A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Özgür Düşünebilme ve Düşünce Özgürlüğü

Kategori Kategori: Kul / Özerk Benlik | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof. Dr. M. Orhan Öztürk | 10 Temmuz 2009 10:16:42

Ülkemizde düşünce özgürlüğü deyince genellikle yasal bir sorun anlaşılmaktadır. Çünkü konuştukları ya da yayınladıkları düşünceleri yüzünden insanlar suçlanabilmekte, hapse atılabilmekte, idamı istenebilmektedir. Bu yazıda düşünce özgürlüğünün yasalarla ilgili olmayan bir yanını işlemek istiyorum. Bu toplumda kişinin özgür düşünebilme yetisi daha çocuklukta kısıtlanmakta, yok edilmektedir.

Bu ülkenin çocukları, özerk benlik duygusundan ve özgür düşünebilme yetisinden yoksun olarak yetiştirilmektedirler. Bunun nasıl başarıldığını anlayabilmek için çocuğun doğal gelişimine ve bu gelişim sürecinde çocuğun karşılaştığı tutumlara bir göz atmak gerekir.

Çocukta 2.5-3 yaşlarından başlayarak devinim, konuşma, algılama, anlama gibi yetiler hızlı gelişmektedir.  Bu dönemde sürekli soru sorma, öğrenme, sorma-bilme tutkusu (merak, tecessüs, curiosity) başlar.  Bu tutku 4-6 yaşlarında doruğuna varır.  Bu yaşta çocuk, fiziksel ve toplumsal çevresinin çapını hızla genişletirken, kendi bedeninden yıldızlara, sonsuzluğa dek her şeyi ve her şeyin nedenini bilmek, öğrenmek ister.  İnsan kişiliğinde özerk, bağımsızca girişim yapabilme duygusunun temelleri çocukluğun bu evresinde atılır.  Özerk bir kimlik kazanma, özgür düşünebilme yetisi insanın evrimsel-kalıtımsal yapısında bulunmaktadır.  Bu yeti 3-7 yaşları arasında filizlenmekte, giderek gelişmektedir.  Ama, insanın doğuştan kazanılmış birçok yetileri, ancak uygun bir toplumsal ortamda uygun etkileşimlerle beklenilen düzeye erişebilmektedir.  Uygun toplumsal ortam bulunmadığında bu yetiler giderek cılız kalmakta, sönebilmektedir.  İşte, bu dönemde toplumumuzda çocukların aile içinde, okulda, genel toplumda  yetiştirilme ve eğitim biçimlerine bakacak olursak genellikle, soru sorma, yeni şeyler öğrenme eğiliminin değişik yollardan  etkili bir biçimde baskılandığını, susturulduğunu, hatta söndürüldüğünü görürüz.  Merak eden, atılgan olan çocuk; baba, Allah, cin, şeytan, günah korkuları ile, "tutun şunun çükünü keselim" gibi şakalarla, "sen çocuksun böyle sorular sorulmaz" gibi açık sınırlamalarla susturulmaktadır.  Bunun yanı sıra uslu, soru sormayan, atılgan olmayan çocuk ödüllendirilmektedir.  Ailede, okulda, çocuğa  özgür, özerk öğrenme, düşünme merakını aşılamayan, özerk kimlik gelişimini desteklemeyen, sorgulamadan öğrenmeye dayanan yetkeci bir eğitim dizgesinin baskın olduğu görülmektedir.
 
Bunun yanı sıra, evreni ve insanı soruşturmayan, insanın araştırıcı yönünü kısıtlayan, hiçbir şey anlamadan ezberlemeyi ilke edinmiş dinsel, yarı dinsel inançlar da çok yaygın, etkili biçimde çocuklara aşılanmaktadır.  Aslında 4-7 yaşlarındaki çocuk doğayı, evreni, toplumda yaygın inançları doğal olarak ve gerçekçi biçimde sorgulama eğilimindedir.  Ama ülkemizde çocuk,  biraz daha büyüyünce artık soru sormadan inanan, düşünmeden öğrenen bir kişi olur.  Böyle bir ortamda özerk, özgür düşünmenin toplumsal bir değer olarak yerleşmesini, köklü bir kişilik özelliği olmasını bekleyebilir miyiz?  Buna ek olarak son yıllarda, daha kavramları tanıma ve oluşturma dönemi olan 5-6 yaşlarından başlayarak, çocuklar süreğen bir test sıtmasına tutulmaktadırlar.  Çocuklar, düşünmeye, özgür tartışmaya yer vermeyen testlerle eğitilip, testlerle değerlendirilmektedirler. Böyle bir eğitim ortamında yukarıda tanımladığım özgürce sorma, tartışma, öğrenme ve düşünme merakının nasıl söndürüldüğünü anlamak zor olmasa gerek (*).
 
Ülkemizde düşünce özgürlüğünün, araştırmacılığın bir türlü yerleşememesinin temel nedenini özerk düşünme, öğrenme yetisinin çocukluktan başlayarak baskılanmasında görüyorum.  Kendini özerk, bağımsız kişi olarak algılamayan, özgürce düşünemeyen bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplumda düşünce özgürlüğü büyük bir değer taşımamakta, düşünce özgürlüğünü kısıtlayan yasalar da kendileri için önemli bir sorun olarak görülmemektedir.  Özerk, bağımsız kimlik duygusu ve düşünce özgürlüğü gibi kavramlar geniş toplum katmanlarında bilinçli bir değer oluşturmamaktadır.  Bunu destekleyen göstergeler arasında şu örnekler verilebilir:  Özgür, akılcı düşünce yerine inanca dayalı toplumsal ve politik akımlar  yaygınlaşmaktadır.  Düşünce özgürlüğüne sözde değer veriyor görünen, fakat inanmayan politikacılar çoğunluktadır.  Özgür düşünen yazarlar, ozanlar güvenlik güçlerinin önünde yakılabilmekte, yakanlar kışkırtılmış sayılıp dolaylı yollardan onaylanmaktadır (Sivas olayları).  Ömrünü düşünce özgürlüğü savaşımına adamış bir büyük yazara (Aziz Nesin) Mevlana'nın kentinde otellerde yer verilememektedir. 
 
Düşünce özgürlüğünü en çok savunanlar eski çağlardan beri özgür düşünebilen, özerk kimlik duygusu taşıyan sanatçılar, yazarlar, düşünürler olmuştur.  Aslında bir toplumun kültürel ve ekonomik kalkınması kul, köle ruhu taşımayan, özerk kimliği olan, özgür düşünebilen insanlarla gerçekleşebilir.  Aydınlanma gemisini yüzlerce yıl önce kaçırmış olan bu toplum için Atatürk'ün en başta gelen amacı bu idi.  Onun laiklik, dil, yazı devrimleri ve her şeyden çok çocuk eğitimine yönelmesi ile başlattığı aydınlanma süreci son elli yılda yavaşlamışsa, bunda toplumca sorumluluğumuz büyüktür.
 
(*) Bu konu çok daha geniş olarak “Özerk Benlik Gelişiminin Önü Nasıl Kesilir?” başlıklı yazıda açıklanmıştır.

Bu ülkede özgür düşünebilen, düşüncelerini kendi kafalarına hapsetmeyen insanların yetişmesini istiyorsak, çocuğun özgür düşünebilme yetisini söndüren tutumları, inançları iyice tanımak, bunlarla savaşmak zorundayız.  Bir topluma yerleşmiş duygu, düşünce ve tutumların kısa sürede değişmesi beklenemez.  Batı dünyasındaki aydınlanma savaşımı yüzyıllar sürdü.  Ama ülkemizde Atatürk gibi eşsiz bir önder bu süreyi kısaltma yollarını gösterdi, bunların etkisini kanıtladı. Ondan daha çok şeyler öğrenmemiz gerektiğine inanıyorum.
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git