A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Paranın üstündeki hanımefendi.

Kategori Kategori: Yaşam | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 31 Ocak 2009 12:52:26

Şu sıralarda bir tartışma sessiz sedasız gündemimize girdi. En Yeni Türk Liralarının üzerinde önemli Türklerin, Osmanlıların fotoğrafları var artık. Doğal olarak pek tanınmamış olanlar, ya da yalnızca belli çevrelerin tanıdığı isimler merak ediliyor. 50 liranın üstünde ise Fatma Aliye Hanım'ın fotoğrafını görüyoruz.

Fatma Aliye Hanım: Saltanatın kaldırılmasını hiç istemedi, hilafetin ilgasına kızdı, harf devrimini öfkeyle karşıladı

Kimdir Fatma Aliye Hanım. İlk Türk kadın romancısı olduğu, çağının aydın fikirli kadınlarının önlerinde yer aldığı belirtiliyor. Neredeyse “feminist” deniliyor Fatma Aliye Hanım’a. Türkiye’nin ilk kadın romancısı olduğu da tartışmalıdır. İlk romancı galiba Zafer Hanım’dır. Zehra Toska’nın bulgularına göre Zafer Hanım tarafından 1877’de yazılan “Aşk-ı Vatan”ın ve Zafer Hanım’ın önceliği var.





Ama her şeyden önce şunu söyleyelim: Sağ olsaydı Fatma Aliye Hanım, paranın üstüne kendi fotoğrafının konulmasını hiç hoş karşılamayacaktı. Sevmiyor böyle işleri. Seyredilmek istemiyor. Fatma Aliye Hanımı’ı en iyi araştırmış, severek incelemiş günümüz yazarlarından Fatma Karabıyık Barbarosoğlu öyle diyor. Fatma Aliye Hanım, yurt dışında da ilgi gören bir yazardır ve Chicago’da bulunan World’s Colombian Exposition Woman’s Libraray hazırladığı katalogda kendisine yer vermiş, Chicago’ya davet etmiştir. Ama Fatma Aliye Hanım gitmeyecektir. Barbarosoğlu şöyle yazıyor: “Chicago’ya gitmek seyredilmeye rıza göstermek demekti.” (Uzak Ülke. Sf.84)

İlginç bir kişilik, dertli bir anne ve kuşkusuz Osmanlı’nın kadına değer vermeyen şeriatının hiç değilse belli konularda bir isyankarı. Eğitimi o zamanın üst sınıflarında görüldüğü gibi “Batılı”. Piyano çalıyor, Fransızca öğreniyor, okuyor ve en önemlisi yazıyor.

Kendisine feminist denilmesinin nedeni ise Ta’addüd-i Zevcad’a karşı çıkmasıdır. Mahmut Esat Efendi’nin Malumat gazetesinde Ta’addüd-i Zevcat’ı öven makalesinde, kadınla erkeğin eşit olmadığını, çok kadınla evliliğin fuhşu önlediğini, kadının görevinin çocuk doğurmak olduğunu yazmasına sinirlenir ve Ta’addüd-i Zevcad’a Zeyl’i yazar. Ta’addüd-i Zevcad’ın islamın buyruğu olmadığını savunur.

Ama burada duralım. Aliye Hanım’ın feminizmi burada bitiyor. Fuhşun insan karakteri ile ilgili olduğunu yazıyor. Feminizm konusunu burada kapatıyoruz.

Aliye Hanım önemlidir. En fazla üzerinde durulan romanı Enîn’de bir anlamda kadınların dünyasını anlatıyor. Orada kahramanların dile getirdiklerini Aliye Hanım’ın görüşleri gibi aktaramayız, şunu söyleyebiliriz yalnızca; muhafaza etmek istiyor Aliye Hanım. Kendince iyi bulduğu her şeyi muhafaza etmek istiyor. Romanın adı, Enin, yani bir tür ah çekiş bir inleme. Çaresizliği, gelenin acımasızlığını, baş edilmezliğini gördüğünü mü anlatır bilmem.

Görüyor. Ta’addüd-i Zevcad’a sert bir şekilde karşı çıkan Aliye Hanım, Paşa dedesi Ahmet Cevdet Paşa’nın “iyi belle ve hıfzet” uyarısını dikkate alıyor. Ondan fikrinde inat etmeyi öğreniyor. Paşa dedesi, sarık çıkarmak zorunda olduğu için devlet dairesinden vazgeçişini ikinci defa anlatmıştır Aliye’ye. (Age.sf.80) İkinci defa, ilkinde Aliye babasının bir hikayesi gibi dinlemiştir çünkü. Şimdi ise bir derstir: Fikrinde inat edeceksin.

O fikirler artık muhafaza etmek üzerine kuruludur. Neyi muhafaza edeceğiz? Elimizde ne varsa onu. Saltanat’ı Hilafeti, Kadının evin içindeki kutsal yerini, dini, diyaneti, şeriatı.


Geçmişle gelecek arasında

Oraya gelmeden Aliyle Hanım’ın kişisel dramına de kısaca yer vermek gerekir. Aliye Hanım, kardeşi Emine Semiye’yi affedemiyor. İttihatçıların yalanlarına kanmış olan kardeşini, Babası için “Namını tebcil ile yada mecbur olduğumuz pederimiz merhumun, mazinin siyahlıklarında gömülmüş bazı dikenli harekatı ki ara sıra hayretperveranın inzar-ı itirazına baktıkça…” diye yazan kardeşine kızamıyor bile, üzülüyor. Nasıl da geçip gidiyor her şey. Ya hocasıyla evlenmek isteyen kızı Ayşe’nin sözleri, “Siz ki vakt-i zamanında her şeyi değiştiren olmamış mıydınız? İlk kadın muharrire olarak yıktıklarınızı ve yaptıklarınızı bir arada düşünürsek.” Fatma Barbarosoğlu’nun romanında böyle konuşuyor Ayşe. Hayır, artık yıkmak yok. Korumak var. Artık öteki kızları Nimet ile İsmet evde özel hocadan ders almayacaklar. Ama zamanın hızı gittikçe ivme kazanıyor. İsmet yuvadan uçuyor. Nereye? Hiç kimse bilmiyor. Sonra bir gün artık biliyor. Marok’ta Fas’tadır İsmet ve rahibe olmuştur. İsmet hiç dönmüyor ve bir daha annesi onun yüzünü görmüyor.

Ama Aliye’nin dramı yalnızca ailesinden değil, büyük aileden Osmanlı’dan da kaynaklanıyor. Fatma Aliye her gün biraz daha güç yitiren Osmanlı’nın durumuna üzülüyor, kurtulsun Osmanlı diye gayret ediyor.

Sonra artık Aliye’nin itiraz çağı başlıyor. Saltanatın ortadan kalkışına hayıflanıyor. Yine Fatma Barbarasoğlu’na başvuralım: “Tekrar okudu gazeteyi, tekrar. Tekrar. ‘Saltanat kaldırıldı.’ Daha üç yıl önce Eylül 1919’da Sivas’taki hareketin gayesi; saltanatı hilafeti ülkenin bütünlüğünü yabancı taarruzlarına karşı müdafaa etmek olarak ilan edilmemiş miydi?” Üzülüyor, kızıyor, Saltanatın kaldırılmış olmasına ama, Halife’nin, Mecit efendinin güçsüz kuvvetsiz bırakılmasına dayanamıyor. Halife vazife başındayken Türkçe dua edecek diye duyuyor, daha fazla kızıyor bu defa, O Ümmet-i Muhammed’in halifesi değil mi Türklerin halifesi mi olacak yalnızca? Onun millet anlayışı da yine Osmanlı’nın muhafaza edilmesi fikriyle İslam’ın telifidir. “Biz artık bir Millet olduk” fikri ne kadar yabancı ona, “Biz zaten İbrahim milletinden değil miyiz?” Daha sonra Anayasadan “Türkiye’nin dini din-i İslamdır” hükmümün çıkartılmasına da çok kızacaktır. Artık hiçbir şeyi anlamıyor. Anlamak istemiyor.
 
Cumhuriyet'in itirazları var

Devirler gelip geçiyor. Zaman hızlı bir nehir gibi akıyor. Fatma Aliye Hanım kızı İsmet’i göremeden göçüp gidiyor. Fotoğrafı kalıyor geriye. Tesettürsüz tek fotoğrafı. Oysa o İslama uygun ve ifrata kaçmayan bir tesettürün savunucusudur. Ama Türkiye’de işler değişmiştir. Türkiye’de artık ne nasıl kullanılabilir diye bakılıyor. Ne işe yarar Fatma Aliye O seyredilmekten hoşlanmayan adı feministe çıkmış muhafazakar hanımefendiyi neden paranın, 50 liranın üstüne koydular ki, hem de bir yüzünde Atatürk’ün bulunduğu paranın üstüne. Yaşıyor olsaydı hiç hoşlanmayacaktı bu işten. Ama o yaşamıyor. Hiç kimse de ona sormuyor. Onu anlayanlar ve onun gibi olmak isteyenler itiraz edecekler ama edemiyorlar. Muktedir olmak için ne yapmak lazımsa yapılacak fikri ağır basıyor. Fatma Aliye Hanım’ın hayat hikayesi kısa kesiliyor. Ön kısma onun çağına göre “ileri” fikirler ileri sürdüğü dönem konuyor. Türkiye’nin aydınlarına o dönem sunuluyor. ‘Feminist ve ilk Türk kadın romancı’ diye anlatılıyor. Hiç küçümsemeyelim. İlk değil, ama Enîn romanıyla Türk edebiyat tarihinde bir yeri var. Ta’addüd-i Zevcad’tan başka bir feminizmine rastlanmıyor. Hayatı ağır ve hüzünlü. Cumhuriyeti hiç anlamıyor, istemiyor onu, Cumhuriyet’e küskün. Onun en temel ilkelerine itirazı var.

Ama Cumhuriyetin parasında da fotoğrafı var şimdi. Olsun. Olsun da bu çağının iyi eğitilmiş, kadınlar için birazcık da olsa düşünen ve sonra duran muhafazakar hanımefendisini gerçek kimliğiyle anmanın önüne yeni bir set çekilmedi mi şimdi.

O fotoğraf Fatma Aliye mi gerçekten. Benziyor mu?
 
Kaynak : Cumhuriyet | Güray Öz
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git