Gündeme bomba gibi düşen yargının dinlenmesi olayında ilginç tesadüfler göze çarpıyor. Dinleme sonucunda 10 hakimin ismi dikkat çekici. Bu hakimlerin de, geçmişte hükümet ve kamuya karşı açtığı davalar ile bu yönde verdikleri demeçler göze çarpıyor.
İlk olarak Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nu ele alalım. Ergenekon soruşturması ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Eminağaoğlu, Sabin Kanadoğlu’nun evinin aranması olayında “Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; Yargıtay’a suikast planları yaptıkları, Danıştay’a saldırdıkları iddia edilenlerle irtibat içinde gösterilmiş, katiller yargıç ve savcıların evlerinde aranır hale gelmiş, bu irtibatı ortaya koyan somut gerekçeler ise arama kararında her nedense görülememiştir” diyerek yapılanların yanlış olduğunu belirtmişti. Adalet Bakanlığı’nı da eleştiren Eminağaoğlu “Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, Adalet Bakanı’nın ayrımcı bakış açısıyla görev yapar duruma sokulmuş, yargıç ve savcılar arasında beklentilere uygun soruşturma ve kararları olup olmamasına göre ayrım yapılmıştır. Siyasi iradeye dokunan yargıç ve savcılara dokunulmuş, yargıda sessizlik, edilgenlik ve korku ortamı yaratılmaya çalışılmıştır” demişti.
Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz da hükümetle kriz yaşamıştı. “Kayıp Trilyon” davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü şüpheli olarak adlandıran ve yargılanmasını isteyen Kaçmaz’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında ise Abdullah Öcalan için “Sayın” kelimesini kullandığı gerekçesiyle dava açtığı biliniyor.
Emekli Şişli Başsavcısı Mecit Ceylan, büyük davalara bakan bir hakimdi. Uzan davasının da savcısı olan Ceylan ayrıca Trade Deposit Bank ile İktisat Bankası’nın birleştirilmesiyle kamunun 490 milyon TL zarara uğratıldığı iddiasıyla Erol Aksoy hakkında, Eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk‘ün ayrıldığı eşi Orhan Aslıtürk hakkında ’hayali ihracat’ davası açmıştı. Aralarında Mecnun Çolak’ın da bulunduğu 19 borsacı hakkında ise tutuklama kararı çıkartmıştı. Egebank, İnterbank ve Yurtbank hakkında açılan davalarda da Ceylan’ın yer alıyor.
Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kadir Ünal, Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’i "çocuğun cinsel istismarı" suçuyla 13 yıl hapse mahkum etmişti. Üzmez ve çalıştığı gazete hükümete yakınlığı ile tanınıyor.
Emekli Bakırköy Savcısı Ali Çakır, Kürt açılımı hakkında yaptığı açıklamalardan sonra Hülya Avşar’a dava açmıştı. Bülent Ersoy’a da “halkı askerlikten soğutma” suçu işlediği için dava açan Çakır, Hasan Cemal, Çamil Tayyar’a da dava açan isim.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Kızılarslan, ülkeye sokulan kaçak et ve süt ürünleri ile ilgili olan “Buffalo” davası ile tanınıyor. Bu davanın sonunda yaptığı açıklamayla dikkat çeken Kızılarslan şunları söylemişti: “Şuç örgütü bazı resmi görevlilerle ilişki içinde. Büyük ranttan pay aldığını tespit ettiğimiz görevliler, oluşan kaçakçılık eylemleriyle ilgili bir takım delilleri karartma yoluna gitmektedirler. Çıkar amaçlı suç örgütleriyle, sonuna kadar mücadeleyi hazmetmiş kolluk kuvvetleriyle başarıya ulaşılabilir. Yargı organlarıyla çekişme içinde olabilecek ve siyasi iradeye bağlı bir kolluk kuvvetiyle suç örgütleriyle mücadele etmek mümkün değil.”
Uşak Başsavcısı Hamdi Ünal Karabeyoğlu, Yalova Cumhuriyet Başsavcısı iken düzenlenen bir operasyonda 4 kamu görevlisini gözaltına almıştı. Bunlar Yalova Emniyet Müdürlüğü Pasaport Yabancılar Şube Müdürü H.G, Yalova Merkez İlçe Nüfus ve Vatandaşlık Müdürü Z.Z.D. ve Pasaport Yabancılar Şubesinde görevli bir polis memuru ile Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğünde çalışan bir memuru olarak görev yapıyordu.
Bütün bunlara baktığımızda dinlenen hakim ve savcıların hükümeti eleştiri konusunda ortaklaştığını görüyoruz. Dinlemelerden Ömer Faruk Eminağaoğlu dışında sakıncalı duruma rastlanmaması da bu tezi doğrular nitelikte. Üstelik “Ergenekon” davası nedeni ile dinlendikleri açıklanan bu isimlerin, özel hayatlarında yaşadıkları ile suçlanmak istenmeleri de konu üzerindeki soru işaretlerini arttırıyor.