Bugüne kadar gelişimimizi tamamlamamız için bize sunulan bin bir çeşit reçetelerle dalga geçen, onları eleştiren bir kitap
İçinizdeki Öküze Oha Deyin. Kitabın yazarı Bülent Akyürek, modern dünyanın içinde bulunduğu durumu şöyle özetliyor: ‘Kişisel gelişim kitapları bizlere yetinmemeyi, sabırsızlığı, hep kazanmayı, acımamayı, dünya nimetlerinden faydalanmayı, pişman olmamayı, düşene tekme vurmayı, hırsı öğütledi ve hayatımıza girdi. Bu kitapların bulunduğu raflar günden güne büyüyor, genişliyor ve insanları başarmaya; kazanmaya, zengin olmaya mecbur bırakarak hayvanlaştıran bu papazlara kimse ‘Oha’ diyemiyor.’
KÜÇÜK ADAM KALMADI
Yazar, modern insanın tanımı yapılırken ‘Kaderine meydan okuyan; kararlı, gururlu, kaybetmeyi sevmeyen, düşük karakterli’ kelimelerinin kullanıldığını, kişisel gelişimin insanı bir ürün haline getirdiğini düşünüyor. ‘Onlar insanlara bir tüketim nesnesi olarak bakıyor, hepimize kendi kendimizi pazarlamasını öğretiyorlar’ diyen Akyürek şöyle devam ediyor:
‘Şeytanın dervişleri, kişisel gelişim kitaplarında kazanma hırsıyla yanıp tutuşan üç kuruşluk adamların, önüne geleni kazıklayarak tırmandıkları zirve yollarını gençlerimize iyi bir haltmış gibi anlatarak binlerce başarı öyküsü ürettiler, kötü örnek oldular. Sektör, aldı başını gidiyor. Kişisel gelişim kursları, konferans ve seminerlerine inanılmaz talep olduğundan dolayı korkunç paralarla bilet kesiliyor. Bu yeni dinin ayetleri, peygamberleri, hadisleri, kutsal kitapları, evliyaları, türbeleri, ritüelleri var. Bu yeni ‘Kişisel Gelişim Dini’ sayesinde dünyada ‘Huzur içinde çorbasını içebilen’ mutlu, küçük adam kalmadı. Artık okuma yazma bilmeyen sıradan, iddiasız bir adam bile; içindeki devi çıkardığında, bilimsel buluş yapabileceğine, Mars’tan taş getirebileceğine ve başbakan olabileceğine inanıyor...’
‘Düşün başar, Tut Kopar, Kendini Fişekle, Kuantum Düşünce, Senin Neyin Eksik, İstersen Yaparsın, Her şey Elinde, Kim Tutar Seni, Yürü Koçum Yollar Senin...’
kitaplarıyla aydınlanan sıradan insanların birer kibir abidesi olarak aramızda dolaştıklarını anlatan yazar, artık kimsenin kaderine razı olmadığını kimsenin haddini bilmediğini düşünüyor.
‘Milli Çüş Hareketi’ başlamalı ‘Modern insan sabah evden çıkınca gördüğü her şeyin sahibi olmak istiyor. Kadın, araba, mevki, güç... O, her şeyin sahibi olabilecek kapasitededir çünkü. Onlara ulaşmak için bütün yolları deniyor. Sabahları uyanır uyanmaz tüm dünyaya av hayvanı gibi bakan, kazanmaya kilitlenmiş para avcısı insanlar topluluğuyla nasıl birlikte yaşayacağız? Bunlara nasıl ‘Çüş’ diyeceğiz, kim diyecek?’ diye soran Akyürek şöyle devam ediyor: ‘Milli Çüş Hareketi’ni başlatmakta ne kadar gecikmişim yeni anlıyorum ve bin dört yüz yıl öncesine gidip kaldığımız yerden devam edersek kaybettiğimiz yüzyılları geri kazanacağımızı sanıyorum. Bilginin din olduğu bu çağda, internet manyaklığı çocuklarımızı dizlerimizden, öpücüklerimizden koparıp odalarına hapsetti. Çocuklar odalarında yalnız ama bütün dünyayla baş başa kalıyor. Çilesiz bilgi kalıcı değildir. Acı çekmeden öğrenilen her cümlenin kanadı vardır, ilk fırsatta uçar. Bildiklerimizin kanatlı olmasını istemiyorsak öğrenirken kendimizi yolmalıyız. Bu iş CD izlettirmek, internetten kopyalamak, slayt göstermekle olmaz. Bunu anladığımız gün, emin olun ki çocuklarımız diplomalı cahiller olmaktan kurtulacaklardır.’