|
Türk Rakısı'nın rakımıKategori: Aptallığıma verin | 2 Yorum | Yazan: A.Ulak | 28 Haziran 2009 05:18:32 Neyzen'den Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumuna, Amerikan kızılderililerinden Türkiye sağlık haberine, Yürüyen Köşk'den Doç. Dr. Ali İhsan Dokucu'ya, Kenan Evren'den Dev-Yol davasına, Abant toplantılarından TBMM'e bu hafta teğet geçenler.
Neyzen’e sormuşlar. Doktorun, çok içiyorsun öleceksin demedi mi? Neyzen yanıt vermiş: Bana rakıyı yasaklayan doktor öldü, ne diyorsunuz siz! Son günlerde dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum? Bazı gazeteler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) ilgili haberler yaptılar. Haber şu: TAPDK, Alkollü İçki Reklam İlkeleri Tebliği’ni değiştirdi. Yeni düzenleme ise aynen şöyle: "Alkollü içki tüketiminin, coğrafi, tarihi, kültürel, sanatsal vb. ortak değerleriyle ilişkilendirilmesine dair içerik" kullanılmayacak. Rakıya 'Türk rakısı' denmeyecek o zaman. Üreticiler, dünyaya rakının ‘Türk rakısı’ olduğunu kabul ettirmeye ve bunun için reklam alanlarını çoğaltmaya çalışıyor. Bu konuda ise yasa çıkıyor… Neymiş; alkollü içki tüketiminin, coğrafi, tarihi, kültürel, sanatsal içerik kullanılmayacak. Bu ne pehriz, bu ne lahana turşusu!!! *** Beyaz insanın Amerikan sinamasında bize öğrettiklerinin tersine, Kızılderili’lerin bazı sözleri yüzlerce yıl öncesinden günümüze bilgelik taşıyor. İşte Apache, Siouw, Cherokee, Kara Ayak, Comanche, Arapaho, Mohican ve Cheyenne gibi ünlü kızılderili kabilelerinin yüzyıllardan süzülüp günümüze gelen atasözleri: Ağlamaktan korkma. Zihindeki istirap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir. Bir düşman çok, yüz dost azdır. Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. Derinin rengi insanları farklı kılmaz. İyi iyidir, kötü kötüdür. Büyük yaratıcı hepimizi kardeş olarak yaratmıştır. Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap. Eğer onu yenersem utanç duymayım. Verdikleri sözün sadece birini tuttu çatal dilli soluk yüzlüler; topraklarınızı alacağız dediler ve aldılar. İnsanlar doğadan uzaklaştıkça yürekleri katılaşır. İnsanın gözleri öyle sözcüklerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez. Senin vicdanını senden başkası temsil edemez. Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır. Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur. Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka bir şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır ya da güneş açacaktır. Gözün ile değil yüreğin ile hüküm ver. Bir kere ‘al şunu’ demek, iki kere ‘ben vereceğim’ demekten iyidir. Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder. Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü böylece ikimiz de eşit oluruz. Komşunun hakkında hüküm vermeden önce iki ay onun makosenleriyle yürü... Su gibi olmalıyız. Herşeyden aşağıda ama kayadan bile kuvvetli. Yeryüzüne iyi muamele et. O babanızın malı değil, onu çocuklarınızdan ödünç aldınız. Bugünki dünyaya bakıp da kim daha bilge anlamak çok zor değil. *** 2 bin nüfusa hizmet vermesi için Van'ın Saray ilçesine bağlı Çakmak köyünde Sağlıkevi tam 40 yıl önce devlet-vatandaş işbirliğiyle yapıldı... 3 kez onarım geçirdi... Ancak 40 yılda 1 personel bile atanmadı. Bir Türkiye sağlık haberi daha: İsparta Yalvaç Doğum ve Çocuk Bakımevi, yaklaşık 1.5 aydır çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı doktor bulunmamasına karşın ‘Bebek Dostu Hastane’ unvanına layık görüldü. Yanlış anlamayın bunlar Karadeniz fikrası değil geçen hafta basına yansıyan haberler. *** Bu da oldu! ‘O Köşk’ü de özelleştirmişler Atatürk'ün çınar ağacına zarar gelmemesi için taşıttırdığı ‘Yürüyen Köşk’ vakfa devredilip, ranta dönüştürülmüş. Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal, Büyük Önder Atatürk tarafından yaptırılan ‘Yürüyen Köşk’ ün dönemin belediye başkanınca, Yalova Çevre Vakfına ait bir şirkete verilerek, adeta özelleştirildiğini iddia etti. Başkan Koçal, Bad Godesbergh Parkı'ndaki incelemelerinin ardından, gazetecilerin, Atatürk'ün, kesilmemesi için tarihi binayı temelinden kaydırttığı çınar ağacında ortaya çıkan hastalığa ilişkin sorularını yanıtladı. ''Bu vakfı sanki belediyenin bir şirketiymiş gibi göstermişler. Oysa bu şirketin belediye ile hiçbir ilgisi yok. Tamamen özel bir şirket. Bu şirketin yöneticisi olan dönemin belediye başkanı ve belediye başkan yardımcısı, bununla da kalmayıp, bir karar alıp köşkü yöneticisi oldukları bu özel şirkete devretmişler. Yani Atatürk'ün 'Yürüyen Köşk'ünü tabiri caizse özelleştirmişler.'' Yakında Anıtkabir de özelleşirse şaşırmayın. Hergün binlerce insan ziyaret ediyor girişi paralı yaparsanız düşünün ne kar bırakır. *** Bir süre önce Sağlık Bakanı tarafından görevinden alınan İstanbul İl Sağlık Müdürü Mehmet Bakar'dan boşalan koltuğa, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ali İhsan Dokucu atandı. Dokucu, iftar vakti ameliyat masasında hasta bırakıp oruç bozmakla tanınıyor. Doğru yatırım, doğru hareket, doğru zaman, doğru adam ve doğru atama! *** CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın 12 Eylül darbecilerini koruyan Anayasa'nın geçici 15. maddesinin kaldırılması yönündeki girişimine karşı 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e konuştu. "Evet, açık açık söylüyorum. İntihar ederim. Çünkü bu lekeyle yaşayamam." Ne diyeyim. Umarım yargılama başlar. Türkiye’nin kazanacaklarının kaybedeceğinden çok olacağı kesin. *** Cemeatin düzenlediği Abant toplantılarında "Hilafet kaldırılmasaydı da Türkiye laik olurdu" gerekçesiyle "hilafetin kaldırılmaması gerektiğini" savundu. Obama'nın dünyanın görebileceği en güzel insanlardan biri olduğunu söyledi. "Yıllarca İslam'a karşı Haçlı mantığıyla hareket etmiş, bizi yok etmek, yok saymak istemiş olan Batı'nın şimdi İslam'ı tanıması 'ılımlı İslam', 'liberal İslam' tanımları üzerinden Fethullah Gülen gibi liderlere yaklaşmaya çalışması büyük bir dönüşümdür," dedi. Kim mi? Kemal Karpat. Kemal Karpat kim mi? TBMM Onur Ödülü sahibi, hem de bu hafta aldı. TBMM Onur Ödülü için toplanan Meclis Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu, Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk ile Türkan Saylan'ı eledi. Ödül, AKP'nin adayı Wisconsin Üniversitesi'nde Osmanlı Tarih bölümünün kurucusu Prof.Dr.Kemal Karpat'a verildi. *** 21 sanıklı Dev-Yol davasının bu hafta Yargıtay’da temyiz duruşması yapıldı. 27 yıl önce açılan davanın delili durumundaki emniyet ifadelerinin mürekkebi de aradan geçen zamanda uçtuğu için okunamıyor. 20 sanığın ağırlaştırılmış müebbet, iki sanığın 16 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırıldığı davada sanık sayısı 21’e indi. Çoğu artık dede olan sanıkların yaş ortalaması 55. Dava, 1996 yılında iki kamyonet kasasını dolduracak şekilde 740 klasörden oluşuyordu. İlk karardan sonra Yargıtay’a 465 klasör olarak gönderildi, 275 klasör kayboldu. Eldeki klasörlerde davanın delili durumundaki emniyet ifadelerinin de mürekkeplerinin uçup silindikleri ortaya çıktı. Bilmem size Dev-Yol davası günümüzde neyi anımsatıyor.
Yorumlarphoenix
{ 04 Temmuz 2009 18:56:06 }
akp nin inadına alkol tüketimimizi artıralım ve özellikle onları rahatsız eden yerlerde gözlerinin içine bakarak içelim.
Sevim Kahraman
{ 29 Haziran 2009 00:28:06 }
Anitkabir ozellesir ve giriste parali olursa (hemde bayagi parali) boylece Turk milletinin ayagida kesilir ziyaretten. Bence bu bir B plani olabilir, devlet dairelerinden resimlerin kaldirilmasindan sonra.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|