Sevgili dostlar, Avusturalya'da yeniden birlikteyiz, merhaba!.. Türkiye'ye gitmek ne kadar güzelse, İzmir'den ayrılmak bir o kadar hüzünlü; buraya dönmek, çocuklarına, dostlarına ve buradaki dingin yaşama yeniden kavuşmak da alabildiğine keyifli...
Doğru,çelişkili duygular ama inanın hepsi içiçe geçiveriyor...
Ne diyordu Kavafis?
‘Nereye gidersen git... Bu kent bırakmayacaktır peşini’
Gavur İzmir’de bizim peşimizi bırakmıyor bir türlü...
Bu yüzden de Şükran Kurdakul’un dediği gibi ‘heybe’mde ‘İlk gençliği İzmir’den getirdim’ ben, ‘Özgürlük sözcüğü yetmez anlatmaya... / Nasıl sığmış avuçlarıma koca dünya, / Kitabın biri insan biri ben.’
Ne de çok şey sığdırdık buraya gelmeden önce, heybemizdeki kitabın içine...
Tamam buraya genç gelmedik; özsuyumuzu Türkiye’den aldık, eğitimimizi orada tamamladık, yaşam boyu sürecek mutlulukların ve acıların süzgecinden geçmiş dostlukları orada perçinledik, yorganı sırtında bir öğretmen olarak ülkenün doğusunu da batısını da gördük, çalıştık, ‘git oldu can, sürgün geldi dayandı’ şiiriyle Gülten Akın’ın kulaklarını çok çınlattık, ülkenin dört bir yanını hapishaneleriyle de tanıdık, Mamak’ta atlar için yapılmış ahırdan bozma koğuşlarda da yattık, duvarlara sürterek zeytin çekirdeklerinden sevdiğimiz için kolye de yaptık...
İşte bu yüzden de Attila İlhan’ın dediği gibi ‘nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar...’
Kısacası dostlar, sevdalandık o ülkeye de o şehre de...
Her ayrılıkla nasıl hüzünlenmez insan...
Az değil, öte yandan da çeyrek asırı burada Avusturalya’da tükettik...
Yaşantımızın en uzun dönemini de o şehr-i Sydney’de geçirdik...
Göçmenlik bütün ağırlığıyla burada yaşamımıza kolan vurdu;zorlukları ve acıları burada demledik, burukluğun tadına burada vardık, yaşamın çok farklı bir boyutunu da burada tanıdık.. Dostun, arkadaşın hasını, ölünceye dek sürecek kardeşlikleri de bu topraklarda suladık, yeşerttik, büyüttük... Hele de yavrularımız... Aile olmanın keyfine burada vardık...
Eee, tüm bunlara yeniden kavuşmanın hazzının tadına doyum olur mu?..
Bu yüzden de sevgili Halikarnas Balıkçısı’nın seslenmesiyle bir kez daha yürekten merhaba...