|
|
bazı dostluklarKategori: Yaşam | 1 Yorum | Yazan: Aykut Yazgan | 13 Ağustos 2009 02:34:33 bazı dostluklar incikle pişmiş havuçlu patatesli haşlamaya benzerler. ilk pişirildiğinde daha tam kıvamında değildir. sıcaktır. üfleyerek yemek gerekir. yoksa ağzınız yanar !... etin, havucun, patatesin özü de suyuna tam geçmemiştir.
ama her ısıtılışta daha bir ağdalanıp daha bir lezzetlenirler. son parça etine, son patatesine son kaşık et suyunu dek... bazı dostluklar pilava benzerler. ilk piştiklerinde ve altındaki ateş söndürüldüğünde tencerenin üzerine konan gazete kağıdı ve onu da üzerine kapanan kapakla dört elif bir miktar demlenmeye bırakılması gerekir.. iyi demlendiyse tane tane doyumsuz bir tadı olur. lakin artanı buzdolabının soğuğuna kaldırılıp ertesi gün ısıtıldığında ve daha sonraları buzdolabı ile ocak arası gidip geldiğinde ise tadı giderek koflaşır.. ve pirinçler tıkır tıkır insanın ağzında dolanıp büyür. bazı dostluklar patlıcan oturtmaya benzer. piştikten sonra ancak bir kerelik olur. ve ertesi güne kat’iyen kalmaz. patlıcan sevenler için o bir kerelik taamın ağızda bıraktığı muhteşem lezzet, uzun süre patlıcandan mahrum kalınsada zaman boyunda hatırlanır.. ve beynin kıvrımları onu tatlı tatlı yadeder. bazı dostluklar nane şekerine benzerler. ağıza bir tane atıldığında hoş bir rayiha, tatlı bir lezzet ve bir serinlik kaplar insanı. nefes alıp verdikçe serin bir dağ havası iner insanın gırtlağından aşağıya. ve biri bittiğinde insan refleks halinde bitmesini istemediği bir mutluluğu, elinin altındaki kutu muhteviyatına daldırarak biteviye devam ettirir. kutunun içi bitip te kutu buruşturulup en yakın çöpe atıldığında ağızda halen serin bir bahar havası vardır mutlaka. lakin o da çabuk geçer.. bazı dostluklar sarımsaklı yoğurtlu baklaya benzerler. eğer bakla kıvamında pişmişse ve eğer sarımsağın dozu abartılmamışsa insanın yedikçe yiyesi gelir. ve ilk anda yoğurt, sarımsak ve baklanın gevrek harmanlanmasından başka hiçbirşeye önem verilmez ve bir tad denizine bırakır insan kendini. lakin hazım başladıktan sonra mide şişer.. bağırsaklarda toplanan gazlar bir türlü hiçbir menfezden dışarıya çıkamazlar, ağızda hasiyetli sarımsağın nahoş tadı.. ve sanki dışardan bile duyulacakmış gibi guruldayan bir mide gelecekteki bakla yeme projelerini bir süre erteleyebilir. bazı dostluklar yukarda belirtilen rahatsızlıklar doğrultusunda kurufasulyeye de benzerler. ancak kuru dedin mi helve gibi olmayan kıtır kıtır da olmayan şöyle ağızda dağılan cinsten olması kıymet taşır. buna rağmen yine de o güzel yemek ağızı kavuran acı pul bibersiz olmaz. mazohist bir zevkle yutulan lokmaların yangınına ve daha sonra de gazına da katlanmak gerekir. bazı dostluklar kıymalı lahana yada bilinen adı ile kapuskaya benzerler. zamanların sonuna ve paraların darlıklarına gelindiğinde artık pek başka bir seçenek kalmadığı için sofraya zoraki misafir olur. çoğunlukla lokmalar ağızda büyür. suyuna (eğer varsa) bolca ekmek batırılıp damağa daha lezzet gelmeden lokmalar yutulmaya bakılır. kapuskayı sevenler de vardır mutlaka. lakin dostlukları yavan olur bazı dostluklar antep baklavasına benzerler. fıstıklısı, kestanelisi, sadesi bir tarafa, ağıza atılıp eriyip gittiğinde insan zevkten bir hoş olur. ve o zevkin devamına hasret bir diğer lezzet zaten çatala batırılmış ağıza atılmak için alesta beklemektedir. ve fakat dördüncü samsadan sonra tatlının bütün tatlılığına rağmen çatal artık bırakılır.. çünkü fazlası hem insana baygınlık verir hem de mide bulantısı yapar. bazı dostluklar çok kılçıklı deniz balıklarına benzerler. buğulaması bir güzel yapılıp ta insanın önüne geldi mi ilk sefer manzarasına bakmaya doyum olmaz. daha sonra o güzelim suyuna ekmek batırılıp bir bismillah denilir. etrafında dolanan domates biberine pek yüz verilmez. ve derisi belki de şöyle bir kenara itilip bembeyaz etine çatal daldırılır. kimileri baş ve işaret parmaklarınla kendini o lezzete daha bir yakın hisseder. ancak kılçık konusunda çok dikkatili olmak gerekir. ağızda eriyip giden o güzelim balığın her daim bir iki kılçığı çıkar; belki daha bile fazla. kılçıklar yine baş ve işaret parmakların yardımı ile dikkatlice tutulur ve tabağın kenarına konulur. bir de boğaza kaçtı mı.. aman allah.. bazı dostluklar egzotik çin yemeklerine benzerler. oturduğunuz yerden kalkmadan envai çeşidi döner bir düzenek üstünde önünüze gelir. ekşi tavuklar, haşlanmış ananaslar, yağda kızarmış muzlar, şekerli kekremsi börekler, lapa pirinç pilavı ve bol yasemin çayı. onlara gösterdiğiniz o sıcak ilgi masa başında bir tek o akşamlıktır. sokağa çıkıp eve gelene kadar bütün o uzak ülke tatları belki de damağınızda daha bir süre asılı kalır. sonra onlarda uçar gider. bir dahaki çin lokantası sefasına kadar... 3 mayıs 2007
YorumlarSule Sencer Toreci
{ 25 Ağustos 2009 08:17:31 }
Ne guzel benzemetler yapmıssınız. Harika bir yazı hic bitmesin istedim. Yureginize saglık.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|