A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

inancın ve aklın hayat hamlesi -2-

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Metin Bobaroğlu | 24 Ekim 2010 09:00:53

Philon düşünceyle duygular arasında uyum sağlayacak araçlar felsefi araçlar vardır diyor ve ona göre bilge tanımı yapıyor. Bu yaşama biçiminin özü bilimsel sevgi. Bilim kavramı tabi bu günkü anlamıyla kullanılmıyor, anakronik olmamak için söylüyorum bunu. Kendi döneminde kendi koşulları altında düşünülecek bir bilim.

Philon diyor ki; “bilimsel sevgiden bütün varlık türlerini öğrenmeye yönelik çalışmayı anlıyorum; nesneleri incelemek, böylece evrenin bütününü tanımak ve derin ilgiyi bulabilmek”. Derin ilgi kavramı var Philon’un. Tüm evrene ait nesneleri olayları bilmeliyiz diyor ama bunun amacı ne, niye bilmeliyiz?

Evrenle aramızdaki derin ilgiyi bulalım, bu derin ilgiye “bilim sevgisi” diyor, böyle bir tanımı var Philon’un. Sırf bu nedenle, sevgiyle, kozmosu ilişkilendirdiği için Philon unvanını alıyor.
 
Yani Philos = sevgi, On = kozmos, kozmik sevgi. Burada dikkatimizi çekecek önemli şey, sevginin insansal yönelişten çıktığını fakat bilginin de doğadan, kozmostan geldiğini söyleyerek bu ikisini buluşturmayı söylüyor.
 
Böylece dinle, dinsel temelle, ya da dini söylemle felsefi söylem bir noktada buluşmuş oluyor. İşte, Ortadoğu’da sürekli gelişim gösterecek ve Anadolu’da da daha yüksek düzeylere ulaşacak olan Tasavvuf öğretisi, Philon’un bu kavrayışından çıkıyor. Evrene derin ilgi sevgidir, ve sevgi kutsanır Philon’da.
 
Philon’un MÖ 25 – MS 46-50 gibi yaşadığı sanılıyor, demek ki İsa ile çağdaş, biraz yaşlı, tahminen hesaplandığına göre İsa’nın Mısır’a -İskenderiye’ye- gittiğinde, Philon’un öğretisini kurduğu ve yaşının da aşağı yukarı 36-40 olduğu biliniyor. Demek  İsa’nın Philon öğretisinden dışardan da etkilendiği söylenebilir.
 
İsa’nın tüm öğretisinin Philon’da daha felsefi nitelikli düzeyde var olduğunu görüyoruz; ama bu durumu İsa’da yaşayan ve yaşanan bir hal olarak görürsünüz. Bir tragedya olmasına rağmen orada rolünü çok iyi oynamış, gereğini yapmış anlamında, ölümü bile seçebilmiş. Ama Philon’a baktığınızda yaşam gizlenmiş; o yaşamdaki argümanlar ve kavramlar bir düşünce dizgesi olarak yazılı hale getirilmiş ve ortaya konmuştur. Daha çok felsefedir ama yaşamın var olduğunu sezersiniz, arkasında durur.
 
İsa’da ise yaşam öne çıkar, o yaşamdan bakarak arkasındaki felsefeyi ya da düşünceyi anlamaya çalışırsınız, nitekim ortaçağın bütün düşünürleri bunu yaptılar.
 
Philon’la İsa’yı bir araya alarak, Philon’un dünya görüşü ya da felsefi görüşüyle İsa’nın yaşam macerasını anlamlandırma çabasına girişildiğinde görürüz ki böylece  ortaçağın tanrı temelli düşünce ve yaşam hermenotiği, yorumları ortaya çıkmıştır.
 
Bunlardan çok önemli isimler var St. Thomas, Abaelardus, Origenes, Clemens gibi, Patristik dönem, Skolastik dönem gibi daha sonra ayrılıyor.
 
Tanrı kavrayışını izleyebilmek için bu aşamaları fark etmek lazım. Bunlar literatürde bu düzen içinde pek bulunmuyor. Bunları tarihte ilişkilendiren belki bir Philon, Muhiddin Arabi, Plotinos çok nadir kişiler bu bağları kurmuş, onlarda pek fark edilmemiş, literatüre edilmemiş, bu bakımdan bu çalışmaları bu bağları anımsatarak size çalışma alanı açmak istiyorum.
 
Bilimsel sevgiden Philon bunu anlıyor, yani bu gün bizi teknolojiye götüren bilimin (sience) sevilmesi değil, bilimin doğanın sırlarını çözme ve doğayla o bağlamda daha derin bir ilgi kurma anlayışına  dayalı bilim sevgisi.
 
Antik Yunan düşünürlerinde özellikle Sokrates ve Pythagoras’ta da bilge severlik vardı. Bu bağlamda filozof olabilmek sadece bilgiyi sevmek değil, bilgeyi sevmek yoludur. Bilge ile birlikte bilgiye ulaşırsanız sevgi oluşabilir çünkü salt sevginin kendisi bilge olmaksızın ortaya çıkmaz düşüncesi vardı. Yani bilgiye insan yoluyla giderseniz sevgiye de kavuşursunuz, sevgiyle bilgi bir araya gelebilir, yoksa doğrudan nesnelerle ilişkili olursanız o zaman sadece bilgiye ulaşırsanız, sevgiye ulaşmazsınız görüşü Philon’da artık bir meslek haline geldi. Onu bir okul olarak öğretmeye başladı.
 
Philon’un Yahudi inancı için yaptığı bu deneme daha sonra Hıristiyan azizlerince de benimsendi ve Hıristiyanlığa göre Eski Ahide ek olarak İsa Mesih’in Yeni Ahdine bağlı yorumlar da bu bağlamda öne çıkartıldı. Bu nedenle din içinde felsefe diyebileceğimiz tanrı bilgisi ya da teozofi bizim deyişimizle tasavvuf ancak bazı azizlerin uğraşı alanına girmekte idi o dönem. Çünkü konu felsefe gibi yüksek bir düşünce disiplinini bilmeyi gerektiriyordu. Halka açık olmamasının nedeni buydu. Şöyle diyorlardı: Söyleyin, halk zaten anlamayacaktır, saklanacak bir şey yok, onu anlayacak bilinç düzeyi onu anlar, anlamayacak olanlarsa saygı duyarlar. Felsefenin böyle bir örtüsü böyle bir gücü var diyorlardı.
 
Daha sonra Anadolu’da felsefe yoluyla, yani tasavvuf olarak aleni, ozanların dilinde sazlarıyla, sözleriyle köy köy gezerek rahatça söylemlerini sağlayacak bu görüş. Yunus Emre, Hace Bektaş ve diğer büyük mutasavvıflar bu topluma herhangi bir ezoterik saklanmaya gerek duymadan açık bir şekilde görüşlerini söylemişler. Ancak söyledikleri nitelikli, yüksek kavram düzeyindeki sözleri o düzeye gelenler anlayabilir.
 
Din içinde felsefe diye söylediğimiz, burada yine felsefe yapılıyor, ama dinin öğeleriyle dinin argümanlarıyla yapılıyor. Bu nedenle din içinde felsefe. Tabi birtakım sorular ortaya çıkıyor. Düşünce ya da akılla inanç bir araya geldiği zaman karşılıklı etkileşimleri ya birbirini çatışma olarak karşılayacaklar ya birbirini yenerek, kendi hizmetine sokarak çalışacaklar. Eğer inanç düşünceye egemen olursa, akıl dinin emrine girecektir, eğer akıl egemen olursa o zaman din aklın emrine girecektir ya da o çatışma bir ayrışmaya, kopmaya neden olacaktır ya da uzlaşmak isteyeceklerdir.
 
Kopma dönemi yeniçağ; rasyonalizm ve pozivitizm dönemi. Tasavvuf bir uzlaşma biçimi. Aklın dinin emrine ya da dinin aklın emrine girdiği disiplinler de Patriyatik veya Babalar, ya da Skolastik dönemi. Bu biçimler Philon’dan sonraki aşamalarda bizim için net görünecek, ama tanrı kavrayışının üzerine düşündüğümüzde ne anlama geliyor şimdi onu ele alalım.
 
Hıristiyan azizleri Philon’un hikmet geleneğini sürdürdüler. Konuya tarihsel açıdan bakıldığında Hıristiyan gnosunun İsa’dan çok öncelere İskenderiye’ye, Antik Yunan’a, Diyonisos’a ve eski Mısır’da Hermes’e kadar uzandığını söylemiştim.
 
Bu öğretinin özü birlik ilkesi. Latince olarak Prensipia Unitas, Arapça’da Tevhid Akidesi; bunun açılıp kavramlaştırılması sürecinde yolumuza birçok farklılaşmalar, tanrı kavrayışları çıkacak.
 
O tanrı kavrayışıyla ilgili tutumu ortaçağın tanrıyı merkeze alan düşüncesi olarak ele alıyoruz.
 
Bütün bu üçlemeler Hermetik öğretide birbiriyle ilişkilendirilip yedi dereceli bir dizge elde edilmişti. Daha sonra Anadolu’da yedi nefis mertebesi diye de geçecek olan yedi dereceli, yedi basamaklı bir dizgedir insanın gelişim süreci. Her basamakta bir üçgen var ve yedi basamaklı üçleme bu yirmi bir kavramın bütünlüğü bize insanı; mikro kozmosu veya makro kozmosun ifade edilişini simgeliyordu.
 
Bu Hermetik triadlar daha sonra Philon tarafından kullanıldı ve Hıristiyan Teslisi’nin de kaynağını oluşturdu. İsa’nın Matta İncil’inin son ayetlerinde “imdi siz gidin bütün milletleri şakirt edin, onları Baba, Oğul ve Ruh-ul Kudüs ismiyle vaftiz eyleyin” diye ayet var. Daha sonra St. Pavlus’da, (St. Pol’de) üzerinde önemle durulan ve Hıristiyan teolojisinin özünü oluşturan işte bu teslistir.
 
İsa’nın bu sözü bir yerde geçiyor. Bu teslis Pavlus’un Galatyalılara 5. bab 22. ayetinde Ruhun Semeresi dizgesi var, yine üçlemeler var burada. Teslisin triyaddan en önemli ayrımı nedir? Hermetik öğretideki triyadlar sonra teslis olarak Hıristiyan öğretisine geçen bu iki kavramın ayırt edilişinde önemli ayrım nedir?
 
Teslis; bir tözden türemiş üç farklı kişiliği ya da üç farklı niteliği anlatıyor.
Triyad ise böyle değil, üç bağımsız öğe olarak bir araya gelişi anlatıyor, bir çeşit tümevarım var. Teslis tümdengelim, yani bir kaynağın üç ayrı nitelikte görünmesi, ama her birinde bütünlüklü olarak. Bu konu büyük tartışmalara neden olmuş; tam da paradoks aslında. ‘Bir nasıl üç olur ya da üç nasıl bir olur’ sorusu. Bu felsefenin de dinin  de içinden çıkamadığı bir soru. İyi ki de çıkamamış, çünkü çıkmaya çalıştıkça yeni bir yorum, yeni açılımlar geliştirilmiş. Düşünce nasıl gelişmiş neler üretilmiş inanılır gibi değil,
 
Bununla daha sonra felsefede Kant düşüncesinde kavramsal olarak, net bir boyutta karşılaşıyoruz; o da şu: Bir, Birlik, Bütünlük.
 
Kant diyor ki; bir kavramın, bir düşünce sisteminin ya da bir bilincin yetkin olabilmesi bu üç ilkeye bağlıdır. Ya da düşüncenizi düşünce olarak ifade ederken bu üç ilke içerilmiyorsa o düşünce yetkin bir düşünce değildir. Bu üç düşünme ilkesi bir tözden türemiş üç nitelik veya üç kişilik anlamında olan teslisin açıklamasında bize yardımcı olabilir.
 
Pavlus diyor ki İncil’de; Sevgi-Sevinç-Selamet sonra diyor Tahammül-Lütuf-İyilik ve Sadakat-Hilim (Halim-Selim)-Zaptı Nefs. En yüksek düzeyde teslisi şu şekilde ifade eder; İman-Umut-Sevgi, bu üçleme ile bitirir. Pavlus der ki; İsa’nın yolunun en üst basamağı budur, bunların arasında da en güçlüsü “sevgi”dir.
 
Özetle teslis; özü bakımından tek olan tanrının birbirine aktarılamaz sıfatlarla ayırt edilen, Baba, Oğul, Ruh-ul Kudüs olmak üzere üç ayrı kişiliğini gösteren bir ilke.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 5 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır
YILMAZ GÜNEY’E DAİR ekitab
Dünya Sağlık Örgütü: Yeni Kovid-19 varyantı ölümleri arttırabilir.
Yazarlarımızdan Sevgili Aykut Yazgan’ı kaybettik
Yurt dışına göç eden Türk vatandaşları: 2022'de son 7 yılın rekoru kırıldı

Hollanda'da aşırı sağcı Wilders'in seçim zaferi
Avustralya ulusal dijital kimlik sistemine geçiyor
İsrail - Hamas çatışmasında savaş suçu işleniyor mu?
Türkiye’de 21 yılda 15 bini aşkın arazi, 289 bini aşkın konut ve işyeri yabancılara satıldı
FRANSA İKTİDAR CEPHESİ DERSLERİ HAL VE GİDİŞ: SIFIR

Birleşmiş Milletler’den 48 ülke için korkutan rapor
Daron Acemoğlu: Türk halkını zor günler bekliyor
Türkiye’de yıllık et tüketimi 10 kg dan az
Çin Alman otomobillerini tahtından ediyor.
Acemoğlu: 15 yıl Türkiye için fırsat penceresi bunu harcarsa sonu trajik olur

İçinden hiç tren geçmeyen Dalaman tren garı…
İngiltere'de yeni bir domuz gribi varyantının insandaki ilk vakası tespit edildi.
Gerçek insan değil ama ayda binlerce dolar kazanıyor
ANA(KADIN)LARIN SESİ
Dünya genelinde kanser vakalarında büyük artış

"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN
GREV HAKKI TARTIŞILIYOR, TANINIYOR
“İŞÇİLER SAHAYA İNMELİ”, BÜLENT ECEVİT’LE SÖYLEŞİ

Senede bir gün
SABİTESİZ GÖRECELİ OLABİLİR Mİ?
Ana gibi yar, Anadolu gibi diyar olmaz
HÜMANİZMANIN KANITLANMASI
YABANCILAŞMA

Türkiye, Avrupa’nın atık deposu mu?
Kuzey Denizi'nde sızıntı korkusu
AKBELEN ORMANI DİRENİYOR
Akbelen Ormanı'ndaki çevre direnişi
WMO aşırı sıcaklarda kalp krizi ve ölüm uyarısında bulundu

Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?
Apple'dan iPhone Uygulamalarına Dev Zam: 1 Dolarlık Uygulama 17 TL Oldu

Şempanzeler rakiplerine karşı savaş stratejileri kullanıyor.
Kazakistan'da 3.400 yıllık erken dönem Türk piramidi bulundu
Avustralya’da Dingolar “Neredeyse İnsan” statüsündeydi.
'Kayıp sekizinci kıta' Zelandiya ilk kez nasıl haritalandırıldı, sonuçları ne olabilir?
İnsanların ataları 'yeryüzünden silinme noktasına gelmiş olabilir'

Dünya cinsiyet eşitliği konusunda ne durumda?
Türkiye Avrupa’da lider, dünyada 14. Sırada
Türkiye'de su krizi araştırması yayımlandı
Suudi Arabistan yüzlerce göçmeni öldürdü
Yalan haberlere neden inanıyoruz?

ABİDİN DİNO PULU
Göbeklitepe'deki son keşifler ne anlama geliyor?
AYKUT YAZGAN’I OKUMAK
Megapik “Yeniden” adlı kitabın yazarı Dr. Meltem Hınçal ile bir söyleşi....
Mektub var, Ragip Duran’dan

HAŞHAŞİLER
Hangisi Yener
VİCDANIN VAR MI?
QUO VADİS
Irkçılığın eli barut ve benzin kokuyor, yüzü ölüm

Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış
Antik Çağlarda Kendi Memleketlerine Karşı Savaşan Paralı Askerler
Sümer Atasözleri ve Özdeyişler
Museviliği benimsemiş tek Türk devleti : Hazarlar


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git