A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Doğu Türkistan

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 1 Yorum | Yazar Yazan: Tayfun Şahin | 12 Temmuz 2009 00:44:52

Doğu Türkistan'da yaşanan katliam görüntüleri eminim herkesin yüreğini burkmuştur. Özellikle 'linç görüntüleri'; sürü halinde hareket eden, kontrolsüz kitlelerin ne kadar vahşi olabileceğini göstermesi açısından ibret vericiydi.

Yerlerde sürüklenen, tekmelenen genç bedenlere çivili sopalarla vuranların; evlerine döndüklerinde çocuklarına sevgiyle sarılıp, onlara iyilik üzerine masallar okuyacaklarını ve şefkatle üzerlerini örtecek olmalarını düşünmek çok zor.

Oysa hikâye tam da böyle cereyan edecek. Ekonomik olarak ezilmiş, siyasal olarak bastırılmış, özgürlüğü kısıtlanmış, örgütlenmesi engellenmiş, ‘insanlık’la arasındaki bağ ‘Halk Cumhuriyeti’ adı altında ‘Vahşi Kapitalizm’e kurban edilmiş kalabalıklar; ‘masum kızların ve oğlanların’ kafalarını patlatıp, cansız bedenlerine tekme atacaklar ve akşam evlerine gidince ‘çekik gözlü’ çocuklarına Uzak Asya’nın Ejderha’larla bezenmiş masallarından anlatacaklar.
 
Gece ile gündüz kadar zıt bu davranış biçimlerinden geriye ise; bütün öğrenim hayatımız boyunca, tarihte kalan bir kavimmiş gibi bahsedilen Uygurların ölü bedenleriyle, yaşıtlarının aksine, soğuk Doğu Türkistan gecelerinde üstlerini örtecek ana-babalardan mahrum çocuklar kalacak.
 
Aslına bakarsanız Türk siyasetinin gece-gündüz kadar farklı ‘diliyle’ ‘gerçekleri’ göz önüne alınınca, böylesi derin çelişkilere fazla şaşırmamak gerekiyor galiba. Türkiye öyle iktidarlar ve siyasetçiler tarafından yönetildi/yönetiliyor ki, dikkatli olmazsanız ‘aklınızı kaçırabilir’ ya da ‘hayal’ âleminde kaybolabilirsiniz kolayca!
 
Bir gün kalkar bir siyasetçi “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Kadar Böyyük Türkiye” diye kükrer meydanlarda. Sonra bir başkası gelir ‘Çağ Atlayan Türkiye’ diye bir hayal satar, “Bir koyup üç alacağız!” der kitlelere. Siz tam onların lafına inanıp, kabarmaya başlarsınız ki, Rus tanklarının altında can veren Azeriler için “ Onlar Şii, biz Sünni’yiz. Bize ne? İran ilgilensin!” deyiverir aynı ses. Kafanız karışır, susar, kabuğunuza çekilirsiniz.  Zaman her şeyin ilacı olur, unutursunuz. Sonra bir başka gün, Kerkük der, Musul der, Türk Birliği der benzer sesler… Serde İmparatorluk geçmişi de olunca; hak verip tam ayağa kalkacakken; elin oğlu gelir ‘Çuval Geçirir’, ‘Ulusal Onur’unuzun kafasına, şehir şehir dolaştırır, göstermek için dosta-düşmana, askerimizi ve biz yeniden susar, kabuğumuza çekiliriz.
 
Gel-git gibidir bizim hikâyemiz, yoktur orta yolu. Kabarıp, sel olur, Dünya’ya meydan okuruz ve aynı hızla çekilip evimizin içine hapsoluruz. Türk-İslam Dünyasına ‘Önderlik’ etmek iddiasıyla, ‘Kıbrıs Rum Kesimi’ne bile teslim olmak arasında o kadar hızlı gider, geliriz ki herkes şaşar halimize. Zavallı Doğu Türkistanlılar nerden bilsinler bizim bu özelliğimizi? Nasıl anlasınlar bu gelgitleri?
 
Belki de onlar anlayamadığı için yüreğim burkuldu ‘Dünya Uygur Kurultayı’ Sydney Temsilcisi ve Avustralya-Uygur Derneği yöneticileriyle görüşürken. Onlar Türk Büyükelçiliği’nin kendilerine verdiği randevunun neden iptal edildiğini merak ederken, gönül bağı duydukları ülkenin şaşırtıcı ilgisizliğinden dem vururken, anlatamadığım için Türkiye’nin nasıl Amerika’nın-Avrupa’nın kuyruğuna yapıştırıldığını, üzüldüm. Biraz mahcup, biraz kırgın ayrıldıktan sonra onların arasından, içimden gelmedi bir sürü bilgiyi arka arkaya sıralayıp, bir Doğu Türkistan ve Uygurlar yazısı yazmak. Çünkü mesele Doğu Türkistan’dan da Azerbaycan’dan da, Türkmeneli’nden de daha vahim bir mesele. Mesele Türkiye’nin bağımsız dış politikasının olmamasında… Mesele bizi yönetenlerin ‘slogan’ dışında bir yol bilmemesinde. Mesele, hamasi nutuklarla halkımızın on yıllardır kandırılmasında.
 
Mesele, ‘Tam Bağımsız Türkiye’ olamamakta... Bağımsız olamadığımız için ne Azerilere yardım edebildik geçmişte, ne de Uygurlara yardım edebiliriz günümüzde. Halkımız temiz duygularla, ezilenlerin acılarını yüreklerinde hisseder, samimi şekilde el uzatmak, yardım etmek ister ‘ mazlum halklara’ ama Türkiye’yi yönetenler hiçbir şey yapamazlar. Kendi insanına bile Türkçe öğrenebileceği bir okul götüremeyen, kız çocuklarının ‘töre’, ‘başlık’, ‘berdel’ adı altında satılmasına engel olamayan, Almanya’daki milyonlarca vatandaşını bir araya getirip kamuoyu dahi oluşturamayan, kendisine atılan her tokattan sonra öbür yanağını dönen, tarikatların cirit attığı bir ülke; ne Azerbaycan’a yardım edebilir, ne Kosova’da etkili olabilir, ne de Doğu Türkistan’daki katliamları engelleyebilir. Ekonomisini IMF’ye, siyasetini AB’ye, geleceğini ABD’ye teslim etmiş bir ülke; ne ayaklarının üzerinde durabilir, ne haklarını savunabilir ne de ezilen halklara önderlik edebilir.
 
Bu duygular ışığında; Türkiye’yi halkına, bölgesine ve dünyaya ‘barış, özgürlük, adalet ve demokrasi’ getirecek bir ülke haline getirme mücadelesinde yeterince aktif olamadığım için;  Bosna’da ‘Toplama Kamplarında’ can veren ‘Müslüman Boşnak’lardan özür dilerim. Azerbaycan’da tanklar altında ezilen ‘Şiilerden’ özür dilerim. Irak’ta kimin attığı belli olmayan bombalarla, binlerce parçaya ayrılan ‘Sünni’lerden özür dilerim. Almanya’da ırkçıların ateşiyle yanan ve sahipsiz bırakılan  ‘kardeşlerimden’ özür dilerim. Doğu Türkistan’da çivili sopalarla katledilen, polis kurşunuyla can veren Uygurlardan, kendisine masal anlatacak ana-babasını kaybeden çocuklardan, evladını toprağa veren analardan ve hayalleri çalınan insanlıktan özür dilerim.
 
Umarım bir gün daha adil, özgür, eşit ve mutlu bir dünya yaratma kavgasında; üstüne düşeni yapabilecek ‘Tam Bağımsız Türkiye’ için küçük bir katkı sağlayabilir ve vicdanımı biraz olsun rahatlatabilirim.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

Phoenix { 12 Temmuz 2009 11:10:42 }
Sayın Başbakanın zor durumda olan uluslar ve onların yaşadıkları durumlara karşı gösterdiği tavır ve söylediği sözler sadece hamasetten ibarettir.Böyle bir yönetimin ve bağımsızlığı şüpheli duruma düşmüş bağımlı bir ülkenin bu olaylara karşı göstereceği tavırda ancak bu kadar olacaktır.Siz ve benzerleri bu yorumları yaparken birileri gidip içkiyi bahane ederecek Topkapı Sarayını basıyor ve orda namaz kılarak Uygurlar için dua okuyor;hala direnişi,bağımsızlığı,tepkiyi sadece ilahi odaklarda arayanlara şunu soruyorum:Allah size akıl ve fikri ne için vermiştir?Türkiye'de yapılan onca haksızlığa tepki koymayan sizler neden simgesel durumları önemli bir halmiş gibi algılayıp insanları orda neredeyse linç etme telaşındasınız?bu mudur sizin tepkiniz o zaman sizinde yaptığınız aynı başbakan gibi hamasetten ibarettir.Tabi insanın kafası karışıyor bu ülkede yaşananlardan ve konular konu arasına giriyor.bir yerden başlamak gerekli Tam Bağımsız Türkiye idealine...bence bunun başlangıç meşaleside akp ve benzeri zihniyetlerin sandığa gömülüşüdür.dikkatimi çeken bir hususta abd deki uygur anaydı.evet biz vize vermemiş oolabiliriz,bu konuda gerçekten dirayetli de davranmamış olabiliriz.bunlar çözülebilecek durumlar.peki bu uygur ananın abd merkezli güçler tarafından kullanılmadığını ve bu hanımefendininde mecburi nedenlerle abd ile işbirliği içinde olmadığını kim ifade edebilir?bence uygurlar kurtuluşu bosnadakiler gibi abd den değil kendi öz benliklerinden ve soydaşları olan devletlerle yapacakları akılcı işbirliğinden beklemeliydiler;ama işte bizim halimiz ortada o nedenle uygur anayada sitem edecek bir durum kalmıyor ortada.ırksal bir bağlamda söylememekle beraber gerçekten türk kültürüyle yetişmiş bir bireyler isterse birgün toplanır ve bu dünya düzeninde istediği yeri alır;ama asla bir osmanlıcılık ya da turan fikriyle değil,ekonomik ve kültürel bağların olabildiğine sağlamlaştırıldığı herkesin ayrı bağımsızlığını koruduğu işbirliği platformlarıyla...uygurlardan bende özür diliyorum.onlara bir atatürk genci olarak yeterince sahip çıkamadığım ve gerekli tepkileri yeterince ortaya koyamadığım için.ne kadar etkili olur bilmiyorum;ama onların yaşadıklarını tüm acılarıyla yüreğimde hissediyorum.saygılarımla...
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git