Çocukluk çok güzel, çaresiz... Zayıfsın, bilincin yerine oturmamış. Güçsüz bedenini ve oluşmakta olan kişiliğini koruyacaksın... Acımasızsın... Her yaptığında haklısın, öyle sanıyorsun... Yaşlılıkta... Doğru olmadığını görüyorsun... Artık çok uzaklardalar... Yine çaresizsin... İçinden bir ses öneriyor: "Şimdi bir şeyler yapabilirsin zamanında elini uzatamadıklarına!..."
Yaşamın ağırlığıyla ezilen, horlanan, delirtilen kişilere
Borçlu olduğumun bilinci içinde,
‘’BUNLAR DA YAŞADILAR BU GÜZEL VE KİRLİ DÜNYADA.’’
Demek istiyorum....
KÜT HASAN
Ellerinin yardımıyla
Dizlerinin üstünde yürürdü;
Ona yürümek denirse!
Çocuk felci mi geçirmişti!
Hep dizlerinin üzerinde, elleri yerde
Köpeği yanında.
Haşhaş çiçeklerinin arasında,
Kaçak tütünle sigara sarar,
Kağıdını diliyle ıslatır
Kavlı çakmağını çaka çaka yakar…
Siyah, beyaz, mor haşhaş çiçeklerinin arasından
Çıkan mor dumanlardan anlardım
Orada olduğunu.
Esmerdi, kara sakalları vardı…
Çekindiğimden mi, korktuğumdan mı!
Yanına gidemezdim…
Bir kez yakından görmüştüm
Kara gözleri, akının üzerinde daha da karaydı.
Sakalları karanlığıydı…
Ceketi, pantolonu
Hiç yıkanmış mıydı!
Ya kendisi!
Yıkanabiliyor muydu?...
Evi nasıldı, kimi kimsesi var mıydı?
Çocukluğumda soruşturmamıştım.
Şimdi ise soracak kimse kalmadı.
Onu görmediğimde
Aklıma gelmezdi…
Nerede olduğunu merak etmezdim.
Bacakları yok gibiydi…
Ayaklarında sadece çorap mı vardı
Ayakkabı da giyer miydi ?
Ellerinde takunya benzeri ellik…
Babamla onun yanından geçtik
Babam sordu nasıl olduğunu…
Ne derdi Küt Hasan?
Belleğimde hiçbir şey yok…
Sırtında bir dağarcık;
Nesi varsa içinde
Tütün kesesi,
Çakmak taşı
Sigara kağıdı, kavı:
Belki bir dilim ekmeği…
Bir de lastik sapanı vardı
Taş atan çocukları
Ürkütmek için;
Rastgele atardı taşları
Kimseye değmezdi.
Bazı çocuklar onu görünce
Korkarlar mıydı,
Onun için mi taşlarlardı!?
Yoksa! ezilmişi
Daha da ezmek için mi?
Kabadayılık mı oluyordu
Küt Hasanı taşlamak…
Yoksa
Üstün sanmak için mi kendilerini!
Yanına yaklaşsalar
Belki onları sevecekti de!
Yanından geçen çocuklu kadının
Bebeğini sevdiğini anımsıyorum…
Küt Hasanı
Sokaklarımızda
Hiç görmedim,
Tarlaların kenarında ve mezarlıkta
Dolaşırdı;
İnsanlardan kaçtığı için miydi?
Afyon kokulu
Mor, beyaz haşhaş çiçeklerinin
İçinden yükselen
Mor-kara bir duman gibi
Belleğinde
KÜT HASAN…
ben küt Hasan olmayı, isterdim, ona taş atan olmaktansa.
Sizin bu anlattığınız olayı ben her gün yaşıyorum demek ki ben hala çocuğum, yada değişen bir şey yok.
hayatımızın sokaklarında ne çok küt hasan var... düşmüş insanlığımızı kahırla yerlerde sürünerek, karanlık yıkık örselenmiş hayatlarıyla vicdanlarımıza ayna tutarak yaşayanlar... bir de bizler... çoğumuz ya da, yukarda yükseklerde aynalardan kaçarak, maskelerimizin ardında hırs, korku, güvensizliğe bulanmış, doyayan rahatlık içinde...