A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Propaganda

Kategori Kategori: Ayorum Güncel | Yorumlar 3 Yorum | Yazar Yazan: Tayfun Şahin | 28 Haziran 2009 03:14:19

Adolf Hitler 'Kavgam' isimli kitabında "Kalabalıklar beyinleriyle değil ama duygularıyla etkilenebilir." diyerek egemen olduğu dönemde, kitleleri nasıl kontrol ettiğinin ve yönlendirdiğinin ipuçlarını vermiş. Hitler'in 'akademik' kaygıları olduğunu zannetmiyorum ancak akademisyenler de benzer şeyler söylüyorlar "kitle yönetimi ya da propaganda" konusunda.

Harold D.Lasswell, ‘The Theory of Political Propaganda’ isimli eserinde “ Özel bazı, kelimeler, resimler, sesler gibi semboller yoluyla kitlesel inançların-düşüncelerin yönlendirilmesi.” olarak tanımlamış meseleyi.

Bu noktada dikkat çekmek istediğim şey; ‘Propaganda’nın amacının kitleleri yönlendirmek olduğu gerçeğidir ve bunu yaparken ahlaki kaygısı yoktur.’ Bir başka deyişle ‘yalanlar, sahte tanıklıklar, saçma sapan tanımlar, düzmece olaylar vs. propagandanın doğal yöntemleri olarak kabul edilebilirler. Aynen ticari amaçlı olan reklam gibidir propaganda. Nasıl ki, reklamlarda amaç ‘ürünü satmak’ ise propagandanın amacı da insanları inandırmak, yönlendirmek, harekete geçirmektir. Nasıl reklamlar ışıltılı yalanlarla, tüketiciyi ürünü almaya ikna ediyorsa; propaganda için de amaç aynıdır. Bu noktadan hareketle ve en basit şekliyle, Propaganda: ‘Kitleleri bir şeye inandırmak için yapılan her şey.’ dersek yanılıyor olmayız.

Propaganda konusunu günümüzde bu kadar önemli ve etkili kılan şeyse; kapitalistleşme süreciyle beraber kentleşmenin artarak, geleneksel ilişkilerden kopan insanın kentlerin kalabalığına rağmen ‘yalnızlaşması’ ve her türlü saldırıya açık hale gelmesidir. Yalnızlaşan birey ‘propaganda’ karşısında savunmasızdır. İşte bu yüzden, örgütsüz, sıradan insanlarla kıyaslandığında iyi-kötü bir ‘beraberlik’ halinde olan ‘tarikatların’ propagandaya karşı direnci daha fazladır. İstanbul’un göbeğinde, bir apartman dairesinde, komşularını tanımadan, sabahtan akşama kadar çalışıp, yorgun argın kendini eve atan Ali Bey; televizyonda izlediği, gazetede okuduğu, radyoda dinlediği ‘AB tek hedef olmalıdır.’ , ‘Ordu’nun etkinliği azaltılmalıdır.’ , ‘Cemaatler modern yaşamın gereğidir.’ , ‘ İbrahim Şahin’le Türkan Saylan aynı terör örgütünün eli kanlı katilleridir.’ gibi cümlelere ve her dakika yenisi çıkabilecek ‘seks kaseti, telefon kaydı, imzalı belge, imzasız mektup’ gibi delillere(!) karşı savunmasız kalır. Ama ‘şeyhinin’ ya da ‘hoca efendisinin’ dizinin dibinde oturan, onun ağzından çıkan lafı ‘cennetin anahtarı sayan’ , evleneceği kadın bile ‘cemaat’ tarafından belirlenen adamlar daha korunaklıdır. Tapınılan bir Hoca’nın kaseti çıksa “Bu komplodur!” demek yeterlidir. Zira cemaat üyeleri hep beraber yaşarlar ve propagandanın en etkili yöntemi sözlü ve yüz yüze olanıdır. Bu sebeple her türlü rezilliğe batsa da, ‘müritleri Şeyhlerini uçurmaya devam ederler.’

Son birkaç yıldır yaşanan ‘psikolojik savaş’ durumuna baktığımızda cemaatçi, Amerikancı, numaralı Cumhuriyetçi tayfasının propaganda faaliyetlerini daha iyi yönettiğini görüyoruz. Flaş haberler, şok belgeler, inanılmaz iddialar derken toplum sürekli meşgul ediliyor. Enteresan gelebilir diye hemen ekleyelim, Hitler de düşmanın devamlı rahatsız edilmesi gerektiğine inanır. Propaganda çabuk olmalıdır ve düşman daha eskisine cevap veremeden yeni bir saldırı yapılmalıdır. Bu sayede hedef kitlenin ‘düşünmek, tahlil etmek, sebep-sonuç ilişkisi kurmak’ için zamanı kalmaz. Derinlemesine tahlil yapılamadığı için de, doğal olarak, sansasyonel manşetler, süreklilik arz eden iddialar ‘gerçek’ mertebesine yükselebilir. En azından bu yolla potansiyel muhalif güçler suskunlaştırılıp, tehdit olmaktan çıkarılabilirler.

At izinin, kasıtlı olarak, it izine karıştırıldığı günümüz Türkiye’sinde. ‘Demokratlık, özgürlük’ gibi genel ve herkese göre tanımı değişebilecek kavramları ön planda tutar görünerek; Cumhuriyete, laik sisteme ve tam bağımsızlıkçı düşünceye karşı bir harekât söz konusudur. Her türlü propaganda yöntemiyle ‘ulus devleti’ ve ‘tam bağımsız Türkiye’ isteyenleri karalamak, onları ‘Darbeci’ , ‘Ergenekoncu’ diye yaftalamak işbirlikçilerin ‘milli sporu’ haline gelmiş olsa da yapılacak şeyler de var elbette.

Bu noktada Lenin, Marx’ın “ Gerçek baskıya baskı bilinci de ekleyerek onu daha da çekilmez duruma getirmeli, ayıbı açığa vurarak daha da ayıplaştırmalı.” sözünü temel alarak ‘teşhir’ yapılmasını önerir. Siyasi teşhir egemenlerin propagandasına karşı yapılacak en büyük hamledir. Ezilenler, ötekilenenler; bir yandan bir araya gelerek, örgütlenerek, konuşarak, dinleyerek ortak akli hâkim kılarken, aynı anda kendilerine karşı psikolojik harekât yürütenlerin ipliğini de pazara çıkarabilir. En yalın şekliyle ‘Hırsıza hırsız, yabancı devletlerin borazanlığını yapanlara ‘uşak’ demek teşhirin ilk ve en kolay başlangıç noktasıdır. Durmadan ve bıkmadan, sadece ‘gerçek’i anlatmak ve bunu her gün yapmak bile bir büyük darbedir egemenlere. Bilginizi arkadaşlarınıza açmak, savunduğunuz ideolojiye yakın gazeteleri alıp kamuya açık alanlarda okumak, elinizde inançlarınızı yansıtan kitaplar taşımak bile karşı propaganda demektir. Çevrenizi genişletmeye çalışmak, okulda, mahallede gördüğünüz; ortak noktalarınız olan insanlarla medeni ilişkiler kurmak, mücadele ettiğini gördüğünüz insanlara, hiç bir şey yapamıyorsanız, sözle bile olsa destek vermek, bir mail atmak, bir sırt sıvazlamak; bazen aranızdaki potansiyel ‘öncü’nün cesaretlenmesi için ‘teşekkür etmek’ en önemli hizmettir. Unutmamak gerekir ki, mücadeleyi sayısı çok olanlar değil gerçekten savaşanlar kazanır.

Yolumuz uzun ve zorlu diyenlere, gerçek mücadele adamı Mustafa Kemal’in sözleri rehber olsun “Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.”

Not: Bu yazıda Arda Odabaşı'nın 'Propaganda Aygıtı Olarak Televizyon' adlı çalışmasından faydalanılmıştır.


Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

phoenix-suşehri { 02 Temmuz 2009 20:23:12 }
işte budur:)bıkmadan usanmadan,büyük küçük demeden teşhir etmek...gel de sevgili yazar bunları anadoluda yap.ben bunu da tecrübe edindim.o yoz zihinlerin seni hergün dinsiz-imansız-ki öylede olabilirim bu kimseyi ilggilendirmez-olarak nitelemesi ellerinde olsa öldürmek isteyişlerini fazlasıyla hisseden biriyim;ama hiçbir baskı benim kemalizmden dönmemi bu saatten sonra engelleyemez.gerekirse ölüm bile...z.ataour adlı arkadaş propaganda yaptığını ifade etmiş.kendisine şunu söylemek istiyorum:bazen yazılar kendi içerisinde çelişen ifadeleri barındırdığı izlemini verebilir;ama bu çelişkiyi pozitif anlamda düşünmeli ve insanın bazen kendi doğrularınıda ifade etmedei duygusal yanı göz ardı etmemeliyiz.bir de o arkadaşa şunu söylüyorum:akp ve nur cemaatinin başaktör olarak kurguladıkları süreç cumhuriyet tarihinin en çekilmez süreci ve düzenidir.bu nedenle ben artık o duygusal ifadelerin bile bundan iyi olacağı kanaatindeyim.eğer takıntınız sosyalist düşünür ve önderin taktiğineyse bence bunuda bu söylem bu yazıda olmamalıydı anlamında değil,doğruluk payı ve etkisi ne olur anlamında düşünmeliyiz.bencede insanoğlu yartıldı veya doğada bir şekilde varoldu diyelim.insanoğlunun fıtratı ya da varoluşu diyelim şu iki duyguyuda çelişir vaziyette izleme imakanını sağlamakta.PAYLAŞMAK VEREKABET ETMEK!!!bu iki olguda aslında insanın o en ilkel tavrını anlatıyor.kendimize ve çevremize bakalım...bu iki olguda hepimizde farklı oranlardada olsa mevcut değil mi???yani ne tek başına komünizm ne de tek başına kapitalizm!!!işte atatürk de bunun farkına varmış ve karma ekonomiden yana tavrını koymuş.kimileri konjonktürün gereği olarak algılayabilir bunu.ben öyle düşünmüyorum.dönem dönem bu gerçekliği dünya ekonomiside,türkiye ekonomiside fazlasıyla yaşıyor.ama o arkadaşın tavrını salt komünize karşı bir duruş olarak algıladığım için onaylamıyorum.komünizmde,kısmen serbest piyasa ekonomiside türkiye için yararlanılması gerekn önemli ekonomik sistemler.her neyse artık akp ve nur cemaatinin bu ülkedeki etkisi müsbettir.ve insanlar özel hayatlarının teşhir olmasınıda gözönüne alarak karşı duruşunu ve onların artniyetini ortaya koyacak şeyleri herşeye rağmen anlatmayı kendine görev bilmelidir.mesela seks olgusu...hangimiz seks yapmayız...sanırım yapmazsak problem olur aslında.normal insani bir olgudur.bunla ilgili bir dökümanın birinin eline geçmesi beni hiç üzmez.istediğini yapmaya devam etsin.ona sormalı kendisi hiç hayatında seks yapmamış mıdır?en azından ben ve benim gibiler o kavramıda mümkün olduğunca ahlaki boyutta yaşamya çalışmaktadır.dün habertürkte ergenekon iddaanamesinin bir bölümüyle ilgili chp izmir milletvekili kemal anadol açıklama yaptı.adamın egzersizle ilgili telefon görüşmeleri bile bu savcılık idaanamesine girmiş.varın artık düşünün bu nasıl hukuktur,bu nasıl hukukçuluktur?eğer gerçekten gladyo tarzı bir yapılanma varsa bile kamuoyunda bu dava sulandırılmış ve reelliğini kaybetmiştir.artık sadece siyasi bir hesaplaşmanın fiili bir davası olarak kenarda durmaktadır;ama hakkında yargı kararı olan insanlar ise hala deniz feneri davasında kılına bile dokunulmadan saltanatını sürdürmektedir.bu çelişki vatandaşa iyi anlatmalıyız.geçen hafta erzincandaydım.cumhuriyet gazetesini gün pazar olduğu için sadece terminalde buldum.birgün izmirin bir ilçesindeyim.cumhuriyet okuduğum için yanıma gelen garson ne iş abi ergenekoncu musun dedi:)birgün bulunduğum kasabadayım cumhuriyet alırken gazeteci bırak abi bunlar teröristmiş dedi.birgün ankaranın muhafazakar bir semtindeyim cumhuriyet aldığım için sözlü tacize uğradım.bakın bu fiilerden siz ne algılarsınız?bıktım artık bu hükümetten...böyle demokraside böyle cumhuriyette olmaz olsun.bir gence bu ülkeden bir an önce iltica etme hissini vern devlet nasıl bir devlettir?bana ilkokul sıralarından beri öğrettiğiniz cumhuriyeti savunmak neden bölücülüktür,neden darbeciliktir?ve benim bunları samimiyetle savunmam neden bana diğer gençlerin binlerce kat üstüne hesaplar çıkarsın.asında kurtulun kardeşim benide benim gibileride.artık bu eziyetten bıktım açıkçası....düşünün ki bir ülke ona karşı savaş açmış,askerini,sivilini öldüren terör örgütü üyelrini dağdan getirsin iş versin ev versin kısacası bir yaşam sunsun,diğeri o yetitirdiği eskiden vatanperverdi şimdi ergenekon üyesi sayılıyoruz bizi de işlerden kovsun,nefes alma hakkı vermesin?birileri türk bayrağını bil kaldırtsın onları alkışlası bu millet ama ben cumhuriyet mitingine gittiğim için bindirilmiş kıta olayım...sonra admın biri gelsin 21 gün askerlik yapsın,ağabeyi çürük raporlu olsun.sonrada bana askere gel diyen bir devlet olsun.gitmiyorum arkadaş artık skere falanda...ben iltica edeceğim.savaş oluncada çanakkaledeki,sarıkamıştaki,başkomutanlıktaki dedelerim gibi gözümü kırpmadan canımı vereceğim.ama ben artık bu bizans entrikalarıyla dolu bir ülkede gidip birilerinin maşası durumuna düşmek istemiyorum.bu nedenlede bize de 21 günlük askerlik çıkarsınlar.yazıklar olsun bu ülkeye bu ülkenin insanlarına.ama durmak yok siz yağmaya biz mücadeleye devam!!!
fatih can { 02 Temmuz 2009 11:12:05 }
---TÜRKİYE VE PROPAGANDA----

Yazıda belirtilen bir çok noktada bilimsel olarak haklı olmakla beraber, Türkiye'nin durumuna göre yapmış olduğunuz değerlendirmeyi maalesef yanlış buluyorum.
Doğru, 2002 yılından bu yana Akp ve Fettullah Gülen hareketinin birbirleri ile yapmış olduğu ittifak gereği ülkemde bir çok şey değişti.Liberaller buna demokrasi dedi, Kemalisler karşı devrim dedi halkım ise ben nasıl kandırılmışım psikolojisine girdi.Akp ve Fettullah Gülen hareketini tasvip etmiyorum çünkü kitleleri kandırdıklarını ve demokrasinin onlar için amaç değil araç olduğunu düşünüyorum.Şahsi düşüncemdir, saygı duyulmasını bekliyorum.
   Fakat bunun yanısıra bu düşünceleri beslemem şu anlama gelmiyor; ülkenin son 60 yılının yönetimini paylaşanları destekliyorum.Ben bu ülkenin bir yurttaşı olarak bu günlere gelmemizden onları(Kemalistler,askerler, siyasiler, bürokratlar ve seçilmişler-halk tarafından değilde üst makamlar tarafından seçilenler- ve entellektüeller) sorumlu tutuyorum.
Evet herkes bir taraftır.Herkes bir düşünceye sahip olabilir.Ama ülke yönetenler, halk adına hareket edenlerin üçüncü şahıslarla pazarlık yapma ya da kendi geleceğini garanti altına alma hakkına sahip değildir.
Çok fazla konudan uzaklaşmadan şunlara değinmek isterim.Şu anda Akp ve Fettullah Gülen hareketinin yapmış olduğu propagandaları daha önce yapanlar vardı.Sahip oldukları medyayı şu anda nasıl kullanıyorlarsa daha öncede başkalrı kullandı.Kimler olduğunu yukarıda sıraladım.Şu anda Akp ve Fettullah Gülen hareketinin yaptıkları nasıl yanlış ise daha önce yapılanlarda aynı derecede yanlış idi.
Bugün Akp ve Fettullah Gülen hareketi Amerika, İsrail ile pazarlık ve müttefik halinde ise dün Akp ve Fettullah Gülen hareketinin yerinde 1980 darbesini yapanlar duruyordu.Bu halk balık hafızalıdır.Dününü çabuk unutur.
Bu yüzden propaganda ile ilgili tespitinize bilimsel olarak katılıyorum ama ülke için yaptığınız düşüncelere katılamıyorum. Düştüğünüz hata aslında onyıllardır birçoğumuzun düştüğü hata.Bize öyle propagandalar yapıldıki biz vatan millet Sakarya nidaları ile bir ömrü geçirdik.Üzülerek söylüyorumki ülkem 1938'den sonra cidden ne yönetici görmüştür ne de halk adına bir şeyler yapan siyasetçi.Atatürk'ü bulunduğu dönemle ilgili yaptığı siyaset ve politikalarla incelediğimde ortaya çıkan tablo benim için muazzam.Gelecek kaygısı yok, menfaat yok, pazarlık yok, sırtını bir yerlere dayamak yok.Dik bir duruş var.Ama sonra ne oldu Atatürk bir sembol, boş bir totem haline getirildi.Heykeller dikelim saygı duruşları yapalım ülkeyi yönetirken Atatürk ilke ve inkilaplarına sahip çıkalım.Sonra bir baktıkki sahip çıkılanlar meğerse içi boşaltılmış anlamsız hale getirilmiş fikirler olmuş.Bu konu apayrı bir platformda yazılması gereken konular aslında.
    Benim paylaşmak daha farklı kısa kısa bir kaç düşüncem var.
   Son malum belge ile ilgili tutuklama olsun MGK toplantısı olsun bazı noktalara işaret ediyor.Ergenekon soruşturması zaten ciddiyetinden uzaklaşmıtı.İşin içine muhaliflerde katılmıştı.Fakat en son operasyon Akp ve Fettullah Gülen hareketini yol ayrımına getirdi diye düşünüyorum.Bunun bir kaç sebebi var;
   1)Amerika ile yıllardır Orta Asya'da Rusya'ya karşı ittifak halinde olan ve Orta Asya'da açılan okullarla Rusya'nın gücünü kırmaya çalışan fakat Rusya'nın engellemesiyle bölgeden çekilmek zorunda kalan Fettullah Gülen hareketi Akp'yide yanına alıp Ortadoğu'da Amerika adına bir şeyler yapabileceğini taahhüt etmesine rağmen son yıllarda bölgede çok fazla yarar sağlayamadı.Keza Kürtler Akp ve Fettullah Gülen'den çok askerlerle daha iyi anlaşmaya çalıştı.Bunun sebebi Akp ve Fettullah Gülen hareketinin kendi bölgesine rejim ihracını yapacağını düşünüyor.
Bugünlerde Amerika bölgeden çıkarken arkasında sağlam bir müttefik bırakmak istiyor.Bu müttefikte tabiki Türkiye.Türkiye'de ise Akp ve Tsk arasında problem olması en çok Amerika'yı rahatsız ediyor.Çünkü Kürtleri en iyi TSK koruyabilir.Pkk problemide zaten bu düzlemde çözülmeye çalışılıyor.Belkide Fettullah Gülen hareketi dışlanacak bilmiyorum ama bu kadar pazarlığın olduğu yerden ülke adına sağlıklı bir şeyler çıkmaz kanaatindeyim.Çünkü içinde Amerika olan bir pazarlıkta Amerika'dan başka kimse kazanamaz.

2)Akp ve Fettullah Gülen hareketi en son Taraf gazetesinin yayınladığı belge ile aynı saflara sıklaştırılmak istendi.Bundan aslında en çok rahatsız olacak olan kanaatimce aslında Recep Tayyip Erdoğan'dır.Çünkü egoları yüksek biri olarak bir başka şahısla bir hareketi paylaşma izlenimi çıkması onu rahatsız eder.Zaman içinde Fettullah Gülen hareketinin kendisinide harcamasından çekiniyor olabilir.Zaten ihtiyaç kalmayıncada bence harcayacaklardır.SAdece piyon olarak görüldüğü kanaatindeyim.

   Ve en son kısa bir teori daha belki magazinsel ama ülkem içindeki ilişki şekilleri açısından belki iyi bir örnek.
Deniz Feneri davası ile ilgili köşeye sıkışan Kanal 7 televizyonu meşhur Kurtlar Vadisi dizisinin eski bölümlerin yayın hakkını satın alıp yayınlamaya başladı.Kurtlar Vadisi dizisi ekibide buradan gelen para ile Gladio adında bir film çekiyor.Bu filmin konusu içinde hedefler kanımca Aydın Doğan'ı anımsatan medya ailesi ve Almanya olacak.Kanal 7 karşı taaruzunu Kurtlar Vadisi dizisi üzerinden yapacak.Alın size propagandanın en güzeli.......
z.atour { 29 Haziran 2009 04:36:00 }
Sayin Sahin''in yazdigi propaganda isimli makalesinin son bolumu nde kendisinin propaganda yaptiginin acaba farkindami?
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git