![]() |
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Babamın atı
![]() Öptüm kara gözlerinden Ne olur ölme, dedim Duyamadı… BABAMIN ATI ![]() Kent dışına çıktığında O ata biner, Hacıbektaş’a gidip aylarca kaldığında da… Yolunu gözlerdim gelecek diye Gelmez, gelmez, gelmezdi… Sanki bir ömür beklemişim gibi, Hiç gelmeyecek!.. Geldiğinde de inanamazdım! Beni eğerin üstüne, kucağına Alıp mezarlıkların arasında At koşturduğunda Gerçekleşirdi geldiği… Doru, ufak tefekti atımız… Tek başıma ben binebilirdim ona. Ahırdan çıkartır Eyersiz biner mezarlığın kıyısına Götürürdüm otlatmaya, Usluydu. Bazen de Haydar ağabeyimle Marınca yönündeki Bağların arasında otlatırdık. Yine bir gün Ahırdan çıkarttım, gemini taktım Bindim Otlatmaya götürüyorum. Köylü derdik bir oğlan vardı Bizim sokakta Elinde boş bir su tenekesi Peşime düştü Durmadan vuruyor tenekeye Elindeki sopa ile… Yapma diye bağırıyorum Dinlemiyor. At ürktü, koşuyor Zapt edemiyorum Mezarlığa saptı Koca koca mezar taşlarının arasından Dörtnal gidiyor, Sıkıca yapıştım yelelerine Mezarlığı aştık, Bir iniş var Hemen sonra Gübre yığınının üzerine düştüm. ![]() Göğsümde bir sancı… Başka bir şeyim yok Mezarlıkta düşmediğime şükrediyorum. Köylü kaçtı gitti… At biraz ilerde durmuş Bana bakıyor… Yerden kalktım ama Kaburgamdaki sancı artıyor… Atı yedekledim eve döndük. Köylüyü ele geçirsem yandı… Kıvranıyorum Zehra annem fark etti. Attan düştüm!... Komşumuz Karatepeli var, çıkıkçı Ona götürdü Kadın parmaklarını bastırdı Sancı fena halde acıya döndü, Kaburgalarımdan biri kırık… Yumurta yakısı … Göğsümü sıkıca sardı Nefes aldıkça batıyor. Uzun sürdü iyileşmem. Atımızı büyük ağabeyimle Bağlar arasındaki Çimenliklere götürdük Kıyır kıyır çimleri Yedikçe çimenlerin Nefis kokusu yayılır Sırtüstü yatar tek tük geçen Ak bulutları izlerdim Attan gelen kıyırtıdan başka Hiç ses olmazdı Sessizlik ve çim kokusu Soluğumda… O yaz tatilinde Bankanın yanındaki Kahveci Kazım’da çırak… Çay bir, elli bir diye bağırdığımda Usta bir kahve ve bir çay yapardı. Bir soprano gibi çıkardı sesim. Bahtiyar amcam Birkaç gün önce Bankada çalışan memurlardan Sabri adında birine vermişti Babamın atını, Köylere gidecekmiş banka için Atı getirmiş, Bankanın önünde duruyor Direğe bağlı Bunu eve götür, dedi Bahtiyar amcam… Doru atın keyfi yok Süklüm püklüm Başı öne eğik bekliyor. Anladım bir pislik olduğunu… Banka memuru Sabri Atın yanında yok Hayvanı fena koşturmuş Terli terli su içirmiş, At dinlenmeden su verilmezmiş. Çatlatmış atı… ![]() Bin üstüne dedi Bahtiyar amcam Eğeri üstünde… Çarşıdan geçtik yavaşça. Pazar yerini de geçtik Atım halsiz Arada bir duraklıyor… Durdu, indim. Yedeğime aldım Adım atacak hali yok. Yokuş başını geçtik Kiliseden aşağı iniyoruz Yolun üstünde durdu, yere oturdu Ne yapacağımı bilemiyorum Yoldan gelen giden yok Bekliyorum biraz güç toplasın diye Boynuna sarılıyorum Kalk kara gözlüm Bahar geldi bak Bağlara gidelim… Ne kadar bekledim? Haydi kalk gidelim, Ölme ne olur!.. Kalkmasına yardım ettim Kalktı, isteksiz Yürütmeye çalışıyorum Gem elimde, önden çekiyorum. Dinlene yürüye eve vardık. Anamın avlusuna bağladım. Haydar ağabeyime koştum, İplik boyuyor dokumacı için Elleri boya, kara... Hemen işini bıraktı Ellerini yıkadı ... Ağabeyim benden beş altı yaş büyük… Veterinere gidecek atı bana verip Eve gönderen de cahil… Ağabeyim nerden bilecek ne yapacağını!.. Tek aklına gelen atı koşturmak Öyle bir şey duymuş… Mezarlığın arkasındaki boş tarlaya gidiyoruz Atın üstüne binip kamçılıyor Zavallı atın yürüyecek hali yok ki Nasıl koşacak?!.. Onları gördükçe ölüyorum… Ağabeyim yoruluyor Vazgeçiyor… Eve getirip ahıra bağlıyor… Ertesi sabah baktığında Atımız ölmüş… Sabri kaçıyor bucak bucak Bedeli isteniyor birkaç kez Hep ödeyecek!... Adam pişkin... Babam atsız artık… Bir daha atı olmadı… Ezilmiş çayırların Kokusunu alarak Sırt üstü uzanmış Yeşillikler içinde Doru atımızı izlemek Düşlerde kaldı…
Yorumlarnilgün karababa
{ 31 Ağustos 2010 03:49:05 }
annem der ki; yaradan bazılarına cüzdan bazılarına vicdan vermiştir.
kızım biz vicdanlı olanlardan ve unutamayanlardanızdır. sanmaki bu çok kötü bir şeydir, değildir değil olmasına da, bu duyarlılıkla yaşamak, bu dünyada yalnız kalmaktır. ama bu yalnızlık öyle zengin bir yalnızlıktır ki, sen bu zenginliği yaşa diye orda, o varlıklarla seçilerek dünya''ya gelmişsindir. kaldı ki öyle olmasa Doru atı da benim at''ım olamazdı. rahatsız etmeyin bizi; Doru kıyır kıyır ot yerken mavi gökyüzüne sevgilerimi gönderiyorum. Pınar Özkan
{ 21 Nisan 2010 02:45:15 }
Doru atın öyküsü hüzünlü, resimler muhteşem...hayvanlarimiz... yasamimizin sevgi kaynaklari, mutluluğu....
Diğer Sayfalar: 1. Keşke ben de hayvanlarımın resimlerini yapabilseydim....mutlulugun resmini... ![]()
Yorum Yazın
|
![]() ![]()
| Tüm Yazarlar |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|
![]() |