|
|
Tarım bir kültürdür...Kategori: Ayorum Güncel | 0 Yorum | Yazan: Haberci | 16 Mart 2010 01:42:52 Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), çay, tütün, şekerpancarı, üzüm gibi tüm üreticilerin üretimden kopartılmaları sürecinin, Türkiye tarımına çokuluslu şirketlerin egemen olması anlamına geldiğini ifade ederek, "Tarım bir kültürdür, tekelleştirilemez" dedi. ZMO'nun 42'inci Olağan Genel Kurul Sonuç Bildirgesi'ni yayımladı.
Bildirgede, çay, tütün, şekerpancarı, üzüm gibi tüm üreticilerin üretimden kopartılmaları sürecinin, yüzyıllardır biriken üretim bilgi birikimin yok olması ve Türkiye tarımına çokuluslu şirketlerin egemen olması anlamına geldiğini ifade edilerek, “Tarım bir kültürdür, tekelleştirilemez” denildi. ABD VE AB’DEN YÜZDE 50 DESTEK ABD ve AB çiftçisini, bütçelerinin yaklaşık yüzde 50‘sine varan oranlarda desteklerken, üretimi ve üreticiyi desteklemeyen politikalarla Türkiye’deki tarımın geliştirilmesinin mümkün olmadığını belirten bildirgede, “Nitekim yılda 6 milyar dolardan fazla tarımsal dış alım parası ödenmesi bu politikaların sonucudur” ifadesi yer aldı. GDO‘lu mısırdan Nişasta Bazlı Şeker üretilerek Türkiye şeker sanayisinin baltalanmakta olduğu belirtilen bildirgede, “Hem işçisi hem çiftçisi mağdur edilmekte hem de Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin önü açılmaktadır. TŞFAŞ tüm fabrikaları ile bir bütündür özelleştirilmemelidir” denildi. ‘BİYOGÜVENLİK HALKI KORUMALI’ Ulusal Biyogüvenlik Kanunu çıkarılmadan geçici ve sürekli değiştirilen yönetmeliklerle gıda sağlığı ve biyogüvenliğinin tehlikeye atılmakta olduğu kaydedilen sonuç bildirgesinde, Ulusal Biyogüvenlik Kanunu halkın sağlığını ve biyoçeşitliliğini koruyacak, GDO‘lu tohumları Türkiye’ye sokmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Dünya her alanda bilimsel araştırmalarla geleceğinin güvenceye alındığı belirtilen sonuç bildirgesinde, toprak ve su kaynakları ile tarımsal araştırma enstitülerinin bir bir kapatılmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi. ‘HAYVANCILIK DESTEKLENMELİ’ Ziraat Mühendisleri Odası'nın 42’inci Olağan Genel Kurul Sonuç Bildirgesi'nde şu ifadeler yer aldı: “ZMO’nun tüm uyarılarına karşın tarımsal KİT‘lerin neoliberal politikalar çerçevesinde özelleştirilmesi ve kapatılması hayvancılığımızı hızla geriye götürmüş, et ve süt üretimi yetersiz hale gelmiş, hayvan ithalatını gündeme getirmiş, gıda olarak tüketilmemesi gereken kaçak ve tek tırnaklı hayvan kesimleri ortaya çıkmış, halkımızın sağlıksız ve yetersiz beslenmesine yol açmıştır. Çözüm olarak canlı hayvan ve et ithalatının düşünülmesi yerine, ZMO’nun önerileri doğrultusunda hayvancılık desteklenmeli, çayır-meralar ıslah edilerek korunmalıdır. ‘KOOPERATİFLER GÜÇLENDİRİLMELİ’ Ziraat Bankası’nın özelleştirilme sürecinde kredilerinin yetersiz kalması nedeniyle devreye giren yabancı sermayeli bankalar, çiftçinin ödeme gücüne bakmaksızın ve kasıtlı olarak üretime değil tüketime yönelik krediler vererek, çiftçileri ödeme güçlüğüne düşürmekte ve haciz uygulamalarıyla topraklarına el koymaktadır. Bu denli büyük işsizlik varken, yakın süreçte 3 milyona yakın tarım istihdamını kaybeden Türkiye’de üretici örgütlenmesi teşvik edileceğine kooperatifleri, birlikleri, yılların birikimi tarım satış kooperatif ve tesislerini desteklemeyip kapatan süreci tersine çevirmek zorundayız. ‘ÖZELLEŞTİRMENİN KARŞISINDAYIZ’ Liyakate ve niteliğe bakılmadan, cemaat ve yandaş kadrolaşmasıyla Türkiye‘nin yönetimsel ve bilimsel gücünün zayıflatılması Türkiye geleceğinin ipotek altına alınmasına yol açar. Cumhuriyetin döneminde kurulan ve Türkiye’nin kalkınmasında öncü rol oynayan tüm sanayi tesislerinin önce işlevsizleştirilip, borçlandırılıp, özelleştirilerek bir bir yok edilmesinin ve emekçileri bir eşya gibi sokağa atan zihniyetin karşısındayız. ‘YETİM HAKKI YEDİRMEYEN POLİTİKA’ Kayıt dışı ekonomiyle 'stratejik eylem planları' çerçevesinde mücadeleyi amaçlayan hükümet, eğer samimi ise kayıt dışılığın en fazla görüldüğü ve toplum sağlığını ilgilendiren en temel konu olan gıda sektöründe sorumlu yöneticilik uygulamasını ZMD'nun önerdiği bilimsel temellere oturtmalıdır. TEKEL işçisini sokağa atarken, TEKEL‘in milyonluk tesislerini bedelsiz olarak yandaşlara bağışlayan sözde ‘yetim hakkı yedirmeyen!’ politikaların karşısındayız. Tarım arazilerinin Anayasa hükmü ve mahkeme kararlarına rağmen amaç dışı kullanım politikalarını kınıyor, bu konudaki mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bildiriyoruz. Tarihsel, kültürel ve doğal varlıklarımızın hatta Cumhuriyetin adeta bir müze niteliği kazanmış fabrikalarının yıkılması, yok edilmesi ve toplum hafızasından silinmesinin karşısındayız.”
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|