Bu hafta, Deniz Feneri Derneğinden CHP'ye, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'den Obama'ya, DTP'den THY'na, FBI Başkanı Robert Mueller'dan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç'dan, Şeytandan Başbakana teğet geçenler...
Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği Almanya’da yöneticileri ceza alan Deniz Feneri e. v. derneğiyle hukuki bağları olmadığı halde kendilerini yolsuzlukla itham ettiği gerekçesiyle CHP’ye dava açtı.
Dernek bu iddiaların önüne geçilmesi için tedbir kararı verilmesini talep etti.
Deniz Feneri e.v. yolsuzluğunun ortaya çıkarılmasından bu yana halkta oluşan güvensizlik yüzünden kan kaybeden dernek, kurban bağışlarının patlama yapacağı kurban bayramı öncesinde ana muhalefeti ve basını susturup, bir bayramda daha gelir kaybına uğramak istemiyor sanki.
Bakalım bu karşı atağın sonu nereye varacak?
Kuzey Irak'ta yayınlanan Lefin gazetesi, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin aylık maaşının 400 bin dolar olduğunu, bu rakamın ABD Başkanı Barack Obama'nın 1 yıllık maaşına eşit olduğunu öne sürdü.
Neymiş? Demek ki özgürlükler bazılarının işine daha çok yarıyor.
Halka gelince Başkanlarının aldıkları maaş ile özgürlükler ters orantılı.
DTP önermiş, THY Güneydoğu uçuşlarında Kürtçe anons yapılsın.
Bazı yolcular anonsu anlamıyormuş.
Pardon, bileti alırken anlıyor da iniş anonsunu mu anlamıyor?
Var sayalım anlamıyor, ne olacak inmeyip geri mi dönecek?
Ankara'da temaslarda bulunan FBI Başkanı Robert Mueller, Ankara'dan kara, hava, deniz ve demiryollarını kullanan şüphelilerin biyometrik bilgisini istedi. Yani ABD, Türk vatandaşları dahil Türkiye üzerinden seyahat eden herkesin parmak izini, ‘Ses’, ‘Yüz’ ve ‘Retina/İris’ gibi her insanda ayrı özellikler taşıyan fiziksel verilerini istiyor.
Ankara FBI a, "Avrupa ülkesiyiz, sadece şüphe üzerine bunu yapamayız" yanıtını vermiş.
Ama isterseniz herkezi dinleriz biz zaten hep yapıyoruz da diyebilirdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AKP'nin hukukun önünde "tertemiz bir parti" olarak yoluna devam ettiğini söyleyen Arınç, "telefon dinlemeleri" iddiaları üzerine partisi hakkında yeniden kapatma davası açılabileceğinin hatırlatılması üzerine, "Türkiye'de 'şu parti bir kapatılsa de meydan bize kalsa' diye bekleyen leş kargaları var, affedersiniz. Bu o kadar çirkin birşey ki, bunu tarif etmekte zorlanıyorum" dedi.
Arınç, "Türkiye'de ne yazık ki yargıyı etkileme gayretinde olan bazı çevreler var, buna siyasetçiler da dahil. Ama inanıyorum ki, bu konuda hukukun dediği olacaktır. Hukuk önünde de AKP tertemiz bir parti olarak yoluna devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Temiz!!!
Arınç temizlikten ne anlıyor acaba…?
Son dönemde domuz gribinden ölümler nedeniyle Suudi yetkililer ilginç bir önlem aldı; hac görevlerini yerine getirenler 'şeytan taşlama' ibadetini sterilize edilmiş taşlarla gerçekleştirecekler.
Kral Abdullah tarafından verilen talimatla özel torbalar içinde dağıtılacak olan taşlar öncelikle Müzdelife’ye getirilecek ve sterilize suyla yıkanacak. Güneş altında kurutulduktan sonra torbalara doldurulan taşlar hacılara verilecek.
3 milyon hacı adayı için hazırlanmış özel torbaların üstünde taşların domuz gribine karşı güvenli olduğunu belirten yazılar ve resimler bulunacak.
Neden Şeytan grip olmasın diye mi?
Şaka bir yana Başkan aşı olmuyor ama taşlar aşılı. Artık taş gibi başbakanımız var diyemiyeceğiz.
Ankara, FBI ya , neye aramizdaki hangi anlasmaya dayaniyorsunuz ya da nasil boyle yuzsuz sacma sapan bir istekte bulunuyorsunuz diyememis.
diyemez de...
ankara bagimisz bir ulkeyi temsil etmiyor.