Bu hafta Ardahan Valisi Mustafa Tekmen'den Türkiye'de yargıya, Avustralya'nın Viktorya Eyaleti'nden hoşgörüye, dünya ateistlerinden Avrupa'nın kültür başkentine teğet geçenler...
Uzmanların 'yıkılabilir' dediği Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan Ardahan'da normal olup da aslında tuhaf olaya gelelim önce.
23 Şubat İlköğretim Okulu 15 gün önce depreme dayanıklı olmadığı için boşaltıldı. Okul ve 700'ü aşkın öğrenci, daha önce valilik olarak kullanılan binaya taşındı.
Ancak bundan sonra yapılan uygulama herkesi şoke etti. Okul, Halk Eğitim Müdürlüğü binasına çevrilip, görkemli bir açılışla faaliyete girdi.
Kadınlara dikiş-nakış gibi değişik branşlarda eğitimlerin verileceği bina, gecen cuma günü Ardahan Valisi Mustafa Tekmen, İl Milli Eğitim Müdürü Şemsettin Görgülü ve kursiyerlerin katıldığı törenle hizmete açıldı.
Vali Tekmen, 'Okul depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle emrinizle boşaltıldı. Şimdi çoğu, o öğrencilerin anneleri olan büyükleri yerleştiriyorsunuz' şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
'Depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle öğrencilerimizi feda mı ettik? 1999'da yaşanan depremin ardından neredeyse tüm binalar için güçlendirme yapılması yönünde öneride bulunuldu. Belki burası için de deprem olması halinde, güçlendirme çalışması gerekir. Şu anda mahsurlu olacağını sanmıyorum. Milletin huzurunu bozacak şeyler söylemeyin.'
İl Milli Eğitim Müdürü ise 'sıkıntı yok' dedi.
Bu yukardaki cümleyi T.C. Valisi evet evet bizleri idare eden vali kurdu. Kendisini kutluyor, Türkçeye yaptığı katkılardan dolayı müteşekkir olduğumuzu, sorumsuzluğuna rağmen bildiriyoruz…
Adana’da bir mahkûm, cezasını çekmesine rağmen 11 ay “yanlışlıkla” içeride tutuldu. Devletin 11 ay için ödediği tazminat ise 2 bin lira!
Medyanın en sevdiği anketlerdendir, “hangi kuruma ne kadar güvenirsiniz?”
Anketle ölçülen ne olursa olsun, Türkiye’de yargı, daha doğrusu halkın kafasında aldığı biçimiyle “mahkeme”, uzak durulması gereken bir yerdir. Güven olmaz, belli de olmaz, yolu düşene “Geçmiş olsun” denir.
Hemen herkes haksız yere içeri atıldığını düşünür de, gerçekten haksız yere hapse girenler de pek az değildir hani.
Böylece mahkeme, bir günlük özgürlüğün gaspı rayiç değerini belirlemiş oldu: 6 lira.
18 yaşında hata ile içeri atılan bir kişi tüm hayatı boyunca (52 yıl) hapiste yatsa, devletin ödeyeceği bedel 113.880 TL.
Bugünki çapraz kurla 74.000Amerikan doları.
Bu ülkede kişi başına gelir 10.000 dolar değil miydi?
Bir hesap yanlışlığı yok mu sizce…
Nüfusun %23.8 i yurt dışında doğmuş
Nüfusun % 43.69 u yurdışında doğmuş ebeveyinlere sahip, 200 den fazla farklı ülkeden gelmiş,
230 üzerinde farklı dil ya da lehçe kullanılıyor,
120 farklı inanış ya da din var…
Burası neresi mi?
Avustralya’nın Viktorya Eyaleti.
Ve…. Bu hafta hoşgörü haftası…
Böyle bir toplumun parçası olduğunu bilmek insana huzur veriyor.
Bazılarına duyrulur!
Tüm dünyadan ateistler Avustralya'nın Melbourne kentinde toplanıyor.
Her yıl yapılan toplantı, ateistlerin en büyük buluşma platformu olarak biliniyor. Bu yıl 2500 bilet satıldığı, geçen yılki toplantıya katılımın ise bunun neredeyse üç katı olduğu bildiriliyor.
Küresel Ateistler Buluşması, dünyanın dört bir yanından bilim adamı, felsefeci, yazar ve mizahçıyı bir araya getiriyor. Toplantının sonunda da dinin toplum üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin bir açıklama yapılıyor.
Bu yılki toplantıda ek olarak, dini kurumların vergi mükellefleri üzerindeki yükünü anlatan bir film gösterilecek. Oturuma "God Delusion" (Tanrı Yanılgısı) adlı kitabıyla tüm dünyada ilgi toplayan Richard Dawkins'in de katılacağı belirtiliyor.
Bu allahsız buluşma sanırım yukardaki Viktorya eyaletinin yapısından gelen hoşgörünün sonucudur.
Avrupanın kültür başkentinde
şehrin göbeğinde
otobanda
arabanın içinde
boğularak ölüyorsun
ve
bilir kişi raporuna göre
tek suçlu
doğa…!
Bir alıntı:
Takvimler 1923...
Adres Kordon.
Naim Palas.
Cumbada oturuyor Sarışın Kurt.
Sevmez fazla yemeği.
Leblebi var önünde.
Garson titriyor, çünkü çocuk Rum.
Sesleniyor Gazi, şefkatli...
"Vre Dimitri" diyor:
"Gel bakayım."
Çocuk "Buyur Pasam" diyor ş`lere dili dönmeyen, kırık dökük Türkçesiyle. ..
"Sizin Kosti ...." diyor, işgal sırasında kasıla kasıla İzmir`e gelen Yunan Krali Konstantin`i kastederek, ".... geldi mi buraya?"
-Geldi Pasam
-Oturdu mu bu masaya?
-Oturdu pasam
-Güneş batarken rakı içti mi?
-İçmedi Pasam.
-E o zaman sormadın mı be çocuk, Ne halt etmeye almış İzmir`i?
O nedenle "Rakıyı alkol zannedip" Mustafa Kemal`e "sarhoş" diyenlere güleriz biz İzmirliler.. .
"Allah`ın geri zekalıları, adam sarhoş kafayla kurmuş memleketi, siz ayık kafayla batırıyorsunuz" deriz.!
YILMAZ ÖZDİL