A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

MABET-İNSAN (3)

Kategori Kategori: Felsefe | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Metin Bobaroğlu | 17 Şubat 2010 17:03:37

İsa'nın krallığının, gökyüzü krallığının yeryüzüne inmesi demek, kötülerin yok edilmesi ve iyilerin (Salihler) yeryüzünü miras alması demektir. Yeni bin yıl, İsa'nın krallığının bin yılı, onun için işte bütün dünya milletleri birleşecekler. O birleşme tanrısal bir yönetim altında olacak, dünyevi örgütlenmeler hepsi dağıtılacak gibi bir yığın öngörü de var.

Ama burada Mesih derken beklenen bir kurtarıcının varlığı ve onun yoluyla kuruluş umudu söz konusudur. Kurtuluş gelecektedir, o halde kurtuluşun gelecekte olduğunu ve nasıl bir kurtuluş olduğunu kavramak için onu merkezde bulmalıyız. Merkeze gittiğimizde geleceği buluyoruz, yani bütün var olanın merkezi şimdide, ama ona kavuştuğumuzda onun gelecekte olduğunu görüyoruz. Hıristiyan anlatımına göre İsa’ya kavuştuğunuzu düşünün, nitekim İncil’de böyle bir bölüm var; kendisine gidip diyorlar: “ya Rab bizi kurtar, Mesih sensin bizi kurtar”. O da diyor ki; “imanınız sizi kurtaracaktır”. Peki, ne zaman diyor? O Allah’ın krallığı geldiği zaman, ne zamandır o? “Anlamıyor musunuz, şimdi ve buradadır” diyor. Şimdi ve burada olanı bulduk, şimdi ve burada olan bizi yansıtıyor ve bunun güvenilirliğini sorguladığımızda, “İşte ben burada deliliyim onun” diyor. Peki, sen misin, delili misin?

Onun için Hıristiyanlık teolojisinde İsa üç konumda algılanmış; Çarmıha kadar olan İsa, Çarmıhtaki İsa ve Çarmıhtan sonraki İsa. Ruhul Kudüs olan o, Ruhul Kudusü verişi ancak böyle olmakta ve ona kavuşan kurtuluşa erecektir. Bu eğer tragedya ise simgesel; tarihselse o zaman simgesel değil, öyle gerçekleşmiş, başka türlü de olabilirdi.

Tragedya, neden tragedya? İncilin en temel özelliği bu, çünkü İsa her seferinde söylüyor “yazılanlar gerçek olmaktadır”. Bir senarist vardır, bunu yazmıştır, İsa’ya da rolünü vermiştir. İsa o rolün dışına çıkamaz. Sonunda çarmıha gideceğini de bilerek gider çarmıha gerilir. Orada bir yerde tragedyayı bozacak küçük bir şey vardır, onun üzerine felsefeler türetilmiştir. Baba der; “mümkünse bu kâse benden gitsin”.
 
Kâse kavramı ve kâsenin kendisinden alınması ve hemen arkasından söyler; “tamam”. Sanki ona bir ses gelmiştir, “olur mu öyle şey, sana dediğimize niye itiraz ediyorsun”. O da; “peki o zaman senin dediğin gibi olsun”. Tragedyayı bozma isteği, orada bir özgür irade davranışı var ama sonra hemen teslimiyet var, sonra bir kez daha bu olmaktadır.
 
İsa çarmıhtadır ve 6’cı saatle 9’cu saat arasında bağırır; “Allah’ım, Allah’ım beni niçin bıraktın” Bu çok ilginçtir ve bunun üzerine çok spekülasyon olmaktadır. İslam bakış açısından ele alındığında Hıristiyanlığa; işte görmüyor musunuz babanın bıraktığı adam, o sizi nasıl kurtaracak? Kendi deyişiyle; “elohi, elohi lama sabaktani” veya “Allah’ım, Allah’ım, beni niçin bıraktın”. 
 
Bu olay tamamen simgesel ve bir inisiyasyonu göstermesi anlamında yorumlanınca, birebir yazıldığı gibi anlaşılmasını aşan ve bir hiyerarşi içinde, bir önceki hal anlaşılmaksızın, bir sonraki halin anlaşılmasına kapalı bir simgesel sistem olarak karşımıza çıkmaktadır ki Süleyman’ın mabedi bunun kanıtıdır. Yani İsa’nın tragedyası bir yaşam olgusudur ya da mesellendirilmiş bir yaşamdır. Başka deyişle İsa isterse hiç yaşamamış olsun, tarihsel bir varlık olmayabilir, bunun üzerine de spekülasyon var ama o tragedya, o İncil boyu olan anlatımların hepsi Süleyman mabedinin deşifre edilmesinden başka bir şey değildir. O zaman sistematiktir, birbirini peşleyen, birbirleriyle ilişkilendirilen bir özellik taşımaktadır. Peki! O halde nedir bütün bunlar?. Bunlar, yaşamın merkezi kavramını felsefede düşüncenin merkezine bir kavram oturtmak ya da düşünceye bir merkez bulmak ve onun çevresini giderek örmek, bütün varlığı, bütün kozmosu bir merkezin etrafında toplamak, küre anlayışının mükemmelliği doğrultusunda örgütlemek yolu tutulmuştur.
 
Hıristiyan düşüncesinin temel konstürüksüyonu, ama İsa’nın ki değil, ilginç olan bu, yani orada bir çelişki var. Kurumsallaşmış Hıristiyanlıkla İsa öğretisi birbirleriyle çelişiktir. Bunun tartışmaları Batıda çok yapılmış. İşte bu ortaçağ tartışmalarının bir anlamda yapılabilmesinin öğesi bu. Yani eğer apaçık ve net olarak belirtilmiş olsaydı, simgeselliği olmasaydı, mesellendirilmiş olmasaydı ya da tersine birebir gelecekte şöyle olacaktır, şimdi böyle olmakta, yani felsefenin kavramsal önermeleri gibi apaçık sunulmuş olsalardı, belki de ortaçağdaki o çeşitlenme, tanrı kavramı çeşitlenmesi, tasarımlar, Hıristiyanlığın yorumlanmaları gibi bir takım özellikler hatta ondan gnostisizm, giderek bizim de içinde bulunduğumuz kültürün daha dominant karakteri olan Müslümanlığın tasavvufu dahi olmayabilirdi.
 
Bir böyle düşünüyorsunuz çünkü mesellendirme ve simgesellik buna olanak tanıyor. Nasıl? Şimdi bir kez şöyle: salt İsa’nın kendisini dört Havarinin metninden incelersek başka bir İsa’yı buluruz, bir gün deneyin onu, yalnız o metni okuyun: Matta ne diyor? Bir İsa anlatıyor, o İsa’yı kafanızda tasarlayın, olayları, ne yapmak istediğini tasarlayın. Sonra Yohanna’yı okuyun, gene dört havariden biri, yani tanık olarak İsa’yı anlatanlar. Yohanna’nın İsa’sına baktığınız zaman o çok ruhanidir. Yohanna İnciline göre sürekli o ruhani kutsamaları ve kurtuluşları anlatır ve o ruhaniyetin varoluştaki rollerini de bize sunar. Ama Matta İncilindeki İsa böyle değildir. O daha çok tarihsel bir varlıktır, yaşamda tarihsel, somut ilişkilerinin anlatıldığı bir İsa’dır, ruhani değildir. Ruhaniliği söylenmektedir anlatımda; yani ruhaniliği hakkında anlatımlar vardır, kendisi ruhani olarak rol alır. Bu durum felsefe, inanç, sanat yönünden önemli farklılıklar doğurur.
                                                  
İncillerin oluşumunu incelersek on iki havarisi var, bu on iki havari, İsa’nın yanında ve ona tanık oluyorlar, bu tanıklıklarını yazıya döküyorlar ve İnciller böyle oluşuyor. Daha sonra bunlar İznik konsülünde elenerek dört taneye indiriliyor, diğerleri makul karşılanmıyor. Dört havari aynı olayı beraber yaşıyorlar ve dördü de farklı algılıyorlar, hatta denebilir ki onların İsa’ları her birinin İsa’sı aslında kendileridir.
 
Böyle bir bakış açısıyla da gittiğiniz zaman İsa tam bir ikona olur. İsa’dan hareketle kendisindeki İsa’yı yaratmak, imge, oradaki gerçeklik ilişkisindeki, imgesel İsa’nın yaratılması. Bir sanat var orada, ilahi bir sanat.
 
Bir de daha sonra Pavlus, St Paul var, bu çok önemli bir unsur. St Paul geldiğinde bir değişimi gösterir, büyük bir coşkuyu gösterir bize. O da şu; İsa’nın havarileri ona inanmışlardır, onu takip etmişler, onun tragedyasına girmişler fakat orada birde itiraz etmektedirler. İsa’ya derler; “ya Rab, böyle olmasın, senin başına bunlar gelmesin”, hatta Petrus der ki; “senin yerine ben gideyim, ben öleyim senin için”. İsa der ki; “çekil karşımdan şeytan”. Kendi inanırına söylüyor hatta Petrus’a bir dönem; “göklerin anahtarları sana verildi, senin yeryüzünde açtığın, gökte açılacaktır, yeryüzünde kapattığın gökyüzünde kapatılacaktır” demişti.
 
İşte cennetin anahtarları lafı budur ve bu sadece Petrus’la ilgilidir. (Bu anahtar üç tanedir.) Fakat daha sonraki kurumsallaşmada herkesin bir anahtarı olmaya başladı; ben açarım sen açamazsın gibi çıkarlara dönüştürüldü, paralarla satıldı vb. biliyorsunuz. Petrus kaya demek: İsa; “ben kilisemi bu kaya üzerine kuracağım” der, o kadar güvenilir, o kadar iman sahibidir ama “senin yerine ben gideyim” diyerek tragedyayı bozmaya kalktığı anda; “çekil karşımdan şeytan, sen insan gibi düşünüyorsun, Allah gibi değil” der. Orada gerçekleşmesi zorunlu olanın anlatımı, tragedya sözü bu, başka türlü oynanması olanaksız olanın oynanması ama yanı zamanda bunun bilincinde de olmak. Burada zamansız, mekânsız olan hakikatin zamanda ve mekânda gerçekleşmesi söz konusu, ama neyin gerçekleşmesi? Tanrısal tasarımda imgesel olarak tanrının insan macerasında gösterilmesi. Tanrı gösterilecek ama insan yaşamında, o zaman da bu gelişigüzel ya da keyfi olamaz.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

aykut yazgan { 18 Şubat 2010 00:40:06 }
eğer shakespeare hayatta olsaydı bir tragedyayı ancak bu kadar güzel, bu kadar gizemli, bu kadar ilahi ve bu kadar anlmalı yazabilirdi.
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap
Dünyada altın madenciliği nasıl yapılıyor, kazalar ne kadar yaygın?
Afganistan: Aktivistlerden kadınlar için online dergi

Avustralya Dışişleri Bakanı Wong: Filistin'i tanımaya hazırız.
İngiltere'de polis, silah ruhsatı almak isteyenlerin eşleriyle de mülakat yapmaya başladı.
Beterin beteri var!
Sağ popülistler ilk kez AB Parlamentosu'nun kontrolünü ele geçirebilir…
Türkiye raporu: Özgürlükler ciddi zarar gördü

Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.
Türkiye son 20 yılda faize 563 milyar dolar ödedi
Uber Avustralya'da taksi şoförlerine 178 milyon ABD dolar tazminat ödeyecek
Çin 2024 ekonomi hedeflerini açıkladı
Almanya'daki Türk doktor sayısı 2 bin 600'ü geçti

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL
REMZİ RAŞA’YI ANMAK İÇİN

KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK
TARİHSEL İNSAN
SÜREÇ VE TARİHSEL ÖZNE

'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor
Avustralya’daki dev yosun ormanlarını yapay zekâ koruyor
2023'te sıcaklık rekoru kırıldı

Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?

Beynine çip takılan kişinin düşünceleri 25 dakika boyunca okundu.
14 Mart Pi Günü, Günün Kutlu Olsun Pi !
Tüm canlılar için en ideal sıcak
Avustralya’da 350 kişinin konuştuğu yeni bir dil gelişti
İnsanlık için küçük ama Türkiye için çok büyük bir adım

Servet dağılımı adaletsizliği: Türkiye'de %1’lik kesim servetin %40’ını alıyor
BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası
Doğurganlık oranında 'büyük düşüş': Ülkelerin % 97'sinde nüfusun azalması bekleniyor
Dünya Mutluluk Raporu yayınlandı: Avusturalya listenin 10., Türkiye 98. sırasında yer aldı.
Dünyada zorla çalıştırılanların sayısı artıyor.

GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR
“KİRAZ ZAMANI” SERÇELER, KİRAZ AĞACIMIZ, RAZZİA
Enflasyon Rehberi

UCUZ ET
Hesap
---İST
SANDIK
TAKSİ DURAĞI

İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git