|
|
İlhan Selçuk'la 'Yürümek'Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: A.Ulak | 23 Haziran 2010 07:05:43 Aydınlanmanın savaşçısı, çınarı, Cumhuriyet Gazetesinin Başyazarı İlhan Selçuk için bugün İstanbul'da törenler düzenleniyor. İlhan Selçuk, yarın öğlen, Hacıbektaş'ta, ağabeyi Turhan Selçuk'un yanında, Mahsuni Şerif'in mezarı ile Âşık Veysel, Pir Sultan Abdal ve Yunus Emre'nin heykellerinin bulunduğu Çilehane bölgesindeki Yıldızlar Mezarlığı'nda defnedilecek. Bugün yayınlanan yazılar içinden sizin için Cüneyt Arcayürek'in yazısını seçtik. Uğurlar olsun...
İlhan Selçuk’la ‘Yürümek’ Kimi zaman kâğıt sıkıntısı, para sıkıntısı, ilan sıkıntısı çekerdik. Kimi zaman gazetenin basımı, dağıtımıyla ilgili sorunlar. İlhan’ın son 20 yılı Cumhuriyet’i yaşatmak için her engele, her baskıya direnmek, karşı çareler aramak ve engellerle, baskılarla, savaşımla geçti. Her bunalım ortasında, çarelerin tükendiğini sandığımız günlerde İlhan’ın iradesi olaylara egemen olur ve: “Yürümeye devam” der, bir anda karamsarlıktan aydınlığa çıkmış gibi yine şevkle, heyecanla çalışmaya devam ederdik. Onun dilinde yürümeye devam etmek, koşullar ne olursa olsun karamsarlığa kapılmadan, engelleri aşmak, demekti. Her şeye karşın bugün ayakta durabiliyorsa Cumhuriyet; bu sonucu İlhan’ın 20 yıl usanmadan, kırılmadan sürdürdüğü savaşıma borçludur. *** 1991 Kasım ayında bugün fikir ayrılığı diye anılan ve anlatılan olaylar patladığında gazeteden İlhan Selçuk ayrıldı. İlhan ile birlikte Oktay Akbal, Ali Sirmen ve Uğur Mumcu ve pek çoğumuz da. 1992 Mart’ında İlhan gazeteye döndü. Hepimiz gazeteye döndük. Şimdi kimileri 1991 Kasım ayını kendi hesabına anlatıyor ama… 1992 Mart’ında nasıl bir gazete bıraktıklarını, gazeteye döndüğümüzde nasıl bir gazete bulduğumuza değinmiyorlar. 100 binin üzerindeki tiraj 30 binlerde. Kasa tam takır kuru bakır! Maaşlar zorlukla ödeniyor. Ayda yüz bin, iki yüz bin lira alırsak seviniyoruz. O koşullarda Ankara’da mücadeleyi bir gün olsun bırakmayan İlhan Selçuk’la gazeteyi kurtaracak bir ana para bulmaya çalıştık. O günleri yaşayan bir arkadaşımız; “İlhan Selçuk daha hayattayken, onunla ilgili tüm duygu ve düşüncelerimi herhangi bir sansür uygulamadan olduğu gibi yazdım” diyor dün yazısında. Laik Cumhuriyeti, Atatürkçü düşünceyi ve aydınlığı savunan yazılarının altında bile cuntacılık, darbecilik arayan Hasan Cemal’e, İlhan Selçuk; tek bir gün olsun ne yazılarında ne de özel söyleşilerimizde kınayan, şudur budur içeriğinde tek bir cümle yazmadı, söylemedi. Zira İlhan’ın kocaman bir yüreği vardı; affederdi! Ara sıra Cumhuriyetle yaşıt Cumhuriyet gazetesinin tarihini yazacağından söz ederdi. Cumhuriyet tarihine, Cumhuriyet gazetesinin varoluşundan son günlere kadar yaşanan olayların ve kimilerinin gerçek kimliğine ayna tutacaktı ama yazamadı. *** Oktay Ekşi, övgüyle söz ettiği İlhan’la ilgili başyazısında Selçuk’u gerçek yönleri ve yüzüyle anlatıyor. “Gazetenin iç düzenini şahsi otoritesiyle korudu. Çünkü okuyucuları gibi gazete çalışanları da ona her zaman güven duydular” diyor. Evet İlhan Selçuk, gazetenin İlhan Ağabeyi idi. Melih Aşık, Selçuk gerçeğini yazıyor: “İktidarlar onu hiç sevmezdi. Çünkü O; Cumhuriyet’in, demokrasinin, laikliğin, aydınlığın yılmaz savunucusuydu. Paraya, pula, iltifata teslim olmazdı. Bir dostunun deyimiyle ‘İlhan Selçuk için onurlu, dürüst, haysiyetli, demokrat, devrimci gibi sıfatlar sıralamaya gerek yok.Tüm bu sıfatlar için bir İlhan Selçuk demek yeter’di.” *** İlhan Selçuk, Cumhuriyet’teki “Pencere”sinden 8 Nisan 1962 tarihinde yayımlanan ilk yazısında yaşamı boyunca değişmeyen İlhan Selçuk’u anlatıyor: “Her insanın penceresi kendine benzer. Atatürkçülerin penceresindeki mimaride devrimlerin çizgisi vardır. Atatürk devrimlerinin Türkiye’ye açtığı pencerede ne ahşap ev penceresindeki kafesler ne saray penceresinde ağır perdeler ne konak penceresindeki pancurlar ne tapınak penceresindeki vitraylar vardır. Atatürk’ün Türkiye’ye açtığı pencereden ışık düpedüz girer… Aklın ışığı.” 46 yıl sonra 19 Şubat 2008 “Türkiye Cumhuriyeti Başkalaşıyor” başlıklı yazısında “Demokrasi nedir?” diye soruyor ve yanıtlıyor: “Demokrasi, laiklik temelinde akılcı yöntemlerle tartışıp doğruyu aramanın siyasal rejimidir. Peki, insanların akıl değil dinciliği politikaya alet ettikleri bir toplumda demokrasi nasıl yürüyecek? Türkiye’deki tüm göstergeler son yıllarda insanın ve toplumun dincilik yolunda başkalaştığını vurguluyor. Evet, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti başkalaşıyor. Pek ne olacak? Başkalaşmaya direnebilirsek … Değişime açılabilirsek.. Türkiye kurtulur.” *** Bu ve buna benzer yüzlerce yazıya imza atan, inançlarından bir gün olsun ödün vermeyen İlhan Selçuk’u dinci, yandaş ve Fetocu medyanın hayırla anması beklenmezdi. Birtakım dokundurmalarla çirkin yüzlerini dün de sergilediler. Oysa İlhan Selçuk’lar çizdiği yolda yürümeye devam ediyor, edecek! “Ama bir itirazım var. Her şey değişir. İnsan ve toplum… İnsan da değişir… Toplum da” diyor İlhan Abi. Değişir mi İlhan Abi? CÜNEYT ARCAYÜREK | Cumhuriyet Gazetesi
Yorumlardeniz kizi
{ 23 Haziran 2010 07:37:15 }
Aydınlanmanın Bilgesi, diyorlar senin için Sevgili İlhan Selçuk... Ne de güzel bir tanım... Hem akıldan hem yürekten kopup gelen ve sana bu kadar ama bu kadar uyan, böylesine hakedilmiş bir tanım...
Diğer Sayfalar: 1. Yaşadığın arılıkta, yansıttığın aydınlıkta, fazlasıyla hakettiğin güzelliklerle, hep ama hep aşkla kal. Hayatımın bir çınarıydın. Hep bir çınarı olacaksın. deniz günal
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|