A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Aleviler neden "hayır" diyorlar?

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A.Ulak | 24 Temmuz 2010 06:13:24

12 Eylül'de gerçekleşecek olan referandum öncesi saflar bir bir netleşiyor. Aleviler de safını belirledi ve referanduma hayır diyeceklerini belirttiler. Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu yaptığı yazılı açıklamada neden hayır diyeceklerini açıkladı.

‘12 Eylül cuntasını hazırlayanlar, savunanlar, beslenenler darbeye karşı çıkamaz’, ‘Kenan Evren’in isminin bile kaldırılmasına karşı çıkanlar darbe karşıtı olamaz’, ‘% 10 barajını savunanlar demokrat olamaz’, ‘Darbecileri yargılayamayanlar demokrat olamaz’, ‘Kenan Evren’e cennetlik diyen bir zihniyet darbecileri yargılayamaz’ diyen Kenanoğlu’nun işte o açıklaması:

Biz Aleviler referandumda neden ‘’HAYIR’’ diyeceğiz?
 
12 Eylül 2010 ‘da yapılacak olan referandumda Anayasanın bazı maddelerindeki değişiklikler halkın onayına sunulacak.
 
Bu maddeler; Anayasa Mahkemesi’nin yapısında yapılacak değişikliklerle Anayasa Mahkemesi üyelerini yürütmenin belirlemesini sağlamak, askerlerin Yüce Divan’a sevkini sağlayan yasa, HSYK’nın yapısını değiştirerek yürütmenin müdahalesinin sağlanması, geçici 15. maddenin kaldırılması, kişisel verilerin korunması kanununda düzenlemeler, yurt dışına çıkış yasağında düzenlemeler, çocuk istismarı konusunda düzenlemeler, Sendika ve Toplu sözleşme kanununda düzenlemeler, Kamu denetçiliği kurumu, Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolunun açılması, Toplu sözleşme hakkı, Askeri yargının düzenlenmesi, başlıklarından oluşmaktadır.
 
Anayasa değişikliğini teklif eden ve kararı çıkartan AKP hükümeti, referandumda EVET denilmesini savunurken, gerekçesini de demokratlık ve darbe karşıtlığı üzerine kurmuştur. Referanduma HAYIR oyu verecekleri ise ‘darbe yandaşı’ olarak suçlamaktadır. Sadece AKP değil, diğer EVET’çiler de HAYIR diyenleri darbeci ve darbe yandaşlığı ile suçlamaktadırlar.
 
HAYIR oyu vereceklerini açıklayanların birbirlerinden çok farklı gerekçeleri bulunmaktadır.
 
12 Eylül Cuntasını kimler hazırladı, kimler savundu, kimler beslendi?
 
1980 öncesi ülkemizde zemin bulan güçlenen sol düşünceyi, sol örgütlenmeyi ve muhtemel sol iktidarın önünü kesmek için, ABD önermesi ve desteğiyle; askerin, sağcıların ve İslamcıların sola karşı kol kola yaptıkları bir darbedir. 12 Eylül cunta anayasasını hazırlayanlar yine darbeyi yapan askerler, sağcılar ve İslamcılardır. Beslenenler de bu yapılar oldu. Cunta anayasası oylamasında, anayasanın büyük bir yüzdeyle kabulünü sağlayanlar Aleviler, Kürtler, solcular değildir. 12 Eylül darbesinde o darbeye karşı çıkan ve bedel ödeyenler de Aleviler, Kürtler ve toplamda solculardır.
 
Kenan Evren’in isminin bile kaldırılmasına itiraz edenler darbe karşıtı olamazlar
 
Marmaris’te yaşanan örnekte olduğu gibi darbe karşıtlığının karşılığını pratikte görmek gerekmektedir. Sözde değil özde darbe karşıtı olanlar Kenan Evren gibi bir darbeci başının isminin çeşitli yerlerden kaldırılmasına karşı çıkmamamalı hatta yürütmenin başında olan parti olarak kendisi yapmalıdır. Oysa yaşanan durum tam tersidir. Birçok yerde bu isimlere itiraz edilmediği gibi itiraz edilen yerlerde de AKP karşı çıkmaktadır.
 
%10 Barajını Savunanlar Demokrat Olamazlar
 
%10 Barajı halkın temsiliyetinin ve meclise iradesinin yansımamasının ve dolayısıyla da meclisin meşruluğuna gölge düşüren bir sistemdir. Demokrasinin ana temel noktası halkın yönetim organına katılmasıdır. Halkın yönetime katılması, seçtiği temsilcileri aracılığıyla olmaktadır. %10 barajının uygulandığı ülkemizde demokrasiye sığmayan bu sistem aslında temsiliyeti ortadan kaldırmak ve baltalamak ve sadece darbelerden beslenenlerin hükümet etmelerine olanak sağlayan anti demokratik bir yöntemdir.
 
Bu ülkenin yurttaşlarının iradesinin yansıması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinde nispi temsil değil, oransal temsili hem de %10 oranının devamıyla savunmaktadır. Bu demokratlık değildir. Çıkarcılıktır. Demokrasiyi kendi çıkarlarına alet etmektir.
 
12 Eylül’ün anti demokratik kurumları kaldırılmıyor 
 
12 Eylül tarafından getirilen YÖK halen varlığını ve işlevini sürdürmektedir. YÖK’ten her fırsatta şikâyet eden İslamcı kesim buranın AKP zihniyeti tarafından ele geçirilmesiyle birlikte sesini kesmiştir. YÖK’ten yana hiçbir şikâyeti kalmamıştır. Amaç demokrasi değil yandaş siyasetidir.
 
12 Eylül 1980 darbesi sol ideolojiyi yok etmek için sağcıları kullanmış, siyasal İslamı doğurarak büyütmüş ve devletin tüm olanaklarıyla beslemiştir. 28 Şubat darbesi ile siyasal İslamı AKP formatında bugün önümüze sunmuştur. AKP hükümeti ülkenin tüm yönetim kadrolarını ki bu en küçük bir meslek odası örgütlenmesinin yönetiminin siyasal İslam kadroları ile yönetilmesi idealini kapsamaktadır. Bugün AKP’nin siyasal İslamcı kadrolarını tamamıyla yerleştiremediği bir Anayasa mahkemesi ve HSYK kalmıştır.
 
AKP hükümeti, 28 yıl sonra varlığını borçlu olduğu 12 Eylül darbesi ve anayasasının ideali kurumsallaşmış siyasal İslami devletin her hücresine yerleştirmek için yenilenmiş, 12 Eylül anayasası için referandum yapacak. 12 Eylül’deki referanduma EVET diyerek bu idealine ulaşmaya çalışacaktır.
 
Darbeciler yargılanacak mı? 
 
AKP hükümeti ideallerine ulaşmak için solcular üzerinden bir strateji geliştirdi ve başarı ile uygulamaktadır.
 
15. maddenin kaldırılmasını gündeme alarak ülkenin solunu manipüle etmeyi başardı. Geçici maddenin kaldırılması tek başına hiçbir şey ifade etmiyor; çünkü geriye dönük işledikleri suçlardan dolayı hiçbir paşa yargılanamayacak. Yani AKP ‘paşa paşa’ paşaları aklayacak ve geçmişin tüm suçlularının ve suçlarının üstünü örtecek. 
 
Başbakan bunun adına darbecilerle hesaplaşma diyecek ve bizim ona itaat edip inanmamızı isteyecek. Bunu göstermek için değerlerimizin mektuplarını eline alarak timsah gözyaşları ile süsleyip kullanacak. Oysa bu Anayasa değişiklikleri ile 12 Eylül darbecilerinin yargılanması mümkün değildir. Zaman aşımı söz konusudur. 8 yıldır iktidarda bulunan AKP hükümetine başta 78’liler olmak üzere sosyalistler, solcular, Aleviler müracaat etmişlerdir ama cevap bile alamamışlardır.12 Eylül ve sonrasında yaşananlarla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulması istenmiştir. 12 Eylül cuntasının katliamına uğrayanlarla ilgili dosya açılması istenmiştir. Bütün bu taleplere sırt çevrilmiştir. Darbecileri yargılayacak, dahası vicdanlarda mahkûm edecek ‘’Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu’’ talepleri kabul edilmemiştir. Bunları kabul etmeyen AKP şimdi, darbecileri yargılayacak yasaya EVET deyin demektedir. Buna inanmak ahmaklıktır.
 
Kenan Evren’e ‘cennetlik’ diyen bir zihniyet darbecileri yargılayamaz-yargılamaz
 
Kenan Evren, AKP ve siyasal İslamcıların hocası tarafından cennetle ödüllendirilmiştir. Bu ödülün nedeni ise Alevi çocuklarını asimile eden “Din Derslerinin Anayasayla zorunlu hale getirilmesidir.” AKP; bu zorunlu din dersleri ve 12 Eylül Cuntasının “Ne yapalım, o zaman sol tehlikeydi” gerekçesiyle toplumu dindarlaştırma politikasının ve teşviklerinin ürünüdür. Bu ürün aslına ve kendini var eden unsurlara ihanet etmemiştir, etmeyecektir de. O yüzden halen Kenan Evren isimlerinin okullardan, caddelerden, parklardan, kışlalardan kaldırılmasına itiraz etmektedir.
 
Kürtlerin seçilmiş yöneticilerine kelepçe taktıranlar ‘Kürt açılımı’ yapamaz 
 
Demokratik Türkiye ve özgürlük söylemleri Alevi Açılımında olduğu bibi kendi kürtünü yaratma girişiminden öteye gitmemiştir. DTP’nin seçilmiş belediye başkanları kelepçelenerek gözaltına alınmış ve haklarında örgüt üyesi olmaktan soruşturma açılarak tutuklanmışlardır. Kürt sorununu hala silahla çözüm arayarak, özel ordular oluşturmaya çalışanlar ile Kürtleri aşağılarcasına sorunu para (ekonomik) sorununa indirgeyenler demokratik bakış açısında değildirler. Kürtlerin sorunları ile ilgili başta vatandaşlık tanımı olmak üzere birçok konu hakkında anayasa değişikliğine gitmeyenler, kendi işlerine gelen yasaları 12 Eylül mağduriyeti ve Diyarbakır Cezaevleri üzerinden Kürt halkına onaylatmak istemektedirler.
 
Memurlara ve diğer kamu görevlilerine grev hakkı vermeyen değişiklik  
 
Anayasa değişikliğinde tıpkı darbecilerle ilgili 15. maddedeki gibi işe yaramayan ve pratikte uygulanmayacak bir değişiklik yapılmaktadır. Grev hakkı verilmeden, toplu sözleşme hakkı verilmektedir. Bunun pratikte bir karşılığı yoktur.
 
Aleviler açısından durum
 
12 Eylül ve diğer tüm darbe dönemlerinde en çok zararı gören, hatta bizzat hedef haline gelenler; solcular, Kürtler ve Alevilerdir. 12 Eylül cuntasının 3K hedefinde Komünistler, Kürtler ve Kızılbaşlar olduğu unutulmamalıdır. 12 Eylül’de dedelerimize baskılar yapıldı, Cemlerimiz basıldı, yasaklandı. Cem yapanlar DGM’lere sevk edildi. Din dersleri Anayasaya konarak ‘Alevi çocuklarını Sünnileştirme işkencesi’ zorunlu hale getirildi. Alevi köylerine zorla Cami yapılması sistematik bir politika haline getirildi. AKP döneminde ise darbe dönemini aratmayacak şekilde Aleviler bürokrasiden uzaklaştırıldı, Alevi Vali, Kaymakam kalmadı. Alevi köylerine Cami yapma politikası ve Alevilere ‘don biçme’ politikasına hız verildi. 
 
- Zorunlu din dersleri ile ilgili kazandığımız mahkeme kararlarını bile uygulamayanlar;
 
AİHM’de Hasan ZENGİN’in kazandığı, Danıştay’da ise Hatice ALTINIŞIK ve Ali KENANOĞLU’nun kazandığı davalara rağmen iç hukukta herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu konuda bırakın Anayasa değişikliğini, AKP’nin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK, “Bu kararları uygulamayacağız” demiştir. Uygulamamaktadır.
 
- Din dersi için, Bir yetmez bir tane daha verelim diyenler; 
 
Aleviler mahkemelerde zorunlu din dersleri için dava açıp kazanırken, kükümet sözde Alevi Çalıştayları düzenlerken bir din dersinin yetmeyeceğini ve mevcut dersin yeterli olmadığını, yoğunlaştırılmış din eğitimi verecek ikinci bir dersin konulmasının çalışmalarını yapmakta ve açıklamaktadırlar.
 
- “Cem evi diye bir ibadethane var mı?” diyenler; 
 
Bir taraftan Alevi Açılımı yapıp, çalıştaylar düzenleyenler, üstelik de çalıştaylara koordinatörlük yapan Bakan daha yeni bu çalıştaylar sonucunda halen dahi “Cemevi diye bir ibadethane var mı?” diye sorabilmektedir. İnkâr politikasını reddedeceksek ve demokratik bir yönetim tarzını benimseyeceksek, Cem evlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğunu kabul edecek ve Anayasa değişikliğine gerek kalmadan bu sorunu çözeceksiniz. Ama ne böyle bir tavır ne de niyet vardır. Konu türban olunca kimseye sormadan meclise getirenler, konu Alevilik olunca çalıştay üstüne çalıştay düzenlemektedir. Bu bir zihniyet sorudur.
 
- AKP, Yargıda ve HSYK’ da içinde inanç ayırımı yapıyor; 
 
Sadece Alevi olduğu için soruşturma geçirenleri unutmadık. Tarikatları soruşturduğu için pandoranın kutusu haline gelen Ergenekon’la ilişkilendirilmek istenenleri unutmadık. Tüm mesele Anayasa mahkemesine ve HSYK’ya siyasal İslam’ın kadrolarını yerleştirmektir.
 
Evet dersek ne olur? Neden ‘HAYIR’ diyeceğiz?
 
Toplumun tüm katmanlarında değişim ve demokratikleşme konusunda irade vardır. Toplumun değişik kesimlerinde ve STK’lar tarafından büyük oranda Anayasanın değiştirilmesi konusunda bir talep vardır. Bu kadar uygun bir ortamın olduğu bir zamanda bu değişikliği toplumun sorunlarının çözümü ve bir arada yaşamın koşullarını oluşturacak yeni ve demokratik, çoğulcu, katılımcı bir Anayasa yapmak yerine basit, dar, uygulanırlığı mümkün olmayan maddeler içerir şekilde ve kendi isteklerine uygun maddeler koyarak değiştirmek bu toplumu ve bu değişim isteğini baltalamaktır. Üstelik de bu değişikliği pratikte uygulanırlığı mümkün olmayan “12 Eylül cuntasıyla hesaplaşma” sloganına oturtmak da toplumu aldatmaktan ve değişim isteğini törpülemekten başka bir şey değildir.
 
12 Eylül cuntasıyla hesaplaşılıyor, değişimler yapılıyor gibi sahte bir olguyla karşı karşıyayız. Daha şimdiden Başbakan “12 Eylül ile hesaplaşıyoruz, 12 Eylül anayasasını değiştiriyoruz” demektedir. Bu yanılgıya ve aldatmacaya EVET demeyeceğiz.
 
AKP; solcularla, Alevilerle, Kürtlerle, işçilerle, ötekileştirdikleriyle hesaplaşmakta, hesaplaşmanın zeminini hazırlamaktadır.
 
Ergenekon diye açtıkları davada esas sorgulanması gereken ve bu ülkenin karanlık döneminde imzaları bulunan Tansu ÇİLLER, Mehmet AĞAR, Necdet MENZİR gibi onlarca isme dokunulmuyor. Toplumun çete olduğunu bildiği bir takım isimlerin yanına muhalifler eklenerek susturuluyor. Asıl 12 Eylül darbecileri ve esas Ergenekoncular, çeteler, AKP hükümetince korunup kollanıyor. 12 Eylül darbesini, cezaevleri katliamlarını, işkenceleri, köy yakmaları, yargısız infazları, gözaltında kayıpları, Sivas katliamını, Maraş Katliamını, Çorum katliamını, Malatya, Gazi, Ümraniye katliamını yapan esas o Ergenekonculara ve bağlantılarına dokunulmuyor.
 
Bütün bunlarla beraber bu referandumla toplumun topyekûn Anayasa değişikliği talebi kısıtlanacak, değişim talebi rüzgârı ve heyecanı kesilecektir.
 
Bunun için bu güdük anayasa değişikliğine HAYIR diyerek topyekûn değişiklik talebimizin önünü açalım.
 
Alevilerin pirlerinden olan Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi ‘’Bozuk düzende sağlam çark olmaz’’ bu bozuk Anayasanın üzerine tamir bakım tutmamaktadır. Toplumun değişim ve demokratlaşma isteği topyekûn yeni bir Anayasa olmalıdır. O yüzden hangi madde gelirse gelsin toplumun heyecanı ve talebi güdük değişikliklerle harcanmamalı ve hangi değişiklik gelirse gelsin topyekûn demokratik bir Anayasa yapılıncaya kadar HAYIR denilmelidir.
 
O yüzden biz Aleviler, Pirimiz Pir Sultan’ın dediği gibi davranacağız. 12 Eylül cuntasının getirdiği, İslamcıların sarıldığı ve nemalandığı bu bozuk düzen Anayasasına yapılacak her türlü yandaşça yapılan tamir ve bakıma HAYIR diyeceğiz.
 
Demokratik, çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü yeni bir ANAYASA isteğimizden vazgeçmeyeceğiz.
 
Ali KENANOĞLU | Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkan
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git