|
|
CÜRUFKategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 05 Haziran 2010 03:15:56 Shakespeare'in Venedik Taciri adlı oyununun baş karakteri Shylock diye Venedikli bir Yahudi tacirdir. 14. ve 15. yüzyıllarda güçlü olan Venedik kent yönetimi kentteki Yahudileri dökümhanenin olduğu ve dökümhanenin atığı cürufun döküldüğü bir bölgede yaşamaya zorlamış ve "Ghetto" sözcüğü İtalyanca cüruf anlamına gelen "Ghetor" sözcüğünden türemiştir.
Aynen “Cehennem” sözcüğünün Kudüs yakınındaki Hinnom Vadisindeki çöplüğün adı olan “Gehenna”dan türediği gibi. Tarihte en çok bilinen Ghetto Varşova Ghettosu’dur. 1939’da Alman işgaline karşı koyan Varşova 3 hafta içinde düşmüş, ardından kentte yaşamakta olan ve kent nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan 400,000 Yahudi 3,5 metre yükseklikte, üstü kırık cam ve dikenli telli duvarlarla çevrili daracık bir yerde yaşamaya zorlanmıştı. Süregiden savaş sırasında yiyecek vesikaya bağlanmış, Almanlara günde 2619 kalori, Polonyalılara 1669 kalori, Ghetto’daki Yahudilere 220 kalori sağlayacak kadar yiyecek verilmiştir. Açlıktan ölenlere bir de kötü koşullardan kaynaklanan tifo ve tifüs salgınından ölenler eklenince 1941 Nisanına varıldığında Ghetto’da ayda yaklaşık 6000 kişi ölmekteydi. 1942’de alınan “Nihai Çözüm” kararı ile Ghetto’daki Yahudilerin 300,000’i Treblinka ölüm kampına gönderilmiş, kalan Yahudiler başkaldırmış ve 19 Nisan 1943’te Alman SS birlikleri tarafından bastırılan isyanda resmi rakamlara göre 56,065 kişi öldürülmüş ya da Treblinka’ya yollanmıştır. Eğer o dönemde yaşıyor olsaydınız ve elinizde herhangi bir olanak bulunsaydı Varşova Ghetto’sunda hayatta kalmaya çalışan Yahudilere elinizden geldiğince yardım etmeye çalışmaz mıydınız? “Ben Yahudi değilim, bırakın ölsünler” mi derdiniz? Bir fikir vermesi açısından, Sydney’in Blacktown belediyesi 247 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Gaza Şeridinin alanı 360 kilometrekare ve burada 1 milyonu 1948 Arap-İsrail savaşının ardından yurtlarını yitiren mültecilerden ve bunların çocuklarından oluşan 1,5 milyon insan yaşıyor. 1,5 milyon insan! Arap değil, Müslüman değil, şeriatçı değil, insan! 2005’te İsrail Gaza’dan çekilme kararı almıştı ancak BM, İnsan Hakları örgütleri ve birçok sivil toplum kuruluşu Gaza şeridini halâ İsrail işgali altında kabul ediyor. 2006’daki demokratik Filistin seçimlerini Hamas (Harekât-ı Mukavemet-i İslâmiye) kazandı ve 2007’de Fatah ile çarpışarak Gaza şeridinin kontrolünü ele geçirdi. 1988’den beri Hamas’ın hedefi İsrail devletinin ortadan kaldırılarak bir Filistin İslam Devletinin kurulmasıdır. İsrail haklı olarak Hamas’ı İsrail’i yok etme amacı taşımakla suçluyor. Hedef bu olunca Hamas, Yahudi düşmanlığını meslek edinmiş İran mollaları gibi yönetimlerden de destek buluyor. Gaza’dan İsrail’e yapılan ortalama günde 200 roket saldırısının ardından 2008’de İsrail Gaza’ya saldırdı ve o günden bu yana Gaza’yı abluka altında tutuyor. Hamas Gaza halkına sağladığı sosyal hizmetler nedeniyle ve yöneticileri kendi ceplerini doldurmadığı için Filistin halkı arasında oldukça büyük destek (yüzde 62) görüyor. Birçok kaynak Hamas’ın FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) ve Fatah’a karşı, Filistinlileri bölmek amacıyla İsrail tarafından yaratıldığında birleşiyorlar. 12 Şubat 2007’de o zamanki İsrail başbakanı Ehud Olmert Hamas’ın şimdiki İsrail başbakanı Netenyahu tarafından kurulduğunu belirtmişti. Hamas ve Hamas’ın askeri örgütü İzzettin Kassam Tugayları Avustralya, Kanada, Avrupa Birliği, İsrail, Japonya, Ürdün, Norveç, İngiltere ve ABD tarafından terörist örgütler listesine alınmış bulunuyor. Terör yöntemleri kullanan hiçbir örgüte destek verilmemesi gerekir. Hele bir örgüt terör yoluyla bir şeriat devleti kurma emelindeyse. Ancak!... Gaza şeridinde yaşayan 1,5 milyon insan var ve bu insanlar İsrail’in ablukası yüzünden sıkıntı içindeler. Birçok ülkeden gönüllü, Hamas’ın ne olduğuna bakmaksızın bu 1,5 milyonun sıkıntılarını bir nebze olsun giderebilmek için bir yardım filosu göndermişse bunu alkışlamak gerkmez mi? Yok, neymiş efendim, Başbakan Erdoğan bunu kendi politik amaçları için desteklemiş, yok İslâm dünyasının liderliğine oynuyormuş, yok Kemal Kılıçdaroğlu’nun yükselişine karşı iç gündemi saptırmak için bunu tezgâhlamış, yok PKK’nin terör saldırılarına bu kadar tepki göstermezken Araplar yüzünden İsrail’le bozuşmamalıymışız, yok İsrail’den neden izin alınmamış, yok efendim gemidekiler aslında şeriatçılarmış, şehit olmak için bile bile çatışmaya girmişler, gemide topluca namaz kılanları görmemiş miyiz, neymiş efendim Türk gemisine neden Komora bayrağı çekilmiş falan… Bunların hepsi ya da bir kısmı doğru gözlemler ya da eleştiriler olabilir ancak değişmeyen gerçekler var. İsrail insanî yardım taşıyan sivil gemilere uluslararası sularda askerleriyle saldırmış ve 9 kişiyi öldürmüş, birçok kişiyi yaralamıştır. İsrail gemideki insanlarda silah bulunduğunu iddia ederken gemilerde bulunan –ve Arap ya da Mislüman olmayan- tanıklar İsrail askerlerinin saldırıya geçtiklerini, gemidekilerin de ellerine ne geçerse, bunlarla kendilerini savunduklarını anlatıyorlar. İsrail bile gemilerle Gaza’ya silah götürüldüğünü iddia edemiyor. Öte yandan Varşova Ghetto’suna Almanların sınırlı kaloride yiyecek sağlamaları gibi Gaza’ya yiyecek gönderdiklerini söylüyorlar. İsrail’in var olma hakkını ne Hamas, ne de İranlı mollalar sorgulayabilir ya da İsrail’i yok sayabilir. İsrail’in kendisine yapılan saldırılara karşılık verme hakkı elbette vardır ama 1,5 milyon insanı ablukaya alıp topluca cezalandırmaya hakkı yoktur. Bu insanlara yardım götüren gönüllülere karşı şiddet kullanmaya ise hiç mi hiç hakkı yoktur. “Bütün dünya zaten bize düşman, ben bunu yapsam da yapmasam da ne fark eder” görüşündeki yöneticilerin tarih boyu ezilmiş, sıkıntı çekmiş Yahudileri temsil etmemesi gerekir. Varşova Ghetto’sunun etrafına çekilen duvarları Filistin halkının çevresine çekmesi eminim vicdan sahibi Yahudileri en az benim kadar rahatsız etmektedir. Bunlar Ahmedinecad gibi fanatik dincilerin, Yahudi düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten başka işe yaramaz. Ve bu yalnızca Yahudiler için değil, laik yönetimlerle dingin ve uygar bir yaşam sürdürmek isteyen tüm insanlar için de büyük bir tehlikedir.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|