Farkında olmadan yıldızlar aydınlatmış yaşamımı.... Belleğimdeki aralıklı pırıltılar, şimdi çok uzaklarda kalan o yıldızlardan mı?.... Binnaz ablam... Çocukluğumun en güzeli....
Hüsamettin amcamın ilk eşinden ,
Annesi tatar
Mahallemize bitişik üç sokaklı
Tatar evlerinden birinde yaşar
Annesi ölmüş
Anneannesi Sultan’la beraber oturur
Ak benizli, sevecen
Çok güzel…
Sık sık giderim,
Binnaz ablam
Sultan nine bahçedeki küçük ocağın başında;
Külleri karıştırıp ateşi bulunca
Sütlü kahve cezvesini yerleştirir
Küller arasına.
Tatarca konuşur benimle
Anlarım ne dediğini,
( Aru musun balam?), diye sorar
( Aru men) derim…
Zihni karıştığında
( Sen kumin balasısın?)
Diye sorar,
Hep ocak başında oturur…
Sarışın ve güzel bir kadınmış.
Yanakları tombul ve sarkık…
Binnaz ablam bazı akşamlar bize gelir
Beni kucağına alır havaya kaldırır
Büyüyünce sen kiminle evleneceksin?
Ne diyeceğim bilinir,
Elbette Binnaz ablamla…
Tatar evleri birbirine benzer
Geniş sokak kapısından girince
Hemen solda tuvalet
Az ötesinde ocak
Hepsinin üzerini örten sayvan.
Sokak kapısından eve giden
Arnavut kaldırımı yolun sağında
küçük bir bahçe, çiçeklerle dolu.
Birbirine bitişik iki oda
Kiremit saçakla örtülmüş sundurma.
Sundurmadan sarkıtılan iplere
Sarılmış mor- mavi sarmaşıklar,
Boğazını sıkınca ağzını açan aslan ağızları.
Odalar çivit- kireç badanalı
Küçük, tavanı basık,
Kireç kokar…
Kırımdan göç ettiklerinde
Topluca yaptırılmış evler…
Odalarda bir sedir ve bir de karyola,
Her şey tertemiz…
Tatar çocukları oyun arkadaşlarımız
Tekke içinde enek veya top oynarken…
Bazen de kavgalar olur.
Çöl fırtınasına kapılmış
Taşlar uçuşur güneşli havada.
Teneke kaplı
Sayvanımızın üstüne düşer
Tangır tıngır.
Güneş, lodos kavurur ortalığı.
Onlar bize Kızılbaş diye bağırır
Biz de,
Tatar balası
Allah belası…
Binnaz ablam
Komşularıyla pazara gider,
Sana ne alıyım ?
Kiraz !…
Dönüşte bir tutam
Turfanda…
Amcam yakında oturur,
Evli olduğu kadın huysuz
Kimseyi yanaştırmaz
Babasını görmeye gidebilir mi!?
Binnaz ablam evlenecek,
Kasap Rıza…Tatar
Sarışın, gözleri mavi, yakışıklı…
Düğün damadın evinde,
Aile kalabalık, ataerkil
Binnaz’ın evine yerleşirler.
Eniştemiz av meraklısı
Omzunda çiftesi
Yolda bir serçe sürüsü
Ateş!..
Burkuldum
Topladı gitti.
Kasap dükkanı köşede.
Sessiz, iyi huylu bir adam…
Ustam Bursalı Kani
Ondan alır köftelik kıymayı,
İşkembeyi, iri kemikleri
Yoğurur İnegöl köftesini
Karbonat ve yumurta katarak…
Ucuna huni takılmış
Kıyma makinesinden
Çekerim, hepsi aynı boyda.
Köfteler balık istifi tepside
Dükkana taşırım…
İşimi yaparken
Enişte konuşmaz
Ağzında sigara.
Binnaz ablam Şibörek yapar
Her yerde Çiğ börek derler
Ama pişmiştir…
Ablamınkilere benzemez.
Küçücük bahçesinde
Güzel çiçekler yanında
Yeşil soğanla maydanoz,
Ondan daha güzel
Yapamaz kimse bahçesini.
Eğrice ve Sıçanda
Bizim bağa gideriz;
Eğrice baharı karşılama,
Sıçan, bir çeşit dokumacılar
Dinlence günü
O gün dokunursa
Sıçan kesermiş donlukları…
İnce ince doğranmış
Yeşil soğan, maydanoz
Dilimlenmiş yumurta
Sirke, zeytin yağı…
Çalı çırpıyla yakılmış ateş
Saçta sacüstü
Tereyağı sürülmüş…
Semaver hep yanar,
Arada bir yeniden demlenir.
Ne çok çay içilir!..
Binnaz ablamı alırız mutlaka
Onun olduğu yer hep neşeli…
Ablamın çocuğu yok
Amasya’dan anası ölmüş
Bir kız aldılar, Serpil...
Altı yaşında…
Serpil büyür, evlenir
Kızı olur…
Başka eve taşınırlar.
Binnaz ablam çocukluğumun
En güzeli…
Enişte ölür
Serpil eve döner eşinden ayrı
İşi var, bir de çocuk…
Merzifon’a gittikçe görürüm
Ayrılırken minderin altına
Sıkıştırırdım gizlice,
Ne vereceksem…
Eline versem almaz.
Kapısı herkese açık
Sevgi dolu
Hepimize düşkün…
Sevgili Amcacığım yazını okurken benim de gözümüm önünden geçti Binnaz teyze ve kasap Rıza amca gazete kağıdı satardım Rıza amcaya o zamanlar gazete kağıdına sarılırdı paketler 3-5 harçlık verirdi babam ona yaptırırdı sucukları nerde şimdi o sucuklar eline sağlık sağlıkla kal yeğenin Ünal.