|
Aptallığıma verin: Yüzsüzlüğün yüzüKategori: Aptallığıma verin | 1 Yorum | Yazan: A.Ulak | 21 Haziran 2009 12:12:12 Hüseyin Üzmez'den Türkiyenin eğitim sistemine, AKP'den Ak Partiye, dokunulmazlıklardan Facebook'a, Küresel ısınmadan Hessen Eyalet Başsavcı'sına, Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Kara'dan Türk toplumuna bu hafta teğet geçenler...
Türkiye'de 220 bin çocuğun eğitim sisteminde kaydı yok. Bu çocukların 130 bini kız. İlköğretimde derslik başına: Batı Karadeniz’de 24, Güneydoğu’da 44, İstanbul’da ise 49 çocuk düşüyor. Ülke genelinde bilgisayar başına 23 öğrenci düşüyor. Ancak bu sayı: Kilis’te dört, Düzce’de altı, Gaziantep’te 43, Batman’da 49 İlköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı OECD’de 16.2 iken Türkiye’de bu sayı 23.6. Ülke genelinde ilköğretim kademesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 20’ye indirilmesi için 80 bine yakın öğretmene gereksinim var. İlköğretimde üst sınıflara çıkıldıkça, kızların eğitime katılımı azalıyor. 1. sınıfta 0.96 olan kız/erkek oranı, 8. sınıfta 0.91’e düşüyor. 15-19 yaş arası nüfusun yüzde 15’i ilköğretim diploması sahibi değil. Sadece 15-19 yaş arasındaki kızlara bakıldığında bu oran yüzde 21. Yani 15-19 yaş arası 100 kızdan 21’inin ilkokul diploması yok! Yine 15-19 yaş arası kızların yüzde 16’sı okur yazar olduğu halde, ilköğretim diploması alamamış. Bu, kızların ilköğretime birkaç yıl devam etse de sonra eğitim sisteminden koptuğunu gösteriyor. Hanesinde sosyal güvenlik kurumu üyeliği bulunan bir çocuğun orta öğrenime katılım olasılığı yüzde 15 artıyor. Yani gelirin düzeyi kadar sürekliliği ve istihdamın kalitesi çocukların eğitime katılma oranında önemli. Oysa kentlerin en yoksul mahallerinde yaşayan ailelerin yüzde 54’ünün sürekli bir geliri yok. Bu oran Gaziantep’te yüzde 84, Diyarbakır’da yüzde 91’e fırlıyor. Ve biz hala gelecekten umutluyuz diyoruz… Bekleyin karanlıklar yakında. *** Üzmez’i üzemek pahalı. 14 yaşındaki çocuğa cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılanan Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’e şemsiye ve yumurta ile tepki veren 2 kadına 15 yıl hapis cezası isteniyor. Kadınların aptalığına verin, şemsiye ve yumurtayla saldıracaklarına mideleri kaldırıyorsa Üzmen’e tacizde bulunsalardı daha az ceza isterdi savcı. *** AKP'ye Ak Parti diyelim de nasıl??? Dokunulmazlıkların arkasınına saklanmış millletvekillerinin hakında 300 dosya var. Bunlardan 260'ı AKP'yle ilgili. *** Yapılan bir araştırmaya göre, Nisan ayında Facebook kullanıcıları 13.9 milyar dakikalarını sitede harcadılar. Bir yıl önce ise kullanım süresi sadece 1.7 milyar dakikaydı. 13.9 milyar dakika yani 5.791.667 saat ya da 241.320 gün ya da yaklaşık 661 yıl 2 ay…. Şöyle de söyleyebiliriz belki, bir kişi bir ayda 661 yıl 2 ay facebook kullanmış. Eminim, çoğu kişi şu anda “Evet o benim oğlan / kız!!!” diyor. *** Küresel ısınma kavurmaya devam ederken ‘Bu, aslında Türkiye’nin işine yarayabilir’ iddiası geldi geçen hafta . Buna göre: Küresel ısınmanın etkisiyle karbondioksit ve su döngüsü artacak, bu durum Türkiye'de yeşil miktarını da artıracak! Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Kara, küresel ısınmanın karbondioksit başta olmak üzere normalden fazla sera gazı salınımı nedeniyle oluştuğunu, bu nedenle tüm dünyada sıcaklık değerlerinin yükseldiğini belirtti. Küresel ısınmanın, dünya genelinde zararlı etkiler oluşturabileceğini dile getiren Kara, “Ama yine de küresel ısınma ülkemize çeşitli yararlar sağlayabilir” iddiasında bulundu. İddaya göre kısaca dünya batacak, Türkiye yeşerecek. Kara, “Küresel ısınma geliyor, eyvah” demek yerine, bu durumu ülkenin lehine çevirecek tedbirlerin alınmasının şart olduğunu belirtti. Elbette dünyada herkes salak, bir biz akıllı ve şanslıyız. Toprakları yaşanamaz olan ülkelerdekiler, kendi ülkeleri sınırları içinde oturup, yaşanabilir Anadolu topraklarını ele geçirmeye çalışmayacaklar. Sular altında kalan adalar ya da sahil şeridinde yaşayanların solungaçları çıkacak. Ama bunlar çok önemli değil zaten biz Allaha emanetiz… *** Üç madde ile yüzsüzlüğün yüzü: Alman makamlarına dayandırılarak kamuoyunu “bilgilendirmek” üzere piyasaya sürülmüş üç belgenin sahte olduğu anlaşıldı. Bu belgelerden özellikle ikisi 29 Mart yerel seçimlerinden önce iktidar yanlısı medya manşetlerinde seçmenlerin oylarını etkilemek için kullanılmıştı. Alman makamlarının yalanladığı üç belge şunlar: 1- CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ve Ali Kılıç hakkında yazılan “Almanya’da PKK'lılarla aynı araçta yakalandılar” haberinin sahte belgeye dayandığı anlaşıldı. Belgenin sahte olduğunu açıklayan Hessen Eyalet Başsavcılığının yazısında şöyle denildi: “Trafik kontrolünü gösteren tutanak sahtedir. Frankfurt am Main’de Braubacher Caddesi bulunmadığı gibi böyle bir karakol da yoktur. Ayrıca Hessen Eyalet Emniyet Genel Müdürlüğü antetli 11 Eylül 2008 tarihli belge de aynı şekilde sahtedir. Hamburg’da böyle bir adres bulunmamaktadır. Hamburg ’HH’ plakalı böyle bir araç da trafik kayıtlarında yoktur. Öte yandan söz konusu belgede adı geçen şahıslar hakkında ne geçmişte ne de şimdi herhangi bir soruşturma bulunmamaktadır. 9 Eylül 2008 tarihli telefon dinleme tutanağı da gerçek değildir.” 2- Bir Alman vakfından CHP’ye para yardımı yapıldığı iddiası da Alman hükümeti tarafından yalanlandı. 3- RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın avukatı Ali Yıldız tarafından Akman’ın Almanya’ya giriş yasağının gerçeği yansıtmadığını kanıtlamak için kamuoyuna gösterdiği belge de sahte çıktı. CNN Türk’ün özel haberine göre kanalın muhabiri Erhan Merttürk, bu belgenin orjinalini görmek istediğini resmi makamlara bildirdi. Böyle bir uygulamaları bulunmadığını açıklayan Yabancılar Şubesi, ‘eğer elinizdeki belgeyi gönderebilirseniz belgeyi orjinaliyle karşılaştırıp size yanıt verebiliriz’ yanıtını verdi. Zahid Akman’ın gösterdiği belgeyi Alman makamlara gösteren Merttürk, onlardan çok ilginç bir yanıt aldı. Belge orjinal değildi, belge üzerinde tahrifat yapılmıştı! Türkiye üzerinde yapılan tahrifat yanında bu belgelerde yapılanlar devede kulak… *** Aptalığıma verin ama… İran’da sistemi eleştiren ya da tepkisini koyanlar ve bunu gösterilerle başlatanlar Demokrasi savaşcısı ya da özgürlükçü oluyor da, Cumhuriyet mitinglerini yapanlar ve katılanlar nasıl Ergenekoncu oluyor? Lütfen biri bunu açıklasın.
YorumlarSeyit KAPLAN
{ 23 Haziran 2009 16:08:49 }
Ferruh, memleketimizin kara rakamsal verileri ile kara tablosunu mizahi olarak yakalamissin. Yakalayamanlar, anlayamayanlar yada kisaca vurdumduymazlar utansin. Eline saglik.
Diğer Sayfalar: 1. Seyit
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|