A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kolaycı önyargılar

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 02 Ocak 2010 21:25:12

Ya Amerikan oyunudur ya da Masonların veya Siyonistlerin çevirdiği dolaplar yüzündendir. Dinsizlerin, namaz kılıp oruç tutmayanların günahları yüzündendir başımıza ne geldiyse. Kızılbaşlar başımıza bu belâları getirmiştir. Ah o Muaviye yok mu, hele Yezid? Bu işte Ermeni parmağı var, Yunan parmağı var...

Çocuklukten yetişkinliğe geçişin en önemli kilometre taşı yaptıklarının sonucundan kendinin sorumlu olduğunun ayırdına varmaktır.  Belki de çocuk olmanın en güzel yanı budur: “ben şunu ister, şunu yaparım, sonucu beni ilgilendirmez, sınırları büyüklerim koyar, yaptıklarımın sonucundan beni büyüklerim korur”.  Ama bir toplum çocuk gibi davranırsa hiçbir zaman büyümez, olgunlaşmaz.  Dış politikadaki temel ilke diğer ülkelerin –elbette- kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceğidir ve uluslarası düzeyde kalıcı dostluklar, kalıcı düşmanlıklar olmadığıdır.  Bir başka ülke ile olan ilişkilerde iki ülkenin çıkarlarının örtüştüğü noktalar aranır. 

Yoksa bir ülke dostumuzdur, ne yaparsa iyidir, ya da düşmanımızdır, ne yaparsa kötüdür yaklaşımı ülkeleri felâkete götürür.  Elbette çıkarlar çatıştığında komplolar hazırlanır, yürürlüğe konur.  “Paranoyak olmam beni takip etmiyorlar anlamına gelmez”.  Uyanık olmak başka, paranoyak olmak (temelsiz korku ve endişelere dayalı akıl dışı kuruntulara göre düşünmek ve davranmak) başkadır.  Paranoyak kişi aptal değildir, çok kez kuruntularına dayalı gayet sistemli bir düşünce düzeni üretir ama temeli gerçek dışı kuruntular, sanrılar olduğundan sonuç kendine ve başkalarına zarar vermek olur.

Yabancı ülkelere karşı akla kara yaklaşımı kadar tehlikeli olan, bazı gruplar için de aynı yaklaşımı gösterme kolaycılığına kaçmaktır.  Dış güçler işlerine geldiği zaman ulusal paranoyaları beslerler.  Soğuk savaş döneminde “her yatağın altında gizlenen ‘kızıllar’ paranoyası” hâkim sınıfların çıkarlarını korumak için çok etkili biçimde kullanılmıştı.  Bugün Türkiye’de karşılıklı paranoya üzerine kurulu bir çatışma var.  Bir yanda askerin darbe hazırlıkları içinde olduğu, öte yandan AKP’nin gidişinin bir şeriat düzenine doğru yol aldığı inanşları insanların olaylara bakışını biçimliyor.  Bir de öteden beri yer etmiş, kemikleşmiş önyargılar var.  Bunların ilk akla gelenleri Amerika’ya, Masonlara ve Siyonistlere ilişkin.  Başbakan’a saldırırken hemen kendisinin Amerika’nın kuklası olduğu savı ileri sürülüyor.  Soğuk savaş döneminde nasıl “komünist” sözcüğü hakaret anlamında kullanılıyor idiyse bugün de “Mason” ve “Siyonist” sözcükleri birilerini karalamak, aşağılamak ya da hakaret etmek için kullanılıyor.  Bunların yanısıra ırkçılarımızın kullandığı “Ermeni tohumu”, “Yunan dölü” türünden söylemler de var tabii.  Baştan şunu belirtmekte yarar var: ABD’nin bugün dünyadaki en büyük emperyalist güç olduğunun ve emperyalizmin nasıl bir sömürü mekanizması olduğunun bilincinde olan bir kişi olarak ABD’nin savunuculuğunu yapmayacağım kesindir.  Ömrüm boyunca Mason örgütüyle uzaktan, yakından bir ilişkim olmadı ve bırakın Siyonizmi, Yahudilikle de bir bağlantım yok.  

Amerika’dan başlarsak, baştan şu ilkeyi koymakta yarar var: ABD ne dosttur, ne de düşmandır.  ABD ile Türkiye’nin çıkarları zaman zaman çatışır, zaman zaman örtüşür.  Türkiye’deki sorunlarda Amerika’nın hiç payı olmadığını iddia etmek, her sorunun altında Amerikan parmağı aramak kadar yanlıştır.  Enver Paşa’nın Alman hayranlığının ve Almanları “dostumuz” kabul etmesinin I. Dünya Savaşında ülkeyi ne duruma getirdiğini hepimiz biliyoruz.  Bundan ders alan İnönü’nün (diğer politikaları hakkında ne düşünürsek düşünelim) II. Dünya Savaşına girmeyerek Türkiye’yi nasıl bir badireden kurtardığını da teslim etmemiz gerekir.  Bugün Türkiye, dış politikasını belirlerken halâ dünyanın en büyük gücü olan ABD’yi hesaba katmak zorundadır.  Bu ne Amerikan yalakalığı yapmak anlamına gelmelidir, ne de ABD’nin çıkarına olan herşeye karşı koymak demektir.  21. yüzyılda dünya konjonktürünü iyi değerlendirmek, ABD’nin çıkarlarının nerde yattığını görmek ve bu çıkarların Türkiye’nin çıkarlarıyla nerede örtüştüğünü, nerede çatıştığını iyi değerlendirmek demektir.  “ABD Türkiye’yi bölmek istiyor” derken Türkiye’nin parçalanmasının gerçekten ABD’nin çıkarlarına hizmet edip etmeyeceğini akılcı biçimde analiz etmemiz gerekir.  “ABD güçlü bir Türkiye istemez” derken Türkiye’nin güçlü olması ABD’nin yararına mı zararına mı sorusunu sormak gerekir.  

Şöyle bir sıçrama ile ABD-Çin ilişkilerine bir bakalım.  Son küresel mâlî kriz önce ABD’de baş gösterdi ve etkilerinden birisi Amerikan halkının, savurganlığına bir nebze de olsa gem vurması oldu.  Çin’in ürettiği malların en büyük alıcısı ABD olduğundan ABD’deki kriz Çin ekonomisini de etkiledi.  Çin açısından baktığımızda ABD’nin krizi atlatması Çin için arzu edilir bir gelişme oldu.  “Oh olsun işte, emperyalist ABD krize girdi, bir balta da biz vuralım” yaklaşımına girilseydi, balta Çin’in bindiği dala inecekti.  Çin, ABD’deki paralarını, yatırımlarını çekip ABD’yi daha fazla sıkıntıya sokmayı seçmedi.  Çünkü ideolojik olarak ne denli uzak ta olsalar, çıkarları örtüşüyordu.

Avrupa Birliğine Türkiye’nin girip girmeyeceği tartışılırken gerçekçi Avrupa politikacıları “Türkleri sever miyiz, sevmez miyiz?” ya da “biz Müslümanlardan hoşlanıyor muyuz, hoşlanmıyor muyuz?” değil “Türkiye’nin Avrupa Birliğine dahil olması Avrupa’nın yararına mı, zararına mı?” sorusunu sordular.  Bir bölümü “yararına” derken çoğunluğu “zararına” olduğu sonucuna vardılar.  Avrupa Birliğinden önce Türkiye’nin AB’nin öncülü olan ve ta 1963’te imzalanan Ankara Sözleşmesi ile başlayan ve 1 Ocak 1996’da tamamlanan “Gümrük Birliği” süreci bugün Türkiye’ye yararlı mıdır, değil midir sorusunun sorulması gerekirken bugüne dek ben bu sorunun sorulduğunu duymadım.

Örnekler çok.  Bir takım önyargıları, refleks haline gelen tepkileri gözden geçirmeye başlayınca iş uzuyor.  ABD ile başladık, daha sonra Masonlara ve Siyonizme de değinelim diyorum.

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 2 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git