A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri Ekitap Radyo

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Gerçekler ve Yalanlar

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 20 Şubat 2010 06:03:43

Ünlü Alman oyun yazarı Bertolt Brecht'in Galile adlı oyununda yaşlı Galile ile fiziğe merak salan genç bir keşiş arasında geçen bir konuşma vardır. Keşiş ırgatlık yapan anasıyla babasının İtalya'nın yoksul Campagna bölgesinde güneşin altında bütün gün çalıştıktan sonra kıt kanaat karınlarını doyurabildiklerini söyler.

Galile’nin buluşları evrenin merkezinde Tanrı’nın özel olarak yarattığı dünyanın ve bu dünyada özel olarak yarattığı insanların olduğu inancını sarsacaktır. Pazar günü kiliseye gidip İsa’nın kendilerini sevdiğine inanmazlarsa bütün çektikleri acıların, ızdırapların, açlığın bir anlamı kalmayacaktır. 
 
Galile’nin öfkeli yanıtı şöyledir: “neden dolapları boştur? Neden verimli bağların, dolgun başakların ortasında açlık çekerler?  Senin Campagna ırgatları İsa’nın temsilcilerinin İspanya ve Almanya’ya açtıkları savaşların bedelini ödedikleri için açtırlar.  Ünlü Margaritifera incileri nasıl oluşur, bilir misin?  İstiridyenin içine yabancı bir madde girer, bir kum tanesi belki.  İstiridye bunu, kendisine zarar vermesin diye bir salgıyla kaplar ve bunu yaparken acı çeker, neredeyse ölür.  İnciyi şeytan alsın, bana sağlıklı istiridye gerekli.  Ahlâklı olmak sefalet çekmekle bağlantılı değildir.  Anan baban varlıklı ve mutlu olsalar, varlıklı ve mutlu olmaktan kaynaklanan değerleri olacaktı”.  Gerek kendisi, gerekse sevdiği Galile için engisiyon işkencesinden korkan keşiş “senin dediklerin doğruysa, biz olmadan da nasıl olsa gerçekler ortaya çıkmaz mı?” diye sorar.  Galile: “Hayır, hayır, hayır.  Ancak biz zafer kazanırsak gerçekler zafer kazanabilir.  Aklın zaferi ancak akılcı insanların zaferiyle mümkündür.  Anan baban gibiler yerlerinden kımıldamazlarsa, düşünmezlerse en ileri teknolojinin bir yararı olmaz onlara.  Tevekküllerini anlıyorum ama öfkeleri nerede?
 
Brecht yaşasaydı geçen hafta 112 yaşında olacaktı.  Kendisini saygıyla anıyorum.  Gerek akılcılık, gerekse bireysel sorumluluk konularında Galile’nin ağzından söyledikleri bugün de hâlâ geçerli.  İsmet İnönü’nün şu ölümsüz sözlerini hatırlayalım: “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.  Arkadaşlar, eğer bir memlekette, namus sahipleri de en az kötü insanlar, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket mutlaka batar”.  Bunu ister Türkiye’ye, ister tüm dünyaya uygulayabilirsiniz.
 
Tüm dinler yaşama ilişkin kurallar getirmiş, bazıları bunları buyruk, bazıları öğüt biçiminde insanlara vermiştir.  Doğruluk, dürüstlük her dinde rastlanan kurallardır.  Ama hiç bir dinde “yalan söylemeyeceksin” buyruğu yoktur.  En yakını “yalancı şahitlik yapmayacaksın” kuralıdır.  Yalanlar üçkağıtçılık için söylendiği gibi karşımızdakini kırmamak, incitmemek için de söylenir.  Daha yalan söylemeyi öğrenmemiş çocuklar gördüklerini, düşündüklerini apaçık söylerler.  Ancak büyüyüp olgunlaştıkça “beyaz yalan” ile “kara yalan”ın farkını öğrenmeye başlarlar.
 
Geçenlerde “The Invention of Lying” adlı bir İngiliz filmi seyrettim.  Kimsenin yalan söylemediği, “yalan” diye bir kavramın bilinmediği hayalî bir ülkede geçiyor.  Ölüm döşeğinde olan ve öldükten sonra herşeyin yok olacağına inandığı için korku içindeki annesini rahatlatmak için adam ilk yalanı söylüyor ve ona öldükten sonra gideceği cennet benzeri bir yeri anlatıyor, anne huzur içinde ölüyor.  Ama bunu duyan başkaları (kimsenin, bu arada bu adamın da yalan söylemiş olabileceği akıllarından geçmediği için) buna inanıyorlar ve bunu nereden bildiğini soruyorlar.  Artık dediğinden dönemeyeceği için adam bunu kendisine “gökteki büyük adam”ın söylediğini anlatıyor.  Ve tahmin edebileceğiniz gibi iş büyüyor, çığrından çıkıyor.  Seyretmeyenlere tavsiye ederim.
 
Bir fıkra vardır.  Adamın birini bir hâkime “eşek” dediği için mahkemeye verirler.  Adam savunmasında “özür dilerim, bir hâkime eşek demenin suç olduğunu bilmiyordum.  Peki bir eşeğe “hâkim” demek suç mudur diye sorar.  Biraz afallayan hâkim “hayır, değildir” deyince adam “teşekkür ederim hâkim bey” der.  “Demeden demek” işte budur.
 
Doğruları söylemek, savunmak, hurafelere karşı akılcı yaklaşım getirmek, bırakın aydın olmayı, kendisine birazcık saygısı olan herkesin görevidir bence.  Bunu yaparken de kişiyi değil, düşüncelerini, yaptıklarını eleştirmek, “sen aptalsın” ya da “hıyarsın” demeden yapabilmek gerekir.  Bunu yaparken yalan söylüyorsak söyleyelim.  Nâzım bakın “kara” yalanlar konusunda sevecenlikle neler diyor:
 
Bütün taşlar gibi vekarlı,
hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
bütün yük hayvanları gibi battal,
ağır ve aç çocukların dargın yüzlerine benziyen elleriniz.
Arılar gibi hünerli hafif, sütlü memeler gibi yüklü,
tabiat gibi cesur
ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizliyen
elleriniz.

Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.
Ve insanlar,
ah, benim insanlarım,
yalanla besliyorlar sizi, halbuki açsınız,
etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden
doyasıya,
göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.
İnsanlar, ah, benim insanlarım,
hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
ve benim memleketlilerim,
yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu,
elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.
İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
Avrupalım, Amerikalım benim,
uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
ellerin gibi tez kandırılır,
kolay atlatılırsın...

İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
antenler yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa rotatifler,
kitaplar yalan söylüyorsa,
duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
dua yalan söylüyorsa,
ninni yalan söylüyorsa,
rüya yalan söylüyorsa,
meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
ses yalan söylüyorsa,
söz yalan söylüyorsa,
ellerinizden başka herşey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
 
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

noyan dincer { 21 Şubat 2010 10:23:16 }
sevgili gundogdu.yazin,her zamanki gibi cok guzel.bu konuda basarilarinin devamini diliyorum.selamlar,sevgiler,
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Barınma Krizi Değil, Sınıf Savaşı, Türkiye’de Konut, Kira ve Kentsel Dönüşüm Üzerinden Yürütülen Sessiz Tasfiye
Karadeniz Alarm Veriyor, İHA Olayları, Tanker Patlamaları ve Sessizce Derinleşen Bir Güvenlik Krizi
Kahramanmaraş’ta Polis Tatbikatı ve Toplumsal Çatışmanın Anatomisi
Coca-Cola’nın “Pair Bottle” Deneyi Kapitalizmin İnsan İlişkilerine Müdahalesi
Türkiye’de Bahis Depremi, Peki Diğer Spor Dalları Gerçekten Güvende mi?

Narva’da Sessiz İhlal, Rus Sınır Muhafızları Estonya Toprağında, Dünya Yine Seyirci
Avustralya'dan Bondi Plajı saldırısı sonrası silah yasalarını sertleştirme hamlesi
Trump 2.0'ın Gölgesinde Diplomasi
Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…

Türkiye’de konkordato alarmı: 2025’te başvurular tarihi zirveye gidiyor
Dijital Yuan Etki Aracı Olarak: Güneydoğu Asya'nın Para Egemenliği ve Stratejik Özerkliği
ABD-Avustralya Kritik Mineraller Anlaşması Pasifik Tedarik Zincirlerinin Geleceğini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?
Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga

Avrupa’da en fazla Türk’ün yaşadığı ülkeler hangileri?
"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.

Avustralyalı teorik fizikçiler: 'Paradoks olmadan zaman yolculuğu yapmak mümkün'
Axiom Raporu: Siber Güvenlik ve Çin-ABD İlişkilerine Etkisi
WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez

Yıldızlara Bakanlar ve Adaleti Seçenler: Sâbiî Kozmolojiye Karşı Yahudi Etik Devrimi
Mişka Yaponçik Yahudi Mafya Babası
Tankların dili, halkların sessizliği… Tarihi toprak yalanı ve savaşın meşrulaştırılması
AVM’ler, Kapitalizm ve Emekçinin Kuşatılması Tüketim Toplumunun Görünmez Hapishanesi
Coğrafya Değil, Kapitalist Sömürü Kaderi Belirler

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum

Paranın, Lidya Sikkesinden Dijital Cüzdanlara Uzanan 5000 Yıllık Hikayesi
Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git