A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

İstanbul'lu ve meraklılarına...

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 14 Eylül 2009 13:18:15

İstanbul'un adını kim koydu? İstanbul ve İstanbul'a bağlı semtlerin adının nereden geldiğini hep merak edilmiştir. İstanbul'un yerleşim tarihi Paleolitik çağa kadar uzanır. Yapılan kazılar sonucunda Yarımburgaz mağarasında Paleolitik çağa Fikirtepe ve Pendik te ise Kalkolitik çağa ait buluntular ele geçmiştir. Ayrıca Sarayburnunda Trakların kurduğu Lygos adlı bir kentin duvar kalıntılarına, Kadıköy'de de Fenikelilerden kalma yapı kalıntılarına rastlanmıştır.

Bugünkü kentin çekirdeğini oluşturan ilk yerleşmeleri İ.Ö. VII.yy. da Megaralılar kurmuştur. Dorların istila ettiği Yunanistandan kaçan Megaralılar İ.Ö. 680’de Propontis’i (Marmara Denizi) geçerek geldikleri Bugünkü Kadıköy’ün Moda burnunda Khalkadon adıyla kurdukları kente yerleştiler. Trak kökenli komutan Byzas önderliğinde yola çıkan Megaralıların bir başka koluda Delphoi kahinlerinin öğüdüne uyarak İ.Ö.660’ta bugünkü Sarayburnu çevresinde bir kent kurdu. Megaralılar kente liderleri Byzasın adını vererek Byzantion dediler.

IV yy. da kenti adeta yeniden inşa eden İmparator I.Constantin’den dolayı kente Constantin’in kenti anlamında Constantinapolis adı verildi. Bir söylentiye göre kentin isminin uzun olmasından dolayı kısaca Polis (Kent) adıyla anılmaya başlandı. Bu arada kent gelişmiş ve büyümüştür. Bugünkü surların dışna taşmıştır. Buralarda oturanlar kente giderken yada kentten bahsederken, Eisten Polis (Kente doğru) olarak anmışlardır. Bu zamanla Stenbol, Estanbol , İstanbol ve İstanbul şeklini almıştır.

Bizans döneminde İkinci Roma (Deutera Roma) ve Yeni Roma (Nea Rome) isimleri ile de anılmıştır. Kent tarihi boyunca birçok kere istilaya uğramış, doğudan ve batıdan gelen kavimlerin kuşatmalarına şahit olmuştur.

Osmanlı imparotorluğu egemenliğine girdikten sonra Asitane, Asitane-i Saadet, Asbitane-i Aliye, Belde-i Tayyibe, Dar-ı Saadet, Dar-us Saltana, Dar-us Saltanat il Aliye, Dar us Saltanat us Saadet, Dar us Saltanat us Saniye, Dar ül Hilafe, Der Aliye, Der i Devlet, Der Saadet, Konstantaniyye, Konstantaniyye-i Mahrusi gibi isimlerle anılmıştır. (Osmanlı Devlet Arşivi ne göre)

ACIBADEM
Üsküdar-Kadıköy-Çamlıca-Libadiye arasıdadır. Geçmişte İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları semtteki bahçeli evlerin ve konakların bahçelerindeki badem ağaçlarından dolayı bu isimin yakıştırıldığı sanılmaktadır.

ADALAR

Büyükada : Kadıköy-Pendik sahilleri karşısındaki Prens adalarının en büyük olanıdır. Antik çağdaki adı Prinkipo dur. Burgaz adası: Antik çağdaki adı Antigoni dir. Bizans döneminde Prygas (Hisar) adıyla anılmaktaydı

AHIRKAPI

Sarayburnunda, Sirkeci-Cankurtaran arasındadır. İstanbul’un sur kapılarından biri buradadır. Osmanlı döneminde sarayın has ahırları ve daha sonraları İst. Belediyesinin ahırlarının burada olması sebebiyle bu isimle anılmaktadır.

AKARETLER

Avrupa yakasında, Maçka-Dolmabahçe arasında, Beşiktaş ilçesinin bir mahallesidir. Sultan Abdülaziz Taşlık Aziziye camisinin masraflarını karşılamak için bir vakıf kurdurmuştur,bu vakıf gelir sağlamak amacıyla kiraya verilebilecek binalar yaptırmıştır. Projenin tamamlanması II.Abdülhamit e nasip olmuştur. Kira, irat getiren anlamındaki Akaret ismi bu binalara yakıştırılarak semte Akaretler adı verilmiştir.

AKSARAY

Avrupa yakasında, Fatih-Yenikapı-Laleli arasındadır. Bizans dönemindeki adı Forum Bovis dir (Öküz Meydanı) Pergamon (Bergama) dan getirilen tunçtan yapılmış öküz heykeli semtin ortasındaki meydana yerleştirildiğinden uzun süre bu isimle anılmıştır. İstanbulun Osmanlılar tarafından alınmasından sonra, İshak Paşa nın Karamanoğulları üzerine yaptığı seferde Konya Aksaray daki halkın bir kısmı İstanbul’un Türkleştirilmesi düşüncesi ile bu semte yerleştirildiğinden dolayı semt Aksaray adı ile anılmaya başlandı.

ALTUNİZADE

Anadolu yakasında, Kısıklı-Bağlarbaşı arasındadır. Önceleri yazlık yerleşim yeri olan semte XIX. yy da burada yaşamış olan askeri şura üyesi İsmail Zühtü paşa bir cami ve hamam yaptırmıştır.Cami çevresinde yoğunlaşan yerleşim Altunizade olarak anılmaya başlanmıştır.

ANADOLU HİSARI

Boğazın Anadolu kıyısında, Göksu deresinin boğaza döküldüğü yerdedir. Bizans dönemindeki adı Potamion (Tatlı su) yerleşime Yıldırım Bayezıt tarafından 1395 tarihinde bir Hisar (kale) yaptırılmıştır. Semte ismini veren bu kale çevresindeki yerleşim özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde genişlemiştir.

ATAKÖY

İstanbul’un en genç semtlerinden biridir. Kentin Avrupa yakasında Bakırköy-Topkapı arasındadır. Osmanlı döneminde Baruthane denilen yöredir. 1955 yılında Emlak Bankası tarafından tasarlanan 12 000 konutluk yerleşim merkezi için 1958 de inşaatı başlamıştır. Yapılan anketle ismi Ataköy olarak Kabul edilmiştir.

AYASPAŞA

(1520-1566) Kanuni Sultan Süleyman dönemi sadrazamlarından Ayaspaşa burada havuzlu, bahçeli bir konak yaptırmıştır. Semtin isminin buradan geldiği söylenmektedir.(1530 yılında İstanbula gelen Arap gezgini Gazi de Ayas paşayı bu konakta ziyaret ettiğini yazmaktadır.)

AYAZAĞA

Kentin Avrupa yakasında Şişli-Maslak-Hasdal arasındadır. Yeniçeri Kethüdası Ayas Ağa’nın yöredeki çiftliği ve çevresindeki oluşan yerleşime Ayasağa denilmiş zamanla isim Ayazağa’ya dönüşmüştür.

AYNALIKAVAK

Avrupa yakasında, Kasımpaşa-Okmeydanı-Hasköy arasındadır. İstanbul un üç büyük sarayından biri olan Tersane sarayından günümüze ulaşan Aynalısaray  kasrıdır. Bu köşk bulunduğu semte ismini vermiştir. Aynalıkavak ismine gelince; Osmanlılarda düz pencere camı üretilmediğinden, Venedik dükasının Osmanlı sultanına hediye ettiği kristal aynalara yakışır bir köşk yapılmasına karar verilir. Sultanın köşkün yapılması talimatını verirken, Kavak boylu aynalara yakışır bir kasr isterim demesiyle bu kasr Aynalıkavak ismiyle anılmaya başlanmıştır.

AYRILIK ÇEŞMESİ

Anadolu yakasında, Kadıköyden Acıbadem e giderken Haydarpaşadan gelen yolla kesiştiği yerdeki semttir. Eskiden Trakya ve İstanbuldan hacca gidecek olanlar burada toplanırlar ve hepbirlikte yola çıkarlarmış. Hacı adayları yakınları ile burada vedalaşıp yola çıktıklarından semte Ayrılık çeşmesi adı verilmiştir.

AYVANSARAY

Haliç kıyısında Balat-Eyüp arasında yeralmaktadır. İstanbul’un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra , bu bölgedeki surlara bir kapı yaptırıldı. Bu kapı yakınlarındaki Blakhernai (Büyükler sarayı) denilen görkemli Bizans yapısından dolayı semte Ayvan sarayı denilmeye başlandı. İsim zamanla Ayvansaray olarak değişti.

AZAPKAPI

Avrupa yakasında, Haliç kıyısında, Kasımpaşa-Şişihane-Karaköy semtleri arasındadır. Tarihi yarımadanın dışında kalan sur kapılarından biridir. Bölge Ceneviz egemenliğindeyken bu kapıya Porta di Sn Antonio adı verilmişti. Osmanlı döneminde Haliç tersanesinin yanında kurulan Azepler kışlası semte adını vermiştir. (Azep ,Osmanlı döneminde tersanede görevlendirilen deniz kuvvetleri Mensuplarına verilen isimdi.)

ARNAVUTKÖY 

Boğazın Avrupa yakasında, Ortaköy-Bebek arasında yeralmaktadır. İlk çağlardaki adı Anaplus’tur . Bizans döneminde Constantinus (Büyük) tarafından yaptırılan Michael kilisesinden dolayı Vicus Michaelicus veya Scaleae (İskele) adıyla biliniyordu. Buraya yerleştirilen Arnavut göçmenlerden dolayı halk bu semti Arnavut köyü olarak anıyordu isim zamanla Arnavutköy olmuştur.

BAHARİYE

Anadolu yakasında, Kadıköy-Fenerbahçe-Moda arasındadır. Kentte yerleşimin yaygın olmadığı dönemlerde, İstanbulluların yazlık olarak kullandıkları bir semtti. Bir söylentiye göre, bahar aylarında semtteki hareketliliğin artması sebebiyle baharlık anlamında Bahariye adı verildiğidir.

BAKIRKÖY

Kentin Avrupa yakasında Ataköy-Florya arasında, Marmara kıyısındadır. İlk çağlarda Hebdamon Septimus adıyla anılmaktaydı. Bizans döneminde yazlık olarak kullanılmıştır . Constantinus (Büyük) zamanında buraya saraylar, köşkler, kiliseler yaptırılmıştır. Bizans’ın son döneminde Makrihori, Osmanlı döneminde Markı köy olarak bilinen semtin adı Cumhuriyet’in ilanından sonra Bakırköy olarak değişmiştir.

BALAT

Avrupa yakasında Fener-Ayvansaray arasında, Haliç kıyısındadır. Bizans döneminde imparatorluk saraylarından biri olan Blahernai sarayına buradaki sur kapısından gidiliyordu. Bu kapı Aios İoannes kapısı veya Palation (Saray) kapısı olarak anılıyordu. Daha çok kullanılan Palation semte isim olarak verilmiş isim zamanla Balat’a dönüşmüştür.

BALMUMCU

Avrupa yakasında, Yıldız-Dikilitaş-Zincirlikuyu-Ortaköy arasındadır. 19.yy. başlarında (II.Mahmut dönemi) bugünkü Balmumcu semtinde aynı adla anılan bir çiflik vardı. Çifliğe bu ismin verilme sebebi ise çifliğin bahçelerinin geceleri mumla aydınlatılması ve burada mum imalatı yapılmasıdır. Çiflikteki meyvaların 1915 yılına kadar halka dağıtıldığı bilinmektedir. Yöre II.Meşrutiyet sonrası mesire yeri olarak halka açılmıştır.

BALTALİMANI

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Rumelihisar-Emirgan arasındadır. Fatih Sultan Mehmet emriyle Dolmabahçe, Taksim, Kasımpaşa üzerinden Haliç’e inidirilen gemiler ve donanmadaki bazı gemilerin yapımı için buraya Baltaoğlu Süleyman Paşa tarafından bir liman ve tersane yaptırılmıştır. Baltaoğlu Süleyman paşa limanı olarak benimsenen semtin ismi zamanla Baltalimanı’na dönüşmüştür.

BEBEK

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Arnavutköy-Rumelihisarı arasındadır. Antik çağda Artemis in adak yeri bulunan Khelai adında küçük bir köydü. Semt adını Fatih Sultan Mehmet tarafından burada ikametle görevlendirilen Bölükbaşı’nın lakabı olan Bebek’ten almıştır.

BEŞİKTAŞ

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Ortaköy-Dolmabahçe arasındadır. Tarihte bilinen ilk adı İasonion’dur . Sonraları Sergion, Daphne, Diplokinion gibi isimlerle anıldı. Bugünkü adı için iki ayrı söylenti vardır. I-Barbaros Hayrettin Paşa gemilerin bağlanması için sahile beş büyük taş diktirmiş ve bu taşlardan dolayı yöreye Beştaş denilmeye başlanmış, isim zamanla Beşiktaş’a dönüşmüştür. II-Bizans döneminde bu günkü iskele meydanına dikilen Diplokinion sütununun beşik şeklinde olması sebebiyle yöreye Beşiktaşı denmiş, zamanla isim Beşiktaş olarak değişmiştir.

BEYKOZ

Boğazın Anadolu kıyısında, Paşabahçenin kuzeyindedir. Antik çağdaki adı Amykos’dur. Beykos ismi ilk defa Bizanslılar tarafından kullanılmıştır. Bithnia kralı ve Kocaeli valileri bu semtte ikamet etmişlerdir. Kos farsçada köy anlamındadır. Semtte oturan ünlü kişilerden dolayı yöreye Beykos denildiği ismin zamanla Beykoz’a dönüştüğü sanılmaktadır.

BEYLERBEYİ

Boğazın Anadolu kıyısında, Kuzguncuk-Çengelköy arasındadır. Eski bir yerleşim yeridir . Bugünkü Beylerbeyi sarayının bulunduğu yerde III Murat dönemi Beylerbeylerinden Mehmet Paşa’nın yalısı bulunduğundan semtin ismi Beylerbeyi olarak benimsenmiştir.

BEYOĞLU

Kentin Avrupa yakasında, Beşiktaş-Şişli-Kasımpaşa-Haliç arasındadır. Bizans döneminde yerleşim alanı değildi. Yöreye karşı yaka, öte yaka anlamında Pera yada Peran bağları deniliyordu. Beyoğlu denilmesine ait çeşitli söylentiler vardır. İlki Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesinden sonra (1460) Kral ailesinden Prens Aleksisos Kommenos buraya yerleştirilmesinden dolayı bu ismin verildiğidir. İkincisi Kanuni Sultan Süleyman döneminde burada oturan Venedik elçisinden dolayı bu ismin verildiğidir. (Yapılan yazışmalarda elçi ye Beyoğlu denildiği için.)

BOMONTİ

Avrupa yakasında, Şişli-Feriköy arasındadır. İsviçreli Bomonti kardeşler 1890 yılında bu semtte bir bira fabrikası kurarak 1902 yılına kadar işlettiler. 1902 yılında Nektar şirketiyle birleşerek 1938 yılına kadar imalata devam ettiler. Bira fabrikasının bulunduğu alan çok büyüktür. (yaklaşık 40 dönüm) İçinde 1930 yıllarında çok ünlü olan Bomonti bira bahçesi yeralıyordu.  (Bu bahçe 1950 li yıllara kadar açıktı) Bu fabrika semte ismini vermiştir.

BOSTANCI

Anadolu yakasında, Marmara kıyısında, Suadiye ile Küçükyalı arasındadır. Osmanlı döneminde burada bulunan Bostancıbaşı bahçesi ve yakın zamana kadar yöredeki bostanlardan dolayı Bostancı denildiği sanılmaktadır.

BOYACIKÖY

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Emirgan-Baltalimanı arasındadır. Kırklareli kentinden aba, şayak ve çul boyamada uzmanlaşmış kırk kadar ailenin 19.yy. da başlarında getirilerek buraya yerleştirilmesi ile oluşan yeni yerleşim Boyacıköy ismiyle anılmaya başlanmıştır.

BULGURLU

Anadolu yakasında, Çamlıca-Libadiye-Ümraniye arasındadır. XIX.yy. başlarına kadar kireç ocakları ile ünlü Üsküdar’a bağlı küçük bir köydü. Yakın zamana kadar yörededeki halk geçimini bulgur yaparak sağladığından, semt Bulgurlu olarak anılıyordu. İslam alimlerinden Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin köye yardım amacıyla bir dibek (Buğday dövmeye yarayan büyük taş havan) hediye ettiği bilinmektedir.  ( Hamarat ev kızlarına söylenen Bulgurlu ya gelin mi  gidiyorsun sözünün bu semtle ilgisi yoktur. Orada adı geçen Bulgurlu Malatya ilinin merkeze bağlı bir köyüdür.)

CAĞALOĞLU

Avrupa yakasında, Sultanahmet-Beyazıt-Eminönü arasındadır. 16.yy. da yaşamış Osmanlı sadrazamı Cağaloğlu Sinan Paşa’nın bu semtteki sarayından ve yaptırdığı cami’den dolayı bu ismi almıştır.

CİBALİ

Haliç kıyısında Unkapanı ile Fener semtleri arasındadır. Burada bulunan sur kapısı, İstanbul’un fethine katılan komutanlardan Cebe Ali Bey adıyla anılmaya başlanmıştır. Cebe Ali Bey kapısı zamanla Cibali kapısına dönüşmüştür ve semtte Cibali ismini almıştır.

CİHANGİR

Avrupa yakasında, Taksim, Tophane Fındıklı arasındadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın sekizinci ve en küçük oğlu Şehzade Cihangir’in, Mimar Sinan tarafından yapılan caminin avlusundaki kabri dolayısıyla semte bu isim verilmiştir.

ÇATLADIKAPI

Avrupa yakasında, Sirkeci-Ahırkapı arasındadır. Bizans döneminde yapılan surların Sindera adlı kapısı buradadır. 1532 yılındaki depremde bu kapıda çatlaklar oluşturduğundan, hem kapı hemde semt Çatladıkapı adıyla anılmaya başlanmıştır.

ÇEKMECELER

Avrupa yakasında, Büyük ve küçük olmak üzere iki adet Çekmece semti vardır. Aynı adı taşıyan göllerin kenarında kurulmuş yerleşimlerdir. Tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Helenler İ.Ö.VII. yy. da bu yörede koloniler kurdular. Daha sonra Bizans, Hun, Peçenek, Osmanlı yönetimlerinde kalmıştır. Her iki Çekmece gölü dar birer boğazla Marmara denizine bağlıdır. Anadolu yu batıya bağlayan yol üzerinde bulunan bu boğazları geçmek için boğazın iki yakasında sahile çakılı kazıklara bağlı halatlar gerilerek ve sal üzerinde bu halatlar çekilerek karşıdan karşıya geçiliyordu. Çekerek çalışan bu sisteme çekmece adı verilmiştir. Zamanla buradaki yerleşimlere bu isim yakıştırılmıştır, birbirinden ayrılması için birine Büyükçekmece diğerine Küçükçekmece adı verilmiştir.

ÇEMBERLİTAŞ

Avrupa yakasında, Sultanahmet-Beyazıt arasındadır. Bizans İmparatoru Constantinus (Büyük) zamanında şehrin hareketli semtlerinden biriydi. İ.S 330 yılında Roma Apollon tapınağından getirilen kırmızı mermerden dokuz parçalı bir sütun buraya dikilmiştir. Önceleri üstünde kral heykelleri vardı daha sonraları bir haç konulmuştur. Şehrin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra bu haç kaldırılmıştır. Çıkan yangınlar ve ortam şartlarından yıpranan sütun koruma amacıyla demir çemberlerle takviye edilmiştir. (Bir görüşe göre 1672 deki büyük yangından sonra çemberlenmiştir. Kazvini berkitin den XII yy. çemberlerin var olduğu anlaşılmaktadır.) Bu Çemberli sütundan dolayı semte Çemberlitaş ismi verilmiştir.

ÇENGELKÖY

Anadolu yakasında Beylerbeyi-Vaniköy arasındadır. Bizans İmparatoru Justinianos buraya karısı Sophia için bir saray yaptırmıştır ve semte Sophianea adı verilmiştir. Osmanlı döneminde bu semtte gemi çapalatrı imal edildiğinden adı Çengel Köyü olarak benimsenmiştir. Zamanla Çengelköy şeklini almıştır. Bir başka söylentiye görede; Osmanlı döneminde leventlikten yetişen Çengeloğlu Tahir paşa (Sonradan Kaptan-ı Deryalığa kadar yükselmiştir) bu semtte oturmuş ve yörede mescit, çeşme gibi yaptırmış ve birçok hayır işlerine önayak olmuş semtin sevilen kişilerinden biri olmuştur, semte bu sebepten onun ismi verilmiştir.

ÇUBUKLU

Boğaz’ın Anadolu kıyısında, Kanlıca-Paşabahçe arasındadır. Bizans dönemindeki adı Eiranaion dur. Yöre esnafının yapmış olduğu Çubuk lülelerinin ünü sebebiyle bu ismin verildiği sanılmaktadır.

DİKİLİTAŞ

Avrupa yakasında, Beşiktaş-Şişli-Balmumcu-Ihlamur arasındadır. Semt adını buradaki dikilitaştan almıştır. Bu dikili taşın bulunduğu yerden yeniçeriler karşı sırtta bulunan nişan taşına ok attıkları söylenmektedir.

DOĞANCILAR

Anadolu yakasında Üsküdar-Kuyubaşı-Şemsipaşa semtleri arasındadır. Osmanlı döneminde padişah a doğan cinsi avcı kuşlar yetiştirmek, bakmak, av törenlerinde hizmet etmekle görevlendirilenler anadolunun çeşitli yörelerinden bulup getirdikleri kuşları İstanbulda Doğancıbaşıya teslim etmek üzere buluştukları semte Doğancılar semti adı verilmiştir.

DOLMABAHÇE

Boğazın Avrupa yakasında Beşiktaş-Kabataş semtleri arasındadır. Yunan mitolojisine göre Arganutların kralı İason Karadeniz seferi dönüşünde burada karaya çıkmıştır, bundan dolayı antik çağdaki adı İason dur. Burada Bizans döneminde gezinti yeri olan küçük bir koy vardı. Osmanlıların İstanbulu almasından sonra, I.Ahmet döneminde Kaptanı Derya Halil Paşa bu koyu doldurmakla görevlendirildi ve doldurma işleri II.Osman döneminde tamamlandı. (1614) Park haline getirilen koy Hünkar bahçesi adıyla anılmaya başlandı ismi zamanla Dolmabahçe ye dönüştü.

DUDULLU

Anadolu yakasında, Şile yolu üzerinde, Üsküdar merkezine 18 km. uzaklıktadır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi sırasında Duduoğlu aşiretine yaptıkları hizmetlerden dolayı küçük bir köy olan yerleşim ve çevresini hediye etmiştir. Zamanla Duduoğlu aşireti buradan göçmüş olmasına rağmen yörenin adı Dudulu olarak benimsenmiştir.

DEMİRKAPI

İstanbul’da bu isimde birkaç semt vardır, bunlardan biri de Sarayburnundadır. Topkapı sarayının yüksek duvarlarındaki dört büyük kapıdan birinin bulunduğu semt büyük demir kapıdan dolayı Demirkapı ismini almıştır. Bu kapıdan sarayın has ahırlarına geçilirdi.

EDİRNEKAPI

Haliç-Yedikule arasındaki surların üzerindeki kapı Bizans döneminde Kharisios ve Polyhandria isimleriyle anılmıştır. Osmanlı döneminde Edirne karayolunun başlangıç noktası olduğundan Edirne kapısı adını almış ve bulunduğu semt Edirnekapı olarak anılmaktadır.

EMİNÖNÜ

Haliç kıyısında Sirkeci-Sultanahmet-Unkapanı arasındadır. Fatih Sultan Mehmet döneminde burada kurulan gümrük emirliğinden dolayı zamanla Eminönü şekline dönüşen isimle anılmaktadır.

ERENKÖY

Anadolu yakasında, Caddebostan-Şaşkınbakkal-Sahrayıcedit arasındadır. Eren Baba isimli bilge bir kişi burada oturmuş ve semthalkı tarafından çok sevilmiştir vefatını takip eden yıllarda (1872) yöreye Eren köyü adı verilmiştir. Zamanla Erenköy’e dönüşmüştür.

EYÜP

Avrupa yakasında, Haliç’in sonlarına doğru, Haliç kıyısında, Silahtar-Balat Edirnekapı arasındadır. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbulu fethinden sonra, kentin Araplarca kuşatılması sırasında ölen (672) İslam ulularından Ebu Eyyub El Ensarinin kabri bulunduğu yerin yanına bir cami ve türbe yaptırılmıştır. Ebu Eyyub El Ensari camisi semte ismini vermiştir. Semt in ismi önceleri Eyupsultan sonraları Eyüp olarak değişmiştir.

EMİRGAN

Boğaz’ın Avrupa kıyısında Baltalimanı-İstinye arasındadır IV Murat yöreyi, Revan kalesini çarpışmadan kendisine teslim eden (1635) Safevi valise Emirgüneoğlu’na bağışlamıştır. Bir konak yaptıran Emirgüneoğlu burada yaşamış ve semt Emirgün yada Mirgün olarak anılmış zamanla Emircan daha sonraları Emirgan şekline dönüşmüştür.

FATİH

Avrupa yakasında, Unkapanı-Aksaray-Saraçhane-Edirnekapı arasındadır. İsmini Fevzipaşa caddesi üzerinde bulunan Fatih külliyesinden almıştır. (Cami, Fatih Sultan Mehmet’in türbesi, Daruşşifa, Medreseler, Tabhane, İmaret, Kervansaray, Sübyan mektebi, Kütüphane, Hamam, Saraçlar çarşısının bulunduğu külliye çok geniş bir alanı kaplamaktadır.)

FENER

Kentin Avrupa yakasında, Balat-Ayvansaray arasında, Haliç kıyısındadır. İstanbul’un en eski yerleşimlerinden biri olan semtte, Hristiyan inanışlarına göre denizcilerin koruyucusu Aziz Nikola ya ait kilise vardır. Denizcilere yol gösteren, ışık tutan anlamında Panarion adı semte verilmiştir. Zamanla Fener’e dönüştüğü sanılmaktadır.

FERİKÖY

Avrupa yakasında, Kurtuluş-Şişli-Harbiye-Kasımpaşa arasındadır. Semtin ismi hakkında değişik söylentiler vardır. İstanbul’un ünlü Levantenlerinden Mösyö Ferry Galata’da oturur ve zaman zaman bu cıvadra ava çıkarmış. Daha rahat avlanabilmek için buraya bir köşk yaptırmış ve semtteki yerleşim bu köşk etrafında yoğunlaşır. Yöre Ferry’nin köyü olarak anılmaya başlanır ve isim zamanla Feriköy’e dönüşür. Bir başka söylentiye göre de Osmanlı padişahı A.Mecit tarafından bugün semtin bulunduğu geniş arazi Madam Feri’ye bağışlanmıştır. Feri’nin köyü ismi zamanla Feriköy’e dönüşmüştür.

FINDIKLI

Avrupa yakasında, Tophane-Kabataş-Cıhangir semtleri arasında ,boğaz kıyısındadır. Bizans dönemindeki adı Ayanyhios dur. Semtin isminin kaynağı net değildir. Tarihçi Hammer’e göre semt ismini İtalyanca Fanduco’dan almıştır. Fanduco han, konukevi anlamındadır. Bizans döneminde burada bulunan han semte ismini vermiştir. Osmanlı döneminde burada ilk yerleşimler Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlamıştır. Kıyı ve yamaçlar boyunca bulunan fındık bahçelerinden dolayı bu ismin verildiği de öne sürülmektedir. Osmanlı kaynaklarında da burada fındıklı deresinin bahsedilmektedir.

FLORYA

Avrupa yakasında, Sefaköy-Yeşilköy-Küçükçekmece arasında , Marmara kıyısındadır. Reşat Ekrem Koçu ya göre İskender efendi namlı bir kişi burada yaptırdığı bahçeye doğduğu kasabanın ismini vermiş (Forina Arnavutluk ta küçük bir kasabadır) isim zamanla Florya ya dönüşmüş ve semtin ismi olarak benimsenmiştir.

GALATA

Avrupa yakasında Karaköy-Azapkapı-Şişhane-Tophane arasındadır. Antik dönemdeki adı Syki yada Sycae dir. Bizans imparatoru I.Tiberios zamanında Haliçin denetimi için bugünkü Yolcu salonu yakınlarında surların üstüne büyük bir burç inşa ettirmiştir (Kastellion ton Galaton ) MS 578-582 ve yöre zamanla Galaton sonraları Galata adıyla anılmaya başlanmıştır. Ayrıca semtin ortasındaki kuleden ötürü bu ismin verildiği bir başka düşünüştür. Bir diğer söylentiye göre de Bizans dönemindeburada bulunan süt sağım yerlerinden dolayı Galaktos adıyla anılırken zamanla Galata’ya dönüştüğüdür.

GEDİKPAŞA

Beyazıt’ın güneyinde bir semttir. 1482 yılında ölen, Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa’nın Türbesinin’de bulunduğu cami ve külliye semte ismini vermiştir. Zamanla isim Gedikpaşa şekline dönüşmüştür.

HALKALI

Avrupa yakasında, Küçükçekmece gölü-Kanarya-Yenibosna-İkitelli arasındadır. Bizans döneminde burada bulunan eski bir rum köyü vardı.XVI.yy.da bu köy cıvarında kurulan Halka hasbahçeleri dolayısıyla yöreye Halkalı adı verilmiştir.

HARBİYE

Avrupa yakasında, Elmadağ-Nişantaşı-Pangaltı-Maçka semtleri arasındadır. XIX.yy. da buraya yaptırılan Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu) semte adını vermiştir.

HAREM

Anadolu yakasında, Haydarpaşa-Salacak arasındadır. III.Murat döneminde bugünkü Selimiye kışlasının bulunduğu yerde saray hanımlarına tahsis edilmiş olan Harem i Hümayun kasrı bulunmaktaydı. Saraya mensup hanımlar karşı yakadan geldiklerinde sandalların yanaşması için sahilde bir iskele vardı. Buradaki görkemli Harem i Hümayun kasrı çevresinde gelişen yerleşim Harem, iskele de Harem iskelesi olarak anılmaya başlanmıştır.

HASKÖY

Avrupa yakasında, Kasımpaşa-Okmeydanı-Halıcıoğlu arasında, Haliç kıyısındadır.Fatih Sultan Mehmet İstanbul u kuşattığı zaman otağını buraya kurduğundan burası özel (Has) olarak adlandırılmıştır. Zamanla yerleşim çoğaldığında semte Hasköy adı verilmiştir. Bir başka söylenceye göre II.Selim döneminde buraya yaptırılan Hasbahçelerden geldiğidir. Diğer bir varsayım Bizans döneminde buradaki Paraskevi kilisesi dolayısıyla semte Parasköy denilmiş,zamanla Hasköy e dönüşmüştür.

HAYDARPAŞA

Anadolu yakasında, Boğaz kıyısında, Üsküdar-Kadıköy arasındadır.  III.Selim sadrazamlarından Haydar Paşa ya ait geniş araziden dolayı yöreye Haydarpaşa adı verilmiştir.

HORHOR

Fatih ilçesinin bir mahallesidir, ismini yöredeki Horhor çeşmesinden alır. Rivayete göre; Fatih sultan Mehmet burada yürürken yer altından sesler duyar ve çevresindekilere buraya bir çeşme yapın yerin altından hor-hor su sesleri geliyorder, çeşme yapılır ve Horhor çeşmesi adı verilir.Zamanla semtte aynı isimle anılmaya başlanır.

İSTİNYE

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Emirgan-Maslak-Yeniköy arasındadır. Bizans dönemindeki adı Stenia zamanla İstinye şekline dönüşmüştür.

KABATAŞ

Boğazın Avrupa yakasında, Dolmabahçe ile Fındıklı arasındadır. Bizans dönemindeki adı Butharion dur.Halikarnasos lu Dianysios (Tarihçi) burada bulunan Petra Themastis adı verilen bir taştan söz eder. Ayrıca burada yapılan Karabali iskelesi ve tekneleri bağlamak için bu iskele yanındaki iri bir kaya nedeniyle semte Kabataş denildiği sanılmaktadır.

KADIKÖY

Semtin tarihi Bakır çağına kadar uzanmaktadır. Semti Megara’lı göçmenler Khalkedon adıyla kurmuştur (İÖ 8yy) . Orhan Gazi Khalkedon’un bir kısmını Osmanlı topraklarına kattı. Fatih Sultan Mehmet’in kenti fethinde sonra bu yörenin bakımsız bir köy görünümünün düzelmesi için İstanbul Kadısı Hızır bey’in buraya yerleşmesini istemiştir. Semt önceleri Kadıköyü sonraları Kadıköy olarak anılmıştır.

KAĞITHANE

Avrupa yakasında, Silahtar-Çağlayan-Levent-Hasdal-Alibeyköyü arasındadır. Osmanlı döneminin önemli mesire yerlerinden olan semtte dönemin ileri gelenlerine ait 200 e yakın köşk ve kasr bulunmaktaydı,ancak bunlardan hiçbiri günü müze ulaşmamıştır. (bakımsızlıktan viran halde bulunan son kalıntılar 1940 lı yıllarda yıkılmıştır) Haliç körfezine dökülen Kağıthane deresi üzerinde bulunan kağıt imalathaneleri dereye ve semte adını vermiştir.

KALAMIŞ

Anadolu yakasında, Fenerbahçe ye bitişik, Marmara denizi kıyısındadır. Eski ismi yunanca sazlık ve kamışlık anlamında Kalamis iken zamanla Kalamış şeklini almıştır.

KALENDER

Boğazın Rumeli kıyısında Yeniköyün batısındadır.18 yy da Kalender Çavuş’un buraya yaptırdığı sahilsaray dolayısıyla bu ismi aldığı sanılmaktadır.

KANDİLLİ

Boğazın Anadolu kıyısında , Vaniköy ile Anadoluhisarı arasındadır. Antik çağdaki adı Ekhaia dır. Zaman zaman Göksu dan deniz yolu ile saraya dönen padişahlar için yakılan kandillerden yada IV Murat’ın Revan seferinden dönüşünde bu semtteki köşkte doğan şehzadesi Mehmet için yedi gece yakılan kandillerden dolayı semte Kandilli köy adı verilmiş, zamanla Kandilli şeklini almıştır.

KANLICA

Boğazın Anadolu kıyısında Çubuklu ile Anadoluhisarı arasındadır. Antik çağdaki adı Phriksulimen dir. Osmanlıların İstanbulu almalarından önce burada Kangılı diye bilinen bir Türk boyunun yerleştiği sanılmaktadır. Bazı eski vakfiyelerde Kanglıcak diye sözedilmektedir.İsmin zamanla Kanlıcaya dönüştüğü söylenmektedir

KARTAL

Kentin Anadolu yakasında Maltepe ile Pendik arasındadır. Bizans dönemindeki adı Kartalimen dir. Semt zamanla Kartal ismiyle anılmaya başlanmıştır. Bir başka söylentiye göre de, küçük bir balıkçı köyü olan semtte yaşayan ve çok sevilen Kartelli isimli balıkçıdan dolayı önceleri Kartelli’nin köyü olarak anılan semtin adının zamanla Kartal a dönüştüğüdür.

KASIMPAŞA

Avrupa yakasında Haliç kıyısında, Beyoğlu-Hasköy-Şişli arasındadır. Kanuni Sultan Süleyman ın vezirlerinden Güzelce Kasım paşa nın Padişah tarafından burada oturmayla görevlendirilmesi dolayısıyla semt Kasımpaşa ismini almıştır. Güzelce Kasım paşa semte yaptırdığı cami (Cami-i Kebir), medrese ve diğer eserlerle yöreyi kalındırmıştır.

KAZLIÇEŞME

Avrupa yakasında, Marmara kıyısında, Zeytinburnu ilçesinin bir mahallesidir. Burada bulunan bir çeşme semte ismini vermiştir. Bu çeşmenin üzerinde alçak kabartma olarak kaz figürleri vardır. Bir söylentiye göre, İstanbul’un fethi sırasında baş gösteren su sıkıntısında uçuşan kazlar takip edilmiş ve buradaki su kaynağı bulunmuştur. Sonraları bu su kaynağı üzerine bir çeşme inşa edilmiştir. Günümüze kadar bir çok yenilemeler gören çeşme halen semtte bulunmaktadır.

KISIKLI

Anadolu yakasında, Çamlıca tepeleri-Altunizade arasındadır.Kayalar arasından kaynayan sulara halk arasında kısık yada kısıklı denilmektedir.Bu semtte çok miktarda bu tip kaynak bulunduğundan Kısıklı adı benimsenmiştir.

KİLYOS

Avrupa yakasında, Demirciköy-Uskumruköy-Gümüşdere arasında, Karadeniz kıyısındadır. İsminin Rumca kum anlamındaki Kilya sözcüğünden geldiği söylendiği gibi, güzel geçit/boğaz anlamındaki Killa sözcüğünden türediğide söylenmektedir, isim zamanla Kilyos şeklini almıştır.

KİREÇBURNU

Avrupa yakasında, Kefeliköy-Tarabya arasındadır. Bizans dönemindeki adı Kleridra tou pontu (Boğazın anahtarı) dur. Bu günkü ismini, Osmanlı döneminde yörede bulunan kireç ocaklarından aldığı söylenmektedir.

KUMBURGAZ

Avrupa yakasında, Marmara kıyısında, Mimarsinan-Celaliye arasındadır. XIX.yy. da halkının çoğunluğu rum olan yerleşim kumunun bol olması nedeniyle Konumyo adıyla anılıyordu, mübadele sonrasında Kumburgaz adını almıştır.

KUMKAPI

Avrupa yakasında, Marmara kıyısında, Ahırkapı-Yenikapı arasındadır. Bizans döneminde burada Kontoskalion limanı ve yarım daira şeklindeki surlarda bir kapı bulunmaktaydı. Bu limanın hemen yanında Kaisariu denilen ikinci küçük bir liman daha vardı.bu küçük limana şehre getirilen kumlar boşaltılıyordu. Bu sebeple surlardaki kapı Kum kapısı semtte Kumkapı olarak benimsenmiştir.

KURTULUŞ

Avrupa yakasında, Pangaltı-Dolapdere-Feriköy-Elmadağ arasındadır. Semtin bilinen en eski adı Ayios Dimitrios tur. Daha sonraları semtte bulunan at ahırlarından dolayı Tatavla ismiyle anılmaya başlandı. Kanuni sultan Süleyman dönemindeki deniz fetihlerinde Akdeniz adalarından esir alınan, Müslüman olmayan sanatkarlar bu semtte iskan edildi. XVIII .yy.sonlarına doğru halkının çoğu rum ve italyanlardan oluşuyordu. Dönemin Osmanlı yönetimi buraya kısıtlı bir özerklik vermişti. Semt 12 kişilik bir ihtiyar heyeti ile 1030 haneden seçilen 53 temsilci tarafından idare ediliyordu. Bu düzen Cumhuriyetin ilanından sonra kaldırıldı ve yöre halkı olayı bu yönetimden kurtuluş olarak benimsediğinden semte Kurtuluş adı verildi.

KUZGUNCUK

Boğazın Anadolu kıyısında Üsküdar-Beylerbeyi arasındadır. Bizans dönemindeki ismi Khrysokeramos dur. (Bizans İmparatoru İustinios tarafından yaptırılan yaldızlı kiremitleri ile ünlü kilisenin adıdır.) Fatih Sultan Mehmet döneminde buraya yerleşen Kuzgun Baba adlı bir erenden dolayı bu isimle anıldığı sanılmaktadır.

LALELİ

Avrupa yakasında, Aksaray-Beyazıt arasındadır. Uzun yıllar hasır bir kulübede yaşayan (XVI yy )ve öldüğünde vasiyeti üzerine kulübesinin yanına gömülen Türk dervişi Laleli Baba nın mezarının bulunduğu yere Osmanlı Padişahı III Mustafa 1757 yılında bir cami yaptırmıştır. (Laleli Baba cami ve külliyesi) Önceleri Lalelibaba olarak bilinen semtin ismi zamanla Laleli olarak değişmiştir.

LEVENT

Kentin Avrupa yakasındadı, Beşiktaş-Ortaköy-Maslak arasındadır. Osmanlı Padişahı III Selim döneminde, Nizam-ı Cedid askerleri için kurulan Levend kışlası semte adını vermiştir.

MAÇKA

Avrupa yakasında, Beşiktaş-Harbiye-Dolmabahçe-Nışantaşı-Harbiye semtleri arasındadır. Adının Farsça Masgah (Nişangah) tan geldiği söylenmektedir. Zamanla Maçka ya dönüşmüştür. Bir diğer söylentiye göre de Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılında Trabzon u fethinden sonra Trabzondan buraya gönderilen Maçkalılardan dolayı semte Maçka adının verildiğidir.

MAHMUTPAŞA

Kentin Avrupa yakasında, Eminönü-Beyazıt arasındadır. Fatih Sultan Mehmet in vezirlerinden Mahmut Paşa’nın yaptırdığı cami ve külliye semte ismini vermiştir.

MALTEPE

Anadolu yakasında, Pendik-Küçükyalı arasında, Marmara kıyısındadır. Yörede bulunan bir tümülüsün semtin ismine kaynak olduğu sanılmaktadır.(Türkler eskiden içinde hazine,define bulunduğu sanılan,höyük biçimindeki toprak tepeciklerini Maltepe olarak adlandırlardı.) Tarihçi Hammer bu kıyı şeridindeki bütün tepelere Maltepe denildiğini yazmaktadır.

MASLAK

Kentin Avrupa yakasında, Levent-Hacı Osman bayırı arasındadır. Kente Büyükdere deki bentler den künklerle getirilen suyun dağıtım ve denetiminin yapıldığı yer olduğundan bu isimle anılmaktadır.

MERCAN

Avrupa yakasında, Eminönü-Beyazıt arasındadır. 18 yy da yaşamış Habeş kökenli Kızlarağası Mercan ağanın bu semtte yaptırmış olduğu Mercan Ağa camisi semte adını vermiştir.

ORTAKÖY
Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında,Beşiktaş-Kuruçeşme arasındadır.Antik dönemdeki adı Arkheion dur sonraları Aziz Phokas ismiyle anılmıştır. Ortaköy adı ilk defa Kanuni Sultan Süleyman döneminde kullanılmaya başlanmıştır.

MERDİVENKÖY

Anadolu yakasında,bugün E 5 karayolunun üzerinde bulunan Göztepe köprüsü çevresidir. İstanbulun fethinden sonraki yıllarda yörede oturan halkın çoğunun alevi ve bektaşi olduğu bilinmektedir. Bu köyde yaşayanlar çevreleri tarafından mert, iman sahibi olarak tanınıyorlardı, köye de Merd-i İman köyü adını vermişlerdi. Zamanla Merdivenköy’e dönüşmüştür.

MERTER

Avrupa yakasında, Topkapı surlarının dışındadır. Burada bulunan ve Ahmet Merter e ait çiftlik imara açıldığnda semte çok sayıda bina yapılmıştır . Oluşan yerleşim Merter adıyla anılmaktadır.

OKMEYDANI

Avrupa yakasında, Şişli-Kasımpaşa-Mecidiyeköy-Halıcıoğlu arasındadır. İstanbulun fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet in otağ kurduğu yerdir. 1490 yılında Fatih’in burada ondokuz sınır taşıyla sınırları belirlenen çok geniş bir alana Tekke-i Tirendezan (Okçular tekkesi ) yaptırmasıyla semt Okmeydanı olarak anılmaya başlanmıştır.

OSMANBEY

Avrupa yakasında, Şişli-Harbiye-Feriköy-Nişantaşı arasındadır.XIX.yy. ortalarına kadar kırlık, boş arazi iken II.Abdülhamid’in mabeyincilerinden Osman bey burada geniş bir arazi satın alarak 1870 yılındqa bir konak yaptırmıştır. Kısa sürede yörede başka evler ve konaklar yaptırılmıştır. Yörenin ilk yerleşeni olan Osman bey in adı semte yakıştırılmıştır.

PANGALTI

Avrupa yakasında, Harbiye-Dolapdere-Feriköy-Osmanbey semtleri arasındadır. İsmi hakkında değişik söylentiler vardır. 1-Osmanbeyde açılan Osmanlı bankası o zamanki adı Hamam olan Pangaltıya yakındı ve semt bu bankadan dolayı Banka altı olarak anılmaya başlandı, isim zamanla Pangaltıya dönüştü. 2-Kalabalık olan yerleşimde yaşayan bir Levanten olan Mösyö Pangaldi burada bir gazino açmış ve gazinoya kendi ismini vermiştir. Bu isim zamanla semtle özdeşleşerek Pangaltı ya dönüşmüştür. 3-Semtte oturan bir Levanten bahçe içinde Pane Galeti isimli bir çayhane açmış ve yaptığı pasta, keklerle meşhur olmuştur. İstanbulun çeşitli semtlerinde oturan aileler Haydi Pera ya gidelim, Pane Galati de pasta yiyip çay içelim derlermiş. İsim semtle özdeşleşmiş ve zamanla Pangaltı ya dönüşmüştür.  4-Semtte çoğunlukla Rum, Ermeni ve İtalyan Katolikler oturmaktaydı, özellikle İtalyan Levantenler semtte bolca bulunan fırınları çalıştırıyordu. İtalyanca Pani (ekmek), Caldi (sıcak) kelimelerinin birleşimi Panicaldi zamanla Pangaltı ya dönüşmüştür.

PENDİK
Anadolu yakasında, Marmara denizi kıyısında, Kartal-Tuzla arasındadır. Antik dönemdeki adı Pantikhion dur. (Latince Pantichium = Tersane) isim zamanla Pendik şeklini almıştır.

PİYALE

Kasımpaşa-Okmeydanı arasındadır. XVI.yy. dayaşamış ve uzun süre Kaptan-ı Derya lık yapmış, Padişah II.Selim in damadı olan Piyale Paşa’nın burada Mimar Sinan a bir külliye yaptırdı. (Cami, medrese, tekke, sibyan mektebi, çarşı, hamam, türbe) Külliyeyi yaptıran Piyale Paşa dan ötürü semt önceleri Piyalepaşa daha sonra Piyale adıyla anılmaya başlandı.

RUMELİ HİSARI

Avrupa yakasında, Bebek-Baltalimanı arasında, Boğaz kıyısındadır. Antik çağda burada Hermes sunağı bulunmaktaydı. Kıyıdaki buruna vuran sert dalgalardan dolayı Pyrhias Kyon (Kızıl köpek) ve Lemokopion gibi isimlerle anılıyordu. 1452 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından buraya yaptırılan kale semte bugünkü ismini vermiştir.

RUMELİ KAVAĞI

Avrupa yakasında, boğaz girişinde, Sarıyer ilçesinin Karadeniz’e bakan en uç noktasındadır. Antik çağdaki ismi Panium yada Panyum burnudur. Bizans dönemindeki adı Fanarian yada Fanaraki Avrupa feneri yada küçük fener anlamındadır. (Buradaki deniz fenerinden dolayı) Köy Rumeli yakasında kurulmuş olduğundan adı zamanla Rumeli Feneri ne dönüşmüştür.

SAMATYA

Avrupa yakasında, Marmara kıyısında, Yedikule-Kumkapı arasındadır. Kentin Bizans dönemindeki sur kapılarından biri bu semttedir. Sonradan Kocamustafapaşa adını almıştır. Bizans dönemindeki adı Psmathia zamanla Samatya ya dönüşmüştür.

SARAYBURNU

Haliç in Marmara denizine döndüğü yerde, tarihi yarımadanın doğu ucunda, Ahırkapı-Sirkeci arasındadır. İstanbul kentinin çekirdeği olan Bizans Megaralılar tarafından İ.Ö.VII.yy. da burada kurulmuştur. Bizans döneminde Aziz Demetrios burnu olarak anılıyordu. Bu burun ile Ahırkapı arasında Mangonai sarayı vardı. Bu saray ve Osmanlı döneminde buraya yapılan saray (Bugünkü Topkapı sarayı) dolayısıyla semte Sarayburnu adı verilmiştir.

SARIYER

Avrupa yakasında, Yenimahalle-Anadolukavağı-Kilyos arasında, boğaz kıyısındadır. İsmi hakkında çeşitli söylentiler vardır. Vaktiyle buradayaşayan Sarı Baba isimli bir dervişten geldiği anlatıldığı gibi, yörenin topraklarının sarı olduğu için bu ismin yakıştırıldığı da söylenmektedir.

SİLİVRİ

Avrupa yakasında, Tekirdağ sınırında, Marmara denizi kıyısındadır. Tarihi İstanbulla paraleldir. Bilinen ilk ismi Bria dır. Daha sonraları Trak dilinde kent anlamına gelen Antik Salymbria adı verilmiştir. İ.Ö. VII.yy.da Megara lılar tarafından yüksekçe bir tepeye yapılan kale etrafında yerleşim genişledi. İmparator Arcadius kente karısı Evadoksia nın adını (Evadoksiapolis) verdiysede bu isim benimsenmedi. Adı önce Silimbri ve zamanla Silivri ye dönüşmüştür.

SUADİYE

Anadolu yakasında, Erenköy-Bostancı arasındadır. Osmanlının son döneminde maliye nazırı (1900-1906) Reşad paşa nın genç yaşta ölen kızı Suad ve damadı için Suadiye camisini yaptırmıştır. Semt adını bu camidan almıştır.

SULTANAHMET

Avrupa yakasında, Sirkeci-Cankurtaran-Çemberlitaş arasındadır. Osmanlı Padişahı I Ahmet in yaptırmış olduğu cami ve külliye semte ismini vermiştir.

SULTANHAMAMI

Avrupa yakasında, Eminönü-Mercan arasındadır. Bir adı da Hacıküçük olan Sultan Hamamı semte ismini vermiştir.

SULTANTEPE

Anadolu yakasında, Üsküdar iskelesinin üst tarafında, Kuzguncuk-Altunizade-Üsküdar arasındadır. Eski adı Hacı Hesna hatun mahallesidir. Mihrimah sultan ın dadısı olan Hesna hatun yaşlılığı sebebiyle saraydan ayrıldığında kendisine nerede yaşamak istediği sorulmuş oda yüksekçe bir yer olsun baktığımda her yeri göreyim demştir. Bunun üzerine bugünkü sultantepede kendisine bir konak yaptırılmıştır. Hesna hatun burada yaşadığı sürece saraya mensup kişilerden ilgi, saygı görmüş sık sık ziyaret edilmiştir. Saraya mensup birisi olduğundan ve sultanlarca saygı görmesi nedeniyle köşkü ve çevresi Sultantepe olarak anılmaya başlanmıştır.

SÜTLÜCE

Avrupa yakasında, Halıcıoğlu-Kasımpaşa-Silahtar arasında, Haliç kıyısındadır. Bizans döneminde küçük bir köy olan semtte (Süt membat köyü) bronzdan yapılmış ve göğüslerinden su akan bir kadın heykeli varmış. Sütlerinin bol olması için yeni doğum yapan kadınlar tarafından ziyaret edilirmiş bu yüzden semte Sütlüce adı verildiği söylenmektedir.

ŞAŞKINBAKKAL

Anadolu yakasında, Kadıköy-Bostancı arasında bir semttir. Bir söylentiye göre henüz yerleşimin çok az olduğu bir dönemde burada bir bakkal dükkanı açılmış, civardan denize girmek için gelenler bu tenha yerdeki bakkal dükkanının iş yapmayacağını düşünerek, dükkan sahibi esnafa Şaşkın bakkal yakıştırmasını yaparlar. Zamanla yörede yerleşim yoğunlaşınca semt Şaşkınbakkal ismiyle anılmaya başlanır.

ŞEMSİPAŞA

Anadolu yakasında, Üsküdar-Salacak arasında, Boğaz kıyısındadır. Yavuz Sultan Selim’e hizmet etmiş, Kanuni Sultanselimin Beylerbeylerinden, II Selim’in vezirlerinden Şemsi paşa bu semtte Mimar Sinan’a bir cami yaptırmıştır. Şemsi paşa camisi çevresinde oluşan yerleşim aynı adla anılmaktadır.

ŞİŞLİ

Avrupa yakasında, Beşiktaş-Nişantaşı-Osmanbey-Mecidiyeköy-Dikilitaş arasındadır. İsmi hakkındaki en yaygın yakıştırmaya göre, şiş yapımıyla uğraşan köklü bir ailenin burada oturduğu ve konaklarınında da şişçilerin konağı olarak anıldığından semtin isminin önceleri Şişçiler daha sonra Şişli’ye dönüştüğüdür.

ŞİLE

Anadolu yakasında, kentin en kuzeyinde, Karadeniz kıyısındadır. Üsküdar’a yaklaşık 55 Km uzaklıktadır. Kentte yerleşim yaklaşık İ.Ö 5000 yıllarında başlamıştır. Şile ismi Mercanköşk olarak bilinen bir dağ çiçeğenin yunanca adından gelmektedir. İlçe tarihte Aschil, Phile, Astere, Kilia isimleriyle anılmıştır. Eski bir Milet kolonisi olan kent Lidya, Pers, Galat, Roma, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı egemenliklerinde kalmıştır.

TAKSİM

Avrupa yakasında, Galatasaray-Elmadağ-Gümüşsuyu-Karaköy arasındadır. Adını 19. yy. da kurulan su dağıtım şebekesinden almıştır. Maslak-Mecidiyeköy-Şişli yönünden gelen içme suyu burada toplanır ve dört yöne dağıtım yapılırdı.

TARABYA

Avrupa yakasında, Boğaz kıyısında, Rumelihisarı-Yeniköy arasındadır. Havasının temizliği, güzelliği sebebiyle Antik çağda Pharmacias sonraları Therapia (Tedavi, İyileştirme) İsimleri ile anılıyordu. Semtin adı zamanla Tarabya şekline dönüşmüştür.

TEŞVİKİYE

Avrupa yakasında, Maçka-Beşiktaş-Nişantaşı semtleri arasındadır. Abdülmecit döneminde (1839-1861) şehrin yoğun apartman görüntüsünden biraz olsun kurtulmak ve Tanzimat fermanında özel mülk edinilmesini teşvik etmek için yapılan çalışmalar kapsamında kurulan ve bahçeli kargir köşklerden oluşturulan mahalle Devlet teşviki ile yapıldığı için Teşvikiye adıyla anılmaya başlanmıştır.

TOPHANE

Avrupa yakasında, Boğazın Haliç le buluştuğu yerde, Karaköy-Fındıklı arasındadır. Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulan daha sonraları Kanuni Sultan Süleyman ve III Selim dönemlerinde geliştirilen ünlü top dökümhanesi dolayısıyla semte Tophane ismi verilmiştir.

UNKAPANI

Avrupa yakasında, Cibali, Eminönü, Saraçhane arasındadır. Kapan Osmanlı döneminde pazaryeri, satışyeri, kontrol yeri anlamına gelmekteydi. İstanbulun alınmasından sonra kente gelen gıda maddeleri belirli yerlerde teslim alınır ve İstanbul kadısı temsilcisi, esnaf temsilcisi tarafından denetlenirdi. Çeşitli gıda maddelerinin bu tür trafiğinin yoğun olduğu yerlere Kapan denirdi. (Yağ kapanı, Bal kapanı gibi) Şehre gelen unların bu semte indirilip, depolandığı için yöreye Unkapanı isminin verildiği sanılmaktadır.

ÜSKÜDAR

Anadolu yakasında, Boğaz kıyısında, Salacak-Kuzguncuk-Bağlarbaşı arasındadır. Antik çağda Khrysopolis daha sonraları Skytarion, Damalis, Scutari adları ile anılmıştır son ismi Scutari zamanla Üsküdar şeklini almıştır.

VANİKÖY

Anadolu yakasında, Çengelköy-Kandilli arasındadır. Bizans dönemindeki adı Nikapolis (Güzel kent) dir. IV.Mehmet in vezirlerinden Köprülü Fazıl Ahmet paşa tarafından, din alimi ve vaiz Mehmet efendi Vandan getirilerek bu semte yerleştirilmiştir. Burada bir cami yaptıran Mehmet efendi Vandan gelen, Vanlı anlamında Vani Mehmet efendi olarak tanınmıştır ve semt onun anısına Vaniköy olarak anılmaya başlanmıştır.

VİŞNEZADE

Avrupa yakasında, Beşiktaş’ın bir mahallesidir. Şeyhül İslam Yahya efendinin küçük kardeşi Vişnezade Lütfullah efendinin oğlu olan İzzeti Mehmet effendi (1629-1681) burada oturmuş, semtte bir çok hayır işleri yapmış,sevilen bir kişidir. Zamanının Anadolu ve Rumeli kazaskarlarından olan Vişnezade İzzeti Mehmet efendinin adı semtin ismi olarak benimsenmiştir. Semtin adı zamanla kısalarak Vişnezade şeklini almıştır.

VEFA

Avrupa yakasında, Saraçhane-Süleymaniye-Şehzadabaşı arasındadır. II.Beyazıt döneminin mutasavvıf ve ulemalarından Şeyh Vefa efendi (Müslihiddin Mustafa) nın burada yaptırdığı külliye dolayısıyla semt Vefa adıyla anlmaya başlanmıştır.

ZEYNEPKAMİL

Anadolu yakasında, Selimiye-Karacaahmet-Bağlarbaşı-Toptaşı semtleri arasındadır. Sadrazam Yusuf Kamil paşa (1808-1883) memuriyetinin ilk yıllarında Mısır da görevli iken Mısır valisi Mehmet Ali paşanın kızı Zeynep hanımla evlendi. Eşi ile birlikte İstanbul a döndüklerinde oturmakta oldukları konaklarının yakınlarına hayrat olarak bir hastane yaptırdılar. Hastane etrafında yerleşim yoğunlaşmasıyla, semt ve hastane Zeynepkamil ismiyle anılmaya başlanmıştır.

ZEYREK

Avrupa yakasında, Unkapanı-Saraçhane-Fatih semtleri arasındadır. Ünlü Bizans kilisesi Pantakrator İstanbul un fethinden sonra camiye çevrilen ilk kiliselerdendir. Bu caminin ilk Müderrisi Zeyrek Mehmet Efendi den dolayı camiye semt Zeyrek Mehmet Efendi diye anılmaya başlandı, isim zamanla Zeyrek şekline dönüşmüştür.

 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git