"Biz susarsak kim konuşacak?..." Cumhuriyet bugün bambaşka bir gazeteyle okurlarıyla buluştu. Alışılandan son derece farklı bir şekilde hazırlanan gazete hem okurlarını hem de basın çalışanlarını oldukça şaşırttı. Gazetenin Türk basın tarihinde belki de hiç görülmemiş bu hali, medya özgürlüğüne vurulmaya çalışılan darbenin açık bir göstergesi...
"Biz susarsak kim konuşacak?..."
"Gazetemizin bugünkü beyazlığı çoğu kişiyi şaşırtacaktır.
Biz yaşadığımız dönemde basında yazıdan daha etkili bir yöntemin artık kaçınılmaz olduğunu düşündük.
Geçmişte bu düşüncemizi destekleyecek deneyimleri demokrasi tarihimizde yaşamış bulunuyoruz.
Türkiye'mizin tarihinde ve bugününde, demokratik süreçleri ve hesaplaşmaları Batı'da daha değişik koşullarda yaşadığımız açık seçik bir bilimsel gerçektir.
Bu olayın aşamalarında ülkemizin bütün sivil, asker, resmi ve özel güçleri zaman zaman yerlerini almışlardır.
Bu arada çok partili rejime geçtikten sonra üst üste üç kez tek başına seçimi kazanan bir iktidarın 1950'li yılların sonuna doğru basına nasıl bir saldırı kampanyası başlattığı bir ibret dersi olarak unutulmamalıdır.
Demokrat Parti bu saldırı sürecinde muhalif gazetelerdeki beğenmediği haber ve yazıları sansüre tabi tutar, kimi sayfalar yer yer okurun karşısına bembeyaz çıkardı.
İktidarın medyaya karşı antidemokratik ve saldırgan tutumu, Türkiye'yi bir askeri müdehaleye sürüklemiş, bu olay daha sonra yaşanan süreçleri de etkilemiştir.
Peki, bugünkü durum nedir?
Üst üste iki seçim kazanmış bulunan AKP'nin tutumu içerde ve dışardaki laik demokratik, aklı başında ve sağduyusunu yitirmemiş kesimlerin kabul edebileceği sınırları çoktan aşmıştır.
Nitekim AKP'nin iktidara geçmesindeki işlevi artık herkesçe bilinen 'müttefikimiz Amerika'nın son olarak yayımladığı 'Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu'nda bu gerçekler açıkça dile getirilmektedir.
AKP, başta 'Cumhuriyet' olmak üzere medyanın iktidara karşı bağımsız gazeteciliğini koruyan ve haber özgürlüğünü savunan kesimine, Başbakan vasıtasıyla ve elindeki devlet olanaklarıyla açıkça savaş açmıştır.
Bu gidiş gidiş değildir.
Özgür medyaya karşı, harp süreci öyle bir aşamaya ulaşmıştır ki, 'Cumhuriyet', bu vahim gerçeğin altını tarihsel bir uyarıyla çizmeyi yalnız gazetemiz adına değil; tüm Türkiye'nin varoluşu açısından kaçınılmaz görüyor.
AKP, elindeki devlet olanaklarını pervasızca kullanıyor; kendinden yana medya oluşturmak için gazete, televizyon satın alıyor, kendinden yana olmayan medyaya vergi cezaları uygulamaya yöneliyor, karşıt bellediği yazar ve gazetecilere asılsız suçlamalarla soruşturmalar açtırarak basındaki muhalefeti sindirmeye çalışıyor; bu yolda geniş bir saldırı cephesi oluşturmuş durumdadır.
Tüm kamuoyunu uyarmak için herkese soruyoruz:
Biz susarsak...
Kim konuşacak?..."