|
|
Unuttular ve tarihe gömdülerKategori: Kültür/Sanat | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 23 Mart 2010 08:18:49 Yarattığı tüm kurumlar,kendi varlık nedenleri olan kurucularına ikinci bir oylumlu araştırmayı 100.yıl anısına yayınlatmaları, yeni disiplinlerarası platformda ismiyle yeniden gündem oluşturmaları, değerlendirmeleri silbaştan tanımlanmaları / tartışılmaları, 100. yılda Osman Hamdi'yi kitaplaştırarak, sergileştirerek, panelleştirerek topluma hediye etmeleri olmayacak iş midir?
Osman Hamdi Bey, konu başlıklı sergileri,retrospektifi bu sene açmayacaklarsa ne zaman açacaklardır? Müze depolarında duran,durdukça eriyen o tabloların çürüyerek yok olmasını mı bekliyorlar? Kımıldayın efendiler! Yalnız tablolar erimiyor;zihinlerde erozyona uğramış,tozlanmış/örümceklenmiş. Adam sendecilik mi,tembellik mi yoksa,kapasitesizlik, parasızlık veya yetkisizlik mi? Kadrosuzluk,yetersizlik,devlet kurumlarındaki bürokrasi,atıl duran beyin gücü ya da talan edilen milli servet Her neyse; vatan sizden iş bekliyor beyler Osman Hamdi Bey'in ölümüyle ilgili yazdıklarımızın nedeni vardı. Türkiye sanat ortamının dışa bağlı ve rantiye dokusuna dört yazı boyunca gönderme yaptık.Picasso,Matisse,Rodin sergileriyle ayağa kalkan müstemleke basını sessizdi. Müteşekkir pişekarlar topluluğu işbaşındaydı ;koro şefinin 'sus' işaretiyle kırmızı ışık yandı,beklemeye geçildi. İşimiz olmayan Batı dünyasının önemli figürlerini her vesileyle dile getiren, yıldönümlerini yazı vesilesi kılan kültür dünyasının besleme cambazları,yalaka aydınları yine müthişti. Herkes,meydanlar,okullar,müzeler/özel müzeler,tüm sanat camiası susmuştu. Ölü toprağı serpilmiş kurumlarımıza dikkati çeken makalelerde,bu kurumların memurlarına maaş üreten çatılar olmasının ötesinde hiçbir değeri olmadığını ağır ifadelerle yazdık;kılları kıpırdamadı. Bundan sonra Resim Heykel Müzeleri'nden çalınan ,sahteleriyle değiştirilen tablo rezaletleri ortaya döküldü. Bu yurdu gerçekten seven izleyicilere,sanat dünyasına, bundan önce yazdığımız dört Osman Hamdi yazısını bir kere daha dikkatle okumalarını öneririz. Medya ve Gazete mecrasında, en iyi sınavı gene Cumhuriyet Gazetesi Kültür Sayfası verdi. Caravaggio'nun 400.ölüm yıldönümüyle ilgili,Celal Üster bu hafta Cumhuriyet Kitap ekinde şunları söylüyordu. "Yazarların, düşünürlerin, sanatçıların doğum ve ölüm yıldönümleri, onların yapıtlarını, düşüncelerini, sanatlarını yeniden gözden geçirmek, kitaplarının yeni eleştirel basımlarını yapmak, onları yeni kuşaklara anımsatmak ya da tanıtmak için iyi bir fırsattır. Örneğin, bugünlerde, resim sanatının barok ustası Caravaggio'nun ölümünün dört yüzüncü yılı dolayısıyla, başta İtalya olmak üzere çeşitli ülkelerde sanatçının yapıtlarına yeni yaklaşımlar getiren sergiler düzenleniyor, yaşamı ve sanatını yeniden yorumlayan kitaplar yayımlanıyor. Genç kuşaklardan binlerce insan, Caravaggio'nun Avrupa ve ABD müzelerindeki yapıtlarını bir arada görme olanağı bulunuyor; birbiri ardı sıra yayımlanan sanat kitapları, yaşamöyküleri, Caravaggio'yu 21. yüzyılın gündemine taşıyor. BİZDE ÖNEMSENMİYOR Bu tür yıldönümleri bizde nedense pek o kadar önemsenmez ya da sıradan, tekdüze, en küçük bir çağdaş bakış açısı içermeyen anmalarla geçiştirilir genellikle. Oysa, sözgelimi, Türk resminin klasikleri, ne bileyim, Halil Paşa, Süleyman Seyit, Osman Hamdi, giderek İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Nazmi Ziya, vb. gibi ressamların yıldönümleri böylesi yaratıcı sergilerle, yeni yorumlar getiren kitaplarla değerlendirilse kötü mü olur? Ustaların yalnızca devlet müzelerinin ve büyük kurumların koleksiyonlarındaki tabloları değil, özel koleksiyonlardaki yapıtları da yeni bakış açılarıyla seçilerek, çağımızın olanaklarından yararlanan sergilerde özel başlıklar altında bir araya getirilse; kimi sanat tarihçilerinin basmakalıp görüşlerinden sıyrılmış, yepyeni, bambaşka bakış açıları içeren kitaplar yayımlansa, belki de resim sanatımızın ustalarının yapıtları yalnızca sanat piyasasının ilgi odağı olmaktan bir ölçüde çıkar, gerçek anlamda sanatın odağı olarak gencinden yaşlısına toplumun gözleri önüne gelir. En azından yıldönümlerinde gündeme getirilebilecek böylesi yeniden değerlendirmeler, özellikle devlet müzelerinin karanlık depolarını yeniden gün ışığına çıkaracağından, son olarak Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde ortaya çıkarılan soygun türünden rezilliklerin de önüne geçebilir." OSMAN HAMDİ BEY'İN ÖLÜM GÜNÜ 24 ŞUBAT'TA ŞÖYLE YAZMIŞTIK Türkiye tarihidir mevzubahis olan: Doğrusu yanlışıyla Osman Hamdi Bey'i anmak bir güne,bir haftaya sığdıralacak küçük bir olay değildir. Arkeoloji,müzecilik,Sanayi-i Nefise Okulu ve Türk ressamı olarak dört kurumun kurucusudur ki,şayet bu kurumlar ölü değil,yaşayan/canlı organizmalarsa , dört koldan anılmayı elzem kılar. Tüm bu kurumların geçmişleriyle muhakemeleşmesi, batılaşmak,uygarlaşmak adına emperyalizmle ve tepeden inmecilikle bir tarih hesaplaşması, hem Osman Hamdi ideolojisiyle hem de kurumsal misyonlarıyla dürüstçe yüzleşmelerini gerektirir; Troia-Schliemann'ın bakiyesi halen canlıdır. Tarihi yazan muzaffer kolonyalistle bir mutabıklaşma yapmadan,üzerimizdeki günahlarla/sevaplarla,ağırlıklarla ilerlemek mümkün olmaz. Eskihisar'a kaldırılan iki piknik otobüsü, onu sevgiyle anmak isteyenlerin, anısı önünde saygıyla eğilenlerin,kendi yazılı tarihinin oluşturulmasını bekleyenlerin vicdanlarını rahatlatmaz. Bütün dünyada bu çapta kurucu önderlerin 100.yıl kutlamaları aylar önceden programlanır, planlanır,sempozyumlar,paneller,bildiriler yayınlar,kitaplar, sergiler medya desteğiyle günlerce sürer... Ufukta görülen, saatli Alman treni gibi dakik bir anma reçetesi, 9 açılış ve saygı duruşu, 9.30-10 çay molası,12 öğle yemeği talimathanesi çerçevesinde yasak savıcılık dedik ve yanılmadık. Tüm yapılan Yıldız Konferans Salonu'nda saat 14'te başlayıp yarım günde yapılacak konuşmalardan ibaretti. Konuyu hatırlayan medyanın başlıkları ve genel adet üzere tekrar eden hiçbir anlam içermeyen metinleri ise başlı başına bir faciaydı; oralara girmiyoruz. 24 Şubat'ta ,doğumunun 100. yılında Osman Hamdi Bey elbirliğiyle bir kere daha öldürülmüştü... Başından beri diyorum ki,önemi,değerinin ötesindedir.İlgili entelijansiya,çoğu olduğu gibi bu defa da bizimle aynı fikirde değil. Tablolarını,büstlerini,yaptığı eserleri baş köşelerde taşıyanlar,o eserlerin içinde karınca misali dolaşanlar şu ana kadar,herzamanki derbeder,kadir bilmezlikleriyle, umarsız savruk bir ilgisizlik içindeler. Vazgeçtik değerini önemseyen özel haneleri,tüzel kişiler aldıklarını haketmek adına, Osman Hamdi'nin kurduğu kurumlar, şayet unutmadılarsa ölüm gününde bir dakikalık saygı duruşu,bir toplantı, bir sergi vd. düzenler diye düşünüyorum. 24 Şubat günü Osman Hamdi Bey'in 100. ölüm yıldönümüdür. OSMAN HAMDİ BEY’İ ANMAK Türkiye tarihidir mevzubahis olan: Doğrusu yanlışıyla Osman Hamdi Bey'i anmak bir güne,bir haftaya sığdıralacak küçük bir olay değildir. Bütün dünyada bu çapta kurucu önderlerin kutlamaları aylar önceden programlanır, planlanır, paneller, bildiriler yayınlar sergiler medya bilgilendirmelerle günlerce sürer. Osman Hamdi'nin şahsına yönelttiğimiz tüm eleştirilerimize rağmen ,Türkiye'de güzel sanatların başlama noktasındaki bu önemli kültür adamının yaptığı işlere,veya yanlış yaptıklarına (ki bu da önemli bir tartışma konusu olarak vardır) cüssesine uygun saygı gösterilmemesi bizi üzmektedir. Günümüzde acemi ressamlara, tuğla kadar ağır incelemeler çıkarılmaktadır. Bugüne kadar yapılan çok sınırlıdır. Osman Hamdi başlıklı sanat tarihçisi Mustafa Cezar'ın kitabı, Adnan Çoker'in broşürü ,bir,iki araştıra,makale vardır ki anılmaya değer; Gerisi laf-ı güzaf.. Yarattığı tüm kurumlar,kendi varlık nedenleri olan kurucularına ikinci bir oylumlu araştırmayı 100.yıl anısına yayınlatmaları, yeni disiplinlerarası platformda değerlendirmelerle silbaştan tanımlanmaları/tartışılmaları,100.yılda Osman Hamdi'yi kitaplaştırarak hediye etmeleri olmayacak iş midir? Osman Hamdi konu başlıklı sergileri,retrospektifi bu sene açmayacaksaklarsa ne zaman açacaklar. Müze depolarında bekleyen o tabloların çürüyerek yok olmasını mı bekliyorlar. Adam sedecilik mi,tembellik mi yoksa parasızlık veya yetkisizlik mi? Her neyse; vatan sizden iş bekliyor beyler. Felsefecilere,sosyolog ve eleştirmenlere yeni konu başlıkları vererek tartışmayı başlatması için yürek mi, para mı,yoksa tek başına önderlik mi lazımdır bilinmez; ki,Osman Hamdi'nin bir tablosu o kitablardan yüzlercesini finanse eder. Ayıptır beyler ; biz ne yapıyoruz diye bir şapkamızı koyup önümüze düşünelim.. Eskihisar'a kaldırılan iki piknik otobüsü, onu sevgiyle anmak isteyenlerin, anısı önünde saygıyla eğilenlerin,kendi yazılı tarihinin oluşturulmasını bekleyenlerin vicdanlarını rahatlatmaz. Umut ediyorduk : Gerçi toparlanmak için daha bir hafta var ; Osman Hamdi kaç güne sığar,biçtikleri elbise nedir,nasıl uygun görürler Allah bilir diyorduk ki, Gebze Belediyesi'ne havale ettiler,Unesco,MGSÜ,Müze yapacak aklımızda dediler; olmadı. Sonunda yarım güne sığdırdıkları bir müsamere ilanı çıktı ortaya. 24 Şubat'a geldik. Bugün kurduğu tüm kurumların internet sayfalarında ekran bomboştu. Ölümünün 100. yıldönümünde Osman Hamdi Bey unutulmuştu... NENA ÇALİDİS İSE,İTALYANLARIN CARAVAGGIO KUTLAMALARINI ANLATIYOR Ölümünün 400. yılında İtalya'da pek çok Caravaggio sergisi açılıyor.17. yüzyılın bu ünlü ressamını, kendisinden sonra gelen ve ondan etkilenen diğer sanatçılarla birlikte anan sergilerin ilki Roma'da açıldı: Francis Bacon ve Caravaggio Işık ve gölge ustası Caravaggio, ölümünün 400. yılında İtalya’da düzenlenecek sergilerin yanı sıra yaşamını konu alan bir filmle de anılacak. Milano yakınlarındaki Caravaggio köyünde doğan ve henüz 11 yaşında iken Simone Peterzano’nun yanına giderek kendini yetiştiren sanatçının sanatsal yaşamının şekillenmesinde Roma’nın önemi büyük. Bu nedenle olsa gerek yıl boyunca düzenlenecek sergilerin ilki Roma’daki Borghese Gallery’de açıldı. 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından Francis Bacon ile Caravaggio, farklı dönemlerde yaşamalarına rağmen eserlerini bir araya getiren ortak payda, insan vücudunu tasvir ederken benimsedikleri devrimci yaklaşım. 14 Caravaggio ve 17 Bacon çalışmasının yer aldığı Roma’daki bu serginin diğer bir özelliği ise vesileyle Bacon’un da doğumunun 100. yılının kutlanıyor olması. Alışılagelmiş kalıpları kıran ve kendi sanatsal dilini oluşturan sanatçı için düzenlenen ikinci büyük sergi Roma’da bulunan Le Scuderie del Quirinale’de 20 Şubat’ta açılacak. Bu dev sergi için dünyanın belli başlı müzelerinde bulunan ve zamanında bizzat ressamın kendisi tarafından gerçek olduğuna dair onaylanan tablolar izleyiciyle buluşacak. Sanatçının, Floransa’da bulunan ve dünyaca ünlü Uffizi Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan Bacchus adlı tablosu da Roma’ya getirildi. Kısa bir süre önce, İtalyan uzman Robetra Lapucci tarafından, son teknolojiler kullanarak yapılan araştırmada ressamın Bacchus tablosunda kendi portesini çizdiği ortaya çıkmıştı. Caravaggio’nun 1596-97 yılları arasında yaptığı tabloda, Roma şarap tanrısı Bacchus’ün sol tarafında yer alan cam bir sürahinin içinde bir insan figürü yer alıyordu. Kameraların yaptıkları özel zoom sistemi ile, cam sürahinin içinde bulunan bu insan figüründe, ressamın 25 yaşındaki haliyle kendi portresini çizdiği ortaya çıktı. Ressamın portresiyle ilgili ilk iddia, 1922 yılında tabloyu restore eden sanat tarihçisi Matteo Marangoni tarafından ortaya atılmış ancak tam olarak kanıtlanamamıştı. Caravaggio’nun 1601’de yaptığı, zamanına göre resim tekniği ve İsa’nın resmedilişinde bir devrim niteliği taşıyan ‘Emmaus’ta Akşam Yemeği’ tablosu Londra National Gallery’den özel olarak getirildi. İki versiyonu bulunan tabloda, çarmıha gerildikten sonra İsa’yı tanımayan iki havarisi ile karşılaşıp, onlarla ekmeğini paylaşarak havarilerinin gözlerinin ve kalplerinin açılmasına ve onu tanımalarına yol açan sahne yer alıyor. Caravaggio’nun tablosunda yer alan bu sahneyi önemli kılan unsur, İsa’nın sakalsız haliyle masanın üzerinde bulunan meyve ve yemeklerin daha sonra Hollanda’da ortaya çıkacak olan natürmort tekniğinin öncüsü bir şekilde resmedilmiş olması. Romalı aristokrat Ciriaco Mattei için 1601 yılında resmettiği bu tabloyu beş yıl sonra bu kez daha yumuşak kontürler kullanarak tekrar yaptı. Vatikan Müzesi’nden getirilen, ışık ve gölge efektlerini diyagonal kompozisyonla birleştirdiği ‘Çarmıhtan İndiriliş’ (1600 - 1604) adlı tablo, Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra haçtan indirilişini ve tabuta konuluşu tasvir ediyor. Caravaggio’nun ışığının sırrını daha yakından keşfetmek isteyen sanatseverler için özel bir atölye çalışması da düzenleniyor. Uffizi Galeri ile Palazzo Pitti Galeri’nin ortaklaşa düzenledikleri ‘Caravaggio ve Floransa’da Caravaggesque’ler’ adlı eşzamanlı iki sergi Floransa’da açılacak. Uffizi Galeri’de açılacak sergide Caravaggio’nun kendi yaptığı tabloların yanı sıra onun sanatını takip ve taklit eden sanatçıların çalışmaları da izleyici ile buluşacak. Palazzo Pitti Galeri’de ise sanatçının Floransa temalı çalışmaları gösterilecek. Rimini’de bulunan tarihi Sismondo Kalesi’nde ise ‘Caravaggio ve Diğer 17’nci Yüzyıl Ressamları’ sergisi açılacak. Usta ressamın ölüm yıldönümü etkinlikleri kapsamında tekrar basılan, Francine Prose’nin ‘Caravaggio: Painter of Miracles’ adlı kitabı 9 Şubat’tan itibaren satışa sunulacak. Yıl boyunca sanatçının yaşamı ve yapıtları ile ilgili pek çok kitap da sanatseverlerle buluşacak. Genç yaşta ölen ışık ve gölge sihirbazı yaşamının büyük bir kısmını yoksulluk içinde geçirdi. Oyun esnasında rakibine sinirlenip onu öldürmüş olduğu için hapishaneye giren ve yaşamının büyük bir kısmında kaçak olarak yaşamak zorunda kalan Caravaggio bu zor şartlara rağmen resimlerini gittiği her yere taşıdı. Ressamın zorlu yaşamı, işlediği cinayet ve iç yolculuğunu konu alan ‘Caravaggio The Search’ filmi 30 Kasım 2010 yılında Amerika’da gösterime girecek. Maureen Murphy’nin yönetmen koltuğunda oturduğu filminin senaryosu yönetmenin kendisine ve Michael Carlos Marizi’ye ait. Üç saatlik filmde ressamı Pasquale Cassalia canlandıracak. Batı,Caravaggio ve Bacon'u doğum ve ölüm yıldönümlerinde böyle anıyor.Ki bu sanatçılar Batı için ne bir başlangıç ,ne de nirengi noktasıdır. Ama Türkiye'de kurumlaşmayı başlatan ve gerçek anlamda ilk figür ressamı olan Osman Hamdi Bey'in ülke için önemi bunun ötesindedir. Peki 2010 Yılı Osman Hamdi Bey'in 100. ölüm yıldönümü; biz ne yaptık onun için? Emin Çetin Grigin | Odatv.com
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|