|
Aptallığıma verin: "Gandy idi Dandi"Kategori: Aptallığıma verin | 0 Yorum | Yazan: A.Ulak | 14 Aralık 2009 05:48:02 Bu hafta Alevi Çalıştayları'ndan Ökkeş Şendiller'e, Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'dan Meksika'ya, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Bülent Arınç'a, internette yalandan Ergenokon'a, Irak savaşından yurdum insanına, AKP Hükümetinden Damat Ferit Hükümetine teğet geçenler...
AKP’in düzenlediği Alevi Çalıştayları'nın 6. sına Alevileri 19-26 Aralık 1978'de katlettiği gerekçesiyle yargılanan Ökkeş Şendiller (Kenger) de Alevi uzmanı olarak çağrıldı. Şendiller, çağrıyı doğrularken, tepkilere karşı toplantıya hakkındaki mahkeme kararlarıyla gideceğini söyledi. Bir uzman olduğu kesin de hangi konuda onu anlayamadım. *** Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay'ın "katsayı kararı" ile ilgili itirazlarını reddetmesini değerlendirdi. Özcan, "B,C hatta D planlarımız var" dedi. Bir insan ya da kuruluşun elinde b,c hatta d planı varsa riskleri doğru değerlendiremiyor ve de plan yapmayı bilmiyor demektir. Ve Türkiye akademik olarak bu plan yapmayı bilmeyen en azından beceremeyenlerin elinde. *** Ülke Meksika dalgası gibi hop oturup hop kalkıyor. Başbakan Meksikada!!! *** CHP'li Onur Öymen'in Dersim İsyanı konusunda söylediklerini eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu yandaş medyanın istediği demeçleri vermeyince bir anda tepki odağı oldu. Bülent Arınç, sık sık Kılıçdaroğlu için "Gandy idi Dandi" oldu demeye başladı. Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında, fiziki benzerliği nedeniyle "Gandy" ile özdeşleştirilmişti. Arınç buna gönderme yaparak "Gandy idi Dandi" oldu demeye başladı. Peki, Arınç'ın diline doladığı "Dandi" kim ya da ne? Bir sakız markası değil herhalde! Aşağlamaya calıştığı Kemal Kılıçdaroğlu na övgü yapdırdığını biliyor mu? İngilizce’de dandy (dandi okunur) kusursuz şey, mükemmel ya da yetkin kimse demek. Ama Bülent Arınç’in yetkin kişi olmadığı kesin… Yoksa Arınç dandik mi demek istedi, yani bugunkü deyimle çakma… Dandy ile dandik arasındaki farkı alıgılamıyorsa sonuç yine değişmez *** Avustralyalı bir firma, dünyaya daha az karbondioksit salınmasına yol açtığı gerekçesiyle kişileri yatay değil, dikey gömmeyi önerdi. Buna göre, tabut yerine biyolojik olarak parçalanabilir ceset torbalarına konan cesetler, ayaklar aşağı gelecek şekilde 0.7 metre genişlik ve 3 metre derinlikteki silindir bir borudan geçirilerek gömülüyor. Firma yetkilileri, bu yöntemin klasik gömme işleminden, çok daha az enerji tüketimine yol açtığını söyledi. Firma, her mezarın başına mezar taşı yapmak yerine, hatıra duvarına isim yazacak. Hocam ya…. Biz lambaları söndürsek!!! *** İnternette yalan söylemeyin, günaha girersiniz Cihan "Yalan yalandır, sanalı, gerçeği olmaz. Yalan söylemek günahtır ve haramdır." dedi. Cihan, Cihan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, sanal ortamdaki sohbet ve paylaşım sitelerinde insanların çok kolay yalan söyleyebildiklerini, pek önemsenmeyen bu durumun toplum için tehlikeli bir gidiş olduğu uyarısında bulundu. Politikacı ise, hangi ortamda yalan söylese günah değil. *** Ergenokon idanamesinden istesek de istemesek de haberdar oluyorduk da, savunmalarını neden öğrenemiyoruz? *** Irak savaşını meşru kılma çabaları çerçevesinde gündeme getirilen "Saddam, 45 dakika içinde kitle imha silahlarıyla saldırabilir" istihbaratının, Iraklı bir taksi şoföründen elde edildiği ileri sürüldü. İngiliz milletvekili, savunma politikaları uzmanı Adam Holloway, Daily Mail’e verdiği demeçte, istihbarat servisi MI6'nın ilgili bilgiyi, iki Iraklı generalin konuşmasına şahit olan taksi şoföründen aldığını iddia etti. Holloway, Saddam'ın, kitle imha silahlarını 45 dakika içinde kullanabileceğine dair güvenilir olmayan ve dolaylı yoldan elde edilen bilginin kaynağının bir taksi şoförü olduğunu MI6'ya, şoförü bilgi kaynağı olarak kullanan Iraklı yetkili tarafından iletildiğini öne sürdü. Holloway, "MI6, kendi istihbarat kaynaklarına sahip Iraklı üst düzey bir yetkiliyi kullanıyordu. Görünüşe göre, Irak-Ürdün sınırında çalışan taksi şoförü, ordu yetkilisinin, Ortadoğu'nun herhangi bir yerini vurabilecek menzile sahip silahlardan bahsedildiği konuşmasına şahit olmuş" dedi. Dünyanın gidişatı adres bulamayan taksi söförlerine kaldıysa, durdun dünyayı inecek var! *** AKP ve Damat Ferit Hükümeti
Teslimiyetçi, Türk Toprakları’nı İngiliz Mandasına teslim etmek isteyen Saray ve Damat Ferit Hükümetine ne olmuştu? Duyamadım(!)?... Zahide UÇAR *** Yurdum insanı Ahmet Bey, sabah saat 7.00'de ‘Casio’ masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. ‘Puffy’ yorganını kaldırdı. ‘Hugo Boss’ pijamalarını çıkarıp ‘Adidas’ terliklerini giydi. ‘WC’ 'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. ‘Clear’ şampuan ve ‘Protex’ sabunuyla duşunu aldı. ‘Colgate’ ile dişlerini fırçaladı. ‘BRAUN’ ile saçlarını kuruttu. ‘Bill's’ gömleğini ve ‘Pierre Cardin’ takımını giydi. ‘Lipton’ çayını içti. ‘Sony’ televizyonda medya özetlerini ve ‘flash’ haberleri izledi. ‘ ‘Citizen’ kol saatine baktı. Aile fertlerine ‘'BYE'‘ deyip ‘Peogeot’ otomobiline bindi. ‘Blaupunkt’ radyosunu açarak, ‘rock’ müziği buldu. Ağzına bir ‘Polo’ şeker attı. Şehrin göbeğindeki ‘Mega Center’ 'daki ofisine varınca, ‘Toshiba’ ‘Laptop’'u çalıştırdı. ‘Microsoft Excel'e’ girdi. ‘Ofisboy’ 'dan ‘Nescafe’ 'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için ‘Grissini ‘yedi. Öğlen ‘Wimpy's Fast Food’ kafeteryaya gitti. Ayaküstü, ‘Coca Cola’ ve ‘hamburgeri ‘mideye indirdi. ‘Camel’ sigarasını yakıp ‘Star’ gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı ‘Image Bar'‘ a uğrayıp ‘JB'‘ sini yudumladı, sonra köşedeki ‘Shopping Center’ 'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği ‘Ariel’ deterjan, ‘Ace’ çamaşır suyu, ‘Palmolive’ şampuan, ‘Gala’ tuvalet kağıdı, ‘Sprite ‘gazoz ve ‘Johnson’ kolonyayı alarak kasaya yanaştı. ‘Bonus’ kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le ‘Galleria’ 'ya giden Ahmet Bey, ‘Showroom’ 'ları dolaşıp ‘Converse’ ayakkabı, ‘Lee Cooper blue jean’ satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği ‘TV Guide’ 'a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında ‘zapping’ yaparak, ‘First Class’ , ‘Top Secret’ , ‘Paparazzi’ gibi programlar izledi. Aynı anda ‘Outdoor’ dergisini karıştırdı. Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti. ‘ 'Ne mutlu Türk'üm diyene!'‘ diye gerindi ve uyudu. ‘Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|