|
|
Ölmeden önce tatmanız gereken 50 lezzetKategori: Yaşam | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 07 Eylül 2010 01:45:11 İşte birbirinden güzel 50 lezzetli besin... İşte BBC'ye göre ölmeden önce tatmanız gereken 50 lezzet... BBC'nin 'Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler', 'Yapılması Gereken Şeyler' tarzı listeleri büyük ilgi gördü. Kitap olarak Türkiye'de de yayımlanan bu listelerin bir de ünlü yiyeceklerle ilgili olanı var.
İzleyicilerin oylarıyla derlenen bu liste, kanalın sempatik yemek şefi Ainsley Harriott'ın sunduğu bir program olarak televizyonda da yayınlandı. İşte 'Ölmeden Önce Tatmanız Gereken 50 Lezzet'. 1. Taze balık : Geniş bir kategori ama oy verenler böyle düşünüyor. Taze balık, mümkün olan en az müdahaleyle (mesela ızgara olarak), en güzel yiyeceklerden biri. 2. Istakoz: Kabuklu deniz ürünlerinin kralı. En iyisini yemek istiyorsanız canlı canlı alıp kendiniz öldürmek zorundasınız. (Eziyete derhal son vermek için kaynar suya baş aşağı sokulması gerekiyor.) İç organları çıkarılan ıstakoz haşlanabilir, ızgara yapılabilir, buharda pişirilebilir. Sonra da erimiş tereyağ, limon suyu veya mayonezle servis edilir. 3. Biftek: Dünyanın her yanında etoburların rüyası. Damak zevkinize göre pişmiş, hafif yağlı ve sulu kırmızı eti Arjantin'de de, Paris'te de, İstanbul'da da bulabilirsiniz. 4. Thai yemeği : Ekşi, tatlı, acı ve tuzlu tadların baharatlarla zenginleştirilmiş hali. Ana malzeme pirinç. Zaten Thai dilinde yemek yemek, pirinç yemek demek. Başlangıç, ana yemek, tatlı gibi bir ayrım yok. Yemek sonrası taze meyve dışında bir şey de yok. 5. Çin yemeği : Çinlilere göre yemek yerken barbarlığı temsil eden çatal bıçağı kullanmaktansa, sûkûnet temsilcisi çubukları kullanmak gerek. Tıbbi özellikler de taşıyan Çin mutfağı, dünyanın en zengin ve en gelişmiş mutfaklarından biri. 6. Dondurma: En başarılı süt ürünlerinden biri. Ticari üretimine 1851'de Baltimore'da Jacob Fussell başlamış. Dondurma yerken soğuktan başınızı ağrıtmamanın çareleri; yavaş yiyin ve dondurmayı üst damağınıza yapıştırmayın. 7. Pizza: Napoli'de yaratılan ilk pizzalarda yalnızca peynir, yağ, sarmısak ve domates vardı. Biraz da kekik. Otantik pizza için tuğla fırın ve odun ateşi gerekiyor. 8. Yengeç: Gurmeler nezdinde ıstakozdan daha az itibar görse de ağız sulandırıcı bir deniz ürünüdür kendisi. Beyaz eti, kıskaçların içindedir, gövdesindeki kahverengimsi kısım da çok lezzetlidir. Kahverengi ekmek, tereyağ ve mayonezle soğuk olarak servis edebilir ya da beyaz etini makarnaya karıştırabilirsiniz. 9. Curry: Aslında tek bir baharat (köri) değil, bir pişirme şekli. Hindistan'da kullanılan bir deyim de değil. İngilizler, kırmızı biber, kimyon, kişniş ve zerdeçalla pişirilen yemeklere böyle diyor. Sömürge döneminde Hint baharatlarından etkilenen İngiliz subayları tarafından ithal edilmiş bir pişirme şekli. Yoğurtla ve birayla iyi gidiyor. 10. Karides : Tazesinin yerini hiçbir şey tutmaz. Kaynar tuzlu suda bir iki dakikada hazırlanan jumbo karidesin tereyağlı ve kırmızı biberli ızgarası da makbul. Küçük karidesleri soğuk olarak, limon suyu ve tereyağlı kahverengi ekmekle ya da salatada yiyebilirsiniz. 11. Moreton Körfezi böceği : Listeye Avustralya'dan giren bu kabuklu, aslında böcek falan değil. Leziz beyaz etinin tadı ıstakozu andırıyor. Memleketinde barbekü edilmiş olarak, buz gibi birayla çok tüketiliyor. 12. Clam chowder : İngiliz ve Fransız balıkçıların icadı olduğu söylenen ve kum midyesi, taze balık, sebze, bacon ile krema ya da sütle hazırlanan bu koyu çorba, Amerikalılar tarafından da benimsenmiş. Moby Dick'in bir bölümünde uzun uzun bahsi geçiyor. 13. Barbekü: En utangaç erkeği bile usta bir şef haline getiren barbekü, bildiğimiz mangal işte. Burada, mangalda pişirilenlerden söz ediyoruz tabii. Piknik ve bahçe partilerinin vazgeçilmez unsuru. Bol salata ve ekmekle iş bitiyor. 14. Pancake: Bir erkeğin mutfakta çocuk mu, yetişkin mi olduğunu anlamak için birebir (miş). Un, yumurta ve süt karıştırılarak hazırlanan bu basit yiyeceği havada kırılmadan çevirip iki yüzünü de pişirmek maharet istiyor. 15. Makarna: Çabucak hazırlanışı, herkesin favori yemeği yapıyor makarnayı. Un ve sudan yapılanı, bir de yumurtalı olanı var. 600'den fazla da çeşidi. 16. Midye: Brüksel'in midye ve kızarmış patates ikilisi. Genellikle buharda pişirilen midyenin esas mevsimi kış. Haşlandıktan sonra kabuğu açılmamış midye bozuk demektir, haberiniz olsun. 17. Cheesecake: En şişmanlatıcı cheesecake konusunda ABD'nin birinciliği tartışılmaz, tabii en 'iyi'ler de ABD'den çıkıyor. New York da bu lezzetli tatlının merkezi olarak kabul ediliyor. İtalyanlar, cheesecake'i ricotta peyniri ile polenta adı verilen mısır unu peltesiyle veya badem, rom, kırmızı pancar yapraklarıyla yaparken Ruslar Paskalya'da yenen zengin, özel bir tarife sahip... 18. Kuzu eti : Kızarmış, naneli bir kuzu etine ya da sarımsak ve biberiyeli kuzu pirzolasına karşı koymak pek mümkün değil. Evde 'anne' tarifiyle yapılanların dışında 'kuzu eti' yemek için en iyi ülke İspanya. Yeni Zelanda da bu konuda ünlü. Özellikle Maori yerlilerinin 'hangi' adı verilen, toprağın altındaki fırınlarda sebzeyle birlikte buharda pişirilen kuzu eti denemeye değer. 19. Kremalı çay : Kesinlikle İngilizler'e özgü... Kremanın çok iyi olması şart. Britanya'nın Devonshire ve Cornwall bölgelerinin kreması bir numara olarak kabul ediliyor. Yanında ev yapımı çilek reçeli ve yine İngilizler'e özgü 'scone' adı verilen kurabiyeler tavsiye ediliyor. 20. Timsah eti : Geçmiş dönemlerden bu yana ABD'nin Florida eyaletinde derileri ve etleri için avlandıkları bilinen timsahlar, bugün koruma altındaki hayvanlar arasında. Dolayısıyla 'birinci sınıf' mutfaklarda yer almıyor, timsah eti... Tadı neyi mi andırıyor? Ürkütücü görüntüsünün aksine gayet yumuşak, yağsız en favori yeri ise kuyruğu. Etinin tadı ise domuz, tavuk, tavşan etinin kombinasyonu gibi. 21. İstiridye: Asırlardır şöhretinden bir şey kaybetmeyen bir afrodizyak. Roma İmparatorluğu'nun devasa 'libido'sunun bu basit 'yumuşakça' üzerine kurulu olduğu söylenir. Öyle ki imparatorlar kölelerini istiridye toplamak için İngiltere kıyılarına gönderir, istiridyenin kilosu altınla eş tutulurmuş. Biraz limon suyu ya da 'konsantre acı bir sos' olan 'Tabasco' ile yenilmesi tavsiye ediliyor. 22. Kanguru: 20. yüzyıla kadar kanguru eti, Avustralya yerlileri Aborjinler'in favori yemeğiydi. Daha ucuz olan koyun ve sığır etinin yaygınlaşmasıyla popülerliğini kaybetti. Avustralya milliyetçiliğinin patladığı 1970'lerin ortasında yine sofralarda yerini aldı. Geyik eti gibi yağ ve kolesterol oranı düşük. Bonfilesi var; kebabı, güveci, böreği de yapılıyor. 23. Çikolata: Çıkış yeri Latin Amerika. Mayalar ve Aztekler, tropikal kakao ağacının tohumlarından yapılan yoğun bir içeceği, statü ve zenginlik sembolü olarak kabul ederdi. İspanyol kaşifler sayesinde Avrupa da bu müthiş tatla tanıştı. Çikolatayı neden bu kadar çok seviyoruz? Birinci neden ağızda erimesi ki çikolatanın erime noktası vücut sıcaklığının biraz altında... Ayrıca çikolata yerken vücut endorfin salgılıyor ve mutlu hissediyoruz. Hatta bazı bilimadamlarına göre mutluluğu yüzde 50 oranında artırıyor. 24. Sandviç: Atkins Diyeti gibi günümüzün popüler diyetlerine rağmen ayakta kalmayı başardı! 'Sandviç'e adını veren ise '4. Sandwich Kontu' İngiliz aristokrat John Montagu. Kriket maçları arasında kremalı çayla birlikte yenilmeye başlandı, günümüzde ise farklı damak tatlarına göre pek çok çeşidi var. 25. Meze: BBC'nin hazırladığı bu listede 'Greek food' olarak yer alan 25'inci kategoriye 'meze' dedik çünkü Türk mutfağının da demirbaşlarını içeriyor; patlıcan yemeği 'musakka', humus, tarama, zeytinyağlı dolma gibi... Üstelik sert-yağsız salata peyniri (feta), salatalık, domates ve soğanla yapılıp zeytinyağıyla tatlandırılan 'Greek Salad- Yunan Salatası'na övgüler düzülüyor. 26. Burger: Cheeseburger mi çift köfteli 'double' mı yoksa üç köfteli devasa 'triple' mı? Yıllar geçtikçe çeşitlenen 'hamburger', domuz eti anlamına gelen 'ham' ve 'burger' kelimelerinden oluşuyor ki bu durum biraz yanıltıcı. Çünkü köftesinde (genellikle tüm ülkelerde böyle) domuz eti yok. Bir rivayete göre adını Almanya'nın Hamburg kentinden alıyor. Kökeninin Moğollara kadar uzandığını söyleyenler de var. Amerikalılar tarafından çok seviliyor ve 20. yüzyılın ortalarından itibaren 'hamburger' ya da 'burger' olarak benimseniyor. Rock'n roll kuşağıyla zirveye çıkıyor. 27. Meksika yemeği : Sıcak, baharatlı ve renkli; Meksika gibi! İspanyol kaşifler tarafından Avrupa'da da tanındı ve çeşitli sebzelerle daha da zenginleşti. Ortaya Hispanik- İspanyol bir mutfak çıktı. Klasik tatlardan örnek verelim; burrito (içinde et, tavuk, fasulye olan 'dürüm' benzeri bir Meksika yemeği) ve enchiladas ('Meksika gözlemesi' olarak bilinen tortilla'ya sarılı tavuklu ya da peynirli, acı soslu, Meksika kremalı bir yemek)... 28. Kalamar: En lezzetli deniz ürünlerinden. Yılın her döneminde taze olarak yenebiliyor, derin dondurucuda saklanabiliyor. Japonya'nın büyük kalamarı (ika deniyor) çok ünlü. Halka şeklinde ya da bütün olarak ızgara yapılabiliyor. Japonlar'ın zencefil ve soya soslu özel bir tarifi de var. 29. ABD'de 'diner' kahvaltısı : Amerikalılar günün ilk yemeğine çok önem verir. Sofrada adeta yok yokturmaple şuruplu (akçaağaç) pancake'ler, waffle'lar, ev işi kızarmış patatesler, yumurta, bacon ve sosisler... Akşam, çay saatine kadar acıkmamanız garanti. 30. Somon: Bu balık çoğalmak için doğduğu akarsuya göç etmesiyle bilinir. Denizden geri dönüş yolculuklarında, akıntıya karşı atlar ve genellikle de böyle yakalanırlar. Pasifik ve Atlantik Okyanusu'nun açıklarında çok fark edilmezler. Omega-3 yağ asidi açısından zengindir. Fırında pişirilebilir, ızgarası ya da kızartması da yenir. Fümesi de nefistir. 31. Geyik eti : Çiftlik hayvanlarına alternatif sağlıklı bir et. Yağ oranı düşük. Protein, demir, potasyum ve fosfor (dişler ve kemikler için çok yararlı) içerir. Yurtdışında marketlerde satılıyor. 32. Guinea pig : Güney Amerika kökenli bu sevimli hayvan, İnkalar'ın geleneksel yemeğiydi. Yağda ya da ateşte kızartılarak hazırlanıyor. Bu yumuşak kemirgenin etinin tadı tavşan etine benziyor. 33. Köpekbalığı: Çin Mutfağı'nın vazgeçilmezlerinden. Çorbası çok ünlü, yalnız hayli pahalı. Örneğin bir köpekbalığının yüzgeçlerinden yapılan bu çorbanın fiyatı 10 bin pound'a (yaklaşık 24 bin 500 YTL) kadar çıkabiliyor. Protein açısından zengin. 34. Suşi: Japonya'da bir sanat olarak kabul ediliyor. Bir suşi ustası on yılda şef mertebesine yükseliyor. Bu pirinç ve çiğ balıktan oluşan lezzetli 'rulo'lar, soya soyu, wasabi adı verilen sert hardalı ve zencefille servis ediliyor. 35. Paella: İspanyol yemeği. Bölgelere göre farklı tarifleri olsa da sığ metal bir tavada pirinçle yapılıyor. İçinde et ya da deniz ürünleri, sebze, safran ve zeytinyağı var. 36. Barramundi: Kuzey Avustralya'nın, kilosu 60'a kadar çıkan ünlü balığı. Bir testere gibi olan solungaçları sayesinde ağları yırtıp kaçabiliyor. Çok zor yakalanıyor. 37. Ren geyiği : Ren geyiği asırlar boyunca Norveç, İsveç ve Finlandiya'da ulaşımda kullanıldı, derisinden kıyafet yapıldı, eti sofraların baş köşesinde yerini aldı. Dili ve kalbi lezzetli ama eski dönemlerdeki gibi rağbet görmüyor. Dünyanın başka bölgelerinde ise tütsülenmiş ren geyiği eti bulunabiliyor. 38. Kebap: Ülkemizin yegane gururu kebap, BBC'nin listesine 38. sıradan giriyor. Şiş kebap, patlıcanlı kebap, Adana, Urfa, Beyti, döner... Dünyanın pek çok ülkesinde artık bu lezzet tanınıyor. 39. Eskalop: Denizlerin altındaki bir hazine gibi, pahalı ve lezzetli. İstiridyeye benziyor. Pişirme süresi çok kısa çünkü o kendine özgü zengin tadını koruması şart. Buharda sarımsak ve limonla pişirin, nefis eskaloplar servise hazır! 40. Avustralya böreği : Kökeni İngiltere ama İngilizler gibi börekleri de bu kıtaya göç edince Avustralyalılar sahiplendi. Orta sınıfın favorisi. Patatesli, etli olarak hazırlanıyor, tart hamurunda pişiriliyor. Özellikle rugby ve kriket maçlarında birayla iyi gidiyor. 41. Mango: Bu meyvenin Hint kültüründe 'gizli' bir rolü olduğunu biliyor muydunuz? Hint mitolojisine göre mango ağacı Tanrı'nın yaratılışının bir transformasyonu ve aşkı sembolize ediyor. Mango tropikal ve yarı tropikal ülkelerde yetişiyor. Yüzden fazla çeşidi var; sarı, kırmızı, turuncu, yeşil... 42. Durian meyvesi : Güneydoğu Asya'nın bu ilginç meyvesinin dış kabuğu sert, keskin ve dikenli. Garip görüntüsünden daha da garip olan ise tıkanmış kanalizasyon gibi kokan iç kısmı. Öyle kötü kokuyor ki Singapur gibi bazı ülkeler otellere bile bu meyveyi sokmuyor; toplu taşımada ve uçaklarda da yasak. Afrodizyak özellikleri olduğu biliniyor, tadı ise koyu krema ve çilek karışımına benziyor. Enfes yani... 43. Ahtapot: Adı 'sekiz ayaklı' anlamına geliyor. Bu vantuzlu yumuşakça, Akdeniz ülkelerinde ve Japonya'da çok popüler. Yemeden önce yere vurularak yumuşatılır. Kızartılır ya da haşlanır. 44. Kaburga: Barbeküden fümeye kadar farklı tarzlarda hazırlanabiliyor. Özellikle 'Güney Amerika tarzı' popüler; bal, ketçap, limon, Tabasco sosu, biber, şeker, sarımsak ve hardalla marine ediliyor. 45. Rozbif: Fransızlar nasıl ki kurbağa bacağını kimseye kaptırmazlar, İngilizler de 'rozbif'lerine sıkı sıkıya bağlıdır. Fırında ağır ama yüksek ateşte pişirilen et, ince ince dilimlenerek servis edilir. Hafiftir. 46. Tapas: İspanyol mezeleri diyebiliriz. Barlarda içkinin yanında servis edilir. Nelerden oluşur? Zeytin, deniz ürünleri, köfte, soslu mantar, sebze ve tortilla... 47. Jerk tavuk ve domuz : Jamaika tarzı et pişirme şekline 'jerk' deniyor. (İngilizce'de görgüsüz, aptal anlamına geliyor!) 1200 yıldır kullanılan bu pişirme tarzında, tavuk ya da domuz eti barbeküde pimento adı verilen tatlı, taze kırmızı biberlerle hazırlanıyor. Yanında rom ve Bob Marley şarkıları tavsiye edilir. 48. Haggis: Geleneksel bir İskoç yemeği... Koyun yüreği, akciğeri, karaciğeri iyice kıyıldıktan sonra haşlanır ve çeşitli baharatlarla birlikte koyunun midesine doldurulur. İki saat süreyle haşlanır. Ne kadar iştah açıcı değil mi?! 49. Havyar: Roma İmparatorluğu'ndan bu yana pahalı ve lüks bir lezzet. Hazar Denizi'nde yaşayan mersin balığından elde edilen yumurtaların tuzlanmasıyla hazırlanır. Şampanyayla çok iyi gider. 50. Cornish böreği: İngiltere' nin Cornwall yöresine özgü etli, sebzeli börek. Maden işçilerinin açık börek ve turtalardan zehirlenmemesi için keşfedilmiş. Hamurun kıvrılmasıyla iç malzeme dökülmüyor, açıkta kalmıyor. Dolayısıyla hem hijyenik hem de işçileri kötü şanstan kollayan 'mucizevi' bir özelliği olduğuna inanılıyor.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|