|
|
Gömülen KitaplarKategori: Ayorum Güncel | 3 Yorum | Yazan: Tayfun Şahin | 05 Temmuz 2009 02:53:30 12 Eylül Amerikan darbesinin kudretli Generali Kenan Evren, yaşından beklenmedik bir cevvaliyetle, darbesini savununca yer yerinden oynamadı. Ne insanlar sokaklara döküldüler ne de onlarca kanalda, yüzlerce gazetede konu tartışıldı derinlemesine. Evren, darbenin haklı (!) gerekçesini Anayasa oylamasında alınan 'oy'la açıklamaya çalıştı.
Anayasa’nın %92 ‘Evet’ oyu alması; gerek halkın normalleşme talebi, gerekse ‘muhalefet’ edebilecek hemen herkesin ya cezaevinde ya da yurtdışında olma gerçeğiyle birleşince hiç bir şey ifade etmez. Ancak Türkiye’de yıllardır değişmeyen ‘Olayları bir nedene bağlayarak açıklama.’ hastalığının 1980’den beri var olduğunu gösterir bize. Aynen ‘darbeciler’ gibi AKP’de %47 oy aldım diye ‘kafasına göre’ takılmıyor mu bu memlekette? 12 Eylül darbesine, Evren’e, darbenin ürünü olan Özal’a ve Amerikancılığa ses çıkarmayan sözüm ona aydınlar da, rakamların büyüsüne kaptırıp kendilerini, ‘Milli İrade’ nutukları çekmiyorlar mı mevcut iktidar döneminde? Oysa seçimler ya da halkoylamaları göstergelerden sadece birkaçıdır. Oy pusulasının yanına ‘tüfeklerin soğuk namlularını’ yerleştirip sonra da yüksek oy oranlarıyla kendinizi meşrulaştıramazsınız! Eğer öyle olsaydı Saddam’ın Irak’ta yapılan son seçimde neredeyse oyların %100’ünü almasına da inanmak durumunda kalırdık. Aynı şekilde %47 oy alınca bir parti bu ‘millet iradesi’ anlamına her zaman gelmez. Eğer halkın haber alma kaynaklarına ipotek konulduysa, örgütlenme özgürlüğünün önünde ciddi engeller varsa, vatandaşın cebinde beş kuruşu yoksa, devlet imkânları ancak ‘yandaşlara’ açılıyorsa, ‘oy vermezsem bana zarar verirler’ inancı insanlar arasında yaygınsa ya da en azından ‘herkes oy veriyor ben de geride kalmayayım’ mantığı yurtiçinden ve yurtdışından pompalanıyorsa alınan oyların yüksekliği ‘Millet İradesi’ni tam olarak yansıtmaz. Bu şartlar altında yapılan seçim yansıtsa yansıtsa ‘halkın iradesine koyulan ipotek’ oranını yansıtır. Öte yandan Evren’in haklı olduğu bir nokta var, o da; halkın önemli bir kısmının çatışmaların yarattığı güvensizlik ortamından muzdarip olduğuydu. Vatandaş çocuğunun ölüsüyle karşılaşma korkusuyla, içten içe de olsa, desteklemiş olabilir darbeyi. Bir başka deyişle, darbe öncesi ‘ölümü’ gören halk, darbe sonrasında ki ‘sıtma’ya razı oldu denilebilir. Ancak bu durum da Evren’i ve Amerikan kaynaklı darbesini meşrulaştırmaz. Olsa olsa darbenin iyi bir ‘Halkla İlişkiler’ projesinin ardından hayata geçirildiğini gösterir. 80 döneminde işkencelerden geçirilen, fişlenen, öldürülen, sürgüne gönderilen, aşağılanan, ezilen, asılan, sakat bırakılan sağcı-solcu demeden her evladın ve ana-babanın çektiklerini düşününce; Türkiye’nin bugünlerde bambaşka şeyleri tartışıyor olması gerektiğine inanıyorum. Her ne kadar bütün dinamik unsurların üzerinden silindir gibi geçse ve tarikatların, köşe dönmecilerin, döneklerin önünü açsa da darbe; 80’lerde bedel ödeyenlerin çocuklarının hesap sorabilmesini isterdim bugünlerde. Kitlelerin, en azından, vicdanlarında yargılayıp Evren’i ve arkasındaki Amerika’yı, ‘müebbet hapse’ mahkûm etmelerini isterdim. Ancak ne yazık ki, darbenin ardından geçen neredeyse 30 yıl içinde, tıpkı darbecilerin istediği gibi; bırakın yargılamayı, olanları hatırlamıyoruz bile. Sanki 80 darbesi koca bir milletin geçmişiyle ve gerçeklerle bağını kesmiş. Her şey öylesine tersyüz edilmiş ki, tetikçiler mazlum rolüne bürünmüş, darbenin has evlatları ‘özgürlük savaşçısı’ pozlarında. Nasıl bir beyin yıkamaysa yaşanan; Evren’in önünde ‘esas duruşta’ bekleyenlerin bugün ‘en cevval darbe karşıtı’ olabileceğine inanıyoruz. Nasıl bir durumsa yaşadığımız; yalılarda oturan, kızlarını Amerikalarda okutup, damatlarına ‘genel müdürlükler’ bağlayan zenginlerin “Cumhuriyet’in elitleri bize zulmediyor!” diye koca koca laflar etmesine, 15 yaşındaki evlatların ticaret yapıp para kazanmasına, 30’una gelmemiş başkalarının milyon dolarlık yatırım yapmasına şaşırmıyoruz. İşte bütün bu saçmalıkların yaratıcısı 80 darbesinin en azından vicdanlarımızda yargılanmasını ve müebbet hapse mahkûm olmasını diliyorum. Ama bunun yanında bir dileğim daha var. Darbe mağdurlarının, ‘kitap yakmaya çok meraklı’ darbecilerden kurtarabildikleri kitaplarını, toprak altından çıkarmalarını istiyorum. Aldanmayın yıllardır okunmadıklarına, kapaklarının yıpranmışlığına. Göreceksiniz çıkardığınız zaman kitaplarınızı toprak altından; çocuklarınız okumaya başlayınca göreceksiniz! Nasıl canlanıveriyor, nasıl aydınlık saçıyor etraflarına ve evlatlarınıza. Silahların, bombaların bile yıkamayacağı bir büyük inancı nasıl barındırıyorlar içlerinde göreceksiniz. Bugünlerde kafanızı karıştıran şeylerin bütün cevaplarını göreceksiniz. Zalimin zulmünü, ezilenin onurunu göreceksiniz. Örgütlenmenin şeklini, mücadelenin yöntemini bulacaksınız. ‘Ne Yapmalı?’ sorusuna; “ Darbenin yarattığı yıkıntıya son verin!” cevabını vereceksiniz. Ve siz bu cevabı verince, evlatlarınızın yüreğinde ‘ Tam Bağımsız Türkiye’ idealinin yeşerdiğini görüp; darbeyi de darbecilerini de geldikleri karanlığa gömeceksiniz.
Yorumlarphoenix-suşehri
{ 11 Temmuz 2009 16:59:26 }
yazıda ilgimi çeken bölüm 15 yaş altının ticari başarıları ve daha otuzana gelmeden milyon dolarla oyanayabilen parlak akp li genç kardeşlerimiz.şimdi birçoğu diyecek ki bu adamlar kendilerine müslüman diyor ve islamiyeti savunduklarını öne sürüyorda bu maddi durumlar nasıl oluyorda hukuksuz bir şekilde gerçeleşiyor???gayet güzel sorudur...dünyada herşey istenirse belli bir mantık çerçevesine sokulabilir.aklınıza gelebilecek herşey hemde...darul-harp terimini sanırım dinle birazda olsa ilgilenmiş herkes duymuştur.hatta bir dönem bu ülkede darul harp var diyerek cuma namazı kılmayı reddeden grupları da görme imkanına sahip olduk.işte hala bu muhafazakar kesimin bir kısmı bu mantık çerçevesinde ülkeyi olağanüstü halde görmekte ve islam hukukunda bu dönemlerde nasıl davranması gerektiğini belirten ifadeleri uyguluyor.yani bir anlamda türkiyede darul harp olduğu için yağma serbest...umarım eğer bir Tanrı varsa bu çelişkilerini çok iyi görüyordur ve onların bu şark kurnazlıklarınıda onlara acımasız dersler vererek bitirecektir.
phoenix
{ 09 Temmuz 2009 21:59:11 }
evet önemli olan geri kalanlar...bu memleketi o akıncı denilen zulüme tabi edenler...evet ülkücüleride solcularıda bir şekilde kontrol altında tutan kuvvetler vardı,bu bir varsayımdır.doğrudr ya da yanlıştır.bu ülkede hiçbir çile çekmemiş o akıncı takımı evren paşa ve özal yoluyla adam oldular ve yaptıkları ortadır.
ibrahim
{ 06 Temmuz 2009 13:48:24 }
su anki durum da darbenin eseridir. Darbe zamaninda ulkuculer vatani kurtarmak icin olduler, solcular vatani kurtarmak icin olduler. birbilerini ayni amac icin oldurduler. Ayni amaca hizmet ettikleri icin iskence gorduler. geri kalanlar ise saklandilar orgutlendiler ve su an kontrolu aldilar. bu kadar basit.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|