|
|
ergenekonKategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: Aykut Yazgan | 23 Nisan 2009 06:55:04 aptallığına (estağfurullah !..) verebileceğin olaylardan birisi de şu olabilir.. bugünlerde (ve geçen günlerde..) savcılarımız ve yargıçlarımız, kolluk kuvvetlerinin yardımları ile türkiye devleti ve hükümetine karşı girişilmesi mutasavver bir suikast zincirini, bir ihtilali, bir devlet darbesini ortaya çıkartmak için canla başla çalışıyorlar.
bu menhur (!) ve menhus (!) girişimi zamanında önleyebilmek, kıymetli hükümet erkanımıza ve milletvekillerimize, cumhuriyetin başkanına ve daha nice mümtaz simaya halel gelmesin diye yüzlerce darbeci gözaltına alınıyor. planladıkları bu canice girişimde bir adım daha atmalarına fırsat verilmeden, sabahın ‘karga saati‘ olarak bilinen vakitlerinde evlerine girilip, etraf tarumar edilip, didik didik arandıktan, defter kalem, kitap kaset, mektup albüm, biblo resim, çatal kaşık, yorgan döşek ve diğer suç aletleri toplanıp bir çuvala tıkıldıktan sonra darbeci müsveddeleri kıskıvrak derdest edilip önce karakola daha sonra da kodese tıkılıyorlar... bu arada kendi yazılı veya şifahi beyanları ile itiraf edip gösterdikleri mahallerde mümtaz ve fedakar kolluk kuvvetlerimiz tarafından yapılan aramalarda ve derin kazılar neticesinde el bombaları, lav silahları, mermiler, tüfek ve tabancalar bulunuyor. ne yazık ki arama esnasında müşahit sıfatıyla kazıyı tesbit eden herhangi bir medya kuruluşu olmamasına rağmen darbenin ne denli şiddetle hazırlandığına bütün türk milleti ikna oluyor. ancak bu bedhahların planladıkları darbe için toprak altına sakladıklarını itiraf ettikleri silah ve mühimatın ancak üçbeş kişiyi techiz edebilecek mikdarda olduğu, değil ülke çapında bir darbeye, alelade bir sokak kavgasına ya da tarladaki adi bir kan davasına bile kafi gelmeyecek sayıda olması da girişilen hıyaneti ortadan kaldırmıyor.. şerlokholmes ve natpinkerton gibi tanınmış dedektiflerin bile şaşkınlıktan suratlarının bembeyaz olabileceği bir incelik ve titizlik içersinde yapılan inceleme ve araştırma ve kulaklama neticesinde toplanan delillerle bu hıyanet ve dalalet yanlılarının darbeyi yıllardanberi hazırladıkları ortaya çıkıyor. darbe o kadar ince, o kadar teferruatlı, o kadar girift, o kadar planlı ve programlı ve o kadar mükemmel organize edilmiş ki, savcılarımız olayın bütününü zar zor dörtbin sayfaya varan bir iddianamede ve yüzlerce delil dosyalarında ancak zaptedebiliyorlar.. gerisi azzz sonnnra.... netice olarak.... türkiye’yi yerinden oynatacak olan ve bugün, yarın ya da öbürgün yapılması düşünülen bu devasa darbenin elebaşları; yani eski askerler, yeni askerler, sanayi odası başkanları, ordinaryüs profesörler, gazeteciler, dernek başkanları, parti başkanları, sendika başkanları ve daha bir sürü mümtaz şahsiyetin, yazılan iddianamede de görüleceği gibi bir dilim kepek ekmeğine sürülecek kadar akılları olmadığı ortaya çıkıyor. neden ? zira... eğer bir darbe yapılacaksa iki sokak ötede oturan komuşuya telefonla: -mavi kutu siyah rafın üstündedir. beyaz tavşan yarın dama çıkıyor... gibi esrarengiz telefon konuşmaları yapılarak... ya da.. tarlanın iki karış altına altıpatlar mermileri gömerek... daha da vahim olanı.. alenen, herkesin gözü önünde, yüzbinler olarak bayraklarla sokaklara dökülerek.. kendi gazete binasını, kendi kendine, kendisi ve bizzat bombalayarak.. ve ata’ya bir takım zebanileri şikayet ederek darbe yapmak mümkün değildir... eğer bir darbe yapılacaksa ve bu darbede muvaffak olmak isteniyorsa (idi) burunlarının dibinde, yani marmaris beldesinde, bu işi daha önce bilfiil yapmış ve bu işlerden anlayan biri sıfatı ile malum önemli şahsiyetle önceden konuşulup konu müzakere edilir ve pekala fikir teatisinde bulunulabilirdi.. en azından... bir darbe, kolluk kuvvetlerine, yargıya, savcı makamındaki başbakana enselenmeden nasıl yapılabilir... hem de tarlalara silah milah ekmeden, iplerde sallandırıp idam edilen insanların kemiklerini cizre’ye ya da başka boş bir araziye gömmeye tenezzül bile etmeden; yargı onu (veya onları) tutuklayana kadar, daha atik davranıp alayını tevkif edip bir sahil kasabasına yollanarak tereyağından kıl çeker gibi darbenin kıralının nasıl yapılacağı netekim öğrenilebilirdi.. zaten meşhur atasözüdür: darbe yapanın kılıç kuşananındır... bir de fransa ihtilal-i kebirinden kalma bir lafla derler ki efendim, devrim (okuyunuz: darbe) çocuklarını yermiş. bu lafı söyleyen kazurat taam edebilir efendim... çünkü darbe dediğinizde birinci şart yakalanmıyacaksınız. ikinci şart ise o kadar yüssüz olacaksınız ki yediğiniz herze dolaysıyla sizin kılınıza bile halel gelmesin diye milletin yüzde doksanbeşini tehdit ederek şeffaf pembe zarflarla yasaların anasının başına ‘ömür boyu’ maddesi koyduracaksınız.. demek ki darbe böyle yapılırmış. bizim ergenekoncuların darbeciden çok vodvil tiyatrosu sanatçılarına benzedikleri akla daha yakın geliyor. biraz osmanlıca oldu.. zaten ben de kimse anlasın diye yazmadım..
Yorumlarcenk yazgan
{ 10 Ağustos 2009 12:40:49 }
peki bu tutuklananlardan çoğunun, Adı lazım değil ama Amerika'ya kaçan pardon giden bir tarikat lideri osyadını duydukça sırıttığım bir zatı muhtereme karşı olanlar olduğunu da biliyormusnuz? Valla bende Hürriyet gazetesinde gene adını veremeyeceğim bir köşe yazarının yazısında,isimler tarihler ve neler ne devlet düşmanlıkları yaptıkları, ne darbeler planladıkları (bayanlar ile gizlice çekilmiş aşk tuzağına düşmüş kişiler) ?? kadar okudum.
Diğer Sayfalar: 1. Eee yakında herhalde beni de alırlar aman geç kalmasınlar yaş sebebi ile sonra cezamı çekemeden sizlere ömür olup halk kahramanı filan olurum yanlışlıkla.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|