlıyla Meclis'e sunduğu yasa teklifi ile SİT alanı ilan etme yetkisini Çevre ve Orman Bakanlığı'na vermeye hazırlanıyor.
 
Yasa Meclis'ten geçtikten sonra daha önce SİT alanı ilan edilen yerler Bakanlık tarafından yeniden değerlendirilecek.
 
Bakanlık kurulu mevcut doğal sit alanlarından koruma özelliği taşımadığına karar verdiklerinin statülerini sona erdirebilecek. Böylece Kurul bir süre önce doğal sit ilan edilen ve Başbakan’ın büyük tepkisi çeken İkizdere Vadisi için de yeniden karar verme yetkisine sahip olacak. Kurulun, İkizdere’nin doğal sit alanı ilan kararının yanlış olduğuna karar vermesi halinde bölgede 22 HES barajının yapılmasının yolu  yeniden açılacak.
 
Hükümet ve EPDK, HES'lerin Türkiye için bir ihtiyaç olduğu görüşünde ısrar ederken sivil toplum kuruluşları ve bilim insanları HES'leri doğa katliamına neden olarak gösteriyor ve  yöre halkları ile birlikte mücadele yürütüyor.
 
EPDK'nın bugüne kadar verdiği bin 600 lisansla birlikte sayıları toplam 2000 bini bulacak HES barajının kurulduğu bölgenin insan yaşamına ve doğaya ciddi zarar vereceğini savunan STK'lar hükümetin yeni kararı ile birlikte doğanın acımasızca katledileceği uyarısında bulunuyor.
 
Doğa Derneği'nin hazırladığı haritada kırmızı alanlar Türkiye'nin korumada öncelikli önemli doğa alanları ve bu alanlar yapılması planlanan barajlar ve HES'ler işaretlenmiş.
 
Haritadan da anlaşılacağı üzere ÖDA'nın  (Önemli Doğal Alanları)  tamamında HES ve baraj yapılacak.
 
ENERJİ İÇİN DEĞİL "RANT İÇİN HES"

Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün, HES projesinin bir enerji projesi olmadığını tam tersine su kaynaklarının şirketlere satılarak yeni rant alanları yaratılması olduğunu söylüyor.
 
Üstün, planlanan hidroelektrik santrallerin derelerin kurumasına sebep olacağını belirterek HES gereçeğine şu sözlerle dikkat çekiyor:"Türkiye'de bulunan ve enerji üretimi yapılabilecek seviyedeki tüm su kaynaklarına sermaye çevreleri adeta parsel parsel sahip oluyorlar. Türkiye her ne kadar su kaynakları açısından çok zengin görünse de son yıllarda başlayan HES'lerle büyük tahribat görmektedir. Doğayı korumak istiyoruz ama bir yandan kalkınmalıyız, deniyor. Kapitalist düzen o kadar acımasız ki, tersanede kum torbaları yerine insanları oturtarak ölümlerine neden olabiliyorlar. Su havzalarının paraya dönüştürülebilir olmasına karar verildiğinde katliam da başlamış oldu. Yeşilırmak Havzası'nda 101 tane HES kuruluyor. Bunlardan bir kısmı hayata geçti, bir kısmı halkın yatışmasını beklemekte. HES'lerin hayata geçtiği yerlerde dereler kuruma noktasına geldi. Can suyu veriliyor. Bizim bildiğimiz can suyu insanlara ölüm döşeğinde verilir. Bu da derelerin ne duruma düştüğünü açıkça ortaya koymakta" ifadelerini kullandı.
 
KAYNAKLAR META OLARAK KİRALANIYOR

Uzun zamandır süren su ve su havzalarının metalaştırılması sürecinde sona gelindiğini ve tüm derelerin üstinde buluna  tarihi ve doğal, yapı ile asırlardır etrafında yaşayan insanların ve kültürlerin yok sayılarak en küçük akarsu parçasının 49 yıllığına devredilmiş yada devredilmekte olduğunu vurgulayan Beyza Üstün, şöyle konuştu:"Su kullanım hakkı devredilen havzanın irtifak hakkı da  kamulaştırma ve yetki devri ile şirketlere geçmektedir. Tüm akarsular sermaye birikimine doğrudan ürün, meta olarak 49 yıllığına aktarılmaktadır.  Üzerine HES lisansı olmayan derelerin de yatakları değiştirilerek lisans alınmış şirketlerin kullanımına verilmektedir. HES için su kullanım hakkına sahip şirketler sahip oldukları araziden yeraltısuyunu da istedikleri gibi çekip kullanabileceklerdir. HES lerin uygulanması sonucunda doğa, tüm canlı yaşam ve geçmiş yok olacaktır. Sürecin sonunda göç, yoksullaşma gibi olası sosyolojik sonuçlar açıkça görülmektedir"
 
DSİ'DE TAHRİBATI DOĞRULADI  

Doğa Derneği'nden Yeşim Erbaşol ise değişikliğin yasalaşması halinde Çevre ve Orman Bakanlığı'nın anasayasının verdiği çevre ve doğanın korunması görevini ihlal edeceğini ve  bir yatırımcı gibi hareket edeceğini kaydederek önümüzdeki günlerde daha şiddetli bir doğa katliamı yaşanağını vurguladı.
 
Pek çok vadide yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen çalışmaların devam ettiğini ifade eden Erbaşol, "Senoz Vadisi'nde tam üç kez yürütmeyi durdurma kararı alındı. İkizdere Vadisi SİT alanı ilan edildikten sonra dahi çalışmaların durmadığına dair haberler var. DSİ yetkilileri Rize'deki vadileri inceleyerek hazırladıkları raporda HES'lerin doğaya büyük tahribat veriyor"dedi.
 
HER DEREYE BİRDEN FAZLA HES

Erbaşol, her dereye en az bir bir HES bazılarında ise çok sayıda HES planlandığını da değinerek şunları söyledi: " SİT alanı ilan edilen İkizdere'de 22 HES planlanıyordu, ki iki tanesi tamamlanmıştı. Trabzon'daki Solaklı vadisinde ise 2 HES'in yanına tam 32 HES daha planlanıyor. HES'lerin henüz küçük bir kısmı yapım aşamasındayken yaşanan sorunların kat ve kat fazlası önümüzde bizi bekliyor. Bir vadiye 34 HES demek, suyun kaynağından denize kadar borular içerisinde akması demek. Damarlarınızda akan kanın %90'ını çekip alırsanız ne olursa bir benzeri de vadilerde yaşanır, yaşanmaya başladı.
 
KÖYLÜLER NÖBET TUTUYOR!

Yeşim Erbaşol, HES'lere karşı açılan dava sayısının 83'e ulaştığını ve sonuçlanan 41 davadan 39'unda ise yürütmeyi durdurma yahut iptal kararı çıktığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer planlanan yaklaşık 2000 HES için de aynı oranda karar çıkarsa, bu 1900 HES'in yürütmesinin durdurulması yahut iptali anlamına gelir. Mücadele bir yandan da kanunların uygulanmasının sağlanması noktasında veriliyor. Küre Dağları Milli Parkı sınırında yer alan Loç vadisinde köylüler üç aydır 24 saat nöbet tutuyor. Şirket geliyor, çadırlarını yıkıyor. Köylüler, şirket çalışanlarının fiziksel saldırısına uğruyor. Ama yine de oradalar. Yuvarlakçay’da yatırımcının projeden çekilmesini deresinin başında aylarca nöbet tutan köylü sağladı" .
 
HES'LER TÜRKİYE'NİN ENERJİ İHTİYACINI KARŞILAYACAK MI?

Türkiye'nin enerji açlığının büyük olduğunu ve bu açlığı karşılamak için doğa ve kültürlerin yokedildiğine de dikkat çeken Erbaşol,  2023 yılında hidroelektrik potansiyelinin tümünün kullanılması halinde bile HES'lerin ancak ihtiyaç duyulan enerjinin küçük bir yüzdesini karşılayacağını ve kalıcı önlemler alınmadığı sürece Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığının devam edeceğini iddia etti.
 
HES'lerin zaten kötü olan tarım, hayvancılık ve turizmi tamamen öldüreceğinde dikkat çeken Erbaşoğlu, " Bu ülkede tarım  bitti, hayvancılık bitti, en temel ihtiyaç için bile Dışa yahut içe bağımlılık fark etmez; her şeyi yok edecek şekilde enerji kullanıyoruz. Büyük bir enerji açlığımız var. Doğamız ve kültürlerimiz yok ediliyor. Bu yok etme işlemi tamamlandığında, 2023 yılında sözde hidroelektrik potansiyelin tamamını kullandığımızda HES'ler enerji açlığımızın küçük bir yüzdesini doyuracak ve biz daha kalıcı önlemler almadığımız için çok daha büyük bir dışa bağımlılıkla karşılaşacağız. Yanan bir ev, üzerine benzin dökülerek sönmez.Bu ülkede hayvancılık bitirildi, tarım bitirildi. En temel ihtiyaçlarımız noktasında neredeyse dışa bağımlı hale geldik.HES'lerin zaten kötü durumda olan tarım ve hayvancılığa, turizme olan götürülerini de hesaba katmak gerekir.
 
ORMANLAR ACIMASIZCA TRAŞLANIYOR

Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan ise Artvin'de yaşanakları ise tam bir felaket olduğunu kaydederek, "Burada inanılmaz bir tahribat yaşanıyor. HES'lerde üretilen elektriği taşımak için şimdide ormanları traşlıyorlar. Ormanların içinde 60 metre genişliğinde çift şeritli yollar açıyorlar. Tüm mücadelemize rağmen olağanüstü bir hızla ilerliyorlar. İktidar yanlıları rant için herşeye göz yumuyor" şeklinde konuştu.
 
" Bunun adı cansuyu değil can çekişme suyu" diyerek barajların sucul sistemi de yok ettiğinin altını çizen Karahan, " Doğal hayat kayboluyor. Baraj yapmından  önce en az bir yıl doğal hayatın izlenmesi ve kararın bundan sonra verilmesi gerektiğini söyledi.
 
Karahan, pek çok kişinin HES'lere odaklanmışken dağlarda sessiz sedasız yüksek gerilim hatlarını için traşlamalar yapıldığını belirterek şunları söyledi." Kesilen ağaçlar için DSİ'ye bir bedel ödendiğini duyduk. Şirketler sadece santralin işletme hakkını almıyor adeta o bölgenin yeraltı suyuna, dağına ağacına herşeyine sahip oluyor. Tepkilerimizi bundan sonra daha şiddetli duyurmaya devam edeceğiz. Ancak,aramızda  rant için şirketleri bölgeye davet edenlerde var. Mücadelemiz süremiz sürecek"
 
TAVŞANA KAÇ TAZIYA TUT TAKTİĞİ

Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ise Ekim ayında Karadeniz'de yaptığı inceleme gezisi sonrası yaptığı açıklamada enerji ihtiyacının kaçınılmaz olduğunu ve EMO'nun HES'lere karşı olmadığını ancak ülke kaynaklarının özel sektöre peşkeş çekilmesine karşı olduklarını dile getirmişti.
 
Açıklamada, kamuya üretim yatırımları yasaklanırken özel sektöre kapıların sonuna kadar açıldığını ve "Tavşana kaç tazıya tut politikası uygulandığına yer verilerek enerji kaosunun yaratıldığını ve  sürüklendiği enerji yada çevre ikileminin dayatıldığı vurgulandı.
 
Açıklamada şu görüişlere de yer verildi:"Ancak ortada yalın bir gerçek var ki, HES projeleri, gerekli bilimsel altyapı oluşturulmadan uygunluk ve yeterlilik kriterlerine bakılmadan, tek yanlı anlayışla, elektrik enerjisi ihtiyacının arkasına sığınılarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Türkiye genelinde yapılması planlanan 2000’e yakın nehir tipi “HES”ler alternatif bir enerji kaynağı olsa da bu projelerin inşaatı ve işletmesi sırasında uyulması gereken kurallar, yasal düzenlemeler vardır. Bu kuralların, projelerden etkilenecek yerel halkın ve STK’lerin görüşlerine başvurulmadan belirlenmiş olması, telafisi güç maddi manevi sorun ve sıkıntılara, zaman kaybına yol açmaktadır. Ayrıca HES projelerinin hayata geçirildiği bölgelerdeki halkın, flora ve faunanın proje nedeniyle ortaya çıkan su mağduriyetleri de net olarak değerlendirilememekte, göz ardı edilmektedir. Ülkemizde planlanan projelerde amaç, vadi ve akarsular üzerine “HES”ler kurup onları uluslararası ve yerli dev şirketlere satarak su kullanım hakkının bölge halkının elinden alınmasıdır. Yani amaç “Nasıl daha çok kâr ederiz”dir. Başta Divriği Sincan Çayı üzerinde kurulmak istenen “HES” projesi olmak üzere diğer 16 adet “HES” projesinde gözlemlediğimiz gibi halkın su kullanım hakkı elinden alınmak istenmektedir."
 
DSİ 15 ŞİRKETE CEZA YAZMIŞTI

Çevre örgütelerinin uyarıları ve halkın yoğun protestolarına rağmen Rize'de devam eden HES inşaatlarının ormanlarda büyük tahribata neden olduğu gerekçesi ile geçtiğimzi aylarda Çevre ve Orman Bakanlığı ile DSİ raporlarına girmiş ve 15 şirkete 513 bin lira para cezası kesilmişti.
 
Raporda, " Mevcut HES inşaatları nedeniyle açılan su iletim tünelleri ve cebri boruların geçtiği alanlardaki hafriyatların gelişigüzel eğimli arazilere bırakılmasıyla orman alanlarında büyük tahribatlar oluştu. Dere yatakları doldurularak, su akım rejimi ve kalitesi olumsuz etkilenmektedir. Yapılan çalışmalarda gerekli tedbirler alınmadığı için çevre kirliliği oluştu, işletmeye geçmiş tesislerde dere yatağına bırakılacak ihtiyaç suyunun yetersiz, balık geçitlerinin de hiç yapılmamış ya da uygun inşa edilmediği görüldü.” denerek çevrecilerin bugüne kadar ısrarla öne sürdüğü iddialar da doğrulanmış oldu"
 
Bakanlığın bu raporu sonrası daha önce alınması gereken önlemleri devreye sokmuş ancak inşaatı süren HES'lerin kontrol ve denetimden uzak olduğu gerçeği bir kez daha  ispatlanmış oldu.





Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git