A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Marx'ın dönüşü 'burjuvayı' üzer!

Kategori Kategori: Kültür/Sanat | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 07 Mart 2009 14:29:17

Genco Erkal, Marx'ın Dönüşü adlı yeni oyununda bir tür 'devrimci stand up' yapıyor. Erkal, 'Marx için bitti denilse de son bir yılda görüldüğü gibi o devamlı geri geliyor...' diyor.

“Aşırı derecede artan enerji ve gıda fiyatları binlerce insanın açlık ve yoksulluk çekmesine, hatta ölümüne yol açıyor. Serbest piyasa ekonomisi işlevini yerine getiremiyor mu? Adam Smith öldü sanırım. Çözüm için insanlığın Karl Marx’ı yeniden keşfetmesi mi gerekiyor?”

Tanık olanların büyük bir alkışla tepki verdiği bu soru, General Electric’in CEO’su Jack Welch’e sanayici İshak Alaton tarafından soruldu. Welch soruyu ‘saçma’ ve ‘ideolojik’ bulsa da, küresel krizin giderek daha da derinleştiği günlerde işadamlarımızın benzer reflekslerine tanık olmaya devam ettik. Örneğin Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, krizin patronlar dünyasında yarattığı etkiyi, biraz da espriyle karışık şöyle ifade ediyordu: “Kapitalizmin son aşamasını komünizm olarak görüyorum.”

Marx’ın dönüşünü biraz memleketimizin patronlarının bu ve benzeri söylemlerinden hissettik. Biraz da Lehman Brothers’ın çöküşünün ardından Bush yönetiminin Hazine Bakanı Hank Paulson’un Demokrat Parti yöneticilerinden Nancy Pelosi’nin önünde diz çökmesiyle.

‘Kapital’in satış listelerine yeniden girdiği, artık eskisi kadar kendinden emin edalarla ortalıkta çalım satamayan neoliberal ideolojinin, tek mutlak doğru olmadığı gerçeğinin en akılsızlarımız tarafından bile açıkça anlaşıldığı bugünlerde Marx’ın dönüşü, işçileri, aydınları, yoksul emekçi yığınları sevindirdi kuşkusuz. Ama bu dönüşe sevinmeyenler de olacak.

Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991’den bu yana dünyanın bütün ezilenleriyle tek kale maç yapmaya alışmış olan küresel kapitalizmin ideologları sevinmeyecek örneğin. Çünkü artık dünyayı köleleştirirken asıl dertlerinin ‘özgürlük’ olduğu yalanıyla kimseyi kandıramayacaklar.

Söz meclisten dışarı, kimi ‘Marxistler’ de sevinmemiş olabilirler Marx’ın dönüşüne. Zira kendi deyimiyle “Marxist olmayan” bir Marx’ı karşılarında gördüklerinde, nicedir dayattıkları dogmaları reddedenleri, tüm kabalıklarıyla ağızlarından tükürükler saçarak “burrrrjuva” diye damgalamak mümkün olamayacak.

Howard Zinn’in yazdığı ve ilk kez 1995’te Washington D.C.’deki Church Street Theater’da oynanan ‘Marx Döndü’ adlı oyun, bugünlerde Dostlar Tiyatrosu tarafından güncellenmiş haliyle ‘Marx’ın Dönüşü’ adıyla sahneleniyor. Seyircisini asla düşürmediği temposuyla baştan sona sürüklemeyi başaran, gülümseten, gülümsetirken düşündüren, düşündürürken kahkahalara boğan bu oyun, Genco Erkal gibi usta bir oyuncu tarafından sahnelenince, kelimenin gerçek anlamıyla bir ‘devrimci stand up’a dönüşmüş. Marx’ın Dönüşü’nün yaratacağı etkiler herkes için merak konusu. İşte Genco Erkal’ın yanıtları:

Seyircinin oyuna ilgisi büyük. Bu ilginin Marx’ın siyasal manada dönüşüyle bağlantısı olabilir mi gerçekten?

Bu yıl Dostlar Tiyatrosu’nun 41. yılı. Tiyatromuzun sadık bir seyircisi vardır. Onlar ne oynarsak gelirler. Ama bu oyunu geçen yıl Sivas 93 adlı oyunda olduğu gibi özel meraklı bir kitle de izliyor. Son bir yıldır yaşanan büyük ekonomik krizle birlikte Marx’ın düşüncelerinin yeniden tartışılmaya başlaması izleyici ilgisini artıracaktır sanıyorum. Oyunun mizahi havası çok dikkat çekici, stand up gibi seyirciyle ilişki kurabiliyor. Bir saat yirmi dakika ara vermeden devam eden oyunda seyircinin hiç dağılmadığını sevinçle gördüm. Arkadaşlarımdan biri bu oyun için devrimci stand up demişti.

Burjuva ideologlar Marx’ın öldüğü, fikirlerinin tarihin çöplüğüne gittiği üzerine vurgu yapma gereği duyuyor yıllardır. Artık kabak tadı vermedi mi bu?
Marx için bitti denilse de, son bir yıl içinde görüldüğü gibi o devamlı geri geliyor. 150 yıl önce yazdıkları bugün hala geçerliliğini koruyorsa egemen sınıfları ürkütmesi çok doğal. Sol, dalgalar gibidir. İnişleri ve çıkışları vardır. Ben dalganın birgün yeniden yükseleceğine inanıyorum. Oyunun başında Marx’ın söylediği gibi: “Öldüm ama aslında ölmedim de. İşte size diyalektik.”

Bakunin oyunda, Marx’a güzel şarap içmesiyle ilgili eleştirisini ‘burrrjuva’ vurgusuyla dile getiriyor. 1970’li yılların ortalarında da benzer vurgular çok modaydı. Oyunun temelde kapitalizmi hedeflemesinin yanı sıra Marx adına yola çıkanların klişeleriyle uğraşması da dikkat çekici.

Evet iyi yakalamışsınız, ‘burrrjuva’ küfür yerine geçerdi. Ben de oyunda o vurguyu özellikle yaptım. Herkesin kolaylıkla burrrjuva olması elbette bu cenahın garipliklerinden birisi. Ama oyun bundan biraz daha kapsamlı bir eleştiri sunuyor. Oyunda Marx, hep kendi düşüncelerini izleyenlerin onu bir dogma üreticisine dönüştürdüklerinden şikâyetçi. Aslında kendisinin çok açık fikirli, herşeyden kuşku duyan, herkesi kuşku duymaya çağıran bir kişi olduğunu vurguluyor. “Ben Marxist değilim” derken, kendi fikirlerini fosilleştirmiş, belli çerçevelerin içine oturtmaya çalışan insanlarla arasına mesafe koyuyor.

Uluslararası düzeyde yaşanan son krizi ve Gazze’deki katliamları da oyunun içine koymuşsunuz. Oyunun aslında 1.Körfez savaşı var oysa. Bu kitap benim elime dört yıl önce geçti ama gerçekte on beş yıl önce yazılmış. Hemen oyunun yazarı Zinn’le temas kurdum ve anında yanıt aldım. Oyunu güncellemek için izin istedim. Olumlu yanıt aldım. Aslında benim daha enteresan bir düşüncem vardı. Zinn’in oyunu New York Soho’da geçiyor. “Marx Soho yerine İstanbul’a gelse ne dersiniz?” diye sordum. Bunu hiç düşünmediğini söyledi. “Marx’ı Soho’ya getirmemin nedeni buranın kapitalizmin başkenti olmasıyla alakalı. Kapitalizmin bugünkü halinin eleştirisi bakımından Soho’nun mekân olarak seçilmesi önemliydi benim için” dedi. Marx’ı İstanbul’a getirirsek, bütün oyunu baştan yazmak gerekecekti. O nedenle güncellemekle yetindim.

Oyunun sonunda Marx şöyle diyor: “Haklı olduğumu biliyordum ve şimdi biliyorum ki her şey olabilir. Tabii önce insanların kıçlarını kaldırması lazım.” Sahi insanlar neden kıçlarını kaldırmıyor?

Maalesef. Kıçını kaldırması gerekenler var. Onlar bir torba kömüre, hediye paketine tav olanlar, kendi haklarına sahip çıkması gerekenler. Milliyetçi, şoven duygular ya da dini duyguların etkisi altında genelde tutucu partilere kayan bir taban olunca olamıyor. Fakat asıl kıpırdanması gereken o kesim. Hayatın zorluklarını biz çekiyoruz, bizim istediğimiz olmalı demeleri lazım.

Kostümü giyiyorsunuz, sakalı takıyorsunuz, makyajı yapıyorsunuz ve sonunda dönüp aynaya bakıyorsunuz. “İşte Marx” gibi bir hisse kapılıyor musunuz?

Evet, iyi bir imge yarattığımı ve sahneye çıktığım vakit seyirci beni Marx olarak kabul edecek diye düşünüyorum. Ama bunun üzerimde dramatik bir etkisi yok. Oyunun içinde Marx kendisi ile dalga geçmeyi beceriyor. Ben de rolün kendisiyle dalga geçiyorum. Tüm bunlar çok eğlenceli. Ama başka bir enteresan ayrıntı daha var ki onu mutlaka anlatmalıyım. Ergenlik dönemimde kan çıbanıyla ilgili sorunlarım olmuştu. Ama bu sorun o yıllarda kalmıştı. Marx’ı oynamaya başladığım gün, kan çıbanı çıkardığımı gördüm. Bunun Marx’tan geçmiş olabileceğini düşünüyorum. Yıllardır böyle bir sorunum yokken neden şimdi? Onun çıkardığı çıbanlar bana mı geçti acaba? Ama Marx’ın günahını almayayım. Bendeki çıban kesin uykusuzluk ve yorgunluktan çıkmıştır.

Kaynak : Radikal | ERTUĞRUL MAVİOĞLU

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git