|
|
Ankara'dan Parfüm KokularıKategori: Kültür/Sanat | 1 Yorum | Yazan: Akasya Kansu | 08 Eylül 2010 18:36:14 Ankara'da, bozkırın, dağların arasından bozuk yollarla gidilen okullardan biriydi benim okulum. Fransız filmlerindeki okullar gibiydi. Az kişiydik. Harika öğretmenlerimiz vardı. Bizi tanıyan, özelliklerimizi, kişiliklerimizi ayırt eden, harika öğretmenler. Seneler sonra gittiğimde o eski havası kalmamıştı okulumun.
Ama iyi ki gitmişim, orda önceden de müzikleriyle ışıldayan Yoncayla Ekin‘i gördüm. Zaten nerdeyse ayda bir Ankara‘nın değişik sokaklarında Ekin’le Yonca‘nın grubunun posterlerini görüyordum. Sözleştik , röportaj yaptık. Parfüm nasıl kuruldu? Ekin Koskos Parfümün gitaristi ve kurucularından- Biz Yonca’yla ortaokulda okul orkestrasında müzik yapmaya başladık.Daha sonra da devam etti , üniversitede. Okuldan sonra biz neden müzik hayatımıza neden devam etmiyoruz dedik.Ortak bir arkadaşımız vardı. Klavye çalıyordu adı Ersen. Onun vesilesiyle bir trompetçi arkadaşımız Şenol’la tanıştık. Yonca, ben, Şenol latin müzik yapmaya karar verdik. İlk başta amacımız barlarda çıkmak değildi. Aramızda güzel müzik yapıp eğlenmekti. Ama zamanı geldiğinde latin barlarda yada restoranlarda da çalabilmekti. Uzun süre çalıştık birlikte ama tam barlarda çalışma aşamasına geldiğimizde üniversitede bahar şenliğinde çıkmaya karar verdik. Bahar Şenliğine çıkabilmek için çok sesli orkestra kurmak gerekiyordu biz de Ersen’den rica ettik o da sağolsun kırmadı çaldı bizimle. Onunla ilk kez çalmaya başladık. Ersen şimdi grubunuzda yok herhalde ? Ersen aramızda şimdi yok o zaten profesyonel bir sanatçı. Harun Kolçakla çaldı. Şimdi Ankara’da stüdyo müzisyenliği yapıyor . Ama biz ne zaman istersek onunla çalışabiliyoruz. Çünkü çok yakınız. Ben onun kayıtlarında çalıyorum.O da bize yardımcı oluyor ne zaman istersek . Grup kaç kişiydi başta şimdi kaç kişisiniz? Ekin- Yaklaşık 8 kişiydik back vokal,davul,üflemeli,bas gitar,gitar, vokal ama şu anda 6 kişiyiz. Özgür , eski bas gitarcımız tekrar dönünce guruba şimdi çaldığımız bas gitarcımız İnaç’la yollarımızı ayıracağız. İnanç inşaat mühendisi. Kendi işini yapmak istiyor yakında. Zaten başta da o şekilde anlaşmıştık. İnanç- (Bas Gitar) Benim parfüme katılmam biraz enteresan. Ben onları bir kere Satsuma ‘da dinlemeye gittim. Daha sonra bir arkadaşlık kuruldu. Özgür, eski bas gitarcımız, benim çaldığım başka bir grup vardı oraya geldi beni dinledi. O Amerika’ya gidiyormuş ; “Benim yerime çalar mısın?” dedi . O günden bugüne geçici bir süre diye başladık ama yaklaşık 1 buçuk senedir birlikteyiz. Peki neden Parfüm ismi ? Ekin-Biz bahar şenlikleri için çalışmalara başladıktan sonra bizden şenlik reklamları için grup ismi istediler. O zamana kadar bizim aklımızda hiçbir isim yoktu. Tek düşündüğümüz şey yabancı bir isim olmamasıydı. Sonuçta Türkiye‘de yaşıyoruz. Yabancı isim olması özenti geliyor.Her ne kadar yabancı müzikleri cover olarak çalsak da müzik evrensel. Ama ismin yeri ayrı. Parfüm şimdi hangi müzik türlerini çalıyor sonra bu müzik türlerini değiştirir mi? Yonca- Biz şimdi funk, pop, latin, rock çalıyoruz.Ama değişebilir çünkü cover çalıyoruz bu yüzden tek bir tarzla kendimizi kısıtlamak mantıklı değil. Kendi şarkılarımız olsa ya da sadece pop şarkılarını ya da rock şarkılarını yorumlasak tek bir tarzla kalabiliriz ama farklı tarzlarda eğlendiğimiz, sevdiğimiz şarkılar seçip, kendimizce yorumladığımız için tek bir tarzla bağlı değiliz. Artık günümüzde yeterince ünlenen gruplar İstanbul’a gidiyorlar İstanbul’a gitmeyi ya da albüm yapmayı planlıyor musunuz ? Ekin –Aslında bana göre her iş için böyle olduğunu düşünüyorum ben bir inşaat mühendisinin bir şirkete girip kendini geliştirdikten sonra yeterli parayı da kazandıktan sonra kendi şirketini kurması gerektiğini düşünüyorum.Müzik de böyle. İkisinde de önemli olan iyi şeyler yaratmak.Bunu ticarileştirmek ya da ticarileştirmemek senin elinde.Ama tabi müziğin sanat olduğunu unutmamak lazım. Ama müzik bir yandan da hobi. Milyonlarca insanın bizi dinlediği şarkılarını dinlediğini düşünmek muhteşem. Ama tabi bu aşamaya gelmemiz için beste yapmamız gerekiyor.Ki böyle bir düşüncemiz var. Başkalarının şarkılarını yorumlamak ya da çalmak enstrümentalistik. Ama kendi müzisyen kimliğimizle yeni şeyler yaratmak istiyoruz.Kendi müziğimiz kendi tarzımız olsun . Zaten grubun her bir üyesi kendinden canlarından ruhlarından yeni bir şey koyarak çalıyor. O yüzden bütün bunlar kendi albümümüzü yapmamız için bir neden.Bu yüzen bu sene kendi beste çalışmalarımıza hız verdik. Yeni bir projemiz var.Aramızdan en çok Yonca uğraşıyor beste ve söz konusunda. Ben de farklı şeyleri kaydediyorum. Daha geçen gün içime sinen bir şeyi kaydettim. Hatta grubun tamamı bunu bilmiyor. Grupça bir beste çalışması yapmadık. İçimize sinen bir şey olunca onu grupça çalacağız. Yonca – Aslında biz ilk kurulduğu zamana Ekin’le bir beste yapmıştık. Ama o zaman grubun kadrosu farklıydı. Onu bir dönem Satsuma ‘da çaldık. Ama daha sonra grubun bazı üyeleri askere gidip geldi. Ondan sonra tekrar çalmadık nedenini bilmiyorum. Belki de yeni elemanlar bilmiyor diye. Ekin- Belki o bestemizi çalmamamızın bir nedeni hem grup biraz olgunlaştı hem de tarzımız biraz farklılaştı onunla alakalı herhalde. Yonca- Beste çalışmalarını kendi kendime yapıyorum yazıyorum ama bi kenarda kalıyor. Çünkü grupça henüz çalışamadığımız için bir adım ileriye gidemiyor. Galiba hepimizin stüdyoya kapanıp bir şeyler üretme konusunda çalışmamız gerekiyor.Tek başıma benimkiler kaydedilmiş bir şekilde bir yerde unutuluyor. Sonra tekrar dinlediğimde şarkıdan yabancılaşmış oluyorum.Bu yüzden sistem oluşturarak çalışırsak devamı gelir. Anakara ‘dan yeni dönemde çokça çıkıp beğenilen sanatçılar oldu .Mesela Yasemin Mori, Bora Uzer, Manga onlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir de Ankaralı olmak sizlerin üzerinde ne gibi etkiler yaratıyor? Özgür -(bas) Biz grupça Ankara’yı çok seviyoruz. Burada olmak bizi daha samimi yaptı. Aile grubu gibiyiz. Aramızda kimse başka başka gruplarla da çalma heveslisi değil. Yaşadığımız sevdiğimiz bir şehirde olmamız bizi bir araya getiren nedenlerden biridir heralde. Birlikte büyümesek de aynı caddelerde aynı sokaklarda aynı insanlardan beslenerek , aynı insanları dinleyerek büydük. Türkiye ‘de Avrupa’da iyi iş yapmış sanatçılar var . Mesela Bora Uzer, Yasemin Mori çok başarılı ben kendisiyle evlenicem ama daha kendisinin haberi yok ..(Gülüyor) Yonca- Ankara ya da Ankara’ya benzeyen mesela Amerika’da Seattle gibi sıkıcı sayılan şehirlerden çok fazla müzisyen çıkıyor gibi biri genelleme var. Bazılarına göre bunun asıl sebebi şehrin melankolik ve gri havası . Ankara, İstanbul kadar canlı değil. Bu yüzden insanlar daha çok içlerine dönüyorlar ve daha sanata bağımlı oluyorlar Aslında mantıklı bence. Ekin- İstanbul inanılmaz bir şehir . Ama diğer bir yandan İstanbul’da seçenek çok .Yani eğer İstanbul ‘da 1000 tane bar varsa herkesin çıkmak isteyeceği iyi 50 yer var.Ama Ankara ‘da bu seçenek 5 ya da altı. Bu yüzden Ankara ‘da bu iyi yerlere çıkmak isteyenler gerçekten emek veriyorlar. Ve bunu başarmaları için gerçekten iyi müzik yapmaları gerekiyor. Emre – (trompet) Ankara’da olmasaydık daha fazla bir çevreye ulaşabilirdik. Ama bence zaten İstanbul ‘da daha çok para için müzik yapıldığını düşünüyorum. Çünkü İstanbul’a gitmek isteyenler de genelde para kazanmak için gidiyorlar. İnanç – Genelde zaten grupların röportajlarına baktığımızda Ankara ‘da sosyal çevre ve seçenek olmadığı için çok fazla grup çıkıyor .Bunların içinden az da olsa iyi gruplar çıkabiliyor. Ama İstanbul’da olsak fırsatlar daha iyi olurdu gibi geliyor bana ama yaşamadığım için bilmiyorum. Parfüm üyeleri kimleri Dinliyor? Barış- (klavye) Ben aslında biraz daha bağımsız, Türkiye ‘nin ya da popüler kültürün takip ettiği insanları dinlediğimi düşünmüyorum. Müzisyenleri hem müzikleri için hem de ne düşündükleriyle de ilgileniyorum. Ona göre de seçim yapıyorum.Jimmy Smitt, Fitz Gerold mesela aklıma bunlar geliyor. Emre (trompet)- Türkiye de çok fazla benim takip ettiğim isim yok ama herkesin bildiği İmer Demirer var . Arturo Sandoval var benim dinlediğim keşke onun öğrencisi olabilseydik. Bora Uzer’in şarkılarını çalıyorsunuz, bu beğendiğinizi gösterir . Peki Bora Uzer hakkında ne düşünüyorsunuz? Ekin – Bora Uzer çok sevdiğimiz funk konusunda Türkiye ‘nin önderlerinden biridir. Eski grubu Kangroove ‘daki müzisyenlerin her biri kendi enstrümanlarında virtüözdür. Basçıları Alp bayıldığımız müthiş bir basçı sahnede eğlenmeyi bilen ama yine de mütevazı bir kişidir. Bora Uzer artık tek başına müzik yapıyor. Daha genişletilmiş bir ekibi var. Hakikatken beğendiğimiz bir isim. Borayı çok seviyoruz. Mümkün olduğunca dinlemeye çalışıyoruz. Hatta bu sene sırf bora için bir gün fazladan Çeşme’de kaldım. Çok da memnun kaldım. Bas gitarcıların işlerinin hep zor olduğu, herkesten farklı bir tempo saydıkları için beyinlerinin herkesin çalıştırmadığı bir tarafını kullandıkları söylenir . Size bu doğru mu? Özgür- Kişilik olarak ya da sahnedeki diğer enstrümanlardan kaygılarımızın farklı olduğu kesin.Davulla bası ben biraz benzetiyorum. Çünkü diğerleri biraz çalıp biraz dinleniyorlar tekrar konsantre olup etraflarına bakıyorlar. Ama davulcu ve basçının konsantrasyonunun bozmaması gerek. Dinleyicilerle ilgilenmeniz ya da grup arkadaşlarıyla şakalaşmanız her zaman mümkün olmuyor. Kişililik olarak da basçı olmak başka bir şey. Basçıların çoğu daha sakin, daha arka planda kalabilen insanlar. İnanç -Ben de Özgür’e katılıyorum. Ben de kişiliğim nedeniyle biraz daha arkada kalıyım diye basçı oldum. Biraz da altyapıyı ben sağlıyım diye. Base gitar zaten adı üstünde temeli oluşturuyor.Davul ritm aleti ama bas hem ritm hem de armoni var içinde her ikisini de yapmak zorundasın mesela bu yüzden hem bas çalarken hem vokal yapmakta bazen zorlanabiliyorsun. Şimdiki işleriniz neler sadece müzikle mi geçineceksiniz? Yonca- Ben Bilkent Peyzaj mimarisi ve kentsel tasarım mezunuyum. Şimdi de Ortadoğu Teknik Üniversitesinde kentsel tasarım üzerine yüksek lisans yapıyorum.İsteyerek girmiştim. Mesleğimi seviyorum. Devam etmek istiyorum. Müziği sadece zevk için yapmak istiyorum. Çünkü başka bir meslek sahibi olmadan sadece müzik yapmak ve bu sırada zevk aldığın müziği yapmak zor. Fedakarlık yapmak gerekiyor sadece müzikle geçiniyorsan. Sevmediğin yerlerde sevmediğin şarkıları söylemek zorunda kalabilirsin. Bu yüzden ben sadece istediğim müziği yapıp bu konuda şımarık olup bir yandan kendi mesleğimi yapmak istiyorum. Özgür- Ben İngiliz dili ve edebiyatı mezunuyum değişik işler yaptım son bir senedir yurtdışında başka başka işler yaptım. Ama müzik konusunda Yonca gibi düşünüyorum. Mesleğimle ilgili ,kültür araştırmalarıyla ,edebiyatla ilgili bir mesleğim olduktan sonra müziğimi engellemeyecek biçimde istediğim gibi çalmak istiyorum. Emre- Bern zaten özel bir okulda öğretmenim. İşim müzik . Müzikten kopmam imkansız. Bu işten para kazanıyorum. Herhalde ölene kadar müzik yapacağım. Barış- Ben güzel sanatlar lisesi müzik bölümü çıkışlıyım . Konservatuara hazırlanıyorum.Müzisyen olacağım için her koşulda hayatımı bu şekilde kazanacağım. İnanç- Ben aslında inşaat mühendisiyim . Başta hobi olarak başladı müzik benim için. Ben aslında bu konuda çok cesur davranamıyorum çünkü bu yaşıma kadar popülerlik açısından ya da müzik açısından belli bir noktaya gelseydim sürekli bir iş olurdu. Ama her ne kadar az çok para kazansak da şu anda benim için müzik hobi. Ekin- Ben 16 yaşımdan beri müzikten para kazanıyorum Daha lisedeyken Aykan Kolejdeki Hocam Adnan Şentürk’le barlara gider oralarda çalardım. Müziği seviyorum. Ama enstrümanımı çok fazla seviyorum. Bilkent Bilgisayar Teknolojileri ve Bilişim Sistemleri mezunuyum . Askere gittim geldim hala kendi işimi yapmadım. Hala müzikten para kazanıyorum. Ayhan Tekin orkestrasında da çalıyorum .Ama müziğime katkıda bulunmak set up’ımı geliştirmek, daha yeni gitar alabilmek için bu iş yeterli olmuyor Ankara’da . Ama bir gün gerçekten işler büyür de çok iyi bir beste grubu olursak, ve bizi dinlemek isteyen yüzlerce insan olursa her şeyi bırakıp müzik yaparım. Çünkü benim için hayatta müzikten büyük tutku yok. Parfümün takipçileri , hayranları kimler? Ekin- Zaten biz hayran-fan kelimesini hiç sevmiyoruz zaten. Sırf fun- hayran lafı olmasın diye facebookta hayran sayfası açmadık. Parfüm diye bir grup kurduk. Sonuçta hayran demek karşı tarafı biraz rendice ediyor gibi geliyor. Dinleyici kitlemiz var. Gün geçtikçe de artıyor. Kız kitlesi evet daha fazla (gülüyor.) Anagrup olarak başladığımız bir yerde 40 kişi geliyordu, bitirdiğimizde belki 400 kişi vardı. Takipçilerimiz var . Bizi ilk defa dinlemeye gelen insanlardan çok güzel geri bildirimler alıyoruz o bizi çok sevindiriyor. Bunun nedeni de bizim en büyük özelliğimiz yapmaya çalıştığımız müzik türü zor. Ankara’da bizim gibi müzik yapan pek yok gibi. Biz çoğu şarkıyı funka çeviriyoruz, iki şarkıyı birbirine bağlıyoruz. Yani repertuarımız farklı. Barış- Biz çoğu şarkıyı kendi tarzımıza uyarlayarak çalıyoruz. O da bizi farklı yapıyor. Biz zevk alarak çalıyoruz. Bizi de bence diğerlerinden bu ayırıyor. Biz birde paradan daha çok sahnede beraber çalmaktan çok hoşlanıyoruz. Bunu başarmak bence çok zor. Grubun solisti Yonca,Yonca diye bağıranlar var mı? Yonca – Yok, hiç olmadı. Ekin – Var. Barış- Yonca çok sempatik olduğu için insanların yüzünde inanılmaz bir gülümseme oluyor. Ekin- Grubumuzun takipçilerinin çoğu Yoncanın takipçileri . Sonra grupta en çok ben yakışıklı olduğum için (gülüyor.) Yonca- Yonca Yonca diye bağırsalar, ben niye bağırıyorsunuz derim. Bağırmaya gelen sahnenin altında ışıkların altında , makyaj yapsan herkesi beğenir. Ama müziğini beğenen zaten bağırmaz güzel vakit geçirir gider . İnanç- Sırf Yoncayı sevdiği için gelen insanlar var. Davulcunuz yok aramızda onun hakkında konuşalım biraz. Ekin- Davulcumuz Bilkent jazzdan terk Sinoloji mezunu. Ankara’nın en iyi beş davulundan biriyle çaldığımız düşünüyoruz.
YorumlarÖcal Zilanlı
{ 10 Eylül 2010 08:14:50 }
Ekin'i halı sahada terli görmek sahnede terlemesi kadar güzel olmuyor.Ekin futbola da müziğe verdiği kadar önem vermeli. Asıl suçlu Ekin değil orta öğretim hayatında Beden Eğitimi dersinde onu yetiştirmeyen spor hocası badi Ekrem'den kaynaklanıyor.
Diğer Sayfalar: 1. Yonca çok güzle ve sempatik bir insan, o olmasa zaten kimi dinliycez, ben mi söyliyim yani. Davulcu benim her zaman kulak kesildiğim sanatçıdır. Olay onda biter. Bu yazı da ona yer verilmemiş olsa da davulcu candır, davulcu aspava'daki cips ve cacık gibidir. Onsuz müzik tat vermez ve davulcu istediği gibi vurur, sert adamdır, ama yüreği bir yaralıdır. Bas gitar ne iş yapar hiç bir zaman anlamadım ama basçılar iyi. Misal İnanç'la bir zikir ve teravih maceramız olmadı, ama Özgür her zaman fitre ve zekatını veren bir insandır, İnanç futbolda bir Beckham ise Özgür Sabri'dir. Özgür pokerde döper ise İnanç piştide sinek ikilidir. Benim için bir grupta basçı gözlere hitap eden kalantor adamdır. diğer grup çalışanları işlerini en güzel icra eden insanlar. Onlarla bu grup var ama takipçiler arasında bir Yahya, bir ben bir Yazgülü belirtilmemiş, takipçi olmasak bile emekçiyiz bizde.. Başarınız hep artsın...
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|