|
|
Dil ve Türkiye Solu Kategori: Ayorum Güncel | 2 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 23 Ağustos 2009 06:10:28
 Ionesco insanlar arasındaki iletişimin en büyük engeli dildir demiş, toprağı bol olsun. Ve Ionesco aynı dili konuşan insanlardan söz ediyordu. Aynı dili konuşan insanlar birbirlerini anlamıyorsa, farklı dil konuşanların birbirleriyle anlaşma şansları nedir ki? Avustralya'da göçmen olarak yaşayan bizler bunu birinci elden görmüş, yaşamışızdır. Türkiye’deki Kürtlerin “ana dilde eğitim” söylemi bunları hatırlattı bana. “Ana dil eğitimi” değil, “ana dilde eğitim”. Ana dil eğitimi elbette önemlidir, Avustralya hükûmeti her toplumun kendi ana dilini öğretebilmesi için kaynak sağlar, destek verir. Ama hiç bir toplum “biz orta öğrenimin de, yüksek öğrenimin de Çince ya da İtalyanca olmasını istiyoruz” demez. Çünkü bir toplumu birbirine bağlayan en önemli etmenlerden birisi dildir. Ana dili İngilizce olmayanların İngilizce öğrenmeleri için destek sağlanır, gerektiği yerlerde devlet tercüman sağlar, çünkü yasalar önünde dili, dini, etnik kökeni ne olursa olsun Avustralya’da her yaşayan kişi eşittir. Ayırım varsa da, bu devlet politikaları ayırımı asgarîye indirmek için alınmış önlemlerdir. Eğer bir toplum içinde yaşayan çeşitli etnik gruplar bir arada yaşama azmi ve iradesi içinde iseler, aynı dili konuşmaları önemlidir. Bugün birkaç resmî dili olan ülkeler yok mudur? Kanada, İsviçre, Belçika bunların birkaç örneğidir. Bunlarda bir arada yaşama iradesi dil farklılıklarının önüne geçmiştir. Belçika’da Fransızca, Flamanca ve Almanca konuşulur ve hepsi hepsi Konya büyüklüğündeki bu ülkede dil temelinde bağımsızlık istemleri onca gelişmişliklerine karşın yine de ortaya çıkmaktadır. Kanada’nın Fransızca konuşulan eyâleti Quebec zaman zaman Kanada’dan ayrılma konusunu gündeme getirmektedir. Eğer Türkiye’deki Kürtler bir arada yaşamayı istediklerinde samimi iseler “ana dilde eğitim” değil, diğer kültürel hakların yanısıra “ana dil eğitimi” talep etmelidirler. Yoksa “ana dilde eğitim” istemi çok kişi tarafından haklı olarak parçalanmaya yönelik bir adım olarak görülecektir. Ana dil eğitimi gerçekten demokratik olan ülkelerde sorgulanmasına bile gerek olmayan bir demokratik haktır. Birçok demokratik hak gibi bunların da tanınması ve verilmesi gerekir. Ancak demokrasiden, demokratiklikten, demokratlıktan söz ederken sanki Türkiye’de Kürt olmayanlar çok demokratik bir ortamda yaşıyorlarmış gibi bir hava esmektedir. Türkiye halâ (sayısız değişiklikler yapılmasına karşın) faşist cuntanın getirdiği anayasa altında yaşamaktadır. Bundan Kürt emekçisi kadar Türk emekçisi de acı çekmektedir. 1960’ların sonlarında Türkiye’de filizlenen sol hareket etnik kökeni ne olursa olsun emekçilerin hakkını korumayı hedef edinmiş, tüm emekçilerin kamburunun üstüne, Kürt emekçinin kültürel yasaklar yüzünden kamburunun katmerlendiğini görmüştür. Ancak Kürt hareketinin Öcalan’la birlikte milliyetçi, giderek ırkçı, şoven bir nitelik alması, üstüne de terörist yöntemler izlemesi sola karşı Türk milliyetçilerinin elini güçlendirmiş, sorunu sınıfsal temelden kaydırarak etnisite temeline oturtmuştur. “beni dövecekse Kürt polisi dövsün”, “beni sömürecekse Kürt ağa sömürsün” mentalitesi ne yazık ki yaygınlaşmıştır. Bugün Türkiye’deki temel demokratik sorunlar karşılklı etnik salvoların tozu dumana katmasıyla gündemden düşmüştür. Nedir bunlar ve ne yapılması gerekir?
1. Bugün Türkiye’de halâ fikir suçu diye bir kavram vardır. Birisi Ermeni soykırımından söz etti diye halâ yargılanabilmekte, Atatürk’e hakaret, ya da devlet büyüklerine hakaret, manevî değerlere hakaret, darbe yanlısı olmak, bağımsız Kürdistan ya da şeriat istemek diye suçlar bulunmaktadır. Bunların kökten temizlenmesi gerekir. Ama başa gelen her iktidar, her parti bunları nalıncı keseri gibi kendine yontmaktadır. Laiklik te bu çerçevede, inanç özgürlüğü niteliği saptırılarak, din karşıtlığı gibi sunulmaktadır. Türkiye’de hangi babayiğit Ramazan ayında Konya, Sivas veya Kayseri sokaklarında simit yiyerek “ben dinsizim”, ya da “ben Allahsızım” diyebilmektedir? 2. Yargıçların ve savcıların cezalandırılmak için keyfî olarak sürülmeleri, atanmaları yargının bağımsızlığı ilkesinin temeline dinamit koymaktadır. Bir paşa eskisine dava açtı diye savcılıktan atılan Sacit Kayasu gibiler varken Türkiye insanı, Kürt ya da Türk olsun, kendini nasıl güvende hissedebilir, “Adalet mülkün temelidir” ilkesine inanabilir, güvenebilir? 3. Avustralya’da hız sınırını aşan bir Bakan’a sıradan bir polis ceza yazabilmekte, bir milletvekili bir adî suçtan mahkûm olup hapse atılabilmektedir. Dokunulmazlık ancak Parlâmentonun dört duvarı içinde söylenenleri kapsar. Yoksa milletvekili seçilmiş olmak o insana yasa üstü bir statü tanımaz. Tam tersine milletin seçilmiş vekilleri olarak bu kişilerin yasalara uymakta ortalama yurttaştan daha da titiz davranması gerekir. İmam oğulcuğuna “gemicik” alırsa cemaat ne yapar? Meclis dışında söylenenler ya da bir milletvekilinin daha önce ya da şimdi işlediği suçlar nedeniyle kovuşturmaya uğraması etnik kökeni ne olursa olsun T.C. vatandaşı herkesin görmek istediği birşey değil midir? 4. Seçim yasasındaki yüzde 10’luk baraj sözde “istikrar” sağlamak amacıyla konmuştur. Türkiye’de 1965 seçimleri tek oyun boşa gitmediği “milli bakiye” sistemiyle yapılmıştı. Türkiye böyle bir sistemden yüzde onluk barajlara geldi. Bizler tabii köylü kurnazlığımızla bu barajda gedik açtık ve herkesin hengi partiyi temsil ettiğini bildiği kişiler bağımsız olarak meclise girebildi. Başa gelen her parti kendi çıkarını gözettiği için barajı kaldırmaya yanaşmıyor. Bu soytarılığa son verip barajı tümden kaldırmak, meclisin halk iradesini gerçekten temsil eder hale getirmek etnik kimliği ne olursa olsun her T.C. vatandaşını mutlu etmez mi? Tek parti diktası istikrar değildir, hele demokrasi hiç değildir.
Amaç gerçekten demokratikleşmeyse, bırakalım milliyetçiliği, ırkçılığı, ortak sorunlarımıza bakalım.
Yorumlar
Yazi genelde, herkesin hosuna gdebiecek nitelikte dogrulari iceriyor.
Gundogdu'ya tesekurler.
Ben bir de bu yaziyi surtunmeli ortamda okursam acaba ne olur?
ali'nin sozunu ettigi tartismali noktalar ortaya cikar kuskusuz.
Demokrasi uzerine surtunmesiz oratamda yazilan tum yazilar guzeldir, herkesin ve her kesimin hosuna gider.
Sorun herkesin hosuna gidecek seyleri yazmak midir, bu da ayri bir konu.
Hele ki; artik herkesin demokrasiden soz ettigi cagimizda girift bir sarmala donusmus, bukalemun gibi renk degistiren demokrasi gibi gorece kavrami tartisirken, soz konusu ulkeyi hic bir ulke ile karsilastirmamak gerekir kanisindayim.
Karsilastirdigimiz anda, sorunlar cikacaktir.
Karsilastirdigimiz anda demokratiklesme surecinde toplumlarin birikimlernii de yok saymis olmaz miyiz?
Iste eger konuyu sol ile iliskilendirecek olursak, solun, ozellikle demokrasinin tanimi uzerine hala sorunlar yasadigi, demokratiklesme surecinde ulkelerin kat ettikleri yolu-sureci (hic) goremedigi anlasiliyor.
ali
{ 24 Ağustos 2009 10:26:09 }
İlk bakışta gözden kaçan önemli ayrıntıların altını çizen ve tartışılması gereken bir yazı. katılmadığım noktalar var elbet ama Gündoğdu''nun görüşünü açıkca net olarak ortaya koyması saygı uyandırıyor. Seçim sistemi konusundaki eleştiri ve önerileri, Avustralya''daki uygulama ile karşılaştırma ve açık örnekler sunması düşünmemizi teşvik ediyor.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın

MESEM Gerçeği: Çocuk İşçiliği, İş Cinayetleri ve Gözaltılar Karşısında Devrimci İnsan Hakları Mücadelesi
Zehirlenen yalnizca tabaklar değil: Türkiye’de gida güvenliği krizi ve sistemin çürümüşlüğü…
İngiltere’den Türkiye’ye £35 Milyonluk Ray Sözleşmesi: Fırsat mı, Çıkmaz mı?
Avustralya ve AB teknoloji devleri çocukların sosyal medya erişimini nasıl sınırlandırıyor?
DEVLETLERÜSTÜ ŞİRKET-LER ve BAŞKAN
|

Sadece İsimde Ateşkes: Gazze'nin Uzun Süren Araf Dönemi
Çin Japonya'yı Test Ediyor ve Amerikan Kararlılığının Sınırları…
Emeklilerin Büyük Yürüyüşü Başlıyor: 17 Milyon Kişi Artık Sessiz Değil!
Çocuklar için bir öğün: bütçenin %1,5’inden başlayan dünya ölçeğinde bir adalet mücadelesi
Çin'in 'Salam Dilimleme' Stratejisi: Pekin, Güney Çin Denizi'nin Haritasını Nasıl Yeniden Çiziyor?
|

Kalkınma Hakkında Yanlış Bildiğiniz Şaşırtıcı Gerçek
Avustralya - Çin İlişkileri: Avustralya'da Kavga
Gri listeden çıktık ama... AB'nin 2024 Türkiye raporu'ndan çıkan şaşırtıcı gerçekler!
Çin'in beş yıllık planları dünyayı nasıl değiştirdi?
Türkiye'de yoksulluk sınırı 88 bin liraya dayandı.
|

"En ciddiyetsiz nesil": Z kuşağı neden kasten gülünç olmayı seçiyor?
Güney Karolina'nın Unutulmuş Osmanlıları: Sumter Türklerinin Şaşırtıcı Gerçeği
Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip
Motokuryelerin Sessiz Çığlığı: Sokağın Gölgesinden Yükselen Sınıf Mücadelesi
Gençlerden sonra emekliler de yurtdışına gidiyor.
|

Osmanlı İmparatorluğu'nda Kahvehaneler: Bir Sosyo-Politik Etki
Osman Hamdi Bey’i bilmeyen varsa bile herhalde Kaplumbağa Terbiyecisi’ni bilmeyen yoktur ya “Mihrap” tablosu...
JAK İHMALYAN'DAN: “RESİM ANLAYIŞIM”
Jak İhmalyan sergisi İstanbul'da
MADELEİNE RİFFAUD, 1924-2024
|

Einstein'ın hayran kaldığı filozof: Spinoza'nın aklınızı başınızdan alacak radikal fikri
Adalet Kavramına Filozofların Gözünden Bir Yolculuk
KE.KE.ME. (KKM)
Yapay Zeka Felsefesi
Tutunarak kalmak mı? Bulanmadan donmadan akmak mı?
|

Yeryüzünü fırına çeviren atmosfer olayı: Isı kubbesi
Dünyanın hareket halindeki en eski buzdağlarından biri yaban hayatı cenneti ile çarpışabilir
Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
|

WhoFi: Wi-Fi sinyaliyle kimlik tespiti dönemi başlıyor.
500 yıllık Da Vinci çizimi sessiz drone teknolojisine ilham verdi.
Çin, HDMI ve DisplayPort alternatifini piyasaya sürdü.
Telefonlar depremi 30 saniye önce bildirdi…
Çin'den gövde gösterisi: Yarı maratonda robotlar insanlarla yarıştı…
|

Bilim insanları beynin beş farklı yaşam evresinden geçtiğini açıkladı: Kritik dönüm noktaları 9, 32, 66 ve 83 yaş…
Amerika kıtasında 'olmaması gereken' yeni bir insan türü keşfedildi: Checua nedir? Türkler ile bağlantıları var mı?
NASA'nın en kuvvetli teleskobu, evrendeki beklenmedik gelişmeyi ortaya koydu.
İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
|

Türkiye’de üniversite mezunlarının geliri Avrupa’nın en düşük seviyesinde…
Gerçek işsizlik yüzde 29,6!
Türkiye’de tek kişilik
UNICEF raporunda Türkiye'deki çocuklar son sıralarda
AP'den Türkiye'ye sert mesaj: Kriterler müzakere edilemez
|

Vatan kirim’a sahip çıkmak: Teslimiyete karşı onurlu direniş
İŞGALİN KARANLIĞINDA BİR IŞIK: Veciye Kaşka’yı Unutmayalım
2025 Hazar Türk-Musevi Hakanlığı: Tarih Yeniden Yazılsaydı Dünya Nasıl Görünürdü?
Sürgün Devrim girdabında Isaac Deutscher ve Avraham İşcen
Eriyen Şövalyenin Gölgesinde Devrimci Moses Hess
|

Büyük Konuşmak
HUKUK KARGAŞASI
HAİN Mİ ARARSINIZ
KANAS
Kayyum
|
|
|









|