A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

AKP anayasa'sına "HAYIR"... pekiyi neden hayır ?

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 2 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 15 Ağustos 2010 19:22:29

Prof. Dr. Süheyl Batum'un, Anayasa değişikliği analizi... neden HAYIR demeniz gerektiği.... bütün gerekçeleri ile... madde madde sunuyor. Bizde sizler ile paylaşıyoruz.

1) Demokrasilerde anayasa neden önemlidir?

Önemlidir çünkü toplumun, toplumdaki değişik grupların,
katmanların isteklerini yansıtır. Onların ayrı ayrı haklarını korur. 

İşçilerin haklarına yer verir. 
Sendikaların haklarına yer verir.
Sendikasız çalıştırılanların, 
emeklilerin,
işverenlerin, 
kadınların 
çocukların,
engellilerin,
değişik mezheplerdeki yurttaşların, 
öğrencilerin,
küçük esnafın,
yargının, 
basın emekçilerinin,
gazilerin ve bu ülke için canını vermiş şehit ailelerinin
tekel işçilerinin,
çiftçilerin, 
tarım kesiminde çalışanların haklarını korur.

2) Anayasa bunu nasıl yapar?

Şöyle yapar, anayasayı yaparken, tüm bu grupları ve onların temsilcileri çağrılır, görüşleri alınır, talepleri alınır.
Anayasa bu taleplerin tümüne yer verebildiği oranda demokratik bir anayasa olur. 
Ve anayasa, ancak böylece bir “toplum sözleşmesi” olur.

3) AKP anayasası böyle mi yapıldı? 

Hayır . AKP tek başına anayasayı yaptı. 
Hiçbir partinin görüşlerini almadı. 
Tüm sivil toplum örgütlerine “üç gün süre” verdi.
Chp'nin “üç maddeyi ayırıp, diğerlerini beraber oylama” önerisine cevap bile vermedi. 
Bugüne kadar yapılan tüm çalışmalara, diğer partiler ya da sivil toplum örgütleri tarafından hazırlanan taslaklara dönüp bakmadı bile. 

4) Anayasa bir tek parti tarafından yapılabilir mi? 

Hayır. Çünkü o zaman “toplum sözleşmesi” olmaz. Ancak “parti anayasası” olur. “AKP anayasası olur”.

5) AKP'nin iddia ettiği gibi, 1982 anayasası, ilk kez mi değiştiriliyor?

Kesinlikle hayır . 1982 anayasası, bundan önce tam 16 kez değiştirildi. Bu sonuncusu ise, 17inci değişiklik oluyor. Yani darbe anayasasını ilk kez değiştirdikleri tam bir “yalan”, tam bir “göz boyamaca”. 

Üstelik bu değişikliklerin yedi tanesi , daha AKP iktidara gelmeden yapılmıştı. 
Hem de o dönemde tbmm'de bulunan tüm siyasal partilerin katılımları ile. 

Yani AKP'nin ve yandaş aydınların(! ) iddia ettiği gibi, 1982 anayasası, ilk kez değiştirilmiyor. 
Bundan önceki değişiklikler de yine aynı kişilerin iddia ettikleri gibi “makyaj niteliğinde” değişiklikler değil.

AKP iktidarının bunları bilmemesi mümkün değil. Bu kadar “bilgisiz” olunması mümkün mü sizce? Pekiyi “bilgisizlik ya da hafıza kaybı” değil ise, bu iddianın nedeni ne olabilir acaba? 

6) Son değişikliklere karşı çıkılmasının nedeni AKP'nin yapması mı? 

Buna da kesinlikle hayır . AKP iktidarı, bugüne kadar tam 9 
kez anayasayı değiştirdi. Bu son yapılan da 10. Cusu oluyor. 

Ve bugüne kadar yapılan bu 10 değişiklikten sadece 3 tanesi toplumda tartışma yarattı. Çünkü üçü de, diğer siyasal partileri, sivil toplum örgütlerini ve tartışmaları dikkate almadan, tamamen “baskıcı bir anlayış” ve “benim çoğunluğum var, her istediğimi yaparım” mantığı içinde yapılmıştı. 
Yani tamamen demokrasi dışı bir anlayış ile yapılmıştı. Aynen şimdi tartıştığımız son değişiklik gibi.

7) Anayasanın içinde neler olmalıdır? 

Anayasaya bakarsınız. Anayasanın içinde, o güne kadar tartışılmış, sorun yaratmış, toplumda ihtiyaç olarak ortaya çıkmış tüm talepler çözüm bulmalıdır. 

Bunun için öncesine bakarsınız, o güne kadar neleri tartışmışsınız, neler toplumda sorun yaratmış, neler sıkıntı yaratmış. 

İşte “demokratik anayasa” tüm bu tartışmalara, sorunlara çözüm bulmalıdır. 

8) Türkiye'de bugüne kadar neler tartışıldı? 

Kısaca sıralayalım; 

dokunulmazlıklar,
cumhurbaşkanının yetkileri
kadın hakları, 
partilerin iç işleyişlerinin demokratik olmaması,
lider sultası,
yök,
yargının dosya çokluğu nedeniyle geç işlemesi,
yolsuzluklar,
alevilerin hakları,
etnik kökenli vatandaşlarımızın kültürel hakları 
sendikal haklar,
grev hakkının sınırları,
yüzde 10' luk insafsız seçim barajı
kültürel haklar,
hsyk'da bakan'ın ve müsteşar'ın yer almaları.

İşte tüm bunlar, 1982'den bu yana tartışıldı. Ve tüm partilerin, siyasal grupların, sivil toplum örgütlerinin talepleri olarak ortaya çıktı 

bu sorunların tümü “demokratik bir anayasa’da” yer bulmalıdır. Bu yolla bir “toplum sözleşmesi” olması gereken anayasa’lar halkın sorunlarına çözüm üretmelidir. 

9) AKP anayasası bu taleplere yer veriyor mu?

Hayır . Hiçbirine yer vermiyor. 

AKP anayasasında ne dokunulmazlıklar sınırlanmış,
ne partilerin iç işleyişi ile ilgili bir düzenleme var,
ne yök değiştirilmiş,
ne kadınlara kota getirilmiş,
ne sendikalara bir hak getirilmiş,
ne işçilerin insanca yaşam hakları güvenceye alınmış,

AKP anayasası, bunların hiç birine yer vermiş mi? Hayır 
bunların hiç biri yok.

10) Bunların yerine AKP anayasasında ne var? 

Bunlar yerine sadece her zaman yaptıkları gibi, yapay sorunlar ve yapay bir gündem yaratmak var. 
Sadece “göz boyamacılık” var. “hak getiriyoruz” görüntüsü altında “hiç bir hak, özgürlük, yenilik” getirmemek var.

Bir tek “AKP iktidarının yargıya tek başına egemen olması” var. Anayasa mahkemesi üyelerinin tamamını iki kişinin seçmesi var. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm anayasa mahkemesi üyelerini seçmesi var.

Yolsuzluk batağına batmış AKP’nin sorumluluktan ve hesap vermekten kurtulmak amacıyla kendi yargısını oluşturma çabası var. 

Yani tüpraş
türk telekom
seydişehir eti alüminyum
balıkesir seka
sabah/ atv
akkuyu nükleer santrali gibi bir çok yolsuzluktan
dolayı ileride kendilerini yüce divan olarak yargılayacak mahkemenin tüm üyelerini kendilerinin seçmesi var. 

Böylece yüce divan'dan kaçma yolu var. 

11) Anayasa mahkemesi ve hsyk ile ilgili değişiklikler yargıdaki problemleri çözmeye yönelik değişiklikler midir? 

Kesinlikle hayır. Üstelik bu yeni düzenleme, 12 Eylül darbe anayasasından bile daha geridir. 

Neden mi? Bu düzenleme ile anayasa mahkemesi üyelerinin tamamı abdullah gül ve recep tayyip erdoğan tarafından seçilecektir. Böylelikle ileride kendilerini yüce divan olarak yargılayacak mahkemenin tüm üyelerini kendileri seçmiş olacaktır. 
Üstelik anayasa mahkemesi üyeleri arasında, eskiden 11 üyeden 4 tanesi, tamamı ile yürütmenin takdirine yani mutlak tercihine bırakılmıştı.

Bugünkü düzenlemede ise, 17 üyeden 10 tanesi iktidarın mutlak takdirinebırakılmıştır. Yani üyelerin çoğunluğu.

Nasıl mı?

4 üye tamamen cumhurbaşkanının takdirindedir.
3 üye yine cumhurbaşkanının seçtiği yök 'ten gönderilmektedi r.
3 üye tbmm'de oy çokluğuyla yani iktidar partisince seçilmektedir.

Bu sizce tesadüf mü? AKP ne yaptığını bilmiyor mu? 

Eskiden yök'e kızarken, şimdi gönderdiği üye sayısını neden arttırmış dersiniz? Neden 1 üyeden şimdi 3 üyeye çıkarmış sizce? 

Üstelik 1982 anayasasından geriye gidiş bununla da sınırlı değil . 

Ayrıca, hsyk’ya ilişkin olarak da; adalet bakanı ile müsteşarı, yeni düzenlemede de hsyk’da yer almaktadır. 

Bunun yanı sıra ayrıca, 

1-kurulun başkanı adalet bakanıdır.
2-adalet bakanlığı müsteşarı doğal üyedir.(müsteşarı bakan atamaktadır)
3-kurulun yönetimi ve temsili kurul başkanına aittir.(başkan adalet bakanıdır.)
4-hakim ve savcıların denetlenmesi, haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri hsyk başkanının oluru ile (adalet bakanı’nın) kurul müfettişlerine yaptırılmaktadır.
5-hsyk genel sekreteri kurul başkanı (adalet bakanı) tarafından atanmaktadır.
6-adalet bakanlığının merkez ve bağlı kuruluşlarda geçici ve sürekli olarak çalıştırılacak hakim ve savcılar ile adalet müfettişlerini atama yetkisi adalet bakanına aittir.

Oysa tüm bu düzenlemeler nedeniyle 1982 anayasası, bugüne kadar eleştirilmiştir. Bu düzenlemelerin “yargı bağımsızlığına aykırı olduğu” kabul edilmiştir. Avrupa normlarına aykırı olduğu tüm raporlarda açıkça ifade edilmiştir.

Üstelik kesinlikle, bu değişiklikte, 1982 darbe anayasasının koşullarından bile geri gidiş var . 

Nasıl mı? Eskiden adalet bakanının yargıçlar ya da savcılar hakkındaki soruşturma açma ya da açmama kararlarına karşı “yargı yoluna” gidilebiliyordu . Bu değişiklikle ise, bu kararlara karşı yargı yolu tamamen kapatılmış . 

Neden mi? Çünkü yeni düzenlemede adalet bakanı “soruşturma iznini, adalet bakanı olarak değil, kurul başkanı olarak veriyor. Ve kurul'un tüm kararlarına (ihraç hariç) karşı yargı yolu kapalı. Yeni değişiklik böyle söylüyor. 

Şimdi bu düzenleme, eskisinden geri değil mi? AKP iktidarı bunu bilmiyor mu? Farkına varmadan mı bunu hazırlamış?

Gerçek bu iken, bugün AKP iktidarı ‘avrupa standartlarında yargı reformu yapıyoruz’ diyerek halkımızı aldatmaktadır. 

12) AKP kadınlara pozitif ayırımcılık getirdiğini iddia ediyor 

kesinlikle doğru değil. 

Sadece “bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz” diye bir ibare ekleniyor. Bu ne anlama geliyor? 

Hangi tedbirler? İleride alınacak tedbirler. Pekiyi süresi ne “bu tedbirlerin”? Yani ne zaman alınacak bu tedbirler? 
Belli değil, “alınacak” demiş ya. Pekiyi hazır anayasa değiştiriliyor, neden şimdi, hemen değil de , “ileride alınacak tedbirler”

böyle bir pozitif ayırımcılık olur mu? Örneğin kadınlar bu düzenlemeden sonra tbmm'de ne kadar oranda temsil edilecek? Pekiyi ya diğer örgütlerde? 
Böyle bir oran yok. Çünkü “gerçek bir pozitif ayırımcılıktan” söz eden yok.

Çünkü ancak “kadınlar ve erkeklerin temsil oranlarını belirleyen bir kota”, kadınlar için gerçek bir ‘pozitif ayırımcılık getirir. Ve bu nedenle kadınlar “kota uygulaması” istiyorlar. “ileride alınması düşünülecek tedbirler” değil. 

Ama maalesef AKP değişikliğinde böyle bir oran yok. Çünkü “gerçek bir pozitif ayırımcılıktan” söz eden yok.

13) AKP “memurlara toplu sözleşme hakkı” getirdiğini söylüyor

kesinlikle doğru değil.

Eski düzenlemede yer alan “toplu görüşmenin” adı toplu sözleşme yapılmış o kadar.

Pekiyi “toplu sözleşme yapılması sırasında” memurlar idare ile uzlaşırlarsa iş tamam, ama ya uzlaşmazlarsa? 
AKP anayasası şöyle diyor; “uyuşmazlık çıkması halinde taraflar kamu görevlileri hakem kuruluna başvurabilir”. Nasıl bir kurul bu? Bürokratlardan oluşan bir kurul. Yani memurlar idare ile anlaşamazlarsa, idare'nin kurduğu “hakem kurulu” karar veriyor. 
Pekiyi nasıl bir sözleşme bu? Sonucu yine idare'ye bağlı.

Acaba “kamu görevlileri hakem kurulu'nun” kararlarını beğenmezlerse, memurların yargıya gitme hakları var mı? Hayır . 

AKP anayasası onu da engellemiş; “kurulun kararları kesindir” diyor. 

Yani tam bir “yalan” . Ortada ne toplu sözleşme var. Ne uzlaşma olmazsa grev hakkı var. Ne uzlaşma var. Ne de yargıya gidebilme hakkı var.

AKP anayasasında bunun adı “toplu sözleşme” oluyor.

Üstelik “grev hakkı da” kesinlikle yer almıyor. Sözü bile edilmemiş. 

Ve dahası da var. “memurların mali hakları, özlük hakları” eskiden yasa ile düzenlenirken, yani güvence altında iken, yeni değişiklik ile artık “toplu sözleşme” ile düzenleniyor. Yani iktidarın kurduğu ve yargıç denetimine de bağlı olmayan “hakem kurulunun” iki dudağının arasına bırakılmış.

Siz buna gelişme mi diyorsunuz? İyileştirme mi diyorsunuz? Hak tanınmış mı diyorsunuz? 
Yoksa tesadüf mü zannediyorsunuz? Ya da beceriksizlik mi diyorsunuz? Ne diyorsunuz?

14) AKP “çocukları cinsel istismardan koruduğunu” söylüyor 

anayasa aynen şöyle bir düzenleme getirmiş. “devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır”.

Pekiyi bu düzenleme olmazsa, “devlet çocukları istismara ve şiddete karşı” koruyamayacak mı? Engel mi var? 

Sokakta yaşayan ve çalıştırılan 240 bin çocuk bu madde ile sokaklardan kurtuluyor mu? Bu korkunç durumun nedeni, bu maddenin olmaması mıdır ? 

Anayasada zaten 41. Maddede “çocukları korur” diye bir düzenleme yok mu? Bunun yeni getirilenden farkı ne?

Hayır hiç bir farkı yok . Amaç zaten “yeni bir hak getiriyormuş” gibi yapmak. Ve göz boyamak. Esas amacı saklamak. Yani AKP temsilcilerinin söyledikleri gibi“hapı hazırlamak” . 

Öyle bir hazırlamak ki, hapı kolayca yutabilelim.

Kaldı ki türkiye, taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle, çocukları çok daha kapsamlı korumak zorunda olduğu halde, bu değişiklikle sanki bu haklar ilk defa tanınıyormuş gibi gösterilmektedi r. Yani asıl bu yolla kadınlar ve çocuklar oy avcılığı yapılarak istismar edilmektedir.

15) AKP “kamu denetçiliğini” getirdiğini söylüyor 

AKP anayasası şöyle diyor; “kamu denetçiliği kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikayetleri inceler”. 

Bu kadar. Tabii bir de “iktidar partisi çoğunluğunun tek başına seçeceği” getirilmiş. 

Sakın bu değişiklikle, kamu denetçiliği kurumunun yetkileri, kapsamı ve başdenetçinin seçimi iktidar çoğunluğuna bırakılarak, özerk kurumlar ve idare üzerinde baskı kurabilecek bir tür parti müfettişliği kurumu oluşturuluyor olmasın? Yani bürokratın denetlenmesi de iktidar partisine bırakılıyor olmasın?.

Pekiyi kurumun yetkileri, görevleri? Bunların hiçbiri anayasada yok. 
Örneğin ne zaman başvurulur? Kararları yargı ile çatışabilir mi? Çatışırsa ne olur? 

Şikayetleri inceler incelemesine de, sonra ne yapabilir? 

Pekiyi AKP iktidarı neden bunları düzenlememiş? Acaba unutmuş mu? Oysa dünyadaki örneklerinde de, en çok sıkıntı yaratacak konular bunlar. Ve anayasa'da bunlara çözüm getirilmesi gerekir. Acaba AKP iktidarı, tüm bu konuları ve dünyadaki örnekleri ve uygulamaları bilmiyor olabilir mi? 

Bu denli “yetersiz bir düzenlemeyi” sakın bilerek, isteyerek getirmiş olmasın? Yani diğer maddeler gibi, sadece “dostlar alışverişte görsün” düşüncesi ile getirilmiş olmasın? 

Sakın bu hali ile kamu denetçisi sadece işlerin yavaşlamasına neden olan, vatandaş-idare anlaşmazlıklarında yargıya gidişi bir süre erteleyen bir kurum olmasın? 

Yani esas amaç “yeni bir hak getiriyormuş” gibi yapmak ve göz boyamak olmasın. Yani AKP temsilcilerinin söyledikleri gibi “hapı hazırlamak” olmasın.

16) AKP anayasası, “ekonomik ve sosyal konsey” getirdiğini söylüyor 

AKP anayasası şöyle diyor; “hükümete istişari nitelikte görüş bildirmek üzere ekonomik ve sosyal konsey kurulur”. 

Şimdi burada “yeni bir kurum mu” kurulmuş ? Kesinlikle hayır . 
Ekonomik sosyal konsey zaten var. Bakan istediği zaman toplanıyor, istemediği zaman toplanmıyor. Ve bu konuda hiçbir yetkisi yok.

Pekiyi AKP anayasasında bu değişiyor mu? O da hayır .

Görüş bildirmekten öte bir görev ya da yetki verilmiş mi? Ona da hayır 

pekiyi AKP iktidarı neden bunları düzenlememiş? Acaba unutmuş mu? Acaba AKP iktidarı, tüm bu konuları ve dünyadaki örnekleri ve uygulamaları bilmiyor olabilir mi? 

Bu denli “yetersiz bir düzenlemeyi” anayasaya koymuş olmanın bir artısı var mı? Kesinlikle hayır

O halde sakın bilerek, isteyerek yapmış olmasın? Yani diğer maddeler gibi, sadece “dostlar alışverişte görsün” düşüncesi ile getirilmiş olmasın?

Yani esas amaç “yeni bir düzenleme getiriyormuş” gibi yapmak ve göz boyamak olmasın. Yani AKP temsilcilerinin söyledikleri gibi “hapı hazırlamak” olmasın. 

17) AKP, “kişisel verilerin korunmasını sağladığını” söylüyor

kesinlikle doğru değil.
Telefon ve ortam dinlemelerini olağan hale getirerek, özel hayatın gizliliğini ayaklar altına alan bir iktidar, kişisel verilerin korunmasından söz ederek, halkımızla alay etmektedir. 

Çünkü aynı AKP iktidarı, “kişisel verilerin korunması kanunu” adı altında hazırlanan ve tbmm adalet komisyonu’nda bekleyen yasa tasarısında; “özel niteliği olan kişisel veriler, kişilerin, ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep veya diğer inançları, sağlık ve öel yaşamları ve her türlü mahkumiyetleri yle ilgili kişisel verileri”, bakanlar kurulu’nun atadığı 7 kişilik bir kurulun iznine bağlamaktadır.

Yani kişilerin işlenmesine yani “fişlenmesine” olanak tanıyan yasa, AKP iktidarının açık amacını ortaya koymaktadır.

AKP iktidarı, telefon dinlemelerini, fişlemeleri, teknik izlemeleri, gizli tanıklığı olağan hale getiren tüm yasaları yapmadı mı? Dinlemeleri sadece “başbakan tarafından atanan bir telekomünikasyon başkanına” bırakan yasayı yapmadı mı? Bu yasa anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesine karşın, “o kişiyi” halen görevde tutmadı mı?
Yoksa bu çelişkiler sadece tesadüf mü? 

Ya da tüm bunları yalanlayan anayasa değişikliğine inanıyor musunuz? 

18) AKP, 12 eylül darbecilerine yargı yolu açıyor mu? 

Bugün artık sadece simgesel bir anlam taşıyan geçici 15nci maddeyi kaldırmak, 12 eylül darbecilerine yargı yolu açmayacaktır. Çünkü geçici 15. Madde bir tür sorumsuzluk getirmiş. Bu “dokunulmazlıktan” farklı bir düzenleme. Yani o dönemde yetki kullananların sorumsuz olduklarını söylüyor. Bir anlamda “genel af” gibi, tüm sonuçları yani cezayı kaldıran bir düzenleme. 

Bu nedenle daha sonra çıkarılan bir düzenleme ile “tekrar sorumluluk”getirmek mümkün değil.

Zaten bu nedenle AKP yöneticileri, “onlara bir şey yapamasak da” diyorlar. Ama hemen ardından da “12 eylül'le hesaplaşıyoruz” yalanını söylüyorlar. Üstelik 28 şubat’ı yapanlar, 27 nisan e-muhtırasını verenler, böyle bir korumanın altında değilken, başbakanla “dolmabahçe'de sırdaş olarak” yaşamlarını sürdürmüyor mu? Kendilerine sağlanan olanaklardan yararlanmıyor mu? Onlar için böyle bir koruma yok iken, AKP onlar için ne yaptı? 

Ama iş halkı kandırmaya gelince “anayasa'ya evet çıkarsa, 12 eylül ile hesaplaşacağız” yalanı

Kaldı ki chp, bu sorumsuzluk engelini aşmak için bir “geçici madde” önermişti. Bu öneri belki “mutlak sorumsuzluk engelini” aşamayacaktı, ama en azından “adı sanı belli olmayan bir çok kişinin” değil ancak “belli sorumluların” yargılanabilmeleri için bir öneri idi.
Ama ne oldu? Chp'nin bu önerisi tbmm'deki görüşmelerde AKP'nin oyları ile reddedildi . 

Acaba bu bir “tesadüf mü” dersiniz? Yoksa AKP bunu bile bile mi yaptı? 
AKP gerçekten de “darbeler” ile darbeciler ile hesaplaşmak mı istiyor, yoksa sadece bundan oy kazanmak mı istiyor? Siz ne dersiniz?

19) AKP anayasası, temel sorunlara çözüm getiriyor mu? 

Kesinlikle hayır. 

21. Yüzyılda türkiye'ye kılavuzluk edecek çağdaş bir anayasa metninin, ilk olarak, çağdaş nitelendirmesini hak eden, demokratik hukuk devletlerinin yer vermesi gereken kurum, kural ve güvencelere yer vermesi gereklidir. 

Ancak bu yeterli değildir. Ayrıca ülkenin kendi koşullarından, kendi toplumsal ihtiyaçlarından doğan kurum ve kurallara da yer vermesi zorunludur.

Oysa AKP anayasası bunlara yer veriyor mu? Hayır . Kesinlikle bunların hiçbirine yer vermiyor.

20) Örneğin AKP anayasası askeri yargıtay'ı kaldırmıyor 

AKP anayasasının, çağdaş, demokratik ülkelerin uygulamalarına göre hazırlandığını iddia ediyorlar. Ama örneğin askeri yargıtay kaldırılmıyor, askeri mahkemelerin kararlarının askeri yargıtay yerine yargıtay”ın özel bir dairesine gitmesi sağlanmamış. 
Pekiyi neden dersiniz ? Sorun “bilgisizlik mi” acaba, yoksa başka bir şey mi? 

21) Örneğin AKP anayasası, hsyk kararlarını denetime açmıyor 

kesinlikle açmıyor . 

Oysa hakimler ve savcılar yüksek kurulu'nun tüm kararlarının denetime açılması, tüm hukukçular tarafından istenen bir düzenleme idi. Ve 1961 anayasasında “idari görevleri bulunan hsyk’nın tüm kararları yargı denetimine bağlı idi”. 

Bugüne kadar, tüm kararların yargı denetimine bağlı olması gereği, hem hukukçular, hem bizzat yargı mensupları tarafından, hep dile getirildi. 

Oysa AKP anayasasında, bu yok. Sadece “ihraç kararları” yargı denetimine bağlanmış, diğer tüm atama, terfi, yer değiştirme, soruşturma izni, soruşturma gibi kararlar, yargı denetimi dışında kalmış. 

Acaba basit bir unutkanlık mı ? Yoksa bilgisizlik mi? Yoksa başka bir nedeni var mı? 
Bu denli “yetersiz bir düzenleme” sakın bilerek, isteyerek getirilmiş olmasın? 
Adalet bakanının, yani yürütmenin yargı üzerindeki baskısını devam ettirmek için unutulmuş(!) Olmasın 

22) AKP anayasası, yüksek öğretim kurumunu neden düzenlememiş? 

Bugüne kadar AKP temsilcileri her zaman “yükseköğretim kurumundan” şikayetçi idiler. Her zaman “yök” ün kaldırılmasını, çağdaş demokrasilerde böyle işleyen bir kurumun olmadığını söylüyorlardı. 

Oysa yeni anayasa düzenlemesinde hiç bir şey yok. Acaba basit bir unutkanlık mı? 

Yoksa “nasıl olsa artık ele geçirdik” mantığının bir uzantısı mı? 

23) AKP anayasası, cumhurbaşkanının işlemleri konusunu da unutmuş

AKP iktidarı, 2007 yılına kadar “cumhurbaşkanının yetkilerinin fazlalığından” şikayet ediyordu. 

Ancak anayasa değişikliğinde, bu konuyu tamamen unutmuş görünüyor. Hatta cumhurbaşkanının yetkilerini çok daha arttırmış. 
Nasıl mı arttırmış? Anayasa mahkemesine “kendi başına” seçtiği üyelerin sayısını çoğaltmış. Eskiden 11 üyeden 4 tanesini (3 üye doğrudan + 1 üye yök'ten) atarken, şimdi bu üyelerin sayısı yedi (7) ye çıkartılmış. 

Hani cumhurbaşkanının yetkileri çok fazla idi? Hani bu yetkileri ile bir “vesayet kurumu” olurdu? 

Acaba yine “nasıl olsa artık ele geçirdik” mantığının bir uzantısı mı? 

24) AKP anayasasında “kürt kökenli vatandaşlarımız” unutulmuş 

açılım yaptık dediler, ilk önce kendi yandaşları ile toplantılar düzenlediler. 
Sonra “kürt açılımı”ndan vazgeçip “birlik, beraberlik açılımı” dediler.
İçeriğini sorduk, hiç söylemediler, 
“habur'da göreceksiniz açılımı” dediler. Ve “habur”da açılımı başlattılar. Yargıçlara baskı yapıp “sahra mahkemeleri” kurdular.
Başbakan “habur'da çok güzel şeyler oluyor” dedi.

Bu açılım olmazsa “demokrasi yoktur” dediler. “açılıma destek vermezseniz iki cihanda lekelisiniz” dediler.

Ve yaptıkları anayasa değişikliğinde kürt vatandaşlarımızla ilgili tek cümle bile koymadılar. Onları unuttular.

Pekiyi bu nasıl demokratik ve çağdaş bir anayasa ?

25) AKP anayasasında, “alevi yurttaşlarımız” da unutulmuş 

sayısız açılım yaptılar, toplantılar düzenlediler. Alevilerin taleplerine karşılık vereceklerini söylediler.

Ama unutmuşlar. Anayasa değişikliğinde “alevilerle” ilgili tek satır yok. Bir tek hak yok. Ne “zorunlu din dersi” , ne de başka bir hak. Acaba unuttular mı dersiniz? 

Yoksa bu nasıl çağdaş ve demokratik bir anayasa?


Şimdi bir kez daha düşünelim. 
Yukarıda söylediklerimiz doğru değil ise, 
eleştirilerimiz haklı değil ise, 
unutulanların gerçekten unutulduğunu düşünüyorsanız, anayasa'ya “evet” verin, 

ama söylediklerimiz doğru ise, anayasaya ”HAYIR” verelim.

OYLARIMIZ “HAYIR'LI” OLSUN.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

kaan alp { 19 Ağustos 2010 11:10:05 }
istediğiniz kadar yırtının evet çıkacak
deniz kızı { 16 Ağustos 2010 20:45:50 }
AKP iktidarından ne gerçek bir demokrasi ne derin devletle ne yolsuzluklarla ne yoksullukla savaşım beklemiyorduk. onlar Cumhuriyet devrimleri ile hesaplaşmak, Emperyalizmin almaya çalıştığı rövanşdan nemalanmak için geldiler. nemalandılar. emperyalizme kale üstüne kale kazandırdılar. doydukça azdılar. doydukça kudurdular. zaten çaresiz halkı kör cahil iyice onursuz bırakmak için her değerin ırzına geçtiler. seyrettik güzel güzel. tamam.

şimdi HAYIR diyebileceğiz.

HAYIR vermek önemli.

o kadar önemli bir başka şey de HAYIRlara sahip çıkmak.

sanırım artık bu konunun da ciddiye alınıp konuşulması planlanması gerekiyor. sandıklarda neler olduğunu, sandıklardan bilgisayara geçtiğinde rakamlara neler olabildiğini biliyoruz.

patentli RTE iktidarinin mecliste nasil boyle bir cogunlukla oturdugu, Kurtuluş Savaşının gözbebeği Çankaya köşkünün de nasıl işgal edildiği ortada...

bu durumda asıl soru şu: SANDIKLARA nasıl sahip çıkacağız?????
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git