A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Cinciler, Dinciler ve Medya

Kategori Kategori: Kul / Özerk Benlik | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Prof. Dr. M. Orhan Öztürk | 13 Mayıs 2009 05:57:28

Eski çağlardan beri insanoğlu sürekli olarak belirsizliği gidermeye, bilinmeyeni bilinir yapmaya çalışmıştır. Bunun için de bilinmeyen, belirsiz olan şeyleri, olguları ya da durumları sorgulamış, incelemiş ve bunları belirli kılmak için güçlü bir tutkusu olmuştur . Bu tutkunun itici gücü ile insanoğlu bilimsel araştırmalarını yapmış, buluşlarını gerçekleştirmiştir.

Öbür yandan doğa karşısında güçsüz, çaresiz kalan insanoğlu anlayamadığı bir olguyu açıklayabilmek, kendini savunabilmek için, akla ve bilgiye dayalı bir açıklama, bir savaşım yöntemi bulamadığında kendine bir takım inanç dizgeleri yaratmış, doğaüstü güçlerin varlığına inanmış; bu inançları doğrultusunda uygulamalar geliştirmiştir. Kaynağı, nedeni bilinmeyen hastalıklar, doğal yıkım-olaylar (afetler) doğaüstü güçlerle açıklanınca, insanoğlu az ya da çok rahatlamış, kendine göre birtakım savunma ya da iyileştirme yolları bulabilmiştir.
 
Bu inançların, uygulamaların özünde iki türlü düşünce yatar: Düşünceye ve onu yansıtan sözcüklere gizemli doğaüstü güç yükleyen büyüsel düşünce; cansız şeylerde bir can, ruh olduğunu varsayan canlıcı (animist) düşünce. On binlerce yıldır doğayla, ölümle savaşmakta olan insan, büyüsel, canlıcı (animist) düşünceden bilimsel düşünceye doğru büyük ilerleme göstermişse de, çağdaş insanın ilkel, büyüsel düşünceden henüz tam kurtulmuş olduğu söylenemez.
 
1990’lı yıllarda (Turgut Özal dönemi) ülkemizde ilkel, büyüsel düşüncenin ürünü olan cincilik, büyücülük, falcılık, medyumluk bir salgın gibi yaygınlaşmıştı. Çarpıcı haberlerle sürüm artırma peşinde olan gazetelerde, televizyonlarda yıllarca bunlara geniş yer verilmiş, bilerek ya da bilmeyerek reklamları yapılmıştı.   Aslında ya ruh hastası ya da dolandırıcı olan cinciler, büyücüler, falcılar, medyumlar bu topluma bol bol gösterilmiş, bunları destekleyen yayınlar yapılmıştı.  Tanınmış bir gazetenin pazar ekinde cinler, cincilerle ilgili sayfalar dolusu bir yayından sonra, cinlerin pencereden girerek ırzına geçebileceğine inanan bir genç, "Bir çocuğunu kaybedeceksin" diyen medyumun sözlerinden kendini kurtaramayan bir baba ve daha niceleri önce üfürükçülere, cincilere gittikten sonra ruh hekimlerine başvurmak zorunda kalmıştı.  1997 Şubat ayında ülkenin en tanınmış bir gazetesinde, doçentlik sanı taşıyan bir dinbilimcinin (!) "cinlerden korunmak" için yaptığı önerilere geniş yer verildiğini görmüştük.  O yıllarda hemen bütün özel, hatta kamuya ait televizyonlarda saatlerce görüntülenen dincileri, cincileri, büyücüleri, tarikat şeyhlerini, "gizli bilim uzmanlarını”, bunlarca aldatılmış kişileri, sunucuların çağrıları üzerine yapılan tartışmaları izledikçe, bu toplumun nereye doğru gittiğini endişe ile sormaktan kendimi alamıyordum.  Bu tür inanışlarda, uygulamalarda böylesine bir yaygınlaşmanın kaynakları neler olabilirdi?  Toplumda ilkel, büyüsel, canlıcı (animist) düşünceye doğru bir gerileme mi başlamıştı?
 
Bu uygulamalar tümden bilim dışı olup Cumhuriyet yasalarına göre suçtur.  Bildiğim kadarı ile cinlerin, perilerin olduğundan söz etse bile, İslamiyet, insanda doğaüstü güçlerin varlığını reddetmekte; büyücülük, cincilik, medyumluk gibi uğraşları yasaklamaktadır.  Din görevlilerinin büyük çoğuunluğu bu tür uğraşlara katılırken ya da desteklerken, çok az sayıda din görevlisi, cılız seslerle de olsa, bunların İslamiyet'e aykırı olduğunu duyurmaktadır.  Böyle olmasına karşın, bu toplumda, özellikle son yıllarda cincilik, falcılık, medyumluk, sahte dincilik, şeyhlik gibi uygulamaların artmasını, medyada bunların sürekli yayımlanmasını nasıl açıklayabiliriz?  Bu konuda görüşlerimi özetlemek isterim:

·        Doğaüstü güçlere inanmanın ve bunlara dayalı uygulamaların temelinde insanın kendine güvensizliği, çaresizliği yatar. Ağır ekonomik sıkıntılar, eğitim sorunları, ülke yönetimindeki yetersizlikler, büyük yolsuzluklar, büyük yalanlar toplumda güvensizlik, çaresizlik duygularını artırmıştır. Böyle bir ekonomik, siyasal, kültürel, toplumsal çevre, cinciler, falcılar, medyumlar, çıkarcılar, soyguncular için uygun ortamdır.

·        Toplumda son 30-35 yılda büyük bir değerler yozlaşması olmuştur. Kolay yoldan köşe dönmecilik, aşırmacılık, kopyacılık, uydurmacılık, yalancılık, soygunculuk, yağmacılık yaygınlaşmıştır. Bilimsel gerçeği, dürüst emeği benimseyen bir dünya görüşü üniversitelerde, bilim yuvalarında bile artık değerini önemli oranda yitirmiştir. Böyle bir ortamda bir hastalığın, bir derdin cinciler, falcılar, medyumlar tarafından ele alınması, çaresiz insanların sömürülmesi kolayca yaygınlaşabilmektedir.

·        Gördüğüm kadarıyla, Cumhuriyet döneminde Türk basın-yayın dünyası hiçbir zaman bilimsellikten, gerçeklerden bu denli ayrılmamış; sürüm ve parasal çıkar için toplum değerlerini bu denli kolay harcar olmamıştır.  Bu da değerler yozlaşmasının en tehlikelisidir. Gazete ya da TV sürümünü arttırıyor mu bilemem ama, medya bilerek ya da bilmeyerek dincilerin, cincilerin, falcıların, medyumların reklamını yapmaktadır.  Topluma yön vermedeki gücünü düşünürsek, bu gerilemede medyanın da önemli payı olduğu açıkça görülür kanısındayım.
 
1994 yılında İstanbul'da değerli arkadaşım Prof. Dr. Özcan Köknel, Türk Nöropsikiyatri Derneği adına bu konuda gazetelere uyarıcı bir duyuru göndermişti. Ankara'da da Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği adına Anadolu Ajansı aracılığı ile şu duyuruyu iletmiştik: "Son zamanlarda cin, peri, büyücü korkularına kapılmış hastalar sık sık ruh hekimlerine başvurmaktadırlar. Bu hastalar gazetelerde ve bazı televizyon programlarında cinler, büyücülük, falcılık, medyumluk ile ilgili yayınların etkisi altında kaldıklarını açıkça belirtmektedirler. Ne yazık ki, sürüm peşindeki kimi gazetelerde, televizyonlarda  toplumu yanıltıcı, bilimle kesinlikle bağdaşmayan yayınlar sık görülmektedir.  Bu tür bilim dışı uygulamalar ve yayınlar hem topluma zarar veren, hem de Cumhuriyet yasalarına göre suç olan uygulamalardır. Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği olarak halkımıza duyurmak istiyoruz: Cin, büyü, falcılık, medyumluk ile yapılan tedavi uygulamalarının bilimsel bir yanı yoktur, zararlı olabilir ve yatkın kişilerde önemli ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına yol açabilir. Ülkemizde genellikle bilime bağlılık geleneği olduğuna inandığımız yayın organlarının bu konuda daha duyarlı olacaklarını ve bu tür uygulamaların reklamını yapmayacaklarını umuyoruz."
 
Bildiğim, gördüğüm kadarı ile gazeteler, televizyonlar bu duyurularla hemen hemen hiç ilgilenmedi.  Bilime değer verir görünen en ciddi yayın organlarının bile konuyu bilimsel olarak işlemekten kaçındıkları ya da işlemeye değer görmedikleri anlaşılmaktaydı. Tarikatlarla, şeyhlerle ilgili çılgınlıkları televizyonlar haftalar boyunca en etkili saatlerde topluma yansıtırken, hep dinciler, ilahiyatçılar tartışmacı olarak çağrıldılar.  Bu sorunlara gerçek bilimsel yaklaşımı olabilecek ruh hekimleri, ruhbilimciler, toplumbilimciler, toplumsal antropologlar ekranlarda hiç görülmedi.
 
Sonuç: Bu toplumda politikacıların, okumuşların önemli bir kesimi Atatürk'ün başlatmış olduğu aydınlanma devrimine sırt çevirmiş, hatta bir kesimi savaş açmıştır. Ülke yönetimi büyük oranda bunların elindedir. İnsan haklarına, düşünce özgürlüğüne saygılı, temiz, saydam, uygar bir toplum olma yolunda medyanın katkısı tartışılamaz. Çıkarcı yöneticilerden, yalana, yolsuzluklara kapılmış politikacılardan umudun kesildiği şu dönemde medyaya büyük görev düşmektedir. Dincilerin, cincilerin, büyücülerin içyüzünü sergilerken, medya bunların reklamını yapmamalı; yıllardır bilimsel yoldan ne denli uzaklaşmış olduğunun bilincine varmalıdır.

Cumhuriyet, 6 Şubat 1997

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







DEPREM : Hangi ülke, ne yardım gönderiyor?
YAS...
YAKIŞMIYOR
İşte Millet İttifakı'nın 9 ana başlıklı Ortak Mutabakat Metni'nin önemli maddeleri
Turkey’s Looming Dictatorship | Türkiye diktatörlüğün eşiğinde

Twitter'da bot hesaplar arttı: Seçim manipüle mi ediliyor?
Yeni Zelanda, ayrılık acısı yaşayan gençlere destek programı başlattı
'Genç, öfkeli ve işgal karşıtı' yeni Filistinli milis gücü : Aslanlar Yuvası
Kılıçdaroğlu dünya basınında
Avustralya'nın yıllık tüketiminin yarısı olan 2,4 ton kokain ele geçirdi

AKP ekonomideki enkazı kaldırabilir mi?
Depremlerin Türkiye'ye maliyeti 100 milyar doları geçecek
Türkiye'nin en büyük zincir marketlerinin sermaye yapısı nasıl?
Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında Türkiye zirvede
“ Eat. Play. Cash back”

Rüya...
Kocaman bir aile gibi
Yeni Zelenda: 2009 sonrasında doğanlara sigara yasağı
Avrupa’nın ardından ABD’de maymun çiçeği virüsü alarmı
Ötenazi makinesi “Sarco” İsviçre’de yasal oldu

Değerli Dost Aydınlık Yürek - HASAN MEYZİNOĞLU
“ŞAİR LÂFI”
"Goblin Modu", “Metaverse”, “I Stand With”
YENİDEN E-KİTAPLARIMIZLA
Peter Gerasimon’un Avustralya Güzelliklerini Gösteren 21 Tablosu

Çocuklar
HAYRETTE OLABİLMEK
O kadar da şey etmeyin yani
Sandık Lekesi
Seni Kaldır Beni Kaldır…

'Ekosistemi yeniden dengele': Dingoları ve şeytanları geri döndürme planı
Doğayı korumak için 'tarihi' anlaşma
Avustralya tehlike altındaki türleri korumak için kolları sıvadı
Akdeniz’e Türkiye’den günde 144 ton plastik atılıyor
Avustralya’nın doğası hiç olmadığı kadar tehlike altında

Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar
Sanal Gerçeklik, Artırılmış Gerçeklik , Metaverse, Sanal Uzay Nedir?
Apple'dan iPhone Uygulamalarına Dev Zam: 1 Dolarlık Uygulama 17 TL Oldu
Yapay Et Şirketi Üretime Hazırlanıyor

Leonardo da Vinci'nin annesi Çerkes bir köle
UÇAN KÜÇÜK ŞIRINGALAR
Kanser hücrelerini öldüren virüs hastalar üzerinde olumlu sonuç verdi
Çin'de havadaki Covid-19'u tespit eden maske geliştirildi
Orta Çağ'da Bir Mühendislik Dehası Cezeri

Türkiye’de çocuklar ekmek veya makarna ile besleniyorlar...
Türkiye yine
Birçok ülkede IQ oranları giderek düşüyor
Millet İttifakı’nın adayı açıklandıktan sonra ilk anket sonuçları geldi
Dünyada tutuklu gazeteci sayısında rekor

56 YIL ÖNCE YAZILDI
FAHRİ PETEK SERGİLERİ VESİLESİYLE : “Fotoğrafcılık Bende Çok Eski Bir Tutkudur”
Yepyeni
AFTER MATCH (MAÇTAN SONRA)
KÂBUS

KAYITLI ANLAR
KIZILAY
Biri Hesabı Ödeyecek
ARAP...
ZELZELE

Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi
Dünyanın İlk Destan Kahramanı: Gılgamış
Antik Çağlarda Kendi Memleketlerine Karşı Savaşan Paralı Askerler
Sümer Atasözleri ve Özdeyişler
Museviliği benimsemiş tek Türk devleti : Hazarlar


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git