|
|
Yeni Osmanlı hareketi için mi?Kategori: Ayorum Güncel | 1 Yorum | Yazan: A Yorum | 06 Şubat 2009 02:16:34 Dünya basınından ilginç, üç ayrı gibi görünen ama, öngörüleri ve amaçları paralellik gösteren haberler: Davos'tan sonra Reuters, Rosbalt haber ajansları ve George Friedman'ın düşünce kuruluşu Stratfor'un sitelerinde yayınlanan yazılar, Türkiye ve Ortadoğu'nun geleceği için ipuçları veriyor. İşte dünyanın üç ayrı noktasından üç ayrı yazı.
Osmanlıcılık emri büyük yerden! ABD’nin önemli strateji kuruluşlarından birinin sitesinde yayınlanan yazıda, Türkiye’nin, Osmanlı mirasına ve jeostratejik önemine dayanarak bölgesel bir yayılma politikası izlemesi gerektiği söyleniyor. Siyasi analizden çok görev tanımına benzeyen makalede, Davos şovuyla bölgenin “esas oğlanı” olmak istediğini belli eden Erdoğan’a “yolun açık” mesajı veriliyor. Neoliberalizmin son dönem gurularından George Friedman, Erdoğan’ın Davos’taki çıkışı üzerine yazdığı son makalesinde, Türkiye’nin bölgede ve dünyada büyük bir güç haline gelmesinin kaçınılmaz olduğu öne sürdü. Friedman’ın kurucusu olduğu neoiberal ve militarist think-tank kuruluşu Stratfor’un sitesinde yer alan ve “Erdoğan’ın Çıkışı ve Türkiye’nin Geleceği” başlıklı yazı, Başbakan'ın tavrını Türkiye’nin bölgedeki gerilimlerde daha etkin bir rol oynamaya hazır olduğunun göstergesi olarak yorumladı. Erdoğan’ın tavrını tarihsel ve toplumsal bir bağlamda değerlendiren Friedman, Türkiye’nin jeostratejik önemi, imparatorluk mirası ve güçlü ekonomisi dolayısıyla bölgede lider pozisyonuna aday olduğunu öne sürdü. Son günlerde yükselişte olan Yeni-Osmanlıcılık modasının tipik bir örneğini sergileyen Friedman, Erdoğan’a ve AKP’ye “yayılma” çağrısında bulundu. Friedman, geçtiğimiz günlerde de Türkiye’nin artan önemine değinerek “Çinceyi boşverin, Türkçe öğrenin” yönünde bir açıklama yapmıştı. Türkiye’nin cumhuriyetle birlikte içine kapanıp yalnızlaştığını ve Atatürk’ün de laisizm eksenli iç politik kaygılar nedeniyle bölgesel vizyondan uzak durduğunu söyleyen Friedman, günümüzde Türkiye’nin bu “laik yalnızcılık” politikasına alternatif olabilecek “İslami uluslararasıcılık” politikasını sahiplenmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin güçlü ordusu sayesinde önce Ortadoğu ve Balkanlardaki Müslüman ülkeler, ardından da Orta Asya ve Kuzey Afrika üzerinde nüfuz oluşturabileceğini öne süren Friedman, Erdoğan’ın bu yayılma stratejisi için orduyu arkasına alması gerektiğini ifade etti. *** Asıl yanlışlık laiklik mi? Reuters haber ajansında Erdoğan’ın Davos çıkışıyla ilgili olarak yapılan değerlendirmede, iki kampa bölünmüş olan Türkiye’de bir kampın “asıl yanlışlık laik devlet mi” diye sorduğu yazıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos zirvesindeki çıkışının yankıları sürerken, Reuters’te ilginç bir değerlendirme yazısı çıktı. Reuters’te çıkan yazıda, Türkiye’nin tavrının “beyaz Türkler” ile “kahverengi Türkler”i böldüğü belirtildi. Erdoğan’ın tavrının toplumdaki bölünmeyi daha açıkça ortaya koyduğunun kaydedildiği yazıda, “Ama ya “diğer Türkiye” korkusu? Bu kökleri Anadolu’ya dayanan ve İstanbul’un sokaklarından daha uzak tutucu bir Türkiye, Atatürk Havalimanı’ndaki kalabalıkta şekilleniyor. Şimdi Kasımpaşalı bir adamdan mı ürküyorlar? Yoksa asıl yanlış 800 yıl önce teokratik Osmanlı İmparatorluğu’ndan laik bir devlet oluşturmaktan mı ileri geliyor? Yoksa iki Türkiye, beyaz ve çoktandır sesi çıkmayan kahverengi Türkler, açıkça birbirleriyle uzlaşmayı mı öğreniyorlar?” denildi. *** "Erdoğan dışadönük İslamcı" Rusya'da Davos'la ilgili olarak yayınlanan bir değerlendirme yazısında, Erdoğan'ın "dışadönük İslamcı" olduğu iddia edildi. Rusya'nın Rosbalt haber ajansı tarafından yayınlanan bir değerlendirme yazısında, Erdoğan'ın "dışadönük islamcı" olduğu iddia edildi. Maksim Malkosh imzalı yazıda, Erdoğan'ın iç siyasette yapamadığını dış siyasette yaptığı iddia edilirken, iç siyasette "daha İslamcı" olamamasının nedeni olarak da ordu gösterildi. "İç tüketim için tasarlanmış bir İslamcılığın" askeri rahatsız edebileceğini yazan Malkosh, Erdoğan hükümetinin bu nedenle "dış politikanın İslamcılaştırılması"na odaklandığını iddia etti. Erdoğan'ın, "iktidarda kalmasına müsaade edilebilecek kadar İslamcı" olduğunu, "Ilımlı İslamcılık" rotasından daha az ılımlı bir rota benimsemenin AKP için tehlikeli olduğunu dile getiren Malkosh, Türkiye'nin, laik devlet yapısını koruyan, daha önce üç kez darbe yapmış bir ordusu olduğunu belirterek, "Bu riske rağmen, şimdiki hükümet ve AKP, seçmenlerinin umutlarını boşa çıkarmamaya çalışıyor" dedi. Türkiye'de ordunun laik yapıyı sadece ülke sınırları içerisinde koruduğunu iddia eden Malkosh, "İç tüketim için tasarlanmamış bir İslamcılığın askerleri rahatsız etmemesi lazım. İşte bu nedenle de, Erdoğan hükümeti, dış politikanın İslamcılaşmasına odaklanmış durumda" tezini savundu. AKP hükümetinin, daha önce de, kamu kuruluşlarında türbanın serbest bırakılması, okullarda İslam eğitiminin yaygınlaşması gibi girişimlerde bulunduğunu belirten Malkosh, "Gene de Erdoğan Türkiye'yi olduğundan daha çok İslamcı olarak görmek isteyenleri memnun etmenin bir yolunu buldu" dedi. İç siyasette, belli engeller nedeniyle daha İslamcı davranamayan AKP'nin bu eksikliğini dış siyaset ile kapattığını, bunun da seçmenleri mutlu ettiğini vurguladı. "90'lı yıllarda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilere bakarak, Arapların ve Müslümanların Ankara'yı ne kadar etkilediği ve aynı zamanda Türkiye'nin ne ölçüde Batı'ya yöneldiği konusunda bir kanaat edinmek mümkündü" diyen Malkosh, bunun günümüzde çok zor olduğunu belirtti. AKP hükümetinin dış politikada en önemli başlık olarak Avrupa Birliği sürecini gösterdiğini söyleyerek, "Ilımlı İslamcıların hükümetini, yeterince Batı'ya yönelmeyi arzulamadığı konusunda suçlamak yerinde olmaz" dedi. Malkosh, Erdoğan'ın "skandaldan birkaç saat önce" Barack Obama'ya Hamas'ı ve Hizbullah'ı terör örgütü listesinden çıkarması çağrısında bulunduğunu da hatırlattı. Erdoğan'ın Davos'taki hareketlerinin spontane olmadığını belirten Malkosh, "Türkiye Başbakanı'nın kendi hükümetinin İsrail'e olan tavrını dünyaya göstermek için fırsat aradığı hükmüne varmak mümkün" yorumunda bulundu. Erdoğan'ın, bu hareketin ardından toplumun dindar kesimi içi kahraman haline geldiğine dikkat çeken Malkosh, "Seçmenler, Erdoğan hükümetini İslamcılıkta yetersiz olmakla suçlayamaz artık. Aynı zamanda ordu, davranışlarında laik topluma yönelik herhangi bir tehdit göremez" dedi. Olup bitenleri dramatize etmek için erken olduğunu ifade eden Malkosh, "Askeri iş birliği veya iş dünyasının ortak faaliyetlerine gelince, bu konular her iki ülke için kârlıdır" kanısında.
Yorumlardeniz kiz
{ 06 Şubat 2009 03:39:54 }
aptallik ya da cehaletimden bilemiyorum ama anlamiyorum ve anlamak iserim. turkiye'de eger eger cumhuriyetle baslayan bir beyaz X kahverengi turk catismasi varsa, rica ediyorum birisi bana aciklayabilir mi?
Diğer Sayfalar: 1. 12 eylul darbesi ile sonuclanan surecte, birbirine giren ve zamaninda sol ve sag olarak bilinen gruplarin hangilerini beyaz hangilerini kahverengi turkler olusturuyordu? yine kit anlayisimin bir sonucu olabilir, ama bana oyle geliyor ki, zamaninda kizil turklerle kirmizi turkler birbirine girdi, sonra beyaz turkler (degil mi onlar beyazlardirlar) -yani ordu- darbe yapti, ve kizil turklerin kökünü polis, medya, isveren, devletin diger orgutleri (okullar) hatta sendika ve mutlu, gururlu bir halk destegi ile temizledi. sımdı tum bu grup beyaz turklerden mi olusuyordu? herhalde! geriye kalan kirmizi turklerin de sanirim bir kismi zaten beyaz idi, ayrildilar, beyaz kirmizidan cikinca geriye kahverengi kaldi. ve simdi sıra beyazlarla kahverengilerin birbirine girmesine geldi. bu kahverengilerin içinde, büyük bir olasılıkla bir miktar beyaz, bir miktar kırmızı ve de oldukça üremiş bir durumda siyah vardır. tarihimizi ve gelecegimizi baskalarina yazdirmayi surdurdukce, gulduru ve renk sanatlarinin daha nice guzel ornekleri ile karsilasacagiz sanirim. benim gibi aptallar da dumurdan dumura ugrayacak. fakat iki çok ama çok cahilce sorum daha olacak? emperyalizm hangi renktir? yoksullugun ve cehaletin rengi nedir? kalın kafalılıktan, cehaletten kurtulmayı, hakikat yolunu bulmamı dileyerek...
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|