|
|
Fazıl Say'ı neden yalnız bırakmamalıyız?Kategori: Kültür/Sanat | 4 Yorum | Yazan: A.Ulak | 27 Temmuz 2010 22:44:56 Çok sesli müziğin Türkiye'de gelişmesi için yapılan çalışmalar yetersiz kaldı. Bu yüzden de Avrupa'nın Rönesans hareketiye başlayan ve Aydınlanma çağıyla en üst düzeye çıkan ilerleme düzeyini Türkiye yakalayamadı. Bunu yakalaması için elinde çok fırsat vardı, ama gelip geçen hükümetler müziği bir eğlence olarak gördü, eğitimde yer vermedi.
Köy enstitüleri ve halk evleri uygulamalarında İnsan sesi olduğu halde, opera-arya gibi sanat türleri alay konusu oldu. Kemanlar yalnızca düğünlerde insanları coşturan bir enstrüman olarak kaldı. Piyano baş ağrıtan bir tıngırtı olarak yüksek sosyeteye (bunu da hiçbir zaman anlayamamışımdır) mal edildi. Yan flüt kavalla değiştirildi. Zorlama programlarla, içeriğine hiç dokunulmayan tek sesli mirasımız Fazıl Say’ın da yerden göğe kadar haklı olduğu uyuşturucu bir müzik türü yaygınlaştırıldı, alışkanlık haline getirildi. Tüm dünya tarihinde ilerlemenin ilk hareket noktası olarak görülen Elbette arabesk Bunu idrak etmek için deha falan olmaya, Sanatın her türünde olduğu gibi, Fazıl Say, çabalarının değersizleştirilmesini en ağır şekilde yaşayan sanatçılarımızın başında geliyor. Tüm üretkenliğine, dünya çapındaki saygınlığına rağmen amansızca eleştiriliyor, yerden yere vuruluyor. Müzik üzerine bile olsa, konuşmasına izin verilmiyor. Her konuda konuşma hakkını kendinde bulan otoriteler, “sen sus” diyebiliyorlar. Fazıl Say ve onun kadar değerli birçok sanatçının yetiştiği bu ülkede, siyasi baskılara ve tutuculuklara karşı sesini yükselten Fazıl Say olduğu için de, oklar ona yöneltiliyor. Sistem; sanatını yaşam biçimi haline getiren, özsuyunu bilimsel temellerden alan ve bunu yaygınlaştırmak için çabalayan sanatçıları yok etmeye çalıştı, çalışmaya devam ediyor. Buna da büyük destek buluyor. Mesleğim gereği İstenen bu herhalde. Buna aykırı davrandığınızda, kendi sınırlarını çizmiş sanatçı kesim bundan rahatsız olacaktır. Nitekim oluyor da. Fazıl Say, çağlar boyu toplumları harekete geçiren, sosyal yaşama olumlu katkılar veren ve haksızlıkları dile getiren öze dayalı müziğin, uyuşukluğun bir numaralı düşmanı olduğunu hatırlatmak istedi. Kaderciliğin bir yaşam biçimi olamayacağını hatırlattı. Müziğin asla “sırnaşık ve yapışık” bir özelliği olmadığını söyledi. O yüzden de eleştirildi. Geldiğimiz nokta; tüm sanat kollarıyla birlikte, arabesk kültürün tam ortasındadır. Bundan en çabuk etkilenen Bu yüzden Fazıl Say’ın sanatçı olduğu kadar bir düşünür olarak da ortaya attığı düşünceleri önemsemek her Türk aydınının savunması gereken bir gerçektir. Örnektir. Yalnız bırakmamalıyız. Gürer Aykal Orkestra Şefi
Yorumlardeniz
{ 30 Temmuz 2010 22:08:42 }
bu satırları tutkulu bir klasik müzik dinleyicisi, bach, beethoven ve mahler aşığı bir kadın yazıyor.
2001 yılında Fazıl Say, Pascal Tortelier'in yönettiği Melbourne Senfoni Orkestrası ile Mozart'ın 12 nolu piyano konçertosunu yorumladı. çılgın, dahi ve de memleketimizden bir sanatçının bizde ve salonda yarattığı çoşku inanılmazdı. ayakta alkışladık. o gece arkadaşlarımızdan ve salondan duyduğum yorumlar, Mozart'ı yerinden oynatacak, heyecanlandıracak, dehasına yakışır benzersiz bir yorum dinledikleriydi. sanat; yetenek, derin bilgi, disiplinli emek ama hepsini sıkıca kavrayacak biçimde bir gönül işidir değil mi? Fazıl Say'ın sanatçılığını o gece Melbourne konser salonunda yaşadık. onun hakkında bütün söylenebilecekler benim için artık laf-ı güzaf ne yazık ki. nilgün karababa
{ 30 Temmuz 2010 04:10:40 }
bu mudur yorumunuz? hiç yakından takip etmemişsiniz Fazıl Say'ı. sanatı'nın yaşam tarzı olduğunu ve üç maymunu hiç bir zaman oynamadığını.
Gürel Aykal nasıldır? sizce merak ettim. akasya kansu
{ 28 Temmuz 2010 12:19:04 }
Harika bir yazı .. Çoğumuzun içinden geçenleri yazıya dökmüşsünüz... Elinize sağlık
ümit yılmaz
{ 28 Temmuz 2010 00:33:13 }
yaklaşık 40 seneye yakın müziğin içinde olan ve yıllarca gün de ortalama 10-15 saat çalışmış,yaklaşık 100 000 den fazla metod incelemiş ,çok sesli müziğin her dalında çalışmalar yapmış biriyim.ayrıca reim eğitimi aldım ve felsefeyle yoğun ilgileniyorum..biraz garip bir giriş oldu ama kusurumu affedin..Fazıl say hakkındaki duyarlılığınıza tanık oldum..ama biraz farklı açıdan bakmama izin verirseniz ..Fazıl say ,ın bir sanatçı olduğuna nasıl karar verebiliriz..insanlar ve önemli olan aydınlar hiç düşünmeden onun bir sanatçı olduğuna ,( bu konuda hiç bir yetkinlikleri olmadığı halde ) karar vermiş gibi görünüyor.Eger Fazıl say gerçekten bir sanatçı ise hiç kuşkusuz ,onu yanında olmak ve ona karşı yapılanlara karşı duyarlı kalabilmek önemli...Ama acaba biz bir sanatçıylamı muhattabız ,yoksa,bunun tersimi bir durum söz konusu...ülkemiz malesefki hala feodal bir yapıda, birileri fetva veriyor hiç düşünmeden o feodal yapının üyeleri fetvaya uyuyor...gerçekten Fazıl say,ın iyi bir pianist,iyi bir yorumcu, ,iyi bir kompozitör ..vs olduğunu biliyormusunuz,,yoksa birileri ona iyi diyor, dünyanın her yerinde konserler veriyor diyemi onu iyi bir sanatçı sanıyorsunuz...eğer herkes onu beğeniyor diyorsanız...koca Amerika ülkesi BUSH gibi bir aptalı beğeniyor diye onun değerli olması gerekmez..ülkemizde de aynı paralellikler mevcut...bu yazıyı yazarken siz Fazıl Say,ın bir sanatçı olduğundan eminsiniz..bundan emin olmanızın temeli ne ki ben onun arkasından gideyim ve o,nu savunayım..eğer izin verirseniz size herkesten farklı olan bir bakış açısını takdim edeyim. affınıza sığınarak.yetkinliğimden emin bir kişi olarak söylüyorum " söz konusu olan kişi bir virtüözdür, iyi bir virtüözdür .ama.sanat veya sanatcılıkla çok fazla bir ilişkisi olmayan bir zattır...bu yüzden sanatı ve ülkenin değerlerini temsil eden bie kişi olarak görmek bana biraz,yetkinlikten uzak ,ikincil elden alınan bilgilerle yapılmış bir tasarım gibi geliyor..lütfen ..biraz farklı seslerin de tınlayabilmesi bizleri rahatsız etmesin..arabesk,le ,halkın tam içinde ,dişiyle tırnağı ile mücadele eden o kadar yorgun yüreklere tanık oldum ki, bir kişinin sırça sarayından verdiği bu fetvalar bizim gibi kişilere çok ama çok acıklı,hemde senfoni formunda yazılmış, yepyeni ARABESK ŞARKILAR gibi geliyor..umarım sizi kırmamışımdır..ülkemizin aydınlık günlere gidebilmesi için kaygılandığınızdan eminim ..sevgiler
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|