İsrailli şair Jonathan Geffen, İsrail gazetesi Maariv'de yazdığı yazıda Gazze katliamına isyan etti. Elimizde tonlarca füze kaldığına göre mezarlıkları bombalayalım! New York tan 26 Aralık'ta geri döndüğümde nasıl İsrail bulacağımı bilemiyordum. Lod ile Tel-Aviv arasındaki yolda gözlerimi göğe diktiğimde güneye doğru uçan Apachi helikopterlerini gördüm.
Bu görüntüye rağmen hâlâ nasıl bir ülkeye geri döndüğümün farkında değildim. Ve her geri dönüşümde olduğu gibi valizimi bırakır bırakmaz hemen yatağa yatıp uyudum. Ertesi gün uyandığımda telesekreterimde Tel-Aviv de yapılacak bir protesto gösterisine ve savaş karşıtı bir imza kampanyasına katılmamı isteyen 3 mesajla karşılaştım.
Hangi savaş? Neden kimse bana bir şey söylememişti? Saat farkına maruz kalındığında basit yorgunluğun ötesinde bir şeyler oluyor, mekân ve zamanı muğlaklaştıran gizemli bir şey. Ama sarsıcı bir biçimde uykum esnasında seferber olmam beklenen savaşın patlamış olduğunu anladım.
Hanuka bayramı münasebetiyle çocuklara özellikle de Gazzeli çocuklara yönelik büyük bir gösteri icat etmişiz: FestiGazze. İsrail Hava Kuvvetleri nin yararına günde 24 saat yayınlanan fişek gösterisi. Ve tüm halkımız `adil operasyon`, `İsrail ordusu onurunu temizledi` haykırışlarıyla bu şiddet festivaline katılmaya koyuldu.
Hangi adaletten, hangi onurdan söz ediyoruz? Şüphesiz bir devletin vatandaşlarını korumaya hakkı vardır. Ama bu haksız savaş hiçbir zaman Hamas ı yok edemeyecektir. Tam aksine Gazze halkını aşırı uçların söylemlerine karşı daha eğilimli hale getirecektir.
Bir kez daha yapmayı biliyor gibi olduğumuz şeyi yapıyorduk: Sonunda hep bir çeşit (deyimi bağışlayın) soykırım olarak algılanan kitlesel katliam, bizi yok oluşa ve yıkıma sürükleyen bir yıkım ve yok ediş operasyonu. Yöneticilerimiz ne siyasî ne de askerî plana sahip olmadığından hatta noktasal komando operasyonları düzenleyebilecek inceliğe dahi sahip olmadıklarından ne masumların ne de kurşunlanan tünellerdeki bitkin annelerini ne de Hamas tan mı bizim silahlı birliklerimizden mi daha fazla korkması gerektiğini bilemeyen çocukların ölümünden rahatsız olmaksızın `uluyan çeliklerimiz` [avcı uçakları] i yolladılar. ABD Başkanı Truman, Hiroşima ya atom bombası atıldıktan sonra, `Mademki bu bombaya sahibiz, bunu kullanmalıydık.` açıklamasını yapmıştı. Biz de `mademki cephanemiz var, tüm ateş gücümüzü aslında bize ulaşamayan düşmana karşı kullanacağız` diyoruz. Bir İsrailli yorumcu, `Gazze de mezarlık için yeterince yer yok.` diyor. Hâlâ elimizde tonlarca füze kaldığına göre ve bir şey yapmak gerektiğine göre mezarlıkları bombalayalım! Ama seyirciler çok hassas olduğundan katliama dair en küçük bir görüntü bile zinhar yayınlamayalım. Sonradan ilaç stoklarını bombalayacağımız Filistinlilere ilaç da yollayalım. Ve bu arada bu suça karşı sesini yükseltenleri de yine hain ilan edelim. Merak ediyorum, Amos Oz ve A.B.Yehoshua [İsrail in son saldırısını onaylayan solun vicdanının iki temsilcisi] Ha aretz sayfalarında bilmem kaçıncı hümanist manifestoyu yayınladılar mı, yoksa henüz hazırlıyorlar mı? Ne zamandan beri bu ülkede bir yazar dinleniyor?
Bu bakımdan en hayret verici olan bugün Gazze de işlediğimiz suçun adı olan Pogrom un [kıyım, kırım, Avrupa da Yahudilere karşı yapılan saldırılara verilen isim] `pogromların şairi` Bialik [Sert Kurşun] in bir şiirinden alınmış olması değil midir? Askerler, eğer benim ölümümden sonra operasyonlarınızdan birine isim verirken şiirlerimden birinden ilham almaya kalkarsanız size lanet olsun! Tüm alçakgönüllülüğümle vasiyetimi, mirasçılarım (eşim, ebeveynim ve çocuklarım) gelecekteki bir İsrail operasyonuna `Saklı Bahçe` ya da `Menekşeler` adını verme tuhaf fikri birinin aklına gelirse yasal olarak müdahale edebilmesi için değiştirdim. Yoksa kim bilir? Belki bir gün savaş ve insanlığa karşı suç yüzünden bir uluslararası mahkeme önüne çıktığınızda bunlardan birini okumaya kalkarsınız.
İsrail gazetesi Maariv, 5 Ocak 2009
İSRAİLLİ ŞAİR Jonathan Geffen